Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan'dan çok tartışılacak açıklama!

Başbakan'dan çok tartışılacak açıklama!
 

''Kuvvetler ayrılığı önümüzde engel olarak dikiliyor'' dedi.

Bürokratik oligarşinin hükümetin icraatlarına engel olmaya devam ettiğini söyleyen Başbakan Erdoğan’dan ilginç çıkış: ‘Yav işte 326 milletvekiliniz var hala mı bahane?’ diyorlar. Ama işte bu kuvvetler ayrılığı denen var ya... O önünüze gelip engel olarak dikiliyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’Konya Ekonomi Ödülleri 2012’ töreninde yaptığı konuşmada hükümetinin ekonomi alanındaki icraatlarından örnekler verdi ve “İşte bizim farkımız burada. Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele derken bu işi bitire bitire buralara geldik. Şu anda bile bazı sıkıntıları hala yaşıyoruz. Kendi iktidarımızda bile yaşıyoruz” dedi.

Başbakan şöyle devam etti:

BÜROKRATİK OLİGARŞİ: Ama burada bile maalesef yaşadığımız sıkıntıların ardında sistemin içindeki ne yazık ki yanlışlıklar. Sistem düzenli kurulmamış. Düzgün kurulmadığı içindir ki umulmadık yerde, umulmadık şekilde bakıyorsunuz bürokrasi karşımıza dikiliyor. Bürokratik oligarşi karşınıza çıkıyor. Umulmadık yerde yargı ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

ENGELLEME: Yasama, yürütme, yargı bu ülkede öncelikle milletin menfaatini düşünmesi lazım. Ardından bu devletin menfaatini düşünmesi lazım. Eğer biz güçlü hale geleceksek böyle güçlü hale geleceğiz. Eğer benim yapacağım yatırımı bir kelimeden dolayı kalkar da 3 ay, 6 ay erteletirsen, bu 1 sene 2 seneye giderse, o zaman bu ülkenin kaybının bedelini, asla ne tarihe hesabını verebilirsiniz ne de bu toprağın altında yatanlara hesabını verebilirsiniz.”

OLİGARŞİ VE YARGI: Şehir hastaneleri projesini 6 yıldır bürokratik oligarşi nedeniyle hala hayata geçiremedik. Artık biz sedye üzerinde bir hastanenin kampüsünde dışarıda hastaların taşındığını görmek istemiyoruz. Ama hala bunu aşamadık. En başarılı alanlardan bir tanesi olmasına rağmen hala sağlıkta bunu aşamadık. Niye? Bürokratik oligarşi ve yargı.

SAHAMIZ BELLİ: Ama dışarıdan bakanlar da zannediyor ki ’Yav işte 326 milletvekiliniz var, 326 milletvekiliyle hala mı bahene?’ Ama işte bu kuvvetler ayrılığı denen var ya... O önünüze gelip engel olarak dikiliyor. Senin de bir oynama sahan var. Şimdi ana muhalefet partisi genel başkanının tek sığındığı bu zaten. ’Yapın. Yaptınız da biz mi engel olduk?’ diye. Zaten yasama noktasında engel olabileceğin kadar engel oluyorsun. Bağırıyorlar, çağırıyorlar, 1 saatte bitecekse 2 saatte bitiyor. 1 günde bitecekse, 2 günde bitiyor. Onların zaman kaybının hesabını vermek gibi bir derdi yok. Çünkü onların sırtında küfe yok. Küfe bizim sırtımızda. Sorumluluk bizde, mesuliyet bizde. Onlarda öyle bir dert de yok, onların aşkı da yok. Biz ise dertliyiz ve bu millete de aşığız. Bizim böyle bir farkımız var.”

’27 Nisan’da dik durduk’

Bir ülkede ekonomi, demokrasi, dış ve iç politikanın birbirine paralel olarak ilerlemesiyle o ülkenin güçlü olacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, 27 Nisan bildirisinin faiz yoluyla yıllık Türkiye’ye maliyetinin 2 milyar dolar olduğunu söyledi.

Hükümet olarak bu bildiri karşısında dik durup, faturanın daha da artmasını engellediklerini belirten Erdoğan, “Türkiye 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta anti demokratik girişimlere maruz kaldı. Bunların ağırlığını maalesef yıllar boyunca omuzlarında taşıdık” dedi.

28 Şubat sürecine değinen Erdoğan, “28 Şubat ya da o dönemin aktörleri bu Konya’dan, Konyalı sanayisinden,

tüccarından ne istediler? Hani o beşli vardı biliyorsunuz. O beşlinin içinde kimler vardı? Güya sizler adına ortada dolaşan STK’lar vardı. Onlar aslında sizlerin haklarını savunmak adına ortada dolaşmıyordu. Onlar kendilerine verilen emirleri yerine getirmek için oradaydılar” diye konuştu.

‘Ya Allah Bismillah’ı suç saydılar’

28 Şubat sürecinde, “Ya Allah Bismillah, “Allah yardımcın olsun” sözlerinin suç sayıldığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Konya’nın sanayicisi sırtını devlete dayamıyordu. Siz o dönem burada üvey evlat muamelesi gördünüz. Sizler kendilerini öz evlat görenler tarafından kıskanıldınız. Sizler ucuz kredi almadınız. Ucuz kredi alıp bunu batırıp hesabını vermeyenlerden olmadınız. Sizin suçunuz her sabah ’Bismillah’ deyip fabrikanızın, atölyenizin, dükkanınızın kapısını açtınız. Her akşam ’Elhamdülillah’ deyip kanaat içinde o kapıları kapattınız. Hani şimdi komisyonlardan rapor geliyor ya. Şahsım için şunu söylüyor; İşte konuşmalarında ’Allah yardımcınız olsun’ diyor, konuşmalarında ’Ya Allah Bismillah’ dedi. Bunları benim için suç layihası yazıyorlar. Kimler? Artık anlıyorsunuz. Şimdi ben bir kez daha diyorum; Elhamdülillah. Yeter ki suç layihamız bu olsun.”

Erdoğan, 28 Şubat’taki krizin ortaya çıkardığı bedelin de 100 milyar ile 250 milyar arasında olduğunu da söyledi.
 
Vatan, 17.12.2012
 
Erdoğan kuvvetler ayrılığı eleştirisi
 

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kuvvetler ayrığının kendilerine engel olduğunu belirterek, “Bu fakirin üzerinde 6 yıldır ısrarla durduğu bir şehir hastaneleri projesi vardır. Biz bu şehir hastaneleri projemizi ne yazık ki bürokratik oligarşi ve yargı sebebiyle hala hayata geçiremedik. Artık biz sedye üzerinde bir hastanenin kampüsünde dışarıda hastalarımızın taşındığını görmek istemiyoruz. En başarılı olduğumuz alanlardan birisi olmasına rağmen sağlıkta bunu aşamadık. Niye? İşte bürokratik oligarşi ve yargı... Bunlara takılıp kalıyoruz. Dışarıdan bakanlarda ‘326 milletvekiliniz var yine bahane’ diyor. Ama kuvvetler ayrılığı denilen olay varya o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor. Diyor ki ‘seninde bir oynama sahan var’ diyor” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Dedeman Oteli’nde 2012 Konya Ekonomi Ödülleri törenine katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ödül töreninde yaptığı konuşmada, Şeb-i Arus törenine atıfta bulunarak, tüm gönül erbaplarını rahmetle yâd ettiğini belirtti. Sevgiliye kavuşmanın büyük heyecanı tadında Mevlana’yı yâd edeceklerini kaydeden Erdoğan, Şeb-i Arus’un önemli konukları olduğunu ifade etti. Konya’ya hiç bir zaman eli boş gelmediklerini söyleyen Erdoğan, 200 yıldır hayali kurulan projeler üretilen adımlar atılan ancak her seferinde akamete uğrayan Mavi Tünel ve Bağbaşı tünelini kendilerinin bitirdiğini söyleyerek, 904 milyonluk yatırımı dün gerçekleştirilen törenle hizmete açtıklarını belirtti. Yola çıkarken ne “aldanan ne de altadan” olmayacaklarını söylediklerini, verdikleri sözlerin arkasında durduklarını ifade eden Başbakan, Konya’nın suya kavuşturulması projelerinin 1819 yılında ortaya atıldığını, hiç bir hükümetin tamamlayamadığını, 2004 yılında projeye yeniden ele aldıklarını, Mavi Tünel ile Bağbaşı Tüneli’ni 217 milyon dolara ihale ettiklerini ifade etti.

