Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Vergi alımında ABD modeli geliyor

Vergi alımında ABD modeli geliyor
Başbakan Erdoğan: "Vergiyi, gidip kenar, köşedeki bir bakkal dükkanından almak, onların defterlerini alıp onları köşeye sıkıştırmak değil. Asıl vergi vermesi gerekenler üzerinde nasıl bir çalışma var. Önemli olan bu."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim için şu anda 2013, 2014 hassas yıllar. Bu yıllardaki çalışmalarımızda çok daha kararlı duracağız. Mali disiplinden asla taviz vermemiz mümkün değil. Kamu harcamalarında aynı şekilde hassasiyetimizi koruyacağız ki bu hassasiyeti belki daha da artırmamız lazım” dedi.

Başbakan Erdoğan, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Eğitim Merkezi ve yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Erdoğan, açılışın ardından yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarı öncesinde toplanan verginin yüzde 85-86'sının faize gittiğini kalan miktarın yatırımda kullanıldığını, bu yapılırken de akıl almaz suistimaller yaşandığını anlattı.

Bugün ise vergi gelirinin yüzde 15-16'sının faize gittiğini gerisinin yatırıma aktarıldığını belirten Erdoğan, “Bu yatırıma gidenin de ayrıca bereketi var. 10 yıl içindeki yatırımlara baktığımız zaman eğer burada bir yatırım bereketi varsa işte bunun altında bu yatıyor. Bunun daha ideal olması mümkün mü, daha ideal olacak” dedi.

"BİR KAST SİSTEMİ MALİYENİN İÇİNDE ÇALIŞIYORDU"

Geçmişte Maliye Bakanlığı içindeki yapılanmayı eleştiren Erdoğan, Maliye camiasında 4 ayrı birimin adeta kendilerine ait bir kast oluşturduklarını ifade etti.

Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bir kast sistemi maliyenin içinde çalışıyordu. Gücenmek yok. Ben şimdi gerçeği, tespiti söylüyorum. Bunu aşana kadar 6 yıl mücadele verdim. Kendi arkadaşlarım dahi zaman zaman bu işte önüme çıktılar. 'Yok şöyledir, olmaz, sıkıntı doğurur, şu olur, bu olur', dışarıdan birçok mektuplar, telefonlar vesaire, tabii hiçbirine inanmıyordum. İnandığım tek şey vardı, burada bu iş tek başlı yürürse netice alırız, tek başlı yürürse bereketi olur. Bir de bu camianın içine birlikteliği getirmemiz lazım, beraberliği getirmemiz lazım, kardeşliği getirmemiz lazım. Eğer müfettişse bakıyorsun kendine göre müfettişlerle iş götürüyor, hesap uzmanıysa onlarla, vergi kontrolörüyse onlarla götürüyor, hatta siyasete bile soyunduğu zaman bakıyorsun onları arıyor. Diğerleriyle beraber değil. İşte biz bu sistemi yıktık.

Şimdi, 4 bin 800, bu tür rakamlar yeterli değil, Türkiye'nin genelinde eğer biz gerçekten bu denetimi başarılı yapacaksak bu sayıyı en az 10 bine çıkarmamız lazım ki sağlıklı bir denetim mekanizmasını Türkiye genelinde işletelim. Bunu yaparken de bizim girilmedik, gidilmedik yer bırakmamamız lazım. Şu anda Türkiye'de vergi verenin yüzde itibarıyla baktığımız zaman yüzde 85'ini kimler oluşturuyor diye baktığımızda bunlar malumunuzdur. Ama bunlar sağlıklı denetleniyor mu? Sağlıklı denetlendiğine inanmıyorum. Bunu daha sağlıklı denetlenir hale getirmemiz lazım. Sağlıklı denetlenir hale getireceğiz ki ülkemiz bu tür şeylerden hakkını alsın.”

"ASIL VERGİ VERMESİ GEREKENLER..."
Erdoğan, “En son ABD'deki gelişmeleri de görüyorsunuz. Vergiyi, gidip kenar, köşedeki bir bakkal dükkanından almak, onların defterlerini alıp onları köşeye sıkıştırmak değil. Asıl vergi vermesi gerekenler üzerinde nasıl bir çalışma var.

Önemli olan bu. İşte 'mali disiplin' derken ben bunun üzerinde de biraz kararlı duruyorum. Bunu da siz değerli arkadaşlarımdan özellikle bekliyorum. Çünkü bu ülkede fakir fukaranın, garip gurabanın beklentisi var” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bizim bu güzel ülkemizde yatırımlar için petrol kuyularımız yok. Petrol kuyularımız olmadığına göre biz en azından bu kayıt dışını kayıt altına almak suretiyle ki az önce Bakanım bir oran verdi, ben o oranın çok daha üstünde olduğuna inanıyorum kayıt dışının. Bizim bunu bir defa tam manasıyla kayıt altına almak suretiyle her şeyden önce bu milletin hakkını, devletin hakkını demiyorum, bu milletin hakkını kendisine vermemiz lazım. O gelecek ki biz eğitim yatırımlarımızı yapalım, o gelecek ki sağlık yatırımlarımızı yapalım, o gelecek ki adaleti halledelim, o gelecek ki emniyeti halledelim, o gelecek ki enerjiydi, turizmdi, tarımdı bütün bu alanlarda adımlarımızı çok daha sağlıklı şekilde atabilelim. Onun için anahtar, kilit bir konumdasınız. Bu bakımdan bu tür hizmet binalarında illa eğitimi buradaki fiziki şartlar içerisinde değil, farklı yerlerde fiziki şartlar oluşturmak suretiyle de bu eğitimi vermemiz mümkün. Onun için süratle eleman alımını artırmamız lazım ki bu süreci hızlandıralım.

Bizim için şu anda 2013, 2014 hassas yıllar. Bu yıllardaki çalışmalarımızda çok daha kararlı duracağız. Mali disiplinden asla taviz vermemiz mümkün değil. Kamu harcamalarında aynı şekilde hassasiyetimizi koruyacağız ki bu hassasiyeti belki daha da artırmamız lazım. Bakın bunlara dikkat ettiğimiz içindir ki son Halk Bankası'ndaki yapılan ihaleyi gördünüz. Bu ihaleyle elhamdülillah dünyada mukayese edilmeyecek bir neticeyi aldık. Bu bizim de Türkiye olarak Cumhuriyet tarihinde bir rekordur. Çok çok başarılı bir ihaledir. Temenni ederim ki bunların neticesini ülkemizdeki çok farklı yatırımlarda da görelim.”

İktidarları döneminde kamu yatırımlarına önemli kaynaklar ayırdıklarını vurgulayan Erdoğan, “Bir yandan yarım kalan yatırımları bitirdik, titiz davrandık. Diğer yandan yeni ve çok büyük yatırımlara giriştik. Kamu harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyetteki alt yapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı projelere öncelik verdik veriyoruz” dedi.

"BELEDİYELERİMİZ NE KADAR GÜÇLÜ OLURSA, ÜLKENİN ÖZGÜVENİ O KADAR ARTAR"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Büyükşehirlerin güçlü olması merkezin de yükünü azaltmaktadır. Belediyelerimiz ne kadar güçlü olursa, ne kadar sağlıklı çalışırsa ülkenin kendine olan öz güveni de o denli artacaktır” dedi.

Erdoğan, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Eğitim Merkezi ve yeni hizmet binasının açılışını yaptı.
Başbakan Erdoğan, açılışın ardından yaptığı konuşmada, büyükşehirlere ilişkin yasayı anımsatan Erdoğan, “Birileri bariyer oluşturmak istiyor. Biz de üzerine üzerine gidiyoruz. Ne için? Biz dertliyiz ama onların derdi yok. Biz büyükşehirlerde daha önce yüzde 5 pay alırken, şimdi bunu yüzde 6'ya çıkaralım dedik. Çünkü büyükşehirlerin güçlü olması merkezinde yükünü azaltmaktadır. Belediyelerimiz ne kadar güçlü olursa, ne kadar sağlıklı çalışırsa ülkenin kendine olan öz güveni de o denli artacaktır” diye konuştu.

"ANAHTAR SİZSİNİZ, KİLİT SİZSİNİZ"

İl Özel İdaresi'nin en ücra köye hizmet götürmesiyle büyükşehir belediyesinin hizmet götürmesi arasında “mukayesesi kabil olmayacak bir fark” bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“İl Özel İdaresi oraya kolay kolay hizmet götüremez ama büyükşehir belediyesi götürür. Hem ilçe belediyesiyle götürür, hem de oradaki birimleriyle götürür. Diyelimki Ankara'da ASKİ. ASKİ şimdi en ücra köye su kanalizasyonla ilgili orada birimini oluşturacaktır ve oradaki bütün atık su kanalları vesaireler, bunlarla ilgili orada yatırımlarını yapacaktır ama siz il özel idaresiyle bunu orada yapamazsınız. Onun için de hiçbir zaman o köylerin kanalizasyon diye bir zenginliği, bir alt yapısı yoktur ama şimdi bunlar olacak. 29 büyükşehir belediyesinin Türkiye genelinde yanılmıyorsam şu anda hitap ettiği nüfus, yüzde 85 olacaktır. Öyle bir noktaya geliyorsunuz. Bu yadırganır mı? Öyleyse bizim milli bütçemizin güçlü olması lazım. Burada da dediğim gibi anahtar sizsiniz, kilit sizsiniz ve bu çalışmayı da ona göre çok kararlı bir şekilde yürütmemiz lazım, bütçe dengelerini iyileştirmemiz lazım. Teşvik politikamızı tekrar tekrar devamlı gözden geçirmemiz lazım. Yatırımları da desteklemek suretiyle cari işlemler açığını sürdürülebilir seviyelere çekme yönünde önemli ilerlemeler kaydettik.”

