Gündem

Yeni yasama yılının ilk AK Parti grup toplantısında konuşan Erdoğan, "Şu anda ısrarla söylüyorum; TBMM'de bu çalışmayı masadan kalkmadan sonuna kadar yürütme kararlılığındayız. Süre bellidir; artık bu yıl sonuna kadar bu iş oldu oldu, olmadı artık bizi daha fazla meşgul etmesin diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz." dedi. Başbakan'ın bu sözleriyle ne kastettiği merak konusu oldu. Siyasi kulislerde, yeni anayasanın 3 ay içerisinde yapılmaması halinde konunun rafa kalkacağı anlamına mı geliyor' sorusuna cevap arandı. AK Parti kurmayları, böyle bir düşüncelerinin olmadığını vurguluyor. Sadece 2012 ile birlikte yeni formüller üzerinde arayışa gireceklerini ifade ediyor.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında terörden yeni anayasaya, muhalefetten medyaya bir çok konuda açıklamalarda bulundu. Özetle şunları söyledi: "Yeni anayasa konusundaki samimiyetimiz ortada. 326 milletvekili ile bir samimiyet ortaya koyuyoruz. Diyoruz ki 'gelin bir çalışma yapalım'. 326 milletvekiline karşı 36 milletvekili ile bakıyorsun kabadayı kesiliyor. Adama demezler mi ya, insaf et ya. Aldığı oy oranına ve sandalye sayısına bakmaksızın her parti uzlaşma komisyonunda 3 milletvekili ile eşit oranda temsil ediliyor. Biz milletvekili sayımıza oranla bu uzlaşma komisyonunda temsil edilmiş olsak zaten hiçbirinizin konuşma yetkisi kalmayacak neredeyse. Eller kalkıp indiği zaman hepiniz bir tarafta kalacaksınız. Ama biz böyle bir şey istemiyoruz, biz milletçe hep birlikte yeni bir anayasa yapalım istiyoruz ve bunu milletçe yapalım istiyoruz."

kılıçdaroğlu, oyunbozanlık ediyor

"Anamuhalefet partisi, bugüne kadar izlediği politikayla, ortaya koyduğu tavırla terör sorununun çözümünün önündeki engellerden biri haline dönüştüğü intibaını vermiştir. CHP Genel Başkanı'na açık bir çağrıda bulunduk. 'Gelin terör meselesine köklü çözüm getirmek için birlikte çalışalım. görüşmelere başlasınlar. Biz bu çağrımızda samimiyiz. Bu çağrının içinde en küçük bir riya, en küçük bir siyasi hesap yok. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek. Biz Meclis açılırken tüm partilere yeni bir sayfa açma üslubunu, tavrını gözden geçirme, siyaset kurumu olarak hep birlikte sorumluluk üstlenme çağrısı yapıyoruz. Onlar iktidara hakaret etme, hükümeti ihanetle suçlama yarışına giriyorlar. Bizim çağrımız kendisine sorulduğunda verdiği cevap şu 'Gelsin bakalım, kapımız açık' diyor. Bu ifade daha işin başında ortaya konulmuş bir gönülsüzlük, oyunbozanlık ifadesidir."

SEN AKREDİTASYON UYGULAMADIN MI?

"CHP ve MHP'nin, büyük kongremize katılmama konusunda ileri sürdükleri bahaneler dahi tek başına nasıl bir tahammülsüzlük içinde olduklarını gösteriyor. Birinin bahanesi şu: Güya bazı gazetelerin kongreye davet edilmemesi. Etmem! Bu bizim sorumluluğumuz. Mecbur muyum? Her gün, her türlü hakareti yapacaksın, yalan yanlış her türlü her şeyi yazacaksın, söyleyeceksin ve buna rağmen biz yine davet edeceğiz. Yok böyle 25 kuruşa simit ya. Neymiş; 'basına, medyaya engel konulmazmış.' Doğru konulmaz. Biz zaten koymuyoruz, öyle bir derdimiz yok. Ama o medya bize saygısızlık ettiği zaman, bize yalan yanlış her gün küfür yağdırdığı zaman, ona haddini bildirmek de bizim cevabımızdır. O gün salonda olan, yazılı ve görsel medyada bize saldıranlar yok mu? Var. Salon onlarla yine tıklım tıklım doluydu. Ama biz 3-5 tanesine böyle bir şeyi uyguladık. Niye rahatsız oluyorlar? Sayın Kılıçdaroğlu, sen İstanbul'da belediye başkanı adayı iken, yaptığın basın toplantılarına bazı gazeteleri çağırmadığını niye unutuyorsun? Niye onları çağırmadın? İsim mi vereyim sana? Sen bir defa dürüst ol.''

Zaman, 03.10.2012