- BÜROKRATİK OLİGARŞİ VE YARGIYA TAKILIP KALIYORUZ-

Konya’nın suyla kavuşturulması projelerini kendi hükümetlerinden önce 400 milyon dolara ihale edildiğini ancak kendilerinin projeleri yarı fiyatına yaptıklarını belirten Erdoğan, bürokratik oligarşi ve yargıyı şu sözlerle eleştirdi:

“Yaşadığımız sıkıntıların ardından sistemin içindeki ne yazık ki yanlışlar. Sistem düzgün kurulmadığı için umulmadık yerde umulmadık şekilde bürokratik oligarşi karşınıza dikiliyor. Umulmadık yerde yargı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Yasama-yürütme-yargı bu ülkede öncelikle bu milletin menfaatini düşünmemiz lazım ardından da devletin menfaatini düşünmesi lazım. Ama benim yapacağım yatırımı bir kelimeden dolayı 3 ay, 6 ay erteletirsen bu 1-2 seneye giderse o zaman bu ülkenin kaybının bedelinin, ne tarihe hesabını verebilirsiniz ne de bu toprağın altında yatanlara hesabını verebilirsiniz. Bu fakirin üzerinde 6 yıldır ısrarla durduğu bir şehir hastaneleri projesi vardır. Biz bu şehir hastaneleri projemizi ne yazık ki bürokratik oligarşi ve yargı sebebiyle hala hayata geçiremedik. Artık biz sedye üzerinde bir hastanenin kampüsünde dışarıda hastalarımızın taşındığını görmek istemiyoruz. Ama bunu hala aşamadık. Bunu hala bitiremedik. En başarılı olduğumuz alanlardan birisi olmasına rağmen sağlıkta bunu aşamadık. Niye? İşte bürokratik oligarşi ve yargı, bunlara takılıp kalıyoruz. Dışarıdan bakanlarda zannediyor ki, ‘326 milletvekiliniz var yine bahane’ diyor. Ama kuvvetler ayrılığı denilen olay varya o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor. Diyor ki ‘senin de bir oynama sahan var’ diyor. Şimdi Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın tek sığındığı şey bu zaten. ‘yapın’ diyor, ‘Yaptınız da biz mi engel olduk’ diyor. Zaten yasama noktasında engel olabileceğin kadar engel oluyorsun, bağırıyorlar, çağırıyorlar, işte 3 saatte bitecekse, 6 saatte bitiyor ama er veya geç bitiyor. Oradaki zaman kaybının hesabını vermek diye bir durumu yok, çünkü onların sırtında küfe yok. Küfe bizim sırtımızda, onların sorumluluğu, aşkı yok. Biz bu millete aşığız böyle bir farkımız var.”

