Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Seçilme yaşı 21 olsun

Kılıçdaroğlu: Seçilme yaşı 21 olsun
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti programında seçilme yaşını 21 olarak öngördüklerini belirterek 18 yerine 21 yaşa sıcak baktıklarını söyledi.

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti programında seçilme yaşını 21 olarak öngördüklerini, bunu da kişinin askerliğini yapıp, olgunlaşması düşüncesiyle programa yazdıklarını anlattı. CHP Lideri, 18 yerine 21 yaşa sıcak baktıklarının altını çizdi.

Yerel seçimlerin erkene alınması konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü eleştiren Kılıçdaroğlu, "Kışın referandum olmazmış. Yani kışın hiç seçim yapılmayacak mı? Referandum her zaman olabilir" şeklinde konuştu.

Yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin anayasa değişikliği konusunda hükümeti suçlayan CHP lideri, "Bir kişinin ihtiraslarına, beklentilerine uygun anayasa değişikliği yapılmaz" dedi.

ntvmsnbc.com, 19.10.2012

CHP lideri Kılıçdaroğlu CİHAN’a özel açıklamalarda bulundu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan)'a gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin Anayasa değişikliği konusunda "Bir kişinin ihtiraslarına, beklentilerine uygun anayasa değişikliği yapılmaz." değerlendirmesinde bulundu. Konunun yeterince tartışılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'nın yasayı iade etmesini eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Sayın Cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini geri gönderme hakkı var mı yok mu? Önce bizim bunu tartışmamız lazım." dedi. Seçilme yaşı tartışmalarına değinen CHP Genel Başkanı, "Parti programımızda seçilme yaşının 21 olması şeklindeydi." diye konuştu.

Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yerel seçimlerin öne alınmasına yönelik anayasa değişikliği konusunda Kılıçdaroğlu, hükümet temsilcilerinin önerilerini, tekliflerini alacaklarını ve kendi yetkili organlarında görüşüp yanıt vereceklerini ifade etti.

"Bir kişinin ihtiraslarına, beklentilerine uygun anayasa değişikliği yapılmaz. Bir kişinin söylemi ile veya bir kişinin düşüncesiyle anayasa değişikliği gerçekleşmemeli." diyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Anayasa değişiklikleri toplumun her kesiminin oturup tartışması, görüş bildirmesi gerekir. Çünkü bu anayasa sadece bir kişinin, sadece bir grubun, sadece bir partinin veya belli bir bölgenin anayasası değil; hepimizin ortak anayasası. Eğer o anayasa hepimizin ortak hukuk normuysa, o zaman hepimizin ortak görüşünün oraya yansıması lazım. Sayın Erdoğan'ın kafasında bir seçim takvimi var. O takvime uygun biz anayasayı değiştireceğiz. Yeterince tartışıldı mı? Hayır. Sayın Cumhurbaşkanı iade etti. Niye iade etti? Efendim, kışın referandum olmazmış. Olur mu efendim? Yani kışın hiç seçim yapılmayacak mı? Referandum her zaman olabilir. Tarihte örnekleri var mı? Çok sayıda örnekleri var. Seçim bile yapılmış. Bırakın referandumu seçim bile yapılmış kışın. Sonra kasım ayı öyle kışı çok yoğun olarak yaşadığımız bir ay da değil. Sayın Cumhurbaşkanı'nın anayasa değişikliklerini geri gönderme hakkı var mı yok mu? Önce bizim bunu tartışmamız lazım. Normal bir yasayı geri gönderebilir ama bir anayasa değişikliğini acaba sayın Cumhurbaşkanı 'tekrar görüşün' diye geri gönderebilir mi? Bunun tartışılması lazım. Anayasa hukukçularının önce bu konuyu açıklığa kavuşturmaları gerekiyor."

