Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Özal’ın ölüm sebebi belirlenemedi soruşturma devam edecek

Özal’ın ölüm sebebi belirlenemedi soruşturma devam edecek
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adlî Tıp Kurumu raporuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Adlî Tıp raporunda Özal’ın naaşından alınan örneklerde zehir olarak adlandırılan DDE (DDT’nin metaboliti olan) ve kadmiyum tespit edildiği belirtildi. Ancak bu zehir ve ağır metalin çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan ölüm sonrası doku düzeyleri ile uyum gösterdiği ifade edildi.

 

 

 

Bu sebeple DDE ve kadmiyum maruziyeti ile öldüğüne dair tıbbî deliller bulunamadığına işaret edildi. Başsavcılık açıklamasında, ölümün hemen ardından otopsi ile kan, idrar, doku örnekleri alınarak incelemeler yapılmadığı için kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği vurgulandı. “Cumhuriyet başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adlî Tıp raporu, diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı, kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.” denildi.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu raporuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamaya göre, raporda, Özal’ın travmatik bir tesir ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı belirtiliyor. Rapora göre, 17 Nisan 1993 öncesine ait tıbbi belgelerde akut veya kronik toksik madde maruziyetine bağlı klinik ve laboratuvar bulgusu tanımlanamadı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerde, zehirlenme lehine değerlendirilebilecek klinik ve laboratuvar bulgusu tespit edilemedi. Radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delilleri de bulunamadı.

 

 

 

 

 

Açıklamaya göre raporda şöyle deniliyor: “Otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye’de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan ölüm sonrası doku düzeyleri ile uyum göstermektedir. Bu nedenle ağır metal (zehir) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delilleri bulunamamıştır. Tüm tıbbi belgeler ve incelemeler ışığında, Turgut Özal’ın 5 Şubat 1993 tarihinde The Methodist Hastanesi’nde yapılan muayene ve tetkiklerin değerlendirilmesinde, kardiyolojik (kalp krizi) risk profilinin düşük olduğu görülmüştür. Ancak ani kardiyak ölümün hiçbir zaman dışlanamaz. Tıbbi antesedani ve ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü (kalp krizini) düşündürmekte ise de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda vücut sıvılarında gerekli incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediği oybirliğiyle mütalaa edilmiştir.”

ÖLÜM SONRASI DERHAL KAN ALINMALIYDI

Başsavcılık açıklamasında, soruşturmanın devam edeceği belirtiliyor: “Adli Tıp Kurumu raporunda ölümün hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyallerin alınarak incelemelerinin yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle, cumhuriyet başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu, diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı, kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.”

Başsavcılık: Özal'ın zehirlendiği bulgusu yok

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiğine dair bir bulguya rastlanılmadığını açıkladı. Açıklamada, ölüm nedeninin tespit edilemediği kaydedildi.

 

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin günlerdir merakla beklenen rapor açıklandı.

Özal'ın Adli Tıp raporunu değerlendiren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yazılı açıklama yaptı.

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın naaşında yapılan incelemeye ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunda şu ifadeler yer aldı:

 

''Adli Tıp Kurumu raporunda ölümün hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyallerin alınarak incelemelerinin yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacaktır.''

ZEHİRLENME BULGUSU YOK
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerde, zehirlenme lehine değerlendirilebilecek patogonomik (zehirlenmeye spesifik) klinik ve laboratuvar bulgusunun tespit edilemediği kaydedilen raporda, radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı vurgulandı.

Anıt mezarda yapılan fethi kabir sırasında mezar ve çevresi ile otopsiden elde edilen örneklerin analiz ve bulgularının da yer aldığı raporda, otopsi örneklerinde saptanan DDE (DDT'nin metoboliti olan) düzeylerinin, Türkiye'de normal popülasyonda 1976-1996 yıllarında saptanan adipoz (yağ) doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği bildirildi.

'SAĞLIKLI BİR RAPOR GİBİ GÖRÜNÜYOR'
NTV canlı yayınında Başsavcılık açıklamasını değerlendiren Adli Tıp Uzmanı Nevzat Alkan, ''Sağlıklı bir rapor gibi görünüyor sonuçta zehirlenme yok diye net söylemişler. Ama kesin ölüm sebebi ortada yok deniyor bu da çarpıcı bir durum. Ölüm nedenini çok tespit edemedik demişler ama belki o nokta belirginleştirilebilirdi' dedi.

