Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'Hakan Fidan Türkiye'nin en dokunulmaz kişisidir'

'Hakan Fidan Türkiye'nin en dokunulmaz kişisidir'
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "MİT Müsteşarı Hakan Fidan şu anda Türkiye'nin en dokunulmaz kişisidir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "MİT Müsteşarı Hakan Fidan şu anda Türkiye’nin en dokunulmaz kişisidir. Soruşturulamaz, bırakın soruşturmayı yargılanamaz, üzerine gidilemez, soru dahi sorulamaz ve Başbakan’ın özel koruma zırhı, kalkanı içindedir özel bir yasa ile" dedi.

Haluk Koç, CHP’nin MYK toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi ve güncel olayları değerlendirerek gazetecilerin sorularını yanıtladı.

2012’de çok değişik siyasi tartışmalara tanık olduğuklarını söyleyen Koç, şunları kaydetti: "Bütün yaşananların temeli Başbakan’ın ’Ben nasıl Cumhurbaşkanı seçilirim’ kaygısının yarattığı tartışma odakları. Yani bundan sonra gündeme oturacak olan tartışmalarda da yine aynı kaygının, aynı beklentinin temel oluşturacağını görüyoruz. Yani Başbakan önümüzdeki hedefine göre Türkiye’deki siyaset tartışmalarını bu şekilde öze oturtmuş oluyor. Buna yeni anayasa çalışmalarındaki tartışmaları, terör sorunuyla ilgili gündemi, Kürt sorunuyla ilgili gelişmeleri ve dış politikadaki tüm gelişmeleri bu süreç içerisinde değerlendirebiliriz."

"HERHANGİ BİR DAYATMA İÇİNDE DEĞİLİZ"

Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çikek’i bu sabah ziyaret ettiğini belirten Koç, konuyla ilgli olarak şunları söyledi:

"Sayın Kılıçdaroğlu da toplantıdan sonra kısa bir açıklama yaptı. Bir kere daha Cumhuriyet Halk Partisi olarak ifade ediyoruz. Yani Türkiye’nin 12 Eylül’le hesaplaşmasının ancak sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasa yapımı ile mümkün olacağını başından itibaren savunuyoruz, söylüyoruz. Ve bunun içinde en geniş toplumsal mutabakat zemininde bir siyaset gerçekliğinin bunu taşıması gerektiğini ısrarla ifade ediyoruz. Bu çerçevede oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun her siyasi partiden 3 üyeyle çalışmalarını sürdürdüğünü de biliyoruz. Bu konuda açıklıkla söylüyorum herhangi bir dayatma içinde değiliz. Ama hiçbir dayatmayı da kabul etmiyoruz. Burası son derece önemli. Sayın Cemil Çiçek’in bu komisyonun çalışmaları sırasındaki eşgüdüm görevinin zaman zaman Başbakanın ve yürütme organının müdahalesiyle sıkıntıya girdiğini de tespit ediyoruz. Şimdi dünyanın hiçbir yerinde bir tek kişinin hedeflerine göre, beklentilerine göre, siyaset meşrebine göre bir anayasa çalışması gündeme gelmemiştir. Türkiye’de bu temel çelişkiyi maalesef bu çalışma sürecinde tanıklık ediyoruz."

Koç, zaman zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi beklentilerine göre bu komisyon üzerine yürütmenin baskısını değişik defalar ilettiğini, uyguladığını beliterek, bu tutumun komisyonun çalışma sürecini de zaman zaman tartışmalı bir hale getirdiğininde görüldüğünü söyleyerek, "Hiç şüphesiz, yeni anayasa çalışması tarif ettiğim özellikteki bir anayasa, hem Türkiye’nin 12 Eylül faşizminin kalıntılarından kurtulması, hem de sağlıklı bir demokrasiye oturabilmesi için önemli bir toplumsal taleptir ve siyaset kurumunun da çözümlemesi gereken en önemli görevlerden, ödevlerden bir tanesidir. Ama bir kere daha vurgulamak istiyorum. Yeni anayasa yapma süreci Sayın Başbakanın kişisel hırslarıyla, beklentileriyle, talepleriyle, ihtiraslarıyla hiçbir zaman sakatlanmamalıdır ve tıkanmamalıdır" dedi.

