Gündem
Gündem > Siyasi Gündem > Öcalan: Grevi bitirinÖcalan: Grevi bitirinAbdullah Öcalan, İmralı’da kendisini ziyaret eden kardeşi aracılığıyla çağrı yaptı: Açlık grevlerini derhal durdurun PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan dün İmralı Adası’na gitti. Abdullah Öcalan, kardeşi aracılığıyla açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülere, “Eylem amacına uluşmıştır. Hiçbir tereddütte kalmadan, bir an önce son versinler” mesajını iletti. Öcalan’ın çağrısını mahkûmlara iletmek üzere Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne giden Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada grevlerin sona ereceği düşüncesinde olduğunu söyledi. “Sona ermesinden mutluyuz”Daha sonra açıklama yapan Aysel Tuğluk, Abdullah Öcalan’ın mesajını tutuklulara ilettiklerini ve onların da çağrıya olumlu yaklaştığını söyledi. İzmir’de 520 kişi grevi bıraktıTuğluk, açlık grevinin sona erip ermediği yönündeki sorular üzerine, “Bu akşam (dün akşam) itibarıyla bitmiş değil. Yarın (bugün) sanırım değerlendirme sonucunda açıklanacaktır’’ diye konuştu. Demirtaş: Öcalan’ın çağrısını destekliyoruzBDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın açlık grevlerinin sona erdirilmesi yönündeki çağrısını desteklediklerini bildirdi. Taraf, 18.11.2012 Bugün sona erebilirAçlık grevinin 8’inci gününde olan Osman Baydemir, ölümlerin kapıda olduğunu söyledi. Müdahale işareti veren hükümeti de uyaran Baydemir: Bu çılgınlık olur Diyarbakır’daki DTK binası açlık grevlerinin kalbi adeta. 68’inci gününe giren eyleme destek için açlık grevi başlatan BDP milletvekilleri ve DTK’lıların bulunduğu binada gün içinde inanılmaz bir yoğunluk yaşanıyor. Gazeteciler, destek ziyaretlerine gelenler, mahkûm yakınları günün büyük bölümünü açlık grevindekilerin yanında geçiriyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in açlık grevini sürdürdüğü odaya giriyoruz. Baydemir’in oda ve eylem arkadaşı ise TBMM’nin en renkli isimlerinden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder. “Buyrun, ne ikram edelim size. Şekerli suyumuz var, tuzlu suyumuz var” diyor kendine has esprili üslubuyla. 8’inci güne giren açlık grevinin etkisiyle yüzleri solmuş biraz, Önder’in sakalları da uzamış. 16 yıl önce Erzurum Cezaevi’nde başlatılan açlık grevinde insan hakları savunucusu olarak arabuluculuk yapan Baydemir, o dönem açlık grevinde olan kişi ile birlikte grev yapıyor şu an. Baydemir, bu olayı şöyle anlatıyor: “Mehmet Baysal o dönem açlık grevindeydi. Talepleri kabul edildi ve eylem bitti. Şimdi 16 yıl boyunca ne değişti bu ülkede diye sordum kendime. 16 yıl önce bir cezaevindeki açlık grevinde arabulucuyken şu anda ben taraf oldum ve açlık grevine girdim.” Açlık grevlerinin bitirilmesi konusunda hükümetle görüşmeler yaptınız. Çözüm ararken neden birden eylemci konumuna girdiniz?Kendi namıma ve hesabıma partimin bilgisi dahilinde Ankara’da, İstanbul’da aydınlar ve sivil toplum örgütleri olmak üzere etki gücüne inandığım her kesime gittim, kapısını çalmadığım kişi kalmadı. Hükümetten, muhalefete kadar çağrıda, ricada bulunmadığım kişi kalmadı. Bir siyasi parti ricada bulunmaz ben şahsım olarak ricada bulundum. Kendi şahsıma bizim dışarıda yapabileceğimiz bir şey kalmadığına ve her şeyi yaptığımıza ve tükettiğimize inanıyorum. Naçar kaldığımız için biz de açlık grevine başladık. Açlık grevine başlamamın nedeni bu tıkanıklığı, hükümetin ve Sayın Başbakan’ın kullanmış olduğu dili, üslubu, duyarsızlığı ve vicdansızlığı protesto etmektir. Başbakan Erdoğan’ın açlık grevleri ile ilgili söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?Nasıl olur da bu talepler karşısında bu kadar kayıtsız, bu kadar rencide edici bir dil ve tutum takınabilir bir ülkenin lideri? Gerek tecridin ortadan kaldırılması, gerekse 90 yıldır gaspedilen anadilde eğitim, anadilde savunma gibi bir milleti millet yapan en doğal haklarından bir tanesinin geri talep edilmesi karşısında nasıl böyle bir tutum alabiliyor Sayın Başbakan? Oysa ki bu taleplerin karşılanması demek, açık ve net söylüyorum, müzakerelerin başlaması demektir. Müzakerelerin başlaması demek karşılıklı olarak parmakların tetikten çekilmesi demektir. Eylemcilerin hangi talepleri çözülürse grevler sona erebilir ?Her üç talep de haklı taleplerdir. Hangi talep karşılanırsa bu ülkede yaşayan bir başka yurttaşımızın hukuku çiğnenmiş olur. Dolayısıyla her üç talep de haklı taleplerdir. Belki zamanlaması bir müzakere konusu edilebilir. Örneğin, anadilde eğitim hakkı hemen yarın yaşama geçirilebilecek bir hak değildir. Bu konuda hükümetin beyanatı, yol haritasını açıklaması makul karşılanmalıdır diye düşünüyorum. Makul karşılanacaktır diye umut ediyorum. Ama tecrit ve anadilde savunma hakkının ertelenebilir hiçbir yanı yoktur. Bu eylemimiz bir feryat aslında. Ey hükümet, ey devlet. Ölüm çıkmadan insanlar yaşatılmalı. Hangi talep kanunsuz, olanak dışı. Talepleri kabul edin, barış kazansın, umut kazansın. Açlık grevinin bitirilmesi için cezaevlerine müdahale edilmesi durumunda neler yaşanabilir?Müdahale çılgınlıktır. Bilinçli katliamdır. Cezaevlerinde ne olduğuna hükümet arşivlere girip bakmalıdır. Kaç insan cezaevinde yaşamını yitirdi bu bilinmelidir. Daha önce de müdahale edildi. “Yaşama Dönüş” adı altında. Onlarca insan cezaevinde katledildi. Dolayısıyla vicdan yolu, akıl yolu varken, diyalog yolu varken neden müdahale. Ve saniyeler, dakikalar önemli. Eğer gerçekten acımıza ortak olunacaksa bu hadisede tutum alınmalıdır. Tavır alınmalıdır. Cezaevinden tek bir ölüm çıkarsa bu toplumun büyük bir çoğunluğunun yol ayrımında olduğunu herkesin bilmesi gerekir. Çok büyük bir kopuş olur.” Taraf, 18.11.2012 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |