Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Kendi cebini düşünen devlet adamı olmaz!

Kılıçdaroğlu: Kendi cebini düşünen devlet adamı olmaz!
Kılıçdaroğlu grup toplantısında yaptığı konuşmada ekonomik konulara ve Suriye uçağı konusunda fikirlerini açıkladı.

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “fitneciden, yalancıdan, kafasında adalet kavramı olmayan, kin kusan, kör bir kurşunun, bir kuruşun hesabını veremeyenden devlet adamı olmayacağını” söyledi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, hayatını kaybeden Erol Günaydın'ın, Türk tiyatrosunun önemli bir ismi olduğunu belirterek, Günaydın'a Allah'tan rahmet, sanat dünyasına başsağlığı, yakınlarına sabır diledi.
Ergenekon davasından tutuklu Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun da oğlunu kaybettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Hilmioğlu'nun bütün emeğini insanların yetişmesine veren bir tıp adamı olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, “Gencecik çocuğu yaşamını yitiriyor, kendisi hapishanede, çocuğunun cenazesine katılacak, 'sen kaçarsın, tekrar cezaevine götüreceğiz...' Bu tam anlamıyla vicdansızlık. Elleriyle gencecik çocuğunu toprağa veriyor, kaçacak hali mi var, uyuşturucu baronlarıyla aynı kefeye koyuyorlar. Kararı veren yargıcın vicdanı, çocuğu, insan, evlat sevgisi var mı? İnsanlarda biraz utanma, haya olur. Orası adalet dağıtamaz, siyasal iktidarın sopasıdır; bunun için söylüyoruz, vicdanı olmayan bir yargıcın, yargıç koltuğuna oturması doğru mudur? Onun için o kararı veren kişi yargıç değil, kinini kusan bir adamdır” diye konuştu.
Cezaevindeyken “Silivri yargılaması” sırasında yakınlarını yitirenlerin isimlerini sıralayan Kılıçdaroğlu, bunun yanı sıra hapishanedeyken de ölenlerin bulunduğunu belirtti.


“KARANLIK NOKTALARA IŞIK TUTACAĞIZ”

Kılıçdaroğlu, cezaevleriyle ilgili rapor açıklayacaklarını, Türkiye'nin karanlık noktasına ışık tutacaklarını bildirdi. Cezaevinde yaşayanların içinde annelerin, babaların olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu kişilerin güvencesinin, devletin teminatında olduğunu kaydetti.
Hapishanelerde 2002'de 59 bin kişi varken 2012'de bu sayının 130 binlere çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Herkesin karnının doyduğu ortamda hapishanelerde bu kadar insan olur mu? Demek ki açlık, yoksulluk, işsizlik, geçim sıkıntısı var bu ülkede. Kim bunları dile getirecek? Konuşan, söz söyleyen AKP devletine direnen bir kurum kaldı, o da CHP” diye konuştu.


MİLLETİN SIRTINA YIKACAKSIN

Kılıçdaroğlu, yapılan zamlara, “ahlaksız zam” nitelemesini yineleyerek, “Zam her ülkede olabilir. Ama zammın gerekçesi yoksa, halkın vicdanı tarafından kabul edilmiyorsa o zam haklı bir zam, ahlaklı bir zam değildir. Ekonomiyi altın tabak içinde alacaksın. Türkiye'yi krizden Ecevit hükümeti çıkarmıştı, bütün kurumları sağlıklı hale getirmiş. Kötü yönettiğin ekonominin faturasını bu milletin sırtına yıkacaksın, bunu kabul etmiyoruz” dedi.
Son 1 ayda işsiz sayısının 97 bin artığını ancak televizyonlarda “işsiz sayısı azaldı” diye haberlerin çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Millet ile dalga mı geçiyorsun?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, nüfusun artığını ancak gazete okuyan sayısının azaldığını ifade etti.


