Gündem
Gündem > Siyasi Gündem > 28 Şubat'tan sonra en uzun MGK28 Şubat'tan sonra en uzun MGK‘İrtica Planı’ iddialarının gündeme damgasını vurduğu kritik MGK toplantısı, 7 saat 45 dakika sürdü. Genelkurmay Başkanı Başbuğ, belge üzerinden TSK'nın yıpratılmaya çalışıldığını söylereyek tepkisini dile getirdi; tepki bildiriye yansıdı. ANKARA - Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, geçtiğimiz hafta cuma günü düzenlediği basın toplantısında 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' hakkında ‘konuyu Milli Güvenlik Kurulu'na getireceğiz’ açıklamasından sonra, gözler MGK toplantısındaydı. Başbakan Erdoğan Çankaya Köşkü'ne kurul üyesi bakanlarla resmi konutta yaptığı toplantının ardından geldi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ilk kez katıldığı toplantının en önemli gündem maddesi, ‘İrtica İle Mücadele Eylem Planı’ diye bilinen belgenin yarattığı tartışmaydı. Kurul toplantısı 7 saat 45 dakika sürdü. Toplantıda, Genelkurmay Başkanı'nın silahlı kuvvetleri yıpratma amaçlı bir psikolojik savaşın yürütüldüğüne dair düşüncelerini dile getirdiği öğrenildi. Kurulun asker kanadının, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan sistemli yıpratma kampanyasına yönelik tepkisini dile getirirken, Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğuna da vurgu yaptıkları öğrenildi. Cumhurbaşkanı'nın ‘başkomutan’ sıfatıyla silahlı kuvvetlere yönelik bu tür saldırılara karşı duyarlılığını göstermesi beklentisini dile getirdikleri belirtildi. 'İrtica Planı' ile ilgili toplantıda gündeme gelen tepki, MGK bildirisine şu ifadelerle yansıdı: "Toplantıda devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlayamayacağı teyit edilmiştir." MİNİ TOPLANTI Yaklaşık bir buçuk saat süren bu dar kapsamlı toplantıda ise, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemenin ele alındığı öğrenildi. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuya ilişkin yasal düzenleme hakkında bilgi aldığı öğrenildi. Bildiride 'mutabakata varılmış' olmasıyla, Cumhurbaşkanı'nın başkomutanlık görevinin kayıt altına alındığını gösterir diye düşünüyorum. Bu konuyu Başbuğ gündeme getirdi ve ikna etti görüşündeyim. Diğer konularda ne oldu bitti dersek; kurumlar arası uyum olduğu söyleniyor ancak sonra askerleri ilgilendiren bir düzenleme Genelkurmay'ın fikri alınmadan yapılıyor. Bu noktada düzenlemelerde hatalar yapıldığı gündeme gelmiştir. Cumhurbaşkanı'nın yukarıda değindiğimiz vazifesini hatırlayıp hatırlamayacağı soru işareti. Bence Cumhurbaşkanı yasayı veto etmez ayrıca CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi de elini güçlendirdi. Gül bunun arkasına sığınabilir. Cumhurbaşkanlığı hukukçuları farklı bir tavır sergileyebilir ve bu olursa hükümetle asker ilişkileri konusunda farklı bir boyuta gelebiliriz. TSK yalnız kaldığını ve sadece kendisini kendisinin savunmaması gerektiği düşüncesinde. Bu belki bir ölçüde bu MGK toplantısında giderilmiştir. GÖZLER MGK'DAYDI Başbuğ, dün de Başbakan Tayyip Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müşteşarı ile sürpriz görüşmeler gerçekleştirmişti. Bu gelişmeler üzerine, gözler Milli Güvenlik Kurulu toplantısına çevrilmişti. Milli Güvenlik Kurulu'nun yaklaşık 8 saat süren toplantısının ardından MGK Genel Sekreterliğince yayınlanan bildiri şöyle: ''Toplantıda, ülke güvenliğini etkileyen iç ve dış gelişmelerin kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmış; ülkemizin bütünlüğünü ve milletimizin birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik her türlü faaliyete karşı yürütülen mücadelenin, halkımızın güven ve desteği ile sürdürüleceği belirtilmiştir. Bu konuyla ilgili çalışmalar da gözden geçirilmiştir. Ayrıca devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir. Kıbrıs sorunun adil ve kalıcı biçimde çözüme kavuşturulmasının bölgede güvenlik, istikrar ve refahın sağlanabilmesi açısından önem arz ettiği; Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde yürütülmekte olan kapsamlı çözüm müzakerelerini ve bu bağlamda Kıbrıs Türk tarafının yapıcı çabalarını desteklediği, çözümün; siyasi eşitlik, iki kesimlilik ve eşit statüde iki kurucu devlete haiz yeni bir ortaklık çerçevesinde bulunması, garanti ve ittifak antlaşmalarının devamı, çözümün hukuki güvenlik ve kesinliğinin teminat altına alınması, ilgili tüm tarafların sürece zarar verecek yaklaşımlardan kaçınmaları ve Birleşmiş Milletler süreci ile parametrelerine sahip çıkmaları gerektiği vurgulanmıştır. Terörle mücadele boyutu dahil, Türkiye-Irak ilişkilerindeki son gelişmeler etraflıca değerlendirilmiştir.'' ntvmsnbc.com, 01.07.09 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |