Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bozdağ: "Yargının dili değişmeyecek"

Bozdağ: "Yargının dili değişmeyecek" 
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ana dilde savunma imkanı getiren yasa tasarısında, yargının dilinin değişmesi gibi bir düşüncenin söz konusu olmadığını söyledi.
 
Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen "ana dilde savunmaya" ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkan tanıyan kanun tasarısı hakkında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Bekir Bozdağ, tasarının bir dayatma sonucu hazırlandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, AK Parti kongresinde ve değişik zamanlarda bu konunun gündeme getirildiğini ifade etti. Bozdağ, "Bu tasarı tamamıyla hükümetimizin tasarrufu altında yapılan iştir. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti'ne, parlamentoya dayatma yapmaya gücü yetmez. Bugüne kadar bu Meclis bütün dayatmaları püskürtmüştür" dedi.

Bozdağ, "Oslo mutabakatı" diye bir şeyin olmadığını, bu ifadenin basındaki yazılardan ortaya çıktığını söyledi.

Tasarıda, yargının dilinin değiştirilmesi gibi bir düşüncenin söz konusu olmadığını anlatan Bozdağ, yalnızca tercüman hakkı konusunda standartların genişletilmesi ve savunma hakkının güçlendirilmesinin amaçlandığını dile getirdi. Bozdağ yargı dilinin, resimi dilin Türkçe olduğunu, her ikisinin de değişmesinin söz konusu olamayacağını kaydetti.

Prof. Dr. Mümtaz Soysal'ın "100 soruda Anayasanın anlamı" kitabından örnek veren Bozdağ, şöyle devam etti: "Kitapta, 'Devletin dilinin Türkçe olması demek, Türkiye Cumhuriyeti içindeki bütün resmi işlerin Türkçe görülmesi, resmi belgelerin Türkçe tutulması ve resmi yazışmaların Türkçe yapılması demektir. Devlet dilinin Türkçe olması, herkesin her zaman Türkçe konuşmak zorunda oluşu biçiminde anlaşılamaz. Vatandaşlar yalnızca resmi makamlarla olan işlerini Türkçe görmek zorundadırlar.

Buna karşılık, devletin de ana dili Türkçe olmayan vatandaşlara, kendisi ile olan ilişkilerinde yardımcı olmak ödevi doğar' değerlendirmesi var. Mahkemelerin dili, yazışmalar, tutanaklar Türkçe, sadece iddianamenin okunması ve esas hakkında mütalaanın verilmesi üzerine kendisini daha iyi ifade edebileceği bir dilde savunma imkanı getiriliyor. Esasında mevcut CMK'da da vardır. Eğer uygulamada, yargı görevini yapanlar, kendi meramını Türkçe analatamayacak durumda olanlara bu imkanı tanımış olsalardı sorun çıkmazdı. Ama uygulamada böyle bir yol tercih edilmedi.

Avrupa'nın değişik ülkelerinde farklı kanunlar var. Bizdeki 301 ile Avrupa ülkelerindeki 301'e baktığınızda, bizimki onların yanında çok hafif kalır. Onlarda daha ağırları var. Ama uygulamaya baktığınızda, orada yargılamaya tabi tutulanların sayısı iki elin parmağını geçmiyor. Bizde ise neredeyse her gün bu konuda dava talebiyle müracaat edenler var. Aslında burada, uygulamada yapılan bir yanlışlığın düzeltilmesi söz konusudur."
 
cnnturk.com, 23.01.2013

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.