"ARTIK İMRALI İLE GÖRÜŞÜLDÜĞÜNÜ KENDİSİ AÇIKÇA İFADE ETTİ"

"Anayasanın yasama, yürütmeyle ilgili bölümünde AKP’nin başkanlık, yarı başkanlık, Türk tipi başkanlık, kamuoyunda değişik şekillerde ifade ediliyor" diyen Koç, bu şekildeki taleplerle çıkmaza sokulduğunu da belirtti. CHP olarak güçler arasındaki farkın korunduğu, kuvvetler ayrılığı ilkesinin güçlenerek korunduğu, güçlendirilmiş temsili demokratik parlamenter sistemden yana olduklarını ve bu konudaki önerilerini de komisyona ilettiklerini belirten Koç şunları kaydetti: "Anayasa yapma konusunda bir dayatma içinde olmadığımızı bir kere daha ifade ediyorum. Hemen ardından da ekliyorum ama hiçbir dayatmayı da kabul etmediğimizi bir kere daha sizlerle paylaşıyorum. İkinci ve belki de gündemdeki en önemli konulardan bir tanesiyle ilgili partimizin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. O da Sayın Başbakan artık İmralı ile görüşüldüğünü kendisi açıkça ifade etti. Bu konuda daha önce böylesi süreçler yaşandığında bunun gerçekliğini sorgulayanlara alçak, şerefsiz, müfteri gibi değimlerle yaklaşmadığını da görüyoruz. Bu sıfatlarla artık Sayın Başbakan söylemlerini saldırgan hale getirmiyor. Sayın Başbakanın danışmanı da benzer yönde süreci doğrulayan açıklamalarda bulunuyor televizyonlarda ve gazetelerde bunu görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak açıklıkla ifade ediyorum. Bizim terör örgütüne koşulsuz silah bıraktıracak ve bu yönde atılması gereken adımlar konusunda olumlu yaklaştığımızı ifade ettik, ifade de etmeye devam ediyoruz. Koşulsuz silah bırakma noktasında atılacak adımların yanındayız. Bunu daha öncede paylaşmıştık sizinle. Bir daha yineliyorum."

"BAŞBAKANIN BU SÖYLEMİNİN TEKZİBİ GEREKİYOR"

"Şimdi Sayın Başbakanın çelişkilerine gelince, hala aynı şarkıyı söylüyor. ’Devlet görüşüyor biz görüşmüyoruz.’ Devlet kim kardeşim? 10 yıldır iktidardasın" diyen Koç, "Yani senin telkinin, yönlendirmen, görevlendirmen olmadan bu sürece devlet müdahil olur mu, olmaz mı?" diye konuştu. Koç, Başbakan Erdoğan’ın kamuoyu önünde süreci taşımakta zorlandığını belirterek, "Artık Başbakanın iki yüzlü siyaseti bırakması gerekiyor. Halka gerçekleri söylemesi gerekiyor. Yalana, dolana, yan yollara sapmaya, yani bir şekilde kıvırmaya hiç gerek yok. Sayın Başbakan demek ki şu söyleminden vazgeçti. Biz terörle mücadele ederiz, müzakere etmeyiz. Bu söz kime aitti? Sayın Başbakana aitti. O zaman Başbakanın bu söyleminin tekzibi gerekiyor kendisi tarafından" dedi.

Bu konudaki en önemli hususlardan birini sağlıklı çalışan bir demokraside sorun terör sorunu da olsa mutlaka yaşanan süreçle ilgili muhalefet partilerinin ve ana muhalefet partisinin bilgilendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Koç, CHP’ye dönük böyle bir istişare arayışının bugüne kadar olmadığını söyledi. Bunu da kamuoyuyla paylaşmak istediğini belirten Koç, sözlerine şöyle devam etti: "Kaldı ki Sayın Başbakan adına konuştuğu belli olan danışmanı Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunun bu süreçte çok önemli olduğunu vurguluyor. Evet bu kanaatlerinde samimiyseler süreç hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin mutlaka bilgilendirilmesi gerekir. Yoksa kapalı kapılar ardında yapılan gizli görüşmelerin bir netice vermediği geçmişte de yaşanarak görüldü. Bu kürsüden de o çelişkiler ifade edildi. Bu saatten sonra artık bu işin gizlisi, saklısı kalmadı. Bu saatten sonra tüm gelişmeler şeffaf olarak kamuoyunun bilgisi dahilinde olmalıdır ve bazı endişelerimizi de belirtmek istiyoruz bu hususta. O da Başbakanın daha önceki görüşme safhalarında Oslo’da olduğu gibi seçim hesaplarına girerek, yani bireysel yakın dönem siyasi çıkarını düşünerek bu süreci bu beklentilere ve hedeflerine heba etmemesidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda yapıcıdır. Kanın durdurulmasına dönük girişimlere kapısını kapatmamaktadır. Ancak doğrudan Başbakan kendisi şu noktalara bir kere daha açıklık getirmelidir. Başbakan bu görüşmelerin hangi kanallarla yapıldığını ve nelerin pazarlık konusu edildiğini sonradan tevile fırsat bırakmayacak şekilde açıkça ve mertçe ifade etmelidir. Beklentimiz budur. Bir kere daha tekrar ediyorum. Başbakan bu görüşmelerin hangi kanallarla yapıldığını, nelerin pazarlık konusu edildiğini sonradan tevile fırsat bırakmayacak şekilde açıkça ve mertçe ifade etmelidir. Felaketlerle sonuçlanan geçmiş girişimlerinin akıbetine düşmemesinin yolu da sanıyorum budur."

