Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bülent Arınç: "Bunu söyleyebilmek için Gürsel Tekin olmak lazım"

Bülent Arınç: "Bunu söyleyebilmek için Gürsel Tekin olmak lazım"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Balyoz davasında kararın ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in kendisinin "Çok mutlu oldum" dediğine yönelik iddialarının bulunduğunu belirterek, "Bunun söyleyebilmek için insanın Gürsel Tekin olması lazım" dedi.
 
Antalya Gazeteciler Cemiyeti'nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği basın ödülleri töreni öncesi düzenlenen basın toplantısında Başbakan Yardımcısı Arınç, Gürsel Tekin'in açıklamalarını "Hilaf-ı hakikat" olarak değerlendirdi. Arınç, "Bu yanlıştır. Benim dün söylediğim sözler ve böyle bir karar karşısında çok mutlu oldum kelimesini sarf etmedim. Böyle bir düşünceyi ifade etmek en azından insani olmaz. Yanlış olur. Herkesin üzüntü duyduğu bir yerde bunu söylemek için insanın Gürsel Tekin olması lazım" diye konuştu.

"Tekin dolduruşa gelmiş"

Kendisinin böyle bir ifadesinin bulunmadığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aksine bugüne kadar yaptığı açıklamalarda uzun tutukluluk süresini eleştirdiğini, şikayet ettiğini söyledi. Bülent Arınç, "Tutukluluğun bir tedbir olduğu, mahkumiyet kararı verilmedikçe bu tedbirin mutlaka kaldırılması gerektiğini söylüyorum. Hem milletvekili seçilenler hakkında, hem de içeride bulunan tüm tutuklular hakkında" sözleriyle açıklamalarına devam etti.

Yaptığı açıklamalarda mahkemelerin bir an önce sonuçlanması gerektiğini ve bundan mutlu olacağını ifade ettiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bir dava iki sene üç sene dört sene sürmez" dedi. Başbakan Yardımcısı Arınç, "Biz siyasetçiler siyasetçi dışındaki sözü kendisine anlatıldığında iyi okumalı, iyi dinlemeli, bizzat görmeli ve ondan sonra değerlendirme yapmalı. Doğrusu Sayın Tekin'e ben de yakıştıramadım. Dolduruşa gelmiş, 'Ben çok mutlu oldum' şekline bir cümle sarf etmedim, sarf etmem. Siyasi hayatımda bunun bir örneği yoktur" diye konuştu.

"Oh oldu' demek durumunda değiliz"

Başbakan Yardımcısı Arınç, Balyoz davası kararına ilişkin tüm siyasetçilerin temkinli ve sağduyulu açıklamalar yapmak durumunda olduğunu, Türkiye'nin de ihtiyacının bu yönde olduğunu söyledi. Açıklanan kararın bir mahkeme kararı olduğunu ve yargı sürecinin bir bölümü olduğunun altını çizen Başbakan Yardımcısı Arınç, "Beğensek de beğenmesek de üç kişilik ağır ceza heyeti bu konuda bir karar verdi. Hiçbirimiz insani olarak 'Oh oldu' 'İyi oldu' demek durumunda değiliz. Yargı kararları beğenilir beğenilmez, eleştirilir eleştirilmez ama daha ilk kademesindeyiz, başlangıcındayız" diye konuştu.

Mahkeme sürecinin henüz tamamlanmadığını, Yargıtay ve temyiz aşamalarının bulunduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi:

"Bugün 'Çok ağır cezalar verildi', 'Çok haksız oldu', 'Yersiz oldu' diyenlerin de bunun aksini söyleyenlerin de yargı sürecinin bitmesini beklemek gibi bir durumları var. Mahkumiyete hiç kimse sevinmez sevinmemeli ama iddialar ciddiydi. Bu ciddi iddiaları gerçekçi kılan, sanıyorum ki, deliller bulundu ve mahkeme bu yolda karar verdi. Bu kararın doğru olup olmadığını temyiz aşamasından sonra görececeğiz. Temyizde kesinleşirse bu kez 12 Eylül referandumla, Anayasa Mahkememize bireysel başvuru hakkı tanınmış oldu. Belki bu yola gitmek isteyenler gidecek. Ben geçmiş olsun diyorum."

