Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Çelik'ten Arınç'a: Partinin kanaatine katılmak durumunda

Çelik'ten Arınç'a: Partinin kanaatine katılmak durumunda
 
 
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, cumhurbaşkanılı, Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün sözleri, Bülent Arınç'ın açıklamaları ve Genelkurmay Başkanı'nın sözleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Çelik, ”Başkanlık sistemi konusunda AK Parti’nin netleşmiş bir görüşü var mıdır” sorusuna ”AK Parti’nin bu konuda çoktan netleşmiş görüşü vardır, ama AK Parti tek başına Anayasa’yı değiştiremez” cevabını verdi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, ”Partili cumhurbaşkanı meselesinde biz niye birbirimize rol yapıyoruz. Cumhurbaşkanı seçildiğinde partisiyle ilişkisi kesilir, partinin genel başkanı olmayabilir, partiyle hiçbir bağı kalmayabilir ama siz insanlara bir görev verdiğiniz zaman gönül bağını yok edebilir misiniz” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün AK Parti’nin kurucularından olduğunu, AK Parti hükümetlerinin ilk Başbakanı olduğunu hatırlatan Çelik, Abdullah Gül’ün bugün Cumhurbaşkanı olarak anayasa neyi emrediyorsa onu yaptığını ve yapmak zorunda olduğunu vurguladı.

Çelik, şöyle devam etti: ”Ama Sayın Gül oy kullanmaya gittiği zaman herhalde CHP’ye oy vermiyor. Onun için Celal Bayar ve İsmet İnönü de partili cumhurbaşkanıydı. Kağıt üzerinde, mevzuat üzerinde değişiklik yaparak birbirimizi kandırmayalım, rol yapmayalım. Onun için partili cumhurbaşkanı, eğer başkanlık veya yarı başkanlık olmayacaksa doğru bir tercihtir. Seçime gideceği yarın. Diyelim ki Sayın Başbakan, aday oldu. Bütün AK Parti teşkilatları Sayın Başbakanın seçilmesi için seferber olmayacak mı? Seçildiği gün, ’arkadaş ben sizi tanımıyorum’ böyle bir şey var mı? Dolayısıyla zaten eğer millet tarafından Cumhurbaşkanı seçiliyorsa o eski formatı artık sürdüremezsiniz. Yüzde 51 oy almış bir cumhurbaşkanından söz ediyoruz. Bu önemli bir değişmedir.” -”Bir bürokrat ne kadar çok konuşursa o kadar ofsayta düşer”- Bir gazetecinin, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in sözlerini hatırlatarak, ”Bu konuda partinizde bir görüş ayrılığı olduğunu seziyor musunuz” şeklindeki sorusuna Çelik, Emniyet Müdürü’nü yakından tanımadığını ancak müdürün Siirt’teki görevi sırasında çok iyi bir performans sergilediğini söyledi.

”Bana göre Emniyet Müdürü’nün en büyük hatası bir basın toplantısı yapıp bir politikacı gibi görüş izharında bulunmasıdır” diyen Çelik, şöyle devam etti: ”Bırakın bu işi siyasetçiler yapsın. Bir bürokrat, başkasının itirazına yol açmayacak şekilde bağlı bulunduğu siyasi iradenin talimatları doğrultusunda icraat yapar. Siz icracı birimlersiniz. Bir bürokrat ne kadar çok konuşursa o kadar ofsayta düşer. Onun için Sayın Emniyet Müdürü’nün görevi değil, böyle bir konuşmayı yapmış olması yanlıştır. Siyasetçilerin yapacağı şeyi yapmış olması yanlıştır. Söylediği ifadeler sıkıntılıdır. Çıkış noktası itibarıyla iyi niyetli buluyorum. Sayın Emniyet Müdürü’nün iyi niyetinden hiçbir şüphem yok. Hepimiz her zaman şunu söylüyoruz; ’İnsan ölümlerine sevinmek mümkün değildir’. Keşke bu dağdaki insanlar hiç eline silah almamış olsaydı. Keşke Türkiye’nin başına böyle bir terör musibeti sarılmamış olsaydı. Keşke bu insanlar evlerini, anne babalarını, yerlerini yurtlarını terk edip birçok insanın kanına girmeselerdi, onlar da bu yolda öldürülmeseydi. Hepimiz bunu istemiyor muyuz? Bunu herkes söylüyor. Eminim ki Emniyet Müdürü de aslında bunu kast etmiştir.” -”Keşke böyle bir beyanatta bulunmamış olsaydı”- Emniyet Müdürü Güven’in kullandığı ifadelerin diğer tarafta çok büyük sıkıntılar, travmalar yarattığını dile getiren Çelik, şunları kaydetti: ”Partimizden Sayın Hükümet Sözcümüz Bülent Arınç Bey, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bir açıklama yaptı. Açıklamada Sayın Bülent Arınç altını çizerek , ’Ben Bülent Arınç olarak böyle düşünüyorum, bu benim şahsi görüşümdür’ dedi. Esasen Bakanlar Kurulu’nda da bu mesele konuşulup, tartışılıp bir sonuca, karara varılmış değil, konu gündeme bile gelmiş. Ama tabii medyada bu manşet olunca, kamuoyunun gündemi yoğunluklu olarak bu meseleye yüklenince bunun arkasından tabii başka türlü açıklamalar geldi. Sayın Bülent Arınç, ’Şahsi görüşümdür’ diye açıklama yaptı ama o akşam burada, AK Parti MYK’sında bu mesele konuşuldu. MYK üyelerinin genel kanaati benim bu anlattığım çerçevededir. Bu Emniyet Müdürümüzün ifadelerinin ’çok sıkıntılı ifadeler’ olduğu yönündedir.” ”Sayın Bülent Arınç bir ağabeyimizdir, bir büyüğümüzdür, hükümet sözcüsüdür, Başbakan Yardımcımızdır. Siyasette deneyimlidir, bir söz üstadıdır” diyen Çelik, şöyle devam etti: ”Ondan önce de tutuklu milletvekilleriyle ilgili ’Onlar Meclis’te olmalı, gelmeli, mutlaka burada olmalı’ şeklinde beyanatlarda bulundu. Biz yine MYK’mızda bu konuyu değerlendirdiğimizde ’Bu yargının işidir’ dedik. Neticede bireysel görüşlerimiz şu ya da bu olabilir ama AK Parti’nin organları istişare sonucu bir karara varırsa herkes bu karara uyar. Diyelim ki, yukarıdaki tartışmalar esnasında ben de Sayın Başbakan ile birçok konuda aynı görüşü taşımayabilirim. Zaman zaman da farklı şeyleri düşünüyoruz ve bunları dillendiriyoruz. Ama bir istişare mekanizması işleyip oradan bu iş karar altına alındıktan sonra AK Parti’nin disiplin anlayışı çerçevesinde herkes bu karara uyar. Nitekim Sayın Arınç, o tutuklu vekillerle ilgili olarak sonraki süreçte partinin iradesi bu şekilde ortaya çıkınca şahsi görüşü olduğunu ifade etti, etmeye devam edebilir ama partinin bu genel kanaatine de kendisi katılmak durumunda.” -Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları- Çelik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in ’Yapılan saldırılara karşılık verdik devam ederse daha şiddetlisini yapacağız” ifadelerine ilişkin ”Eğer Beşşar Esed, daha ileri giderek bizim halkımıza, vatandaşlarımıza, ülkemize zarar verecek bir tavır içine girerse bunun cevabı verilecektir” dedi.

Hüseyin Çelik, ”Bir ordu eğer 24 saat, 365 gün kendi sınırlarını ve ülkesini korumak üzere teyakkuzda değilse, hazır değilse o ordu gerçek anlamda ordu olmaz zaten” değerlendirmesinde bulundu.

Milliyet, 10.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.