"SONUCU BEĞENMEDİLER TEKRAR CHP'YE DÖNDÜLER"

Seçimin bir sene önceye çekilmediğini, birkaç ay önceye çekildiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, bunun erken seçim olmayacağını vurguladı. Yapılanın ise bir kişinin kendi çıkarları uğruna anayasayı değiştirerek yaptığı bir düzenleme olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, değişikliğin bir sefere mahsus yapıldığını, bundan sonraki seçimlerin yine 5 yılda bir yapılacağını kaydetti.

Daha önce kendileriyle görüşüldüğünü ve düşüncelerini aktardıklarını anlatan CHP Genel Başkanı, "Fakat dediler CHP ile değil MHP ile oturup işbirliği içinde bu anayasa değişikliğini gerçekleştirebiliriz. Olabilir; iki parti oturup belli bir oyda çıktı. Ama bu referandumu öngören bir sonuçtu. Şimdi bu sonucu beğenmediler, tekrar CHP'ye döndüler. 'Acaba tekrar CHP bu sürecin içine alınabilir mi' diye? Bizim olağan düşüncemiz şudur: Anayasaya göre 5 yılda bir seçim yapılması gerekiyorsa bu 5 yılda bir yapılmalı. Bu yeterince tartışılmış değildir. Milletvekilleri seçimlerini anayasa değişikliğiyle öne alabilirsiniz. Neden? Çünkü biz milletvekiliyiz. Kendimiz karar verebiliriz. Belediye seçimlerini erkene alma yetkimiz var mı? Onu bir sorgulamamız lazım. Çünkü belediye başkanları, muhtarlar, il genel meclis üyeleri, belediye meclis üyeleri milletvekilleri değil. Bunla ilgili geçmişte pek çok anayasal tartışmalar oldu. Şimdi o tartışmalar gündemimizde var mı? Hayır yok. Niye yok? Bir oldu bittiyle Anayasa'yı acaba nasıl değerlendiririz? Kendi beklentilerimize uygun bir anayasal zemin nasıl oluşturabiliriz? Geçmişte de benzeri oldu. 'Sayın Cumhurbaşkan'ını halk seçsin' dediler. 'Bunun oturulup tartışılması lazım' dedik. 'Hayır biz bunu yaparız' dediler ve geçti. Sonra bir baktılar, görev süresiyle ilgili tartışma çıktı. 5 yıl mı olacak 7 yıl mı olacak? Neden? Yeterince tartışılmadığı için. Tartışılmayan hukuk normu ne? Anayasa. Siz bir anayasa değişikliğini yeterince tartışmadan, olgunlaştırmadan parlamentoda görüşürseniz işte bu tür açmazlar önünüze çıkar." dedi.

"SEÇİLME YAŞI 21 OLURSA SICAK BAKARIZ"

Seçilme yaşının 18'e indirilmesi konusunda herhangi bir karar vermediklerini belirten Kılıçdaroğlu, konunun yetkili organlarında henüz daha görüşülmediğini söyledi. "AKP'nin bu konudaki teklifi nedir? Önce o teklifi bir görmemiz lazım. Onun üzerine oturup karar vermek gerekiyor." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "İlke olarak bizim seçim bildirgemizde, parti programımızda seçilme yaşının 21 olması şeklindeydi. Neden; çünkü askerlik yaptıktan sonra kişiler milletvekili olsunlar diye. Bizim tavrımız, duruşumuz, kendi programımızda var. Ama belki bizim bilmediğimiz başka gerekçeler vardır hükümetin getirdiği düzenlemelerde. O gerekçeleri de öğrenmiş oluruz ama henüz bize yansıyan bir şey yok. Bizim baktığımız yaş 21 yaş. Kişinin milletvekili olabilmesi için askerlik yapması gerekir, olgunlaşması gerekir. 18 yaşındaki arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin seçme hakkı var. Seçilme yaşı için de biraz olgunlaşması gerekiyor. 21 yaş gelirse buna sıcak bakarız."

"KASET OLAYININ AYDINLATILMASINI İSTİYORUZ"

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'la ilgili kaset konusunda bir gelişme olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, parti içinde konuya ilişkin bir görevlendirme yapmadığını, bunun aydınlatılması gerektiğinin altını çizdi. Olayın aydınlatılması için kendisinin, Baykal'ın ve partisinin defalarca çağrıları bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Hükümete çağrımız var; başka kime olabilir? İsteriz bunun aydınlanmasını. Herhangi bir bilgimiz yok ama yargıda olduğunu biliyoruz. Konunun araştırıldığını biliyoruz ama süreç nedir, hangi süreçtedir; doğrusunu isterseniz bilmiyoruz. Çünkü soruşturma süreci gizli olduğu için bize de herhangi bir bilgi verilmiyor. Elbette istiyoruz aydınlatılmasını." şeklinde konuştu.

Antalya gezisine katılmadığı için Baykal'ın disipline verileceğine yönelik iddialar konusunda ise Kılıçdaroğlu, "Onlar tümüyle asparagas. Sayın Baykal, partimizin eski genel başkanı, hepimiz saygı duyuyoruz. Böyle bir iddianın akılla, mantıkla bile bir bağlantısı yok." ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kişinin anadilini öğrenme özgürlüğüne sahip olduğunu belirtti ancak anadilde eğitime karşı olduklarını söyledi. "Anadilde eğitimin toplumu böleceği kanısındayız." diyen Kılıçdardoğlu, "Kişi anadilini öğrenme özgürlüğüne sahiptir, sahip olmalıdır. Anadilini öğrenmelidir. Devlet bu konuda gerekirse katkı da yapmalıdır. Ama anadilde eğitimin, toplumu böleceği kanısındayız." ifadesini kullandı.

Terör sorununun toplumsal uzlaşmayla çözüleceğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Parlamento'da grubu bulunan bulunmayan tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir komisyona paralel bir akil adamlar heyeti oluşturulması gerektiğini söyledi. Türkiye'de darbe döneminin bittiğine inanan bir siyasal parti olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, halkın değerlerine her siyasal partinin saygı duyması gerektiği gibi kendilerinin de saygı duyması gerektiğini vurguladı. "Dünya, evrim, paradigmalar değişiyorsa CHP, 'ben değişmiyorum' diyemez, değişeceğiz." diyen Kılıçdaroğlu, dershanelerin bugünkü koşullarda kaldırılmasını ise riskli bulduğunu kaydetti.

Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Anadilde eğitim konusunda duruşlarının net ve belli olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Kişi anadilini öğrenme özgürlüğüne sahip olmalıdır. Anadilini öğrenmelidir. Devlet bu konuda gerekirse katkı da yapmalıdır. Ama biz anadilde eğitimin, toplumu böleceği kanısındayız. O nedenle anadilde eğitimi uygun görmüyoruz. Ama anadilini öğrenme konusunda hiçbir sorunumuz yok. Öğrenme ayrı, eğitim ayrı. Seçmeli ders olarak şuan Kürtçe var zaten. İsteyen çocuklarımız Kürtçeyi öğrenebiliyorlar. Biz buna 'niçin Kürtçe öğreniyorlar' diye itiraz etmedik. Kişinin anadilini öğrenme konusunda devlet katkı vermeli, yardım etmeli, bunda bir tereddüdümüz yok. Ama resmi dil Türkçedir. İkinci bir resmi dilin olmasının doğru olmadığı kanısındayız." ifadelerini kullandı.

"SORUN ANAYASADAN DEĞİL 12 EYLÜL REJİMİNİN GETİRDİĞİ YASALARDAN KAYNAKLANIYOR"

Anayasa değişikliği konusunda sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasaya evet dediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sorun, büyük ölçüde anayasadan değil; 12 Eylül rejiminin getirdiği yasalardan kaynaklanıyor." dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Biz onlara darbe hukuku diyoruz. Darbe hukukun değişmediği yerde özgürlükten söz edemezsiniz. AKP'ye 'gelin anayasayı değiştirelim hiçbir itirazımız yok ama darbe hukukunu da değiştirelim' dedik. Böylece Türkiye gerçekten demokratik, özgürlükçü ülke olsun. Ama AKP bizim bu teklifimizi kabul etmedi. Anayasayı değiştirme konusunda en samimi davranan parti biziz. İyi niyetli her türlü katkıyı vermeye çalışıyoruz. Anayasanın değişmesi konusunda ben, AKP samimi olmadığı için şahsi inancım odur biraz endişelerim var."

Partisinin 'vatandaşlık tanımı' tanımı konusunda birden fazla seçenek üzerinde durduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Arkadaşlarımız uluslararası evrensel hukuka bakıyorlar, iç hukuka bakıyorlar; geçmişteki anayasa değişikliklerine bakıyorlar. Hatta 1924 Anasayası'na kadar gittiler. 'Oradaki tanımlar nedir' diye. Bugün yarın görüşlerini beyan edeceklerdir." dedi. Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği konusundaki kırmızı çizgilerinin ise anayasanın başlangıcındaki ilk dört madde olduğunu vurguladı.

"TERÖRÜN ÇÖZÜMÜ İÇİN MECLİS'TE KOMİSYON VE AKİL ADAMLAR OLUŞTURULSUN"

Terörün çözümü konusunda Başbakan'ın 'Sizden üç kişi bizden üç kişi bir araya gelsinler biz bu işi çözelim' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan bu olayın toplumsal uzlaşmayla çözüleceğini bilmediğini ortaya koyuyor. Bizim talebimiz ve önerimiz de şudur: Bir parti veya iki partinin bir araya gelerek çözeceği bir mesele değildir. Bu sorun toplumsal uzlaşmayla, bütün siyasal partilerin hatta Parlamento dışındaki partilerinde bir araya gelip, oturup çözebilecekleri bir sorundur. Kronik bir sorundur. Eğer tek başına yasalarla çözülseydi AKP otururdu; zaten Meclis'te gücü de var. İstediği yasayı çıkarabilir. Bize ihtiyacı bile yok. Niye bize ihtiyaç duyuyor? Gel beraber çözelim. Biz de şunu söylüyoruz: Bizim önerimiz akılcı bir öneri. Parlamento'da oturacağız, her siyasal partiden eşit şekilde milletvekili katılacak. Onun dışında paralel bir akil adamlar heyeti olacak. Dolayısıyla ikisinin işbirliğiyle biz bu soruna çözüm üreteceğiz. Bu sorunun çözümünde MHP'yi veya BDP'yi nasıl göz ardı edersiniz? Sayın Meclis Başkanı'nın çağrısı da bizim çağrımızı doğruladı." diye konuştu.

"TERÖR ÖRGÜTLERİYLE HAKLAR GÖRÜŞÜLMEZ, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÖRÜŞÜLMEZ"

Oslo görüşmelerine ilişkin açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, meşru, yasaların izin verdiklerinin dışında devletin hiçbir meşru organının bir terör örgütüyle masaya oturmayacağını, oturmadığını söyledi. "Devletin istihbarat örgütü görüşür elbet. Yeni mi görüştü? Hayır, çok eskiden beri görüşüyorlar. Ayrıca yasaları izin veriyor zaten." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Ama görüşme istihbarat örgütüyle değildi. Sayın Başbakan'ın özel temsilcisi müsteşar yardımcısını görevlendirdi. Orada 'Sayın Erdoğan'ın temsilcisi olarak ben buradayım' diyor. İtiraz ettiğimiz nokta bu, bir. İkinci nokta şu: Terör örgütüyle haklar görüşülmez. Anayasa değişikliği, yasa değişikliği görüşülmez. Onların görüşme yeri meşru zemindir; o da Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Siz terör örgütüyle oturuyorsunuz anayasal değişiklikleri, yasal değişiklikleri görüşüyorsunuz. Biz niye akil adamları önerdik? Görüşme yapılacaksa, bu ülkenin kanaat önderleri, devletle ilgisi olmayanlar gidip görüşme yapacak ama gelip Türkiye Büyük Millet Meclisi Uzlaşma Komisyonu'na o görüşmenin ayrıntılarını anlatacaktır."

