Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Cumhuriyet sucuğu bunlar

Cumhuriyet sucuğu bunlar

Mühimmat deposu patlamasında 25 asker can verdikten sonra Genelkurmay Başkanı, Afyon Valisi ve Başbakan’ın yaptığı açıklamalar, 89 yıllık Cumhuriyet’in insana bakışının bir özeti...
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afyon’da 25 askerin hayatını kaybettiği cephanelik patlamasıyla ilgili televizyonlarda açıklama yapan emekli askerlerle, PKK’lılarla kucaklaşan BDP’li milletvekillerine sert eleştirilerde bulundu.

İstanbul Sarıyer’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çayırbaşı Tüneli ile 20 kavşak ve yolun açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Ayfon’daki patlamayla ilgili medya ve bu konuda açıklamalarda bulunan emekli askerleri eleştirerek şunları söyledi: “Perşembe günkü olayla ilgili olarak, olay olduğu andan itibaren atılan başlıklar yapılan yorumlar... Sadece farklı senaryolarla biri emekli generali getiriyor kendi olmadığı sürede ne tür el bombaları ithal edilmiş bundan haberi yok. Kendi zamanında varolanlar üzerinden açıklamalar yapıyorlar. Vatandaşım da dinleyince sanıyor ki işin gerçeği bu. İşin gerçeği bu değil maalesef. Bazı emekli askerler geldikleri ocağa ihanet ediyorlar. Sizin göreviniz bu mu? Bu topluma dezenformasyon olmuyor mu? Bunlar bunu yapıyor. Bu ahlaki değildir bu vicdani değildir bu milletin gelecek ideallarine ket vurmaktır. Ben milletimizi bu noktada özellikle uyarmak istiyorum. Bazıları da bakıyorsunuz köşelerinde yapılan bazı hatalar varsa kasta mahsus yapıyorlar. Bekle dur bakalım. Bu işin incelemesi yapılacak. Hemen bir anda bir saatte netice bekliyorlar. Nerede var böyle bir netice? Orada yangın sürüyor. Hemen değerlendirmelere başlamışlar. Onlar bir taraftan yorum yapıyorlar biz bir taraftan telaş içindeyiz. ‘Havadan söndürme işlemlerini yapabilir miyiz’ diyoruz. Bunlar ne kadar yaralayabiliriz, dertleri bu.”

 

Patlamadan, kaza ve afetlere...

Erdoğan, konuşmasında Afyon’daki patlamadan söz ederken konuyu heyelanlar, sel felaketleri gibi olaylara getirerek böyle doğal felaketlerin önlenemeyeceğini, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bu tür afetlerin bütün tedbirlere rağmen meydana geldiğini anlattı. Kendisinin gerçekleri söylediğini ifade eden Erdoğan, “Ama bir bakıyorsunuz, o köşesinde yazı yazdıkları gazeteler veya televizyonlar, dere yatağına bina yaparlar, ‘Patron ya biz dere yatağına bu binayı niye yaptık?’ diye hesabını sormazlar. Bunu yaz önce köşende. Ama hemen belediyeyi hesaba çekerler. Ya belediyeyi niye hesaba çekiyorsun? Çünkü ona da belediye müsaade etmiş. İşi bağlamışlar. Bağlamanın da yolları var bu ülkede” diye konuştu.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki çalışmalar nedeniyle yaşanan trafik çilesi nedeniyle özür dileyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: “Yaz ayları boyunca başta Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olmak üzere İstanbul’un pek çok noktasında yürütülen çalışmalar nedeniyle yaşanan sıkıntılar büyük ölçüde sona erdi, bu nedenle gerek Ulaştırma Bakanlığım ve gerekse belediyemiz adına tekrar bizi bağışlamalarını ve affetmelerini diliyorum. Özür gerekiyorsa özür diliyorum.’’

 

“Ya Kandil ya TBMM”

Konuşmasında BDP’li milletvekillerini de eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: “Her türlü sorunun çözüm yeri, demokratik siyaset alanıdır. Dağda siyaset yapmak isteyenler, buyursunlar dağa çıksınlar. Teröristlerle kucaklaşanlar, parlamentoda millet adına mücadele veremezler. Vermeye kalksalar dahi saygı göremezler. Zira iki tercih var ya Kandil ya TBMM. Eğer Meclis diyorsan gel mücadeleni Meclis’te ver, o zaman seninle müzakere masasına oturacak siyaseti, iktidarı bulursun.”


 

“Ani oldu, hayır diyemedim”

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Afyon Valiliği ziyaretindeki “hediye ritüeli”nin medyaya yansıması üzerine bir açıklama yaparak, “Vali’ye nezaketsizlik olmaması için reaksiyon vermedim’’ dedi

Özel açıklamasında, şunları dile getirdi: “Sayın Vali’nin makam odasında sergilenen davranışın görüntülenmesi ve görüntünün Valilik sitesinde yayımlanması ve bu yayım üzerine medya kuruluşlarında yer alan yorumlar beni son derece rahatsız etmiş ve zaten var olan üzüntüme üzüntü katmıştır. Sayın Vali’nin şahsına ve makamına nezaketsizlik olmasın düşüncesiyle ani gelişen davranış karşısında herhangi bir reaksiyon gösteremedim.”