Alkan açıklamasında şunları kaydetti:

''Adli Tıp uygulamalarında biz otopsi yaptığımızda yüzde 5 otopside bile ölüm nedenini tespit edemeyiz. Biz buna negatif otopsi deriz. Üzerinden 19 yıl geçmiş bir durumda elbette bu negatiflik oranı daha da artar. Burada tabi bir tahminde bulunması gerekirdi kurulun. Zehirlenme yok demiş, ağır metali dışlamış bir çok şeyi dışlamış öyle olunca ortaya kendisinde mevcut bir hastalık kalmış gibi görünüyor. O dönemde Hacettepe Tıp Fakültesi'ne ölü şekilde geliyor cumhurbaşkanı muhtemelen orada bir defin ruhsatı tanzim edildi ve kalp krizine bağlı ölüm denmişti. Şimdi yapılan ölüm araştırmasında bundan farklı bir bulguya ulaşılamadı. Eğer zehirlenme olsaydı ulaşılabilirdi.''

DDK ÖLÜMÜ 'ŞÜPHELİ' BULMUŞTU
17 Nisan 1993'te hayatını kaybeden Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili bazı iddialar ortaya atılmıştı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, iddiaların araştırılması için Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) talimat vermişti.

DDK'nın ölümle ilgili 625 sayfalık raporunda, Turgut Özal’ın ölümünün 'şüpheli' olduğu belirtilerek "Ölümle ilgili bilinmezlik bugün de devam ediyor" ifadesi kullanılmıştı.

Kurul raporunda, Özal'ın mezarının açılarak otopsi yapılması gerektiğini kaydederek, “Köşk’te delil tespiti yapılmaması akıl tutulmasıdır” demişti.

'ZEHİRLENDİ' İDDİASI
Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mezarının açılmasına karar vermişti. Özal'ın mezarının açılmasının ardından hazırlanan raporda 'zehirlendiği' iddiaları ortaya atılmıştı.

ntvmsnbc.com, 13.12.2012

 

 

Özal'ın ölüm raporu hazır
Adli Tıp Kurumu, Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili raporu tamamladı. İncelemelerde Özal'ın vücudunda zehre rastlandı ancak ölüm nedeninin bu zehirden olup olmadığına yönelik görüş birliğine varılamadı. Konuyla ilgili bugün savcılık açıklama yapacak.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la ilgili Adli Tıp raporu tamamlandı. Rapor, yarın sabah Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilecek.

Konuyla ilgili NTV'ye bilgi veren Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, "Özal'ın ölüm nedeninin zehirlenme olmadığı" yönündeki iddiaları kabul etmedi.

Yapılan incelemede Özal'ın vücudunda zehre rastlandı ancak ölüm nedeninin bu zehir nedeniyle olup olmadığı konusunda uzmanlar tarafından görüş birliğine varılamadı.

İnce, konuyla ilgili açıklamayı yarın sabah raporun gönderileceği Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın yapacağını söyledi.

"ORTAM DA DİKKATE ALINMALI"
Raporla ilgili değerlendirme yapan adli tıp uzmanı Prf. Ümit Biçer ise zehirlenme tanısı konulabilmesi için Özal’ın cenazesinin bulunduğu ortamın da dikkate alınması gerektiğini söyledi.

NTV Gece Bülteni’ne canlı yayında bağlanan Biçer şunları kaydetti:

"Aslında biz de öncelikli olarak bu raporu görüp ardından yorum yapabiliriz; ancak şunları belirtmek istiyorum cesette bulunan toksit maddeler kişinin ölümünden önce alınmış olabileceği gibi toprağın özellikleri nedeniyle yağmur yoluyla da cesedin bulunduğu ortama geçebilir ve cesette toksit madde dediğimiz maddelere rastlanabilir.

Yanlızca ceset değil cesedin bulunduğu ortam da son derece dikkate alınmalı. Toksit madde kesin zehirlendiğine işaret etmez. Özal'ın cenazesi taşınmıştı. Dolayısıyla ilk bulunduğu yerdeki topraktan da analiz edilmesinin de önem taşıdığını söyleyebilirim. Aslında bize konu baştan itibaren cumhurbaşkanı gibi önemli kişilerin otopsi yapılmasının ve örneklerin çok özenle alınmasının gerekliliğini bir kez daha vurgulamakta."

AHMET ÖZAL AÇIKLAMA YAPACAK
Raporun tamamlanmasıyla ilgili Ahmet Özal'dan da bir açıklama geldi. Kuzey Irak'ta bulunan Ahmet Özal haftasonu Türkiye’ye döndüğünde basın toplantısı düzenleyeceğini ve önemli açıklamalar yapacağını duyurdu.

Turgut Özal'ın naaşı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ölümüyle ilgili iddialar üzerine yürüttüğü soruşturma kapsamında 2 Ekim'de Topkapı'daki mezarından çıkarılmış ve 5 Ekim'de yeniden defnedilmişti.

Adli Tıp Kurumu, Turgut Özal'ın cenazesinden, mezar toprağından, mezarın içindeki sudan ve mezarlığın değişik yerlerinden aldığı örnekler üzerinde inceleme yapmıştı.

ntvmsnbc.com, 12.12.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.