Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kışanak: Arınç sadece benimle empati kurmasın

Kışanak: Arınç sadece benimle empati kurmasın
BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, "Kadın vekilin yerinde olsam ben de dağa çıkardım" diyen Bülent Arınç'a cevap verdi.

ANKARA - BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, "Sayın Arınç sadece benimle değil, KCK tutukluları, köyleri boşaltılanlar ve cezaevlerinde madur edilenlerlede empati kurmalı" dedi...

Arınç, TOBB'un “Yeni Yüzyılda Medya ve İletişim Arama Konferansı” toplantısında, daha önce sert sözlerle eleştirdiği BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ı ima ederek, “Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım” demişti.

Radikal, 17.12.2012

Kadın vekil gibi dağa çıkardım
Arınç, daha önce 'zavallı' dediği Kışanak için bu kez ilginç konuştu: "17 yaşında ağır işkence görmüş. Benim de aklıma gelse dağa çıkardım."

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yine çok tartışılacak sözlere imza attı. Bülent Arınç, daha önce sert dille eleştirdiği BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ı ima ederek, “Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından düzenlenen “Yeni Yüzyılda Medya ve İletişim Arama Konferansı”na katılmak üzere Bolu’da bulunan Arınç, bir televizyon programında soruları yanıtladı. İşte Arınç’ın yine gündem yaratacak sözleri:
Türkiye’de Kürt sorunu vardır diyen ancak harekete geçmeyen siyasetçilerin aksine biz sorunun çözümü yolunda adım atıyoruz. Kürt kimliğini ve etnisite farklılığını ret ve inkâr politikaları 1980 öncesinde çok yoğun bir şekilde yaşandı. 80 sonrasında da devam etti. 

Üç okul arkadaşı 

Anadolu’dan gelen bazı gençler çeşitli yöntemlerle farklı yönlere çekildi. Size üç arkadaştan bahsedeyim; üç kişi Anadolu’dan gelmişler, birisinin adı Durmuş, birisinin adı Yakup, birisinin adı Abdullah. Tapu Kadastro Meslek Lisesi’nde arkadaşlık yapıyorlar. Lise Ankara’da, Maltepe’de, Demirtepe tarafında bir yerde. Okulun karşısında da yurt var. Anadolu’dan gelen bu öğrenciler bu yurtta bir aradalar. Üçü namaz kılıyorlar, üçü de inançlı insanlar. Çok iyi arkadaşlıkları var, Maltepe Camii’ne gidiyorlar, ders çalışıyorlar. Hepsi Anadolu’dan gelmiş, ailesinden bu eğitimi almış veya bu gelenekleri yaşatan insanlar. Sonra yıllar geçiyor; bunlardan birisi yurtdışında tahsil yapan, Hukuk’ta okurken benim de bir yıl arkadaşlığımı yapan Durmuş Yılmaz olarak Türkiye’de Merkez Bankası Başkanı oluyor. Uşaklı Durmuş Yılmaz, o üç arkadaştan birisi. İkincisi Yakup İnce, Konya’dan yetişmiş bir mühendis, 30 yıldır Medine-i Münevvere’de mühendis olarak çalışıyor. Üçüncüsü de Abdullah, Abdullah Öcalan. Tapu Kadastro Meslek Lisesi’nin öğrenci yurdunda, birbirlerini çok seven, namazı beraber kılan, orucu beraber tutan, iftarlara, sahurlara beraber kalkan bu insanların hayatları hangi noktada kesişmiş, hangi noktada ayrılmış. Türkiye’nin son 50-100 yılını bu tablonun içinde görebilirsiniz.
Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Halen milletvekili bu insan ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım. Çünkü Diyarbakır’dan cezaevinden çıkanların yarısından fazlası dağa gitti, yarısından fazlası da dağdakilere övgüler düzüyor. İnsanlara zulmederseniz, haksızlık, fena muamele yaparsanız bunun karşılığı sabır gösterenler de reddedenler de bunun hesabını sormaya kalkanlar da olabilir.
Biz Türkiye’de, ‘Ben Kürt’üm’ diyen insanın rahatlıkla bunu söyleyebileceğini çünkü bu ülkede bin yıldır Kürtlerin var olduğunu, onlarla müşterek bir tarihimiz ve kaderimiz olduğunu, Cumhuriyeti birlikte kurduğumuzu söylüyoruz.
 

‘Öcalan’ın da bir gençliği var’
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’in, Dink’in cenaze töreninde söylediği “Bir çocuktan, bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamamız gerekiyor” sözlerini de hatırlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi: İşte Abdullah Öcalan da aynen öyle, belki bir karanlığın kurbanı olarak bu yollara götürülmüş, sevk edilmiş, içinde MİT’in parmağı da olabilecek şekilde, başkalarının da desteklemesi suretiyle şimdi İmralı’da, 11-12 seneden beri tecrit halinde yaşayan bir insan. Ama bir çocukluğu, bir gençliği var. Türkiye’de yaşayıp da idam sehpasına gidenlerin, Hüseyin İnanlar ile Yusuf Aslanlar ile pek çoğuyla tarihte yolu kesişmiş bir insan olarak söylüyorum, Kürtlüğü inkâr ederseniz, senin dilin yoktur derseniz, var diyenlere de cezaevi yolunu gösterirseniz bu işin çözümü olmaz.”

Arınç, ‘kucaklaşma’ nedeniyle Gültan Kışanak’a ‘zavallı’ demişti
Bülent Arınç, Kışanak’a Şemdinli’de PKK’lılarla BDP’lilerin kucaklaşma görüntüleri sonrası sert tepki göstermişti. Kucaklaşmanın bombalama olayından daha kötü olduğunu ifade ederek “75 milyonun bedduasını aldığınızda nereden çarpıldığınızı anlayamazsınız” demişti. Olayın yaşandığı dönemde CNN Türk’te katıldığı bir televizyon programında, Kışanak’ın, kendisinin açıklamaları üzerine yaptığı “‘Bu ülkeyi şu kadar kan dökerek kurduk ancak o kadar kan dökerek veririz’ diyor, gerçekten de bunlar şuurlarını yitirmişler. Din ticaretini bıraktılar, kan siyasetine başladılar” değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine, “Bu laflar bu görüntünün karşılığı mı? Bu topu taca atmak. Söyleyecek bir şey bulamamış zavallı onu söylüyor” demişti.

Radikal, 17.12.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.