Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > AKP’lileri uyarmıştık

AKP’lileri uyarmıştık
CHP’li Binnaz Toprak: AKP’lileri ombudsman seçiminde Nihat Ömeroğlu hakkında uyardık. Tanımıyorduk demesinler
 

Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun Meclis’te AKP oylarıyla Türkiye’nin ilk kamu denetçisi seçilmesi ülkedeki milyonlarca insanın vicdanını yaralayan bir karar. Hrant Dink’in hedef gösterilerek öldürülmesine neden olmuş olaylar zincirinde başrolü oynamış bir yargıç şimdi karşımıza “tarafsız” bir kamu denetçisi olarak çıkıyor. Son haftalarda basında defalarca yazıldı: Ergenekon sanığı Av. Kemal Kerinçsiz’in suç duyurusuyla başlayan süreçte Yargıtay Başsavcısı’nın ve üç bilirkişinin aksi mütalaalarına rağmen Nihat Ömeroğlu’nun ısrarıyla Dink’e verilen mahkûmiyet kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından “hukuk dışı” ilan edilmişti.

Karara imza atmış ve uluslararası kamuoyu tarafından hukuk dışılığı tescilli bir yargıcın bu göreve getirilmesinde rol oynayan AKP’li milletvekillerini kınıyorum. “Bilmiyorduk” bahanesine sığınmaları mümkün değil, çünkü oylamadan önce Meclis Genel Kurulu’nda hem Sezgin Tanrıkulu hem de ben kimliği hakkında bilgi verip vicdanlarına seslendik. Şunu da belirteyim ki, bu çağrıya 20 civarında AKP’li milletvekili Ömeroğlu için oy kullanmayarak olumlu cevap verdi. Bu arkadaşlarımı kutluyorum. Diğerleri, oylama gizli olmasına rağmen cesaret edemediler. Haklılar diyelim. Oğlunun düğününde başbakanın şahitlik yaptığı biri için oy kullanmamak kimin haddine? Üstelik Meclis’e sunduğu özgeçmişe, bu tür kişisel tercihleri belirtmek adettenmiş gibi, sigara ve içki içmediğini yazmış. Daha ne olsun? Tek kusuru var: Bu görev için yaşı tutmuyor. Hrant Dink davası Türkiye’nin Dreyfusu’dur. Fransız kamuoyunun vicdanını derinden yaralamış ve bugün bile hâlâ konuşulan bu dava Fransız yargısının yüzkarasıdır. Bilmeyenler için anlatalım. 1890’lı yıllarda geçen bu olayda Fransız ordusu içinde Almanlara casusluk yapan biri olduğu anlaşılır, ancak kimliği bilinmemektedir. Suç isnadı orduda görev yapan Alfred Dreyfus adında bir subayda yoğunlaşır. Dreyfus’un özelliği Yahudi olmasıdır. Yargılanır ve aleyhinde hiçbir kanıt olmamasına rağmen o dönem Avrupası’nda giderek kitlesel bir histeriye dönüşmüş ve II. Dünya Savaşı sırasında altı milyon Yahudi’nin hunharca katledilmesiyle sonuçlanmış anti-semitizmin etkisiyle mahkûm edilir. Ancak, yıllar sonra asıl casusun kimliği ortaya çıkar. Ünlü Fransız yazarı Emile Zola’nın bu konuda kaleme aldığı “İtham Ediyorum!” yazısını her yargıcın, özellikle de Sayın Ömeroğlu’nun okumasını öneririm. Vicdan sahibi herkesi düşünmeye davet eden bir yazıdır bu. Hrant Dink öldürülmeden önceki son yazısında aleyhindeki bu kampanyanın ne denli tehlikeli olduğunu sezerek “güvercin tedirginliği” yaşadığını belirtmişti.

 

Anadolu çocuğuydu

Hatta ailesiyle birlikte yurt dışına gitmeyi bile düşündüğünü, ancak oralarda üç gün kalsa dördüncüsünde memleketini özleyip “şu iş bitse de bir an önce dönsem” dediğini yazmıştı. Gidecek yeri yoktu ki. O bu toprakların çocuğuydu. Anadolu’nun bağrından çıkmıştı. Bir konuşmasında, “Bize bu topraklarda gözünüz var deniyor, evet gözümüz var, ama üstünde yaşamak için değil, altına gömülmek için” demişti. Son yazısında bu toprakların güzel insanlarına olan sevgi ve inancını dile getirmişti. “Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz, güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler” demişti. Güvercinlerin ülkesinde Hrant Dink’i öldürdük. Bunun baş sorumlularından biri şimdi “tarafsız” ve “adil” kamu denetçimiz. Tarafsızlığı üzerine Meclis’te yemin edecek. Hepimizle alay edildiğini düşünüyorum.
 

Taraf, 05.12.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.