Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bize dokunan köprüleri yıkar

Bize dokunan köprüleri yıkar
BDP, Erdoğan’ın “fezlekeleri geçireceğiz” sözüne tepkili. Adil Kurt: Dokunulmazlıklar kaldırılırsa köprüler atılır

Gültan Kışanak, BDP grup toplantısından “Biz Başbakan’ın kendi canının istediği gündemi yaratmasından ve tartışmasından bıktık, usandık” diyerek çıktı. Soru, tahmin edildiği üzere “dokunulmazlıkların kaldırılması” hakkındaydı.

Kışanak’ın işaret ettiği, gelinen noktada neden dokunulmazlıklar konusunun gündeme getirildiğiydi. İşte bunu da, Şemdinli’de PKK’lılarla karşılaşan milletvekillerinden biri olan ve bir süre önce açlık grevinden çıkan, kısacası dokunulmazlığının kaldırılması istenen dokuz milletvekilinden biri olan Hakkâri milletvekili Adil Kurt’a sorduk. İşte bizim sorularımız ve onun yanıtları...

 

Savcı görüş almalıydı

Hakkınızdaki son fezleke için ne düşünüyorsunuz, dokunulmazlığınız kaldırılabilir mi?

Hakkımızda onlarca fezleke var ama Şemdinli dosyası diğerlerinden farklı. Savcı bu fezlekeyi istihbarat raporları ve gazete haberleri üzerine hazırladı. Bir kanaat oluşturdu. Başbakan bu konuda daha önce yargıya talimat vermişti zaten. Böyle bir ortamda yazılmış bir fezleke objektif değil. Olamaz da. Zaten bu konuda doğrusu, savcının en azından bazı milletvekillerini çağırarak onlardan görüş almasıydı. Savcının milletvekillerini dinlemesi lazımdı. Ama bugün görüyoruz ki, bir şantaj aracı gibi kullanılıyor.

Korkmuyoruz, cezaevlerine alışığız

Dokunulmazlığınız kaldırılabilir mi, bunu bekliyor musunuz?

Eğer Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayacaksa, bu ülkenin evlatları artık ölmeyecekse, anaların gözyaşları dinecekse, biz cezaevine girmeye hazırız.

Sürgün olmaya hazırız, razıyız. Biz cezaevlerine de, sürgünlere de alışığız. Yani, tirsa me jî zîndanan nin e. (Cezaevlerinden korkmuyoruz).

Ama biz demokratik siyaset koşullarını sonuna kadar zorlayacağız. Onlar da, bugün böyle konuşanlar da eninde sonunda çözümün müzakerelerden geçtiğini anlayacak, kabul edecekler. Bu zihniyeti kırmamızın kolay olmadığını biliyorum. Ama eninde sonunda iş buraya gelecek. Müzakerenin tek geçerli yol olduğu görülecek.

 

Türkiye Kürtlerle büyür

Dokunulmazlığın kaldırılmasının size göre sonuçları ne olabilir?

Türkiye’nin bugün, 1071’den, Anadolu’ya, Mezopatamya’ya girdiği günlerden daha fazla Kürtlere ihtiyacı var. Türkiye eğer Kürtlerle yeni bir mutabakata varırsa, yeni bir mutabakat olursa güçlü bir devlet konumuna gelir, büyür. Yoksa küçülür. Türkiye, Kürtlerle birlikte büyür. Dokunulmazlığın kaldırılması; bu o kadar basit bir karar değil. Bu köprüleri atmak olur, küçülmeye karar vermek olur...

 

Başbakan kızdığında...

Bugünlerde sıkça telaffuz edilen bir görüş var. Deniyor ki, “Başbakan ne zaman üslubunu sertleştirse, çözüm yolunda mutlaka başka bir adım geliyor. En sert konuştuğu günlerde Oslo görüşmelerinin yapıldığı ortaya çıktı.”

Peki ama dolambaçlı yollara ne gerek var? Dolambaçlı yollarla sorun çözülmez. Bir o tarafa, bir bu tarafa gül vermek ile olmaz ki. Bunun yerine sorunu ortaya koyarak, doğrudan üstüne gitmek lazım. AKP hangi teşkilatında istiyorsa ben bir milletvekili olarak onların önüne gitmeye, sorunu anlatmaya hazırım. Biz korku duymuyoruz. Biz Türkiye’ye ne katabiliriz bunun ihtiyacı içindeyiz. Bugün Kürt federal bölgesiyle Türkiye’nin 12 milyar dolarlık ticaret hacmi var. Bu Türkiye’nin dış ticaret hacmi olarak ikinci sırada. İran’da yaşayan Kürtlerin, Suriye’de yaşayan Kürtlerin yönü de, böyle bir işbirliği ile, hep Türkiye’ye dönük olur. Bugün Türkiye’de yaşayan Kürtlerin sayısı bu ülkelerdekilerin toplamı kadar. Diyarbakır onlar için de önemli. Oradaki Kürtlerin yönü de Diyarbakır. Türkiye’nin bir rol model olmaması için bir neden yok.

 

Kürt mü Türkiye baharı mı?

Kürt Baharı’ndan söz ediliyor...

Siyaset, sokağın aklına uymak zorunda. Sokağın aklı da Türkiye ile birlik olmak yönündedir. Sokağın aklı olgunlaştı. Çok bedel ödediler. İsteyen gitsin baksın, Kürdistan sokağında siyasetin nasıl yaşandığını, sokağın nasıl aktif ve siyasetin nasıl içinde olduğunu ve bildiğini görsün.

Mesele “Kürt Baharı” değil. Mesele illa bir bahar olacaksa, “Türkiye Baharı” olsun. Biz siyasetimizi bunun üzerine kuruyoruz ve bu konuda çok açık ve netiz.
 

Taraf, 28.11.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.