Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Teröristlerle neden görüştün derhal açıkla

Teröristlerle neden görüştün derhal açıkla
Başbakan Tayyip Erdoğan, öldürülen PKK kurucularından Sakine Cansız’ın Paris’te olduğunu 2 ay önce Fransa Interpolü’ne bildirildiğini söyleyerek, “Fransa Devlet Başkanı, terör örgütü mensuplarıyla neden görüştüğünü, ne görüştüğünü, hangi tasarım dahilinde bu teröristlerle iletişim halinde olduğunu derhal Fransız, Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklamalıdır” dedi.

Çırağan Sarayı’ndaki Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) 8’inci Olağan Genel Kurulu’na katılan Başbakan Erdoğan özetle şunları söyledi:

TERÖRLE YOLA DEVAM EDEMEYİZ
Terör, daha en başından itibaren Türkiye’nin büyümesinin, yükselmesinin, güçlenmesinin önünde bir bariyer olmuştur. Terör hiçbir zaman hedefine ulaşamadı ve ulaşması da asla mümkün değil. Terör, benim Kürt kardeşlerime de, bugüne kadar acıdan, ölümden, gözyaşından başka hiçbir şey ama hiçbir şey vermedi. Terörün hiçbir gerekçesi olamaz. Hele bugün, demokrasinin standartları yükselmişken, hak ve özgürlükler genişletilmişken, siyasetin kanalları sonuna kadar açıkken, terör, hiçbir şekilde makul ve mantıklı gösterilemez. Devletin kademelerinde yer almaksa benim Kürt kardeşim devletin kademelerinde en üst düzeyde yer almıştır. Parlamentoda yer almaksa, yer almış, bunun yanında bölücü terör örgütünün uzantıları da parlamentoda yer almıştır.
 

ŞİDDET FİKRİNE GÜVENİ OLMAYANIN YÖNTEMİDİR
Şiddet, fikri olmayanların ya da fikrine güveni olmayanların bir yöntemidir. Şiddet, arkasında halkın, milletin, desteği ve hayır duası olmayanların yöntemidir. Şiddetin ulaşabileceği hiçbir yer yoktur, hele Türkiye Cumhuriyeti karşısında şiddetin başarı elde etme, sonuç alma ihtimali hiç yoktur.

SÜREKLİ YALNIZ KALDIK
Bir yandan terör bataklığını azimle, sebatla kurutmanın gayreti içinde olduk. Bir yandan, tek bir geri adım atmadan terörle mücadele ettik. Bu süreçte hep yalnız bırakıldık. Özellikle yazılı ve görsel medya ne yazık ki bu mücadelede gerekli desteği vermemiştir. Tam aksine adeta bunların propagandasını yapmıştır. Attıkları başlıklarla, köşe yazarlarıyla hep buna destek vermişlerdir. Gerçekler çok açık, net ortadayken bile bunu yapmışlardır. Hâlâ devam ediyorlar.

TEK GENÇ DAĞA ÇIKMASIN
Biz samimiyetle bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İnanıyorum
ki bu sıkıntıyı da er veya geç Allah’ın izniyle aşacağız. Bütün saldırılara, bütün tahriklere, provokasyonlara, bütün tehditlere rağmen, biz her zaman çözümü savunduk, her zaman çözümün yanında olduk. Bir tek güvenlik görevlimiz şehit düşmesin, bir tek genç bile dağa gitmesin, nerede olursa olsun bir tek anne bile ağlamasın, üzülmesin diyerek gece gündüz yoğun bir mücadelenin içinde olduk.

BU SÜRECİ SABOTE GİRİŞİMLERİ OLABİLİR
Şu anda devam eden süreçte kararlılıkla yol alıyoruz. Umutluyuz, umudumuzu en kötü şartlarda bile kaybetmedik. Ama aynı zamanda temkinliyiz ve dikkatliyiz. Geçmişte, başlattığımız süreçlerin, iyi niyetli girişimlerin nasıl provoke edildiğini, sabote edildiğini çok iyi biliyoruz. Önümüzdeki süreçte bu tür vakaların yaşanabileceğini de ihtimal dahilinde görüyoruz.

KIRMIZI BÜLTEN’LE ARANIYORDU
Önceki gün, Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleşen suikast, bu süreci sabote etmeye yönelik bir girişim olabilir. Kendi içlerinde bölücü terör örgütünün bir hesaplaşması da olabilir. Biz, Fransız devletinden, bu olayı derhal aydınlatmasını, suçluları derhal bulmasını, soru işaretlerini en hızlı şekilde ortadan kaldırmasını bekliyoruz. Terör örgütünün kurucuları arasında yer alan, Paris’te suikast sonucu öldürülenler içinde İnterpol tarafından kırmızı bültenle arananlar var. Çok daha ilginci. Fransa Devlet Başkanı’nın ‘Düzenli görüşmelerim oluyordu’ ifadesi, şecaat arz ederken sirkatin söylemektir. AB’nin terör örgütü ilan ettiği bu örgütün mensupları ve bu kırmızı bültenle aranan insan veya insanlar sizinle nasıl düzenli olarak görüşebilir? Bu nasıl bir siyasettir. Biz işi kovalıyoruz. Neticesini şöyle veya böyle alırız veya alamayız. Ama biz yasaların bize tanıdığı haklar neyse bu haklarla bu işi kovalıyoruz.

2 AY ÖNCE BİLDİRDİK
2007’de, Sakine Cansız, Almanya’da gözaltına alındı, Türkiye’nin iade talebine rağmen, maalesef serbest bırakıldı. En son, 5 Kasım 2012’de, yani bundan yaklaşık 2 ay önce, Fransa Interpolü’ne bir mesaj gönderdik ve bu teröristin Paris’te olduğunu bildirdik. Ne yazık ki Fransa hiçbir adım atmadı. Fransa bu olayı derhal aydınlatmalıdır. Ayrıca, Fransa Devlet Başkanı, bu terör örgütü mensuplarıyla, neden görüştüğünü, ne görüştüğünü, hangi tasarım dahilinde bu teröristlerle iletişim halinde olduğunu da derhal Fransız, Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklamalıdır.

NİŞANLISINI PKK İNFAZ ETTİ
Bu süreçte bir kere herkes soğukkanlı olacak, herkes sağduyulu olacak. Açıklama yaparken, herkes, üzerindeki sorumluluğu hissederek, sürecin hassasiyetini gözeterek açıklama yapacak. Bakıyorsunuz bölücü terör örgütünün uzantısı siyasi parti, daha ilk andan itibaren, hükümeti, devleti suçlamaya başladı. Örgüt içi bir hesaplaşma olabileceği ihtimalini sorgusuz sualsiz reddettiler. Niye çünkü ucu onlara dokunuyor. Allah aşkına soruyorum: Bu terör örgütü, pirü pak bir örgüt müdür? Bugüne kadar hiç mi böyle infazlar yapmadı? Mazlum Doğan, Mahsum Korkmaz, örgüt içinde nice genç, nice çocuk kurşuna dizildi, infaz edildi, cesetleri, mezarları bile annelerinden saklandı. 5 tane kadın teröristi böyle infaz ettiler. Bunların hepsi belgelerimizde mevcut. Paris’te öldürülen Sakine Cansız’ın nişanlısı Mehmet Şener, yine örgüt tarafından infaz edildi. Bunlar olmayan şeyler değil. Bunların cibilliyetini gereği bu. Bugün suçu devlete atmaya çalışan, daha ilk andan itibaren devleti itham edenler, geçmişte örgüt içi infazları sorgulayamadılar, bugün de bu cesareti gösteremezler.

ŞEHİTLERİMİZİN HATIRASINA HALEL GETİRMEYİZ
Sebebi, failleri her ne olursa olsun, biz bu provokasyonların, bu hadiselerin süreci engellememesi için tedbirlerimizi aldık ve almaya devam edeceğiz. Bu süreci inşallah nihayete ulaştıracağız, inşallah, Türkiye’ye, aziz milletimize ölümlerin durması sevincini yaşatacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Biz, şehitlerimizin hatırasına asla halel getirmeyiz, onlar karşısında mahcup olacak bir girişimin içinde asla bulunmayız. Biz, şehitlerimizin de ruhunu muazzez edecek bir kardeşlik yolunda ilerliyoruz.
 

BDP’den protesto

PARİS’te 3 PKK’lı kadının öldürülmesini protesto etmek amacıyla BDP Bağlar ilçe binası önünde toplanan kadınlar, cezaevi önüne kadar yürümek istedi. Polis geniş güvenlik önlemi alarak, yürüyüş yollarını kesti. BDP’liler barış görüşmelerinin önemine değinerek yollarının açılmasını istedi. Güvenlik Şube Müdürü Süleyman Hançerli ise “Sizleri anlıyorum. Bakın hiçbir yasa dışı pankart yok” dedi. Valilikten yürüyüş izni verilmesinin ardından, kadınlar, Paris’te öldürülen Sakine Cansız’ın 12 Eylül döneminde yattığı Diyarbakır Cezaevi önüne yürüdü. BDP Diyarbakır Milletvekili Nurseli Aydoğan, kalabalığa yaptığı konuşmada, acılarının da, öfkelerinin de büyük olduğunu belirtti. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi
Kanlı Kuyu Meydanı’nda bir araya gelen yaklaşık 50 kişilik grup da cinayetleri kınadı. Grup, ‘İnadına barış’, ‘Barışa uzanan eller kırılsın’ yazılı dövizler açtı. İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda 14.00’de toplanan aralarında BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ile BDP Batman Milletvekili Ayla Akat’ın da bulunduğu yaklaşık 100 kişilik kadın grubu ise İstiklal Caddesi’nde yürüdü. Kadınlar, Fransa Başkonsolosluğu’nun önüne siyah çelenk bıraktı.