"UZLAŞMA KOMİSYONUNUN ÇALIŞMA KOŞULLARI BELLİ"

Koç bir gazetecinin, "Yeni anayasa çalışmaları aslında Başkanlık sistemi tartışmasıyla beraber yürüyor ve süre kısıtlaması da bunun paralelinde bir durum gibi. Peki bu süre içerisinde AKP Başkanlık sistemi teklifini geri çekmeyeceğini açıkladı. Süreyle ilgili de bir talebi var ama Başkanlık sistemi teklifi masada dururken CHP nasıl bir adım atacak?" şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Şimdi şöyle söyleyeyim. CHP topluma şu sözü verdi seçimlerden önce. Biz 12 Eylül faşizminin getirdiği 12 Eylül elbisesini istemiyoruz. Bunun içinde sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasa yapılmasından yanayız. Uzlaşma komisyonunun çalışma koşulları belli. Üzerinde mutabık kalınan noktalar kabul edilmiş oluyor, mutabık kalınmayanlar paranteze alınıyor. Şimdi belirttiğiniz hususta sadece Cumhuriyet Halk Partisi değil, diğer muhalefet partilerinin de olumsuz görüş belirttikleri parlamenter demokratik sistemden yana olduklarını biliyoruz sundukları tekliften. Bu süreci hep beraber göreceğiz. Bir dayatmayla uzlaşma sağlanmaz. Uzlaşma bir kültürse benim söylediğimi yaparsan bunun adı uzlaşma olarak sunulmasına, AKP tarafından bu işin böyle sunulmasına biz karşı duruşumuzu göstereceğiz."

’HAKAN FİDAN EN DOKUNULMAZ KİŞİ’

"Hakan Fidan’ın 16 Aralık’ta Öcalan’la görüştüğü haberleri var basında. Bir taraftan da hemen bu haberin akabinde Suriye’de düşen uçakla ilgili olarak kendisinin soruşturmasıyla ilgili izin isteneceği söyleniyor. Dikkat çekiliyor zamanlamaya. Sizce bu iki olay arasındaki zamanlama bağlantısı var mı? Olaylar arasında bir bağlantı ya da var mı diyelim?" şeklindeki soruyu Koç şöyle yanıtladı:

"Belirttiğiniz kişinin özel bir kanunla Başbakan tarafından korumaya alındığını hepiniz biliyorsunuz. Suriye’de düşen uçakla ilgili uçağa uçuş emrinin verilmesinde MİT’in etkili olduğu konusunda haberler var. Bizimde bilgilerimiz kamuoyunda tartışılan noktalarda. Zamanlama konusunda iki olayın birlikte üst üste düşmesi konusunda şuanda söyleyebileceğim bir şey yok. Ama bildiğimiz şu; Hakan Fidan şuanda Türkiye’nin en dokunulmaz kişisidir. Soruşturulamaz, bırakın soruşturmayı yargılanamaz, üzerine gidilemez, soru dahi sorulamaz ve Başbakanın özel koruma zırhı, kalkanı içindedir özel bir yasa ile. Bunu da biliyoruz. Önümüzdeki süreçlerde bütün bu ilişkiler, bütün bu süreçler yerli yerine oturacaktır. Belki çok daha net çıkarımlar olacaktır."

Radikal, 02.01.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.