“SANA KAĞIT TOPLAMAK DÜŞTÜ AMA…”

Kılıçdaroğlu, basında yer alan Zonguldak'ta iki kadının geçimini sağlamak için çöp toplarken çekilmiş fotoğraflarını anımsattı. Bunun, AK Parti'nin Türkiye'yi nereye getirdiğinin fotoğrafı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 66 yaşındaki kadının, huzurlu bir yaşam sürdürmesi gerekirken uçurumun kenarında çöp topluyorsa oturup düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini, “Kadıncağıza sorsanız, 'Oyumu, Erdoğan'a verdim' diyecektir. Eğer o partiye verdiysen o kadına şunu söylemek isterim; o ve çocuklarının tamamı köşeyi döndü, sana da uçurum kenarında kağıt toplamak düştü” diye sürdürdü.


BÜYÜKŞEHİR KANUN TASARISI

İçişleri Komisyonu'nda görüşülen Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, vatandaşın, ne olduğunu öğrenmemesi için tasarının hızlı görüşüldüğünü ileri sürdü.
Tasarıyla 1582 belediyenin kapatıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, beldede oturanların oyuna başvurarak, “Belediyen kapansın mı, kapanmasın mı” diye sorulması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, demokrasinin gereğini yine CHP'nin yerine getirerek, referandum yaptıklarını, hafta sonu 98 beldede sandık koyduklarını belirtti. Yaklaşık 123 bin kişinin oy kullandığı oylamadan, yüzde 98 “Belediyemiz kapanmasın” dediğini bildiren Kılıçdaroğlu, kendilerinin, demokrasiyi; AK Parti'nin ise otoriter yönetimi savunduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, vatandaşlara, “Biz üzerimize düşeni yaptık, yarın seçim olacak siz de yapın” diye seslendi.


“DEVLET ADAMI HALKI DÜŞÜNÜR”

Devlet adamlığının farklı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü, “Devlet adamlığı; devletini, halkını düşünendir. Devlet adamlığı sıcak, güncel politikanın içinde boğulup kalmayandır, ufku olan, geleceği gören, gelecekteki sorunları görüp önceden önlem alandır. Devlet adamlığı bir basiret, öngörü işidir. Fitneciden devlet adamı olmaz; hele yalancıdan devlet adamı hiç olmaz. Ayrımcıdan, bölücüden yana olan devlet adamı zaten olamaz. Bir devlet adamı halkını bölmez, ayrıştırmaz, sevgiyi egemen kılar, güçlü bir bağ oluşturur, herkesin birbirine saygı duyacağı bir toplumun oluşmasına katkı verir devlet adamı. Bölerseniz toplumu, çatışma kültürünü beslersiniz. O nedenle devlet adamlığı kolay bir iş değildir.”
Türkiye'nin Suriye'deki silahlı muhaliflere askeri eğitim verdiğini ve kardeş kanının dökülmesine yol açtığını belirten Kılıçdaroğlu, “Böyle bir anlayış olabilir mi? Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine ihanettir bu. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde böyle bir olay olmamıştır, olamaz da. Ama bunlar yaptılar” dedi.
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 'Rus uçağında mühimmat' demişti, 'bulduk' demişti. 'Var' demişti. Şimdi ben bu mühimmatları merak ediyorum. Nedir bu mühimmat?” diye soran Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bu soruya yanıt vermesi ve ülkenin itibarını koruması gerektiğini söyledi.
Erdoğan'ın bütün yaşananları görerek ve bilerek yaptığından endişe duymadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın ülkenin geleceğine ilişkin bir kaygı taşımadığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onun tek bir kaygısı vardı, 'ben başbakanlık koltuğunda nasıl oturabilirim' ve 'ben cumhurbaşkanlığına nasıl atlayabilirim'. Kişisel ihtirasla siz yöneticilik yapabilir misiniz? Makam, mevki nedir? Şu ülkeyi getirdiği noktaya bak. Kişisel ihtirasların uğruna bu ülkeyi savaşa sokuyorsun sen.
Ayrımcılık sadece bununla olsa... Bir ülkenin başbakanı daha gencecik çocukların okulları arasında ayırım yapabilir mi? O çocukların taze beyinlerine ayrımcılığı nasıl sokuyorsun? İnsanda biraz vicdan olur. Oraya kadar nüfuz ediyor, ayrımcılık yapmak istiyor.”
CHP'nin Suriye konusunda hiçbir zaman Esad rejimini savunmadığını, buna rağmen Başbakan Erdoğan tarafından Baasçı olmakla suçlandıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, tarih bilincine sahip olanların bu eleştirinin haksızlığını göreceğini belirtti.
Tarihte bir çok ülkede haklı davalarda mücadele ederek, bedel ödemiş ve hatta şehit düşmüş Türkler olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir bedel ödediler. Şimdi sen durduk yerde aynı bedeli bu ülkenin genç çocuklarına ödetmek istiyorsun. Neden?” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, hükümetin Suriye politikasında hiçbir haklı gerekçesi olmadığını, muhalefetin uyarılarını da dikkate almadığını söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, “Ne yaptı? En son baktı olmayacak, bir de Birleşmiş Milletler'e savaş açtı? Pes yani” dedi.


“BİLDİĞİ BATAĞA SÜRÜKLEMEK”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Kılıçdaroğlu, “Birileri diyordu ki Davutoğlu için 'bunun herhalde bir bildiği vardır.' Senin ne bildiğin olacak. Onun bildiği ülkeyi götürüp batağa sürüklemek. Peki Başbakan, Recep Tayyip Erdoğan? Zaten dış politikadan anlamadığı için, 'Herhalde bir bildiği vardır. Bakın önünde de profesör yazıyor. Herhalde Türkiye'yi daha iyi noktaya taşır'... O da onun kuyruğuna takıldı. Şimdi çıkamıyorlar” ifadelerini kullandı. Suriye ile Libya arasındaki farkı sıradan bir vatandaşın bile bildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu farkı kavrayamayacak kadar çapsız olan bir kişi var. O da Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı ve onun adı da Ahmet Davutoğlu” dedi.


“SEN KİMSİN PEYGAMBERE KİMLİK DÜZENLİYORSUN?”

AK Parti Kırklareli İl Başkanı'nın, Hazreti Muhammed'e “kimlik hazırladığını, kimliğin arkasına AK Parti amblemi bastırdığını ve bu kimlikte çocuklarının isimlerinin arasında da Tayyip'in yer aldığını” belirten Kılıçdaroğlu, “Sen kimsin? Hangi ahlakla, hangi inançla Sevgili Peygamberimize kimlik düzenliyorsun?” diye sordu.
Din simsarlığının çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “İnsanda biraz utanma olur, Hazreti Muhammed'e saygı olur. Sen kimsin ki çocuklarının arasına Tayyip'i koyuyorsun. Bu kadar büyük bir ahlaksızlığı, alçaklığı, densizliği ne gördüm, ne duydum ne de işittim. Bütün inançlı Müslümanlara sesleniyorum, bu densizliği yapan kişiye Recep Tayyip Erdoğan bir şey yapmazsa o da onun suç ortağıdır. Siz nasıl böyle bir densizlik yapabilirsiniz?” dedi.
Kendi siyasi geleceği için Hazreti Muhammed'in adını kullanmanın affedilemez bir davranış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bu kişiye gereken cezayı vermesini gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, bu olayın takipçisi olacağını da vurguladı.
Konuşmasında AB İlerleme Raporu'na da değinen Kılıçdaroğlu, Hükümetin 'raporda eleştiri yer almasın' diye kulis yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Aklı evvel birisi, 'ben bu raporu çöp sepetine atacağım'... Düzeye bakın. Sen önce kendine bir sor bakalım 'bu adamlar bu raporu niye yazdılar' diye. Biliyorum, aklından şu geçiyor, 'Ah bu raporu yazanlar Türkiye'de olsaydı, biz şimdi onları Silivri'ye gönderirdik'...” dedi.

Radikal, 16.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.