Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'Birkaç Mehmet şehit oldu...' sözlerine açıklama

'Birkaç Mehmet şehit oldu...' sözlerine açıklama
Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından kaçırılmasını vahim bir olay olarak değerlendiren Başbakan Yardımcısı Arınç, Hüseyin Çelik'in ''Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis'i toplamayız'' sözlerine de açıklık getirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleşen toplantı yaklaşık 4 saat sürdü.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında açıklama yaptı.

Arınç, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılmasıyla ilgili, ''Bir milletvekilimizin, seçilmiş, halkın reyleriyle parlamentoya gelmiş bir arkadaşımızın bir akşam özgürlüğünden mahrum edilmesi, amacı ne olursa şu ana kadar serbest bırakılmaması fevkalade vahimdir, çirkindir, bunu şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyorum'' dedi.

Bu, gerçekten çok çirkin ve terörün hangi boyuta ulaşacağını göstermesi bakımından fevkalade vahim bir durumdur. Bir milletvekilimizin, seçilmiş, halkın reyleriyle parlamentoya gelmiş bir arkadaşımızın bir akşam özgürlüğünden mahrum edilmesi, amacı ne olursa şu ana kadar serbest bırakılmaması fevkalade vahimdir, çirkindir, bunu şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyorum'' dedi.

Arınç, olayın en yakın görgü tanıklarından bir muhabirin anlattıkları ile Tunceli Valiliği ve Emniyet Müdürlüğünden alınan bilgilerin örtüştüğünü belirterek, şunları söyledi:

''İki kişi silahlı olarak Tunceli Ovacık'ta gündüz seçim çalışması yapan, seçmenlerini ziyaret eden milletvekilimizin akşam saatlerinde dönerken uğradığı muamele artık herkes tarafından bilinmektedir. İkisi, yani danışman ve muhabir serbest bırakılmış ama sayın milletvekilimiz teröristler tarafından birkaç günlüğüne alıkonulacağı, hatta ifade doğruysa misafir edileceği şeklindeki davranışma alınıp götürülmüştür. Olay bütün imkanlarımızla takip edilmektedir, araştırılmaktadır ve sayın milletvekilimizin en kısa sürede özgürlüğüne kavuşacağı ümidiyle de bu çalışmalar her an Sayın Başbakanımız tarafından ciddiyetle takip edilmektedir.''

'Yapılacak tek şey can güvenliğini tehlikeye atmamaktadır'
Teröristlere karşı bir eylem, bir harekat yapılabilmesinin gündemde olduğunu vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ancak burada yapılacak olan tek şey milletvekilimizin can güvenliğini tehlikeye atmamaktadır. Dolayısıyla bir eylem, bir harekat bir aksiyon yerine milletvekilimizin en kısa sürede özgürlüğüne kavuşması amaçlanmaktadır. Bu konudaki hassasiyetimizin ben dikkatle takip edileceği umudundayım. Esasen örgütün öncelikle bunu üstlendiğini ve birkaç gün sonra da serbest bırakılacağını söylediğini örgüte yakın kaynakların ifade ettiğini sizlerde biliyorsunuz. Bizde ümit ediyoruz ki birkaç gün içerisinde veya en kısa süre içerisinde sayın milletvekilimiz özgürlüğüne kavuşacak ve teröristlerin elinden bir şekilde kurtulmuş olacaktır. Şunu hepiniz çok iyi bilmelisiniz, bugüne kadar AK Partili il ve ilçe başkanlarımız, belediye başkanlarımız, AK Partili olmayan, kamu görevlisi olan pek çok insanımız ki içlerinde bir kaymakam adayının, öğretmenlerin, bir kaç arkadaşımızın daha bulunduğunu biliyorsunuz. Aynı amaçlarla kaçırılmıştı. Maalesef Şırnak'taki il başkan yardımcımız siyasi çalışmaları sebebiyle evinin önünde şehit edilmiştir. Pek çok vatandaşımızın, yurttaşımızın örgüt tarafından bazen haraç almak adına, bazen siyasi propaganda yapmak amacıyla, bazen de korku ve dehşet salmak, bölgede etkinliğini pekiştirmek amacıyla bu tür olaylara bizzat dahil olduğunu biliyoruz. Bu tür olayların örgüt tarafından işlendiğini biliyoruz. Ancak bir milletvekilimizin, yani bir parlamenterin bu şekilde kaçırılmış olması elbette üzerinde durulacak bir konudur. Hem olayı kınıyoruz hem de arkadaşımızın biran önce aramıza kavuşmasını diliyoruz. Biran önce de bu tür olayların kesinlikle sonlandırılması için bütün çalışmalarımızı yaptığımızı ve tedbirleri aldığımızı ifade etmek istiyorum.''