Olayın, patlamayla ilişkilendirilmesinden rahatsızlık duyan Özel, “Ziyaretim esnasında Sayın Vali’nin sergilediği tutumun devletimizin bir geleneği olduğunu ve sergilenen davranışın elim olayla hiçbir ilişkisinin olmadığını düşünüyorum” dedi.

 

Vali: Şehrin tanıtımını yaptık

Afyon Valisi İrfan Balkanlıoğlu da eleştiriler üzerine yaptığı açıklamada, “Tepkilere anlam veremiyorum” dedi. Balkanlıoğlu şunları söyledi: “Ziyaretimize gelen tanıtım potansiyeli olan popüler kişilere yöre halkına ekonomik katkı için lokum, sucuk gibi ürünlerden hediye ediyoruz. Amacımız tanıtım yapıp yöredeki yoksul insanlara gelir kapısı sağlamak. Genelkurmay Başkanı gibi popüler bir isim gelmiş. Küçük maddi değeri olmayan bir hediye verdik. Genelkurmay Başkanımız çevresi olan bir insan. Bir yere o kilimi koysa, biri de ‘Nereden aldınız’ diye sorup Afyon’a gelip satın alsa fakir insanlar nasiplenecek. Emrivaki yapıp eline tutuşturmuşuz. Hayır mı diyecekti. Hayat devam ediyor. Bir acımız varken buna ara mı verelim?”

Taraf, 09.09.2012
 

‘Beş milyon insan ölür’

Erdoğan, on yıldır iktidarda değilmiş gibi konuştu: Allah göstermesin deprem olduğu zaman İstanbul’un bedeli beş milyon. Ama evvelallah bunları aşacağız

 

Başbakan Erdoğan, bir deprem durumunda İstanbul’da 5 milyonluk bir can kaybının yaşanabileceğini söyledi. Erdoğan’ın sözlerini değerlendiren uzmanlar ise Marmara depreminden sonra yeterli tedbir alınmadığına dikkat çekiyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Sarıyer-Çayırbaşı Tüneli’nin açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, gecekondularla mücadele konusunda halktan yardım isteyerek şunları söyledi: “Ben halkımdan, milletimden yardım istiyorum. Kaçak imarla, gecekondularla mücadelede bize yardımcı olun. İstanbulumuzu, ülkemizi gelin güzelleştirelim. Sizleri daha insani oturabileceğiniz yerlere yerleştirelim. Bunları el ele yapalım. Daha modern İstanbul’a, daha modern şehirlere kavuşalım. Eğer bize yardımcı olmazsanız, bunun altından kalkamayız. Ondan sonra Allah göstermesin bir deprem felaketi olduğu zaman İstanbul’un bedeli 5 milyon. 5 milyon kayıptan bahsediyorlar. Ama evvelallah bunları kararlı bir şekilde aşacağız.”

 

İstanbul depreme hazır değil

Başbakan Erdoğan’ın sözleri İstanbul’un depreme ne kadar hazır olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi. Bu konuda Taraf ’ın sorularını yanıtlayan uzmanlar, yasal düzenlemeler nedeniyle 17 ağustos depremi sonrasındaki yapıların daha sağlam olduğunu ancak riskin devam ettiğini belirtti.

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Eski Başkanı Erhan Demirdizen, İstanbul’un büyük bir kısmını oluşturan 99 öncesi yapıların güçlendirilmesiyle ilgili ciddi bir yol alınmadığına dikkat çekerek, binaların bu sürede daha da yaşlandığını ve riskin arttığını dile getirdi. Demirdizen, kamu binalarının güçlendirilmesi dışında yapılan işlerin daha çok yasal düzenlemelere yönelik olduğunu belirtti.

 

“Yap stoğunun yüzde 70’i riskli”

Mimar Sinan Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erbatur Çavuşoğlu ise deprem bahane edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarının kolaylaştırıldığını, yapılan düzenlemelerin depreme hazırlıkla ilişkisinin olmadığını savunarak, şunları söyledi: “Deprem sadece kentsel dönüşüm uygulamalarını meşrulaştırmak üzere bir sopa olarak kullanıldı. 3 milyona yakın yapı stoğunun yüzde 70’inin riski olduğu söyleniyor. Bununla ilgili olarak herkesin bir kamu otoritesinden beklediği şey insanları yerinden etmeden daha güvenli konutların teslim edilmesini sağlamak. Ama uygulamalara baktığımız zaman amacın depreme karşı güçlendirme değil, kent rantlarından faydalanmak olduğunu görüyoruz.”

Mimarlar Odası GenelBaşkanı Eyüp Muhçu da Marmara depreminden sonra alınan tedbirlerin yeterli olmadığını vurgulayarak, deprem sonrasında öncelikli hizmet vermesi gereken kamu alanlarında yenileme ve güçlendirme yapılmadığının söyledi.

Taraf, 09.09.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.