"İSTİKLAL MAHKEMELERİ KAMUOYUNDA TARTIŞILABİLİR"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Darbelere karşı olduğunuzu söylediğiniz halde darbeye teşebbüs iddiasıyla yargılanan bazı isimleri vekil adayı göstermeniz bir çelişki olmuyor mu?" yönündeki bir soru üzerine, darbelerden en büyük zararı gören parti olduklarını belirtti. Parti mallarına el konulduğunu, genel başkanlarının hapse atıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla darbenin bu ülkeyi hep geriye götürdüğünü bilen bir siyasal partiyiz. Türkiye'de darbe döneminin bittiğine inanan bir siyasal partiyiz. Darbe yapanlarında yargılanması gerekir. 'Onları niye darbecilikten yargıladınız' diye hiçbir zaman öyle bir ifade kullanmadık. Birisi darbe yapmaya kalkmışsa, onu projelendirmişse gidip yargılanabilir." dedi. Tutuklu bulunan milletvekilleri için dokunulmazlık istemediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Sinan Aygün'ün halen yargılandığını, bunda bir engel olmadığını ifade etti. "İsteğimiz adalettir, başka bir şey istemiyoruz." diyen Kılıçdaroğlu, "Özel yetkili mahkemeler hukuk devletinde olmaz. Menderes'in idamı özel mahkemelerde olmuştur. Bu ülkede kamu vicdanı kabul ediyor mu? Hayır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edildiler, özel sıkı yönetim mahkemelerinde olmaz. 17 yaşındaki çocuğun yaşını büyüttüler, 18 yaptılar, idam ettiler özel mahkemelerde." diye konuştu.

Özel yetkili mahkemeler ile 1920'li yıllarda faaliyet gösteren İstiklal Mahkemeleri'nin aynı kategoride değerlendirip değerlendirmediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "İstiklal Mahkemeleri ayrı. Onlar bir devletin yeniden yapılaşması süreci içinde oluşan mahkemelerdir. İstiklal Mahkemeleri kamuoyunda tartışılabilir, görüşülebilir. Bu konuda kitaplar da yazıldı. Hukuk her yerde her zaman bizim istediğimiz temel hukuktur. Yargılama sürecinde bir aksaklık olursa kamu vicdanı bunu kabul etmemiştir. Bizim isteğimiz odur. Buradaki mahkemelerde de özel yetkili mahkemeler doğru değildir. Normal mahkemelerde yargılansınlar." karşılığını verdi.

"28 ŞUBAT DÖNEMİNDE HAKKIMDA 'SAKINCALI' DİYE RAPOR HAZIRLANMIŞ"

Bürokrat olduğu 28 Şubat sürecinde herhangi bir mağduriyet yaşayıp yaşamadığı sorulan Kılıçdaroğlu, "Emekli olduktan sonra öğrendim benim hakkımda da rapor mu yazı mı galiba rapor düzenlenmiş. 'Sakıncalı' şeklinde. Bir köşe yazarının yazısı üzerine tazminat davası açtım. O raporu Başbakanlık mahkemeye gönderdi ve ben ilk kez orada gördüm. Onun üzerine Başbakanlık aleyhine dava açtım. Bizim muhatabımız Başbakanlık. (Başbakanlık mı BÇG mi sorusu üzerine) Batı Çalışma Grubu onun dışında değil ki. Başbakanlık bu raporu savundu. Şimdi darbeye karşıyım diyen hükümet, o raporu savundu. " ifadelerini kullandı.