Arınç, Aygün'ün kaçırılmasından duyduğu üzüntüyü tekrarlayarak, ''Öncelikle eşine ve ailesine, CHP camiasına, Tunceli halkına ve bütün milletimize, bütün parlamentomuza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Çünkü onun şahsında aynı zamanda TBMM'ye, millet iradesinin tecelli ettiği yere karşı da bir eylem yapılmış olmaktadır'' dedi.

PKK'nın 15 Ağustos yaklaştıkça taktik değiştirdiği yönünde yorumların yapıldığının anımsatılarak, devletin buna karşı yeni bir taktiğinin söz konusu olup olmadığı ve yeni eylemler olacağı yönünde istihbari bilgiler olup olmadığının sorulması üzerine Arınç, 15 Ağustos tarihinin terör örgütü tarafından önemli bir yıl dönümü olarak bilindiğini ve ona göre eylemlerle bu tarihi yaşatmak istediklerini söyledi.

'BİRKAÇ MEHMET ŞEHİT OLDU DİYE...' SÖZLERİ
Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in bir televizyon kanalında sarf ettiği, ''Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis'i toplamayız” şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine ise şöyle konuştu:

''Bu konu Bakanlar Kurulu gündemine gelmedi ama ben Sayın Hüseyin Çelik’le görüştüm. Hüseyin Çelik Bey’in konuşmasının tamamını aldığınız zaman böyle yanlış bir anlam çıkartmak mümkün değildir. Meclis'in toplanması ve Cumhuriyet Halk Partisi tarafından olağanüstü toplantıya çağrılmasının gereksizliğini anlatırken çok önemli birkaç cümle kurmuş Sayın Hüseyin Çelik. Bence bunların tamamını aldığınız zaman Mehmetçiği veya Mehmetleri veya şehit olan kardeşlerimizi küçümsemek gibi bir anlam kesinlikle çıkarılamaz.''

Suriye tarafından düşürülen Türk uçağı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin Suriye tarafından düşürülen Türk uçağının Suriye hava sahasında mı yoksa, uluslararası hava sahasında mı düşürüldüğünü sorması üzerine, düşürülen uçakla ilgili daha önceki Bakanlar Kurulu toplantılarının ardından ayrıntılı bilgi verdiğini anımsattı.

Konuya ilişkin olarak bazı gazetelerde farklı haberler yapıldığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:

''Bir veya iki gazetede iki şey söylenip yazılıyor. Bir, 'Türk Silahlı Kuvvetleri hükümeti yanılttı'. En masumane tabiriyle. Yani buna inandırdı ve hükümette bunun üzerinde ısrarcı oldu. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni temsilen yapılan açıklamanın yanında sayın Başbakanımız ve hükümetimiz de böyle bir şeyin kesinlikle söz konusu olmadığını ifade ediyor. Yine de bir veya iki gazetemizde, 'düşürülen uçağın Suriye hava sahasında veya karasularında düşürüldüğü' iddia ediliyor. Bizim elimizdeki bilgilerin aksini kanıtlayacak hiçbir resmi bilgi ve belge yok. O da şudur, uçağın rotası bellidir, vurulduğu yer ve uçağın düştüğü yer de kilometre olarak bellidir. Bütün bunların aksine yorumlar yapmak suretiyle ve bir hayali rapordan bahsedilmek suretiyle bu uçağın aslında Suriye karasularında veya hava sahasında düştüğü ifade ediliyor. Bunlar kesin verilere bağlanmış ve bizim radarlarımızın veya elimizdeki belgelerin aksini gösterecek nitelikte hiçbir resmi yanı olmayan yorumlardan ibaret, sözler ve hareketlerdir.

Bize göre vurulan yer, düşülen yer bellidir. Ve biz kendi radarlarımızın kaydettiği görüntülerin dışında bize katkı sağlayacak başka üçüncü ülkelerin de kayıtlarını elde etmeye çalışıyoruz. Bunların ulaşabildiklerimiz var, ulaşamadıklarımız var. Ama eğer bunun aksi olsaydı, yani uçağımız Suriye hava sahasında düşürülmüş olsaydı bu Suriye'yi haklı göstermek için yeterli miydi? Çünkü hava sahasının ihalali her ülkede kolaylıkla olabilmektedir. Özellikle jet uçaklarının kendi süratleri dikkat edildiğinde, Rusya'nın Türkiye hava sahasını, Suriye'nin Türkiye'nin hava sahasını, Yunanistan'ın Türkiye'nin hava sahasını veya bizim onların hava sahalarını zaman zaman ihlal ettiğimiz söz konusu olabilir. Ama bu konuda yapılacak şey, hemen füzeyle veya bir başka şeyle düşürmek değil, öncelikle ikaz etmektir. İkazın arkasından uçakları göndermektir. Onun arkasından başka eylemde bulunmaktır. En sonunda da bir tecavüz durumu varsa o uçağın bir şekilde düşürülmesidir. Bunların hiçbirisine gitmeden Suriye'nin uçağımızı düşürmüş olmasını, meşru, haklı, makul kabul edebilir misiniz? O yüzden, 'yok orada değil, burada düşürülmüştür' şeklinde bir senaryoyu önümüze getirenlerin öncelikle buna da cevap vermeleri gerekir. Sorunun cevabı belki şununla bitmelidir; Elimizde bulduğumuz uçağa ait parçalar üzerinde çalışmalar henüz sonuçlanmamıştır. Sonuçlandığı takdirde de elbette hükümetimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri bunun sonuçlarını açıklayacaktır.''

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ''İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde işkenceci müdürün terfi ettirildiği'' yönündeki bir soru üzerine de ''Bir memurun tayiniyle ilgili bir konuyu veyahut da atanmış olmasından 'doğru mu, yanlış mı' şeklinde sonuç çıkarılmaya çalışılan bir konuyu Bakanlar Kurulu'nun gündemine almak herhalde doğru değil. Yani bu her defasında konuşulabilecek bir gündem, bir ağırlıklı madde değildir. Benim geçtiğimiz gün bir Ankara temsilcileriyle ilgili bir iftarda yaptığım konuşmalar gazetelerde eksik-fazla yayınlandı. Onların üzerine bir şey koymak niyetinde de değilim'' dedi.

'59 bin 166 Suriye vatandaşı Türkiye'de bulunuyor'
Suriye'den gelenlerle ilişkin soruyu da yanıtlayan Arınç, hasta ve refakatçiler dahil 59 bin 166 Suriye vatandaşının Türkiye'de bulunduğunu bildirdi.

Suriye vatandaşlarının Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa-Ceylanpınar ve Kahramanmaraş'taki barınma merkezlerinde konakladıklarını anlatan Arınç, ''Biz özellikle Halep'te yaşanan son gelişmelerden ve Bayırbucak Türkmenlerine yönelik son tecavüzlerden sonra bu sayının daha da artabileceğini öngörüyoruz, şu anda Gaziantep, Karkamış, Nizip ve Osmaniye cihetlerinde yine barınmacılar için hazırlıklar yapılmaktadır. Umarım ki düşüncelerimizin aksi gerçekleşir ve Suriye'den sığınmacı olanlar Türkiye'yi bir kurtarıcı olarak görmezler ve orada da sükunet, huzur ve istikrar avdet eder'' dedi.

Suriye sınırına tampon bölge
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Türkiye ziyaretinde Suriye sınırına güvenli bölge kurulmasının gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine de Arınç, şöyle konuştu:

''Sayın Clinton ile Sayın Davutoğlu'nun basın toplantısını her halde herkes takip etti, burada yapılan konuşmaları bütün dünyaya mesaj olarak geçti. Burada özellikle Suriye halkının çektiği açıların kısmen de olsa hafifletilmesi ve Esed yönetimine baskı uygulanması amacıyla Türkiye tarafından alınan önemlerin etkinliği gözden geçirilmiş, insani yardımlar başta olmak üzere önümüzdeki dönemde atılabilecek adımlar konusunda görüş alışverişinde bulunulmuştur. Burada tampon bölge veya uçuşa yasak bölgeleri içerisine alabileceğimiz cümle her iki ülkenin ilgili birimlerinin yetkililerinden oluşan heyetlerin bir araya gelip durum değerlendirmesi ve gelişen durumlar karşısında da farklı senaryolar dahilinde planlar yapması üzerinde mutabık kalınmıştır. Yoksa spesifik olarak tampon bölge veya bir başka gelişme söz konusu edilmemiştir. Bundan sonra daha etkin işbirliği yapılacak. İki ülkenin yetkilileri sık sık bir araya gelmek suretiyle Suriye'deki gelişmeleri ve bunlara karşı alınabilecek önemleri senaryolar ve planlamalar dahilinde öngörmüş olacaklardır.''

ntvmsnbc.com, 13.08.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.