Güvenlik endişesi yoktu

ABD’nin New York Times gazetesinde Dan Bilefsky imzasıyla yayınlanan haberde, öldürülen Sakine Cansız’ın erkek kardeşi Metin Cansız’ın görüşlerine yer verildi. Metin Cansız kardeşinin PKK için para topladığını söyledi. Metin Cansız, “Kardeşim barış sürecini destekledi ve bunu canıyla ödedi.Yeni yılı Rotterdam’da kutladık. Güvenliğinden endişeli değildi. Hiç korkmuyordu. Mutluydu” dedi.

Cesur adıma destek veriyoruz

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan ile görüşme sürecinin başlatılması yönünde sergilediği siyasi iradeyi “Cesur bir adım” olarak gördüklerini belirterek, sürece destek çıktı. Jagland’ın açıklamaları şöyle:
GÖRÜŞMELER ŞEFFAF OLMALI
“Gelişmeyi memnuniyetle karşılıyorum. Başbakan Erdoğan çok cesur bir adım attı. Bu inisiyatif uluslararası camia tarafından destek görmeyi hak ediyor. Başlatılan görüşmeleri Avrupa Konseyi’nde büyük bir ilgiyle izliyoruz, cesaret verici buluyoruz. Görüşme sürecinin bu kadar zorlu bir zamanda başlatılmış olması da kayda değer bir durumdur. Görüşmelerin şeffaf bir şekilde yürütüleceğini ümit ediyorum. Görüşmelere toplumun desteğini güvence altına alabilmenin yolu şeffaflıktan geçiyor.
KILIÇDAROĞLU’NUN DESTEĞİ ÖNEMLİ
Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu’nun da sürece destek vermesi yeni bir durumdur ve memnuniyetle karşılanmalıdır. Ümit ederiz, hükümet ve muhalefet birlikte hareket eder.
CİNAYET SÜRECİ ETKİLEMEMELİ
Paris’teki olay kabul edilemez, bu cinayetleri en kuvvetli şekilde kınıyorum. Ümit ederim, bu olay başlamış olan müzakere sürecini olumsuz bir şekilde etkilemez. Paris’teki cinayetlerin başlamış olan görüşmeleri olumsuz yönde etkilemesine izin verilmemelidir.

İfadelerle otopsi çelişti
PKK’lı 3 kadının cesetlerini bulan tanıkların ifadeleriyle, Fransız yetkililerin yaptığı otopside verilen muhtemel ölüm saatleri çelişiyor. Tanıklara göre cinayet 11.30-13.30 arasında yaşanmış olmalı. Otopsi raporunda ise cinayetlerin 18.00-19.00 arasında işlendiği belirtildi.
Fidan Doğan ile güçlü bir arkadaşlığının olduğunu söyleyen Tanık A., şunları anlattı: “Dış kapının şifresini bildiğimiz için onu açtık ama, 2’nci kapı kapalıydı. Bende de sadece büronun kapısının anahtarı vardı, aradaki bu kapının yoktu. Binadaki tüm evlerin zillerine bastık hiçbiri açmadı. Bir arkadaşımız daha geldi, ‘Ya itfaiyeyi çağıracağım ya da bu kapıyı açacağım’ dedi. Konuşurken, omuzuyla biraz itince kapı açıldı. Sonra 1. kata çıkıp anahtarla kapıyı açtım. İçeride ilk gördüğüm ayaklar oldu. İlerlediğimde yerde sırt üstü düşmüş Rojbin’in (Fidan Doğan) yüzünü gördüm. Gözleri kapalı, yüzü donmuştu. Girişte gördüğüm Sakine arkadaşın ayaklarıydı. Sırtı televizyon dolabına dayalı olarak düşmüştü. Aralarında bir valiz vardı. Rojbin arkadaş diz üstü oturmuş, sırtüstü düşmüş gibiydi, Sakine arkadaş da oturduğu yerden yana düşmüş ve sırtı dolaba dayanmıştı. Muhtemelen valizi hazırlarken vurulmuşlar. Valizdeki eşyalardan bir iki parça halen Sakine arkadaşın dizinin üstündeydi.”

Hürriyet, 13.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.