"STATÜKOCU YAPIYI ASLA KABUL ETMİYORUM"

CHP'ye yöneltilen 'elitist' eleştirilerini değerlendiren Kemal Kılıçdaroğlu, statükocu bir yapıyı asla kabul etmediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Şöyle bakmak lazım: Eğer bir ülkenin entelektüel birikimi varsa, bu birikimi bir siyasal parti taşıyorsa, onu eleştirmememiz lazım. Entelektüel birikim bir ülke için olağanüstü bir zenginliktir. Kültürü zaten o entelektüel birikimi sürekli yoğurur ve daha ileriye götürür. CHP'nin tarihte böyle bir misyonu vardır. Şimdi de böyle bir misyonunun olmasını ben yürekten isterim. Sosyal demokrasi sadece 19. yüzyılın başlarında geliştiği şekliyle değil, 21. yüzyılda, 20. yüzyılın sonlarında dünya değişti, dengeler değişti, düşünceler değişti. Biz de değişiyoruz. Statükocu bir yapıyı asla kabul etmiyorum. Dünyadaki bütün değişimlere ayak uyduran, halktan yana mazlumdan yana, politikalar üreten bir siyasi parti olmak istiyoruz. Dünya, evrim, paradigmalar değişiyorsa; CHP, 'ben değişmiyorum' diyemez, değişeceğiz."

"Halkın değerlerine her siyasal partinin saygı duyması gerektiği gibi bizim de saygı duymamız lazım." diyen Kılıçdaroğlu, "İki temel noktada bazen çok acımasızca eleştirildik. Bunlardan birisi inanç, diğeri etnik kimlik. Oysa bu iki temel nokta insan hakkıdır, en temel insan hakkıdır. Bir insan istediğine inanır, onun inancına müdahale edilemez, hakkın ve yetkin de yok. Herkesin etnik kimliğine saygı duyacaksınız. Bu iki alanla siyaset barışık olmalı, saygı duymalı ama girmemeli." diye konuştu.

"HZ. MUHAMMED DÜNYANIN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK DEVRİMCİSİDİR"

Bir AK Parti il başkanının Hz. Muhammed'e kimlik kartı çıkardığını öne süren Kılıçdaroğlu, bunun müthiş bir saygısızlık olduğunu vurguladı. Böyle bir şey olamayacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Siyasette eğer siz dini kullanırsanız bu noktaya geliyorsunuz. O kadar acımasız bir tablo ki Hz. Muhammed'in çocuklarından birisinin adının Tayyip olduğunu yazıyorsunuz. Hz. Muhammed'in nesebiyle oynuyorsunuz. Böyle bir çocuğu yok halbuki. Siz Hz. Muhammed'in çocuklarının adını bile değiştiriyorsanız, istismar ediyorsanız; kimse kusura bakmasın ama onun Müslümanlığı bile tartışılır. Ve dönüyorsunuz Hz. Muhammed'in kimlik kartının arkasına AKP'nin amblemini koyuyorsunuz. O milyarların peygamberidir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisidir. Milyarlarca insanı etkilemiştir, milyarlarca insan şu anda Müslümanlığı kabul ediyor, içselleştirmiştir, huzur içinde o inanca sahip çıkmıştır. Siz nasıl kalkarsınız ve bunu bir siyasal partinin kimliği haline dönüştürürsünüz?" şeklinde konuştu.

AHIRA DÖNÜŞTÜRÜLEN CAMİLERİ SORDUK CEVAP ALAMADIM

Tek Parti döneminde camilerin ahıra dönüştürüldüğü yönündeki tartışmalara değinen Kılıçdaroğlu, konuyu Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başbakanlık'a sorduklarını ancak ahıra dönüştürülen cami cevabı verilmediğini söyledi. "Tek Parti dönemi sadece bizim partinin dönemi değil cumhuriyetin dönemidir." diyen Kılıçdaroğlu, "Bir Cumhuriyet yaratmaya çalışıyoruz. Ortak tarihimizi elbette sorgulamalıyız bir itirazım yok ona. Kim yapar bunu? Tarihçiler yapar. Siyasetçi önyargıyla yaparsa halkı yanlışa götürür. Tarihle yüzleşmeyi tarihçiler yapacak, siyasetçiler değil." dedi.

