Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Zana'dan Japon atasözüyle cevap

Zana'dan Japon atasözüyle cevap
 

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, açlık grevindekilere destek amacıyla Meclis’teki odasında başlattığı eyleminin ilk gecesini uykusuz geçirdi. Zana, çözümü Başbakan'da görüp görmediği sorusuna bir Japon atasözüyle cevap verdi.

Zana, görüntü alınmasına izin vermeden bir grup gazeteciyle sohbet etti. Açlık grevindeki ilk gününü değerlendiren Zana, gece boyunca uyuyamamaktan yakındı. Zana, “Otele bile gitsem yerimi yadırgarım. Kaldı ki küçük bir oda ve sandalye. Uykusuzum. Hiç uyumadım” dedi. Açlık grevi süresince bir yere gitmeyeceğini belirten Zana’ya, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk daha geniş olan kendi odasını teklif etti. Zana, eylemi süresince Türk’ün odasını kullanacak. Zana, açlık grevinde yalnızca çay ve şekerli su içiyor.

DÖRDÜNCÜ AÇLIK GREVİ

İlk kez 1988’de açlık grevi yaptığını belirten Zana, “88’in Şubat ayında başlamıştı ilk açlık grevi. Kürtçe ve tek tip kıyafete karşı bir grevdi. 1990 yılında cezaevi koşullarına karşı. 2000 yılında en uzun açlık grevimi yapmıştım. O zaman 30 gün sürmüştü. Hayata dönüş oprerasyonları ile herkesin hatırladığı bir dönem. Arada sanıyorum, HEP döneminde de kısa süreli bir eylem olmuştu. Ama net hatırladığım bu dördüncü açlık grevim” dedi.

''BAŞBAKAN ÇÖZEBİLİR Mİ?'' SORUSUNA JAPON ATASÖZÜ

Daha önce Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşme hatırlatılarak çözümü Erdoğan’da görüp görmediği sorusuna Zana, bir Japon atasözü ile yanıt verdi ve “Malını yitirirsen bir şeyler kaybedersin. Onurunu yitirirsen çok şey kaybedersin. Ama umudunu yitirirsen herşeyini kaybedersin” dedi.

Zana, umudu yaşatmak zorunda olduğunu ve umudunu kaybettiği anda herşeyinin yok olacağını da ifade ederek, “Umut olsun istiyorum” dedi. Zana, iktidarın, sorunları öteleyerek değil, çözüm için irade koyarak bu işi sonuçlandırabileceğini ifade etti.

''SİYASİ TALEBİM YOK''

Açlık grevinin amacının iki ayı aşkın süredir bu eylemi sürdürenlere destek olduğunu da hatırlatan Zana, başkaca siyasi bir talebinin olmadığını, taleplerinin Kürt halkının talepleri olduğunu söyledi. Zana, ''ne zaman eylemini bitireceği'' sorusuna “Bu bir neden sonuç ilişkisi. Başlayanlar bitirdiği zaman biz de devam etmeyiz” yanıtını verdi.

''SES OLMAK İSTEDİM''

Zana, sözlerine şöyle devam etti:

“Büyük bir fedakarlıkla demokratik zeminde taleplerini seslendirmek için bedenlerini açlığa yatıran gençlere bir ses olmak istedim. Bu ülke hepimize, Kürt’üne de, Türk’üne de, Arap’ına da herkese yeter. Kimliklerimizi olduğu gibi kabul edebildiğimiz zaman sorunlar çözülür. Açlık grevi yüzünden cezaevlerinden yüzlerce tabut çıkınca birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız? Sorunlar ancak müzakere ile çözülebilir. Yüzyıl daha çatışılsa sonunda nasıl olsa masaya oturulacak. Çözüm başka türlü nasıl gelsin. En azından daha fazla zaman kaybolmadan, daha fazla can kaybolmadan konuşarak çözüm üretebilmeliyiz.”

''GANDHİ’Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ''

Zaman zaman siyasi çevrelerden yapılan sert eleştirileri “Birbirimize karşı daha saygılı bir dil kullanmalıyız” diyerek yanıtlayan Zana, “Siyasiler açlık grevine girmez deniyor. En saygın siyasetçilerden biridir Gandhi. O da açlık grevi yaptı. Bu bir sivil itaatsizlik, hak aramadır. Yolda yürüme, açıklama yapma, gösteri yapma taleplerini insanlar nasıl bir dille anlatacak. Açlık grevlerine saygın bir dille yaklaşmak lazım. Karşınızdakini sevmeseniz bile saygı göstermelisiniz” dedi.

BULGARİSTAN ÖRNEĞİ

Kamuoyunun taleplerin karşılanmasına hazır olup olmadığı konusundaki soruya ise Zana, “Halk açısından bir sorun görmüyorum. Zaten halkın baskısı çözümü zorlayacaktır. Bu gençler demokratik zeminde bir şeyleri işaret ediyorsa herkes bunlardan demokratik, barşçıl zeminde ders almalı. Bu sorunun çözülmesi için empati yaparak yaklaşmalı. 1980’li yıllarda Bulgaristan’da Türkçe’nin engellenmesine nasıl bir tepki gösterildiyse bu sorun da aynı şekilde düşünülmeli. Dilin önüne set çekemezsiniz. Kimseye ‘benim sana tayin ettiğim kadar dilini konuşabilirsin’ diyemezsiniz. Bu bir utançtır. Bu utanç Türkiye’ye yakışmıyor” yanıtını verdi. 

''EŞİM ALIŞTI''

Eşinin tepkisi sorulduğunda gözleri dolan Zana, “Eşim zaten alıştı, bizim hayatımız açlık grevleri, ölüm oruçları, cezaevleri. Yüzyıl yaşamış gibiyim. Bedenim öyle acılar çekti” diyerek yanıtladı.

''BENİ ZİYARET ETMEYİN''

Zana, açlık grevinin ilk gününde hükümetten veya iktidar partisinden kimseyle görüşmedi. Zana’yı, BDP’li ve bağımsız milletvekillerinin yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da ziyaret etti. Kendisine çok fazla ziyaret talebi geldiğini de kaydeden Zana, “Beni ziyaret etmek isteyen çok fazla insan ve sivil toplum örgütü oluyor. Beni değil cezeevlerini ziyaret etsinler. Benimki başlangıç. 2 ay 5 gündür seslerini duyurmaya çalışan insanlar var” dedi.

Hürriyet, 15.11.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.