-“28 ŞUBAT TÜRKİYE’DEN ÇOK KONYA’YA ZARAR VERDİ”-

Barajlarda atılan adımlarda Yukarı Göksu Hafzası’ndan Akdeniz’e akıp giden suların önüne Bağbaşı Barajını inşa ederek suyu Mavi Tünel’e yönlendirdiklerini belirten Erdoğan, Konyalılara “Artık daha denizim yok demeyin artık deniziniz de var” sözleriyle seslendi. Kuyu yapıldığı zaman görülmediğini, kimsenin farkına varmadığını, minare yapıldığı zaman görüldüğünü bu nedenle minare yapanın çok olduğunu savunan Erdoğan, ekonominin, demokrasinin, iç ve dış politika ile sosyal politikanın birbiri ne kadar paralel ilerlemesi halinde büyümenin hızlı, istikrarlı ve güçlü olduğunu belirtti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“2007 yılında 27 Nisan’da yayınlanan e-bildiri bizim dik duruşumuzla bir teşebbüs safhasında kalmıştır. Faiz yolu ile yıllık Türkiye’ye maliyeti 2 milyar dolar olmuştur. Bir bildiri 2 milyar dolar. Hükümet olarak bu bildiri karşısında dik, sağlam durduk, geri adım atmadık, faturanın ağırlaşmasını, bedelin büyümesini önledik. Türkiye, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de 28 Şubat’ta anti demokratik girişimlere maruz kaldı. Bunların ağırlığını maalesef yıllar boyunca omuzlarında taşıdı. En son yaşanan 28 Şubat, Türkiye’den çok Konya’ya ağır şekilde zarar verdi. 28 Şubat döneminin aktörleri Konyalı sanayiciden ne istediler. Hani o 5’li vardı biliyorsunuz. Sizler adına ortada gezip dolaşan STK’lar vardı. Onlar sizlerin hakkını savunmak için ortada dolaşmıyorlardı, onlar kendilerine verilen emirleri yerine getirmek için oradaydılar. Sadece Konya’dan değil diğer Anadolu şehirlerinden ne istediler. Konya’nın sanayicisi, tüccarı sırtını devlete dayamıyordu. Siz o dönem burada üvey evlat muamelesi gördünüz. Sadece bununla kalmadınız, sizler kendilerini öz evlat olarak görenler tarafından aynı zamanda kıskanıldınız. Sizler ucuz krediler almadınız, sizler bu kredileri batırıp hesabını vermeyenlerden olmadınız. Sizin suçunuz her sabah ‘Bismillah’ deyip atölyenizin, fabrikanızın kapılarını açtınız, her akşam ‘Elhamdülillah’ deyip o kapıları kapattınız. Komisyon raporları geliyor ya orada benim için ‘Konuşmalarında Allah yardımcınız olsun, ya Allah, Bismillah dedi’ yazıyor. Bunu benim için suç lahiyasına yazıyorlar. Şimdi ben bir kere daha diyorum ‘Elhamdülllah.’ Sizler adeta çölün ortasında vahalar yetiştirdiniz, devletin öz evlatlarına rağmen.”

-KRİZLER 28 ŞUBATTA BAŞLATILAN CADI AVININ SONUCUDUR-

Yüksek Hızlı Tren ile ulaşımın hızlandığını anımsatan Erdoğan, Konya’nın çevre yolu sorunun en kısa zamanda çözüleceğini belirtti. 2000-2001 ekonomik krizinin 28 Şubat sürecinde başlatılan cadı avının bir sonucu olduğunu savunan Erdoğan, “28 Şubat'ın Türkiye'ye sadece ekonomik maliyeti, 100 milyar ile 250 milyar lira arasında olmuştur. 2001 yılındaki bankacılık krizinin faturası şu ana kadar 231 milyar liradır. Kamu bankalarını görev zararı 2001 fiyatlarıyla yaklaşık 24 milyar liradır. IMF borcu, 23.5 milyar dolardır. Yüksek faizle bedel ödedik, ağır borç yüküyle bedel ödedik, yapılmayan yatırımları biz ödedik. Şimdi IMF bizden para istiyor, teknik görüşmeleri yapıyoruz, 5 milyar dolar borç vereceğiz. Artık alan el değil, veren eliz” değerlendirmesinde bulundu. Konyalı işadamlarına yüksek teknoloji konusunda adım atmaya çağıran Erdoğan, muhalefet partilerinin dış politikalardaki eleştirilerine, “Bizim Filistin ile Suriye ile diğer dost ve kardeş ülke ve halklarla ilişkimizi kıyasıya eleştirenlerin ne Hazreti Mevlana'nın ne de Alaeddin Keykubat'ın huzuruna çıkmaya yüzleri olamaz. Bazılarının yüzleri olur, çünkü yüz dediğiniz zaman olayı sadece şu fiziki anlamdaki yüzle görmeyin ruha bakın, o önemli. Orada yansıması nedir bunun o önemli. Ama bunların orada herhangi bir yansıması yok. Onun için biz Konya'dan aldığımız ilhamla bu yolda yürüyoruz. Eğer Filistin'e eğer Suriye'ye karşı sessiz tepkisiz kalırsak bizim de Konya'ya gelecek yüzümüz olmaz” sözleri ile yanıt verdi.

 
Milliyet, 17.12.2012

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.