Erdoğan, aynı şekilde bankaların, özel sektörün, güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmalarını yürütmesi için yönlendirme yaptıklarını vurgulayarak, bu alanda çalışanların da samimi bir şekilde düzenleme ve denetlemesini iyi yaptıklarını ve mümkün olduğunca “su kaçağına fırsat vermediklerini” anlattı.

“BAKKAL DÜKKANI AÇAR GİBİ ARTIK TÜRKİYE'DE BANKA AÇILMIYOR"

Geçmişte görev zararı adı altında batmak üzere olan Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank olduğunu dile getiren Erdoğan, “Şu anda tam aksine Avrupa'nın saygın bankaları arasında yer alan bir Ziraat Bankası var. Bir Halk Bankası var, bir Vakıfbank var” dedi.

Erdoğan, kendilerinin de bu konuda kararlılıklarının bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bakkal dükkanı açar gibi artık Türkiye'de banka açılmıyor. Çünkü o zaman ne yapıyorlardı? Adı banka, millet zannediyordu ki ben bu bankanın kapısından girdiğim zaman kazanacağım. Ne oldu? Hepsi battı gitti. Akla hayale gelmez faiz oranlarıyla faizler veriyorlardı. Döviz bazıyla yüzde 35'le faiz veren bankalar vardı. Bu değirmenin suyu nereden geliyor diye soran var mıydı? Yok. Ne oldu? Bak şimdi onun sahipleri bu ülkede değil, kaçak. Ama farklı yerlerde saltanat sürüyorlar, Türkiye hakkında davalar açıyorlar.”

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönemin siyasilerinin de büyük vebali var. Onlar bunlara maalesef bu zemini hazırladılar. Bu yolları açtılar ve bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını bunlara yedirdiler, bunlara verdiler. Yatırımlar noktasında ne alt yapıda, ne üst yapıda ciddi yatırımlar maalesef yapılmadı. Bizlerin şu anda işte, yani kamu kesimi borçlanma gereğini düşürmek için mali disiplinden taviz vermeyişimizin altında da bunlar yatıyor. Hamd olsun şu anda kamu net borç stokumuz gayet iyi bir noktaya doğru çekildi. Daha da inşallah düşecek ve şu anda borçlanma da faizlere baktığınız zaman Cumhuriyet tarihinin rekor denilebilecek noktasına gelmiş durumda. Bunlar durup dururken olmadı. Ama siyasilere baktığın zaman bunlar ileri geri atıp tutuyorlar. Kimse 'bunlar iktidara gelmeden önce devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü. Bugün yüzde 6.5, yüzde 7'lere düştü' demiyor. 'Kamu net borç stoku yüzde 73-74, buralardaydı. Şimdi yüzde 38-39'a düştü. Nasıl oldu bu iş' demiyor. Bunlar belli bir özgüven neticesinde, belli kararlılıklar neticesinde buralara geldi ve inşallah bundan sonrası daha da iyi olacak.”

"DÜNYADA EN BÜYÜK KATLİAM BROKRATİK OLİGARŞİDİR"

“El ele vereceğiz. Omuz omuza vereceğiz. Bu noktada sizler inanıyorum ki bürokratik oligarşiyi de kıracaksınız arkadaşlar” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dünyada en büyük katliam bürokratik oligarşidir. Bu bürokratik oligarşiyi sizler pratik yaklaşımlarınızla çözeceksiniz, statükoya asla mahkum olmayacaksınız. Statüko otokratik bir yapıdır ekonominin içinde. Bunu yıkmamız lazım. Milletimiz için bunu yıkmamız lazım. Bu oligarşi bir felakettir. Milletlerin felaketidir. Bunu hep birlikte yıkmamız lazım. Yani biz koltuğumuza oturduğumuz zaman burada birilerinin saltanatını sürdüreceğiz diye değil, tam aksine biz buralarda 'milletime ne sağlarım, devletime ne sağlarım' bunun hesabını yapmamız lazım. Pratik olarak hemen işi bitirip gerekli olan yere havale etmemiz lazım. Alıp, 'bugün git yarın gel'. Artık bunların bizim kitabımızda yerinin olmaması lazım. Tam aksine hemen bak, gözden geçirdikten sonra o anda bu iş bitiyorsa o anda bitirip kendisine teslim etmek lazım. Çünkü 'bugün git yarın gel' özgüveni de bitiriyor. Girişimcinin, yatırımcının, hepsinin özgüvenini bitiriyor. Ama ben size inanıyorum. İnşallah sizler bunu yıkacaksınız ve hep birlikte bunu yıkacağız ve böylece ülkemizi 2023'ün, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içerisinde güçlü bir Türkiye olarak meydana getireceğiz.”

Radikal, 20.11.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.