"Basın özgürlüğünde çok büyük sorun yaşanmıyor"

Başbakan Yardımcısı Arınç, basın özgürlüğünün esas olduğunu belirterek "Bugün gazetecilik mesleğini ifa ederken, kitap çıkarırken, karikatür yaparken geniş anlamda bir anlatım özgürlüğünde çok büyük sorun yaşanmıyor" dedi.

Bu sözlerinin "homurdanmalarla" karşılanabileceğini ifade eden Arınç, "100 gazeteci içeride ama suçlara bakınız. Bu suçlardan bir kısmı adi suçlardır. Hepimizin işleyebileceği türden, birisine çarpmış olabiliriz. Bazı kötüler hırsızlık da yapmış olabilir, gasp da işlemiş olabilir" diye konuştu.

Arınç, isimlerini vermek istemediğini söylediği bazı gazetelerin örgüt propagandası yaptığını, suç işlediğini, tirajları az olsa bile belli çevrelerde etkili olduğunu söyledi. Bu durumda Terörle Mücadele Kanunu'nun devreye girdiğini kaydeden Bülent Arınç, "Bu kanundan şikayet ediyorsak yüksek sesle 'Terörle mücadele kanunu değiştirilmeli veya kaldırılmalı' demek lazım. Hem şikayet etmeyip bu kadar gazeteci içeride demek samimi olmaz" dedi.

Terörle Mücadele Kanunu'ndaki propaganda fiili üzerine yaklaşık 2 yıldır çalıştığını kaydeden Bülent Arınç, propaganda fiilinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları çerçevesinde yeniden yorumlanması gerektiği söyledi. Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gazeteci sıfatını taşıyor ama bir eylemde de bomba atıyor. Bunları konuşmuyoruz. O zaman 'Şu kadar gazeteci içeride' dediğimiz zaman kaçının molotoftan, örgüt evinde yakalanmaktan, silahlara yardım ve yataklık yapmaktan suçlanıp o yüzden içeride olduğunu da adli kayıtlara bakarak bir zahmet ortaya koymakta fayda var. Terörle mücadele bugün için ne kadar önemli bir hale geldi, hepimiz bunun farkındayız."

"Zil takıp oynamak neyin nesi"

İnternet medyası üzerine çalışmalarını tamamladıklarını kaydeden Bülent Arınç, "Sosyal paylaşım sitelerinde Twitter, Facebook denen sınırsız ve sorumsuz bir alan var. Buradaki yorumları okursanız kulaklarınıza kadar kızarırsınız. En son Sırrı Sakık evladını kaybettiği zaman herkesin ağzına geleni yazdığı ve duyurduğu bir sosyal medyanın kime faydası var? Ne kadar ayıp, ne kadar çirkin. Bir insanın evlat acısıyla 'Oh olsun diyerek' adeta zil takarak oynamak neyin nesi" dedi.

Bu durumlarda Bilişim Suçlarıyla Mücadele Kanunu'nun işletilebileceğini kaydeden Arınç, "Bize de hakaret edenlerle ilgili savcılıklar soruşturma açıyor. Bize de soruyor. Biz çoğundan vazgeçin diyoruz. Vazgeçiyorlar takibat yapmıyorlar" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasının ardından Nuri Dağtekin Özel ödülünü Hürriyet Gazetesi'nden emekli foto muhabiri Sökmen Baykara'ya ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti Kurum Özel Ödülü'nü de IC Holding adına Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen'e verdi.

DHA'ya Yılın Haber Fotoğrafı ödülü

Törende haber ve fotoğraf dalında "yılın gazetecileri" seçilen basın mensuplarına ödülleri verildi. Doğan Haber Ajansı (DHA) Antalya Bürosu muhabiri Soner Kocaer, "Gazeteci- Hırsız- Polis" fotoğrafıyla "Yılın Haber Fotoğrafı" dalındaki birincilik ödülünü, Vatan Gazetesi yazarı Can Ataklı'dan aldı. Tören, düzenlenen kokteyl ile sona erdi.
 
cnnturk.com, 22.09.2012

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.