Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > “Despota karşı muhaliflerin yanındayım”

“Despota karşı muhaliflerin yanındayım”

Dün söyleşisini “Hür Orduya Jandarma Servisi” başlığıyla manşetten verdiğimiz Koç Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şenay Özden, Suriye’deki ayaklanmaya karşı tavrını daha net bir şekilde ortaya koymak istediğini söyleyince biz de ona bu konuda bir kaç soru daha sorduk
 

Dün söyleşisini “Hür Orduya Jandarma Servisi” başlığıyla manşetten verdiğimiz Koç Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şenay Özden, Suriye’deki ayaklanmaya karşı tavrını daha net bir şekilde ortaya koymak istediğini söyleyince biz de ona bu konuda bir kaç soru daha sorduk. Özden, soruları yanıtlarken medyadaki Suriye haberlerini de eleştirdi.

 

Suriye’deki ayaklanmaya dair tutumunuz nedir?

Ben Suriye’de beş yıl yaşadım, despot Esed rejiminin muhalefetin üzerinden nasıl silindir gibi geçtiğini gördüm. Dolayısıyla muhaliflerin meşru demokratikleşme taleplerini destekliyorum. Benim burada Suriye’deki halk ayaklanmasına dair vurgulamak istediğim bir kaç nokta var. Birincisi, sadece Suriye’deki duruma müdahil ülkelerin jeopolitik çıkarları üzerinden ayaklanmanın dinamiklerini anlamaya ve ayaklamayı karalamaya çalışmanın çok hatalı olduğu. Suriye’de rejimin ve muhalefetin toplumsal ve siyasi boyutlarını, tarihsel arkaplanını anlamamız gerekir. Ne muhalefet dediğimiz çok parçalı yapı bir buçuk sene önce ortaya çıktı, ne de rejimin muhalefeti kırmak için uyguladığı şiddet politikası. İkincisi, ayaklanma mezhepçi bir şekilde başlamadı, rejim ayaklanmayı bastırma ve meşruiyetini silmek için mezhepçiliği körüklemeye çalıştı. Üçüncüsü de ayaklanmayı silahlanmaya iten rejimin şiddeti oldu.

 

Hükümetin Suriyeli muhaliflere desteği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye, ayaklanmayı jeostratejik çıkarları doğrultusunda fırsata dönüştürmek arzusuyla hareket ediyor. Esed sonrası süreci kontrol eden güçlerden biri olmak için kendi suretinde bir muhalefet yaratmaya çalışıyor. Bu anlamda Türkiye’nin tavrı Katar, Suudi Arabistan ve İran’ınkinden farklı değil. Görüştüğüm Suriyeliler de “ayaklanmayı tehlikeye sokan bu çıkarların ağına takılması” diyor. Dolayısıyla Türkiye’nin dış politikasına karşı çıkmak, ayaklanmayı karalamak üzerinden olmamalı. Tersine, dış güçlerin müdahale ve manipülasyonlarının çıkarcı yönünü teşhir ederken ayaklanmanın meşru talepleri desteklenmeli.

 

Medya, Suriye konusunda nasıl bir sınav verdi sizce?

Medya için Suriye tamamıyla bir iç tüketim malzemesine dönüşmüş durumda. Medya da Suriye’yle sadece AKP’ye yakınlığı ya da uzaklığı üzerinden ya da sadece Türkiye’nin dış politikası bağlamında ilgileniyor. Suriye’nin siyasi, toplumsal yapısına, rejimin ve muhalefetin yapısına dair çok az haber çıkıyor. Medya sığınmacılar konusunda da çok kötü bir sınav verdi. Sığınmacıların yaşadığı şehirlere gidip onlarla görüşen çok az gazeteci var. Suriyeliler de “Bizimle görüşmeden bizim hakkımızda nasıl haber yapıyorlar?” diyorlar. Medya, Suriye konusunda haber “patlatma” güdüsüyle hareket ediyor, “alıcısı” çok “bomba” haberler arıyor, bu arayışta da sağda solda bulduğu rivayetlere sarılıyor. Ortadaki bilgi kirliliğine katkıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyor. Sığınmacılara yönelik ayrımcı tavrın ve nefret söyleminin önünün alınamamasında ve yeniden üretilmesinde, onların terörist damgasını yemesinde medyanın da sorumlu olduğunu düşünüyorum.

Taraf, 08.10.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.