"DERSHANELER KAPATILIRSA YER ALTINA İNER"

Dershanelerin kapatılacağına yönelik açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Dershaneleri bugünkü koşullarda kaldırıyoruz derseniz dershaneler yer altına iner. Yani kayıtlı olmaktan çıkar, kayıtsız, aynı işlevi gören pek çok dershane çıkar ortaya. Rahmetli Özal dershaneler kalksın diye 'dershaneler okula dönüşürse onlara 5 yıllık vergi muafiyeti getireceğiz' demişti 1980'li yıllarda. Pek çok dershane özel okula dönüştü fakat dershaneler yine kalkmadı. Neden? Eğer yüz binlerce gencimiz üniversite kapısından dönüyorsa veya 500 kişilik yere bin 500 kişi talip oluyorsa ve onlar arasında sınav yapılacaksa dershaneler olur." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, dershanelerin şu aşamada kaldırılmasını riskli gördüğünü vurguladı.

Özel hayatıyla ilgili açıklamalarda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, dizilerle hiç arasının olmadığını, çünkü televizyonları izleme şansı bulunmadığını ifade etti. "Yoğun bir çalışma var gündemimde. Anadolu'yu geziyorum." diyen Kılıçdaroğlu, eşiyle beraber belki bir tiyatroya gidebileceklerini kaydetti. Vakit buldukça siyasal kitaplara baktığını anlatan Kılıçdaroğlu, eleştirilerini 'haklılık zemini'ne oturtmaya özen gösterdiğini, hakarete varan bir kelimesi olmadığını söyledi.

MAKAM ODASINDA KUR'AN, NUTUK VE İMZALI 'ORHAN BABA' ALBÜMÜ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cihan Haber Ajansı (Cihan) Genel Müdür Yardımcısı Hakan İnce, Ankara Temsilcisi Mustafa Kılıç ve CHP muhabiri Emrullah Bayrak'ı makamında kabul etti. Cihan ekibini samimi bir şekilde karşılayan Kılıçdaroğlu, en sevdiği yağlı boya İsmet İnönü tablosunu gösterdi. 1994'te Yalçın Kayışçı tarafından çizilen İnönü tablosunun yanında bir de İnönü heykeli bulunuyor.

Röportajın ardından engelli bir çocuğa ait tablonun hikayesini de anlatan Kılıçdaroğlu, genç ressamı engelliler gününde davet ettiklerini ve ailesine destek verdiklerini kaydetti. "Çocukta olağanüstü bir renk uyumu var. Allah vergisi var." diyen Kılıçdaroğlu, evini ziyaret ettiklerini ifade etti. Tablolarını sergilediklerini ve satıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, Muhammed Yalçın'ın yakında ziyaretine geleceğini belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun makam odasında, 60. sanat yılında Orhan Gencebay'ın Kılıçdaroğlu için imzaladığı albüm dikkat çekti. Albüm, 33 sanatçının seslendirdiği Orhan Gencebay'a ait 33 şarkıdan oluşuyor. Dinleyip dinlemediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Orhan Bey'i dinlemeyen var mı?" karşılığını verdi. Masasının üzerinde Nutuk ile Kur'an-ı Kerim ve Suat Yıldırım'ın hazırladığı Kur'an-ı Kerim meali bulunan Kılıçdaroğlu, 4 maymunu sembolize eden biblonun anlamını şöyle açıkladı: "Yazan maymun, gören maymun, işiten maymun ve konuşan maymun."

Cihan Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Hakan İnce, röportajın sonunda Kılıçdaroğlu'na 'Cihan' yazılı bir porselen takdim etti.

Zaman, 19.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.