Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Birileri Başbakan’ı fena halde yanıltmış

Birileri Başbakan’ı fena halde yanıltmış

Başbakan Erdoğan’ın “mahkûm olmadı” dediği Sedat Selim Ay, hakkındaki davalar nedeniyle Türkiye’yi AİHM’de üç kez mahkûm ettirdi
 

Başbakan Erdoğan’ın “mahkûm olmadı” dediği Sedat Selim Ay, hakkındaki davalar nedeniyle Türkiye’yi AİHM’de üç kez mahkûm ettirdi. Ay, işkence davalarından iki kez ceza almasına karşın, kararlar Yargıtay’dayken zamanaşımına uğradı. AİHM’in verdiği cezaların da doğrudan şahsına ilişkin olmaması nedeniyle Ay’ın siciline bu vukuatları işlenmedi. İşte o davalar ve suçlamalar:

 

Atılım çalışanlarına işkence

Selim Ay ilk olarak 15 Mart 1996’da gözaltına alınan Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek, Ali Hıdır Polat, Delil İldan, Hacı Orman, Füsun Erdoğan, Birol Paşa, Hakkı Mıhçı, Ali Ocak, Doğan Şahin’e işkence yapılmasına ilişkin davada suçlu bulundu. Ay, bu dava sonucu TCY’nin “işkence” suçuna ilişkin 243. maddesi uyarınca bir yıl iki ay hapis ve üç ay 15 gün memuriyetten men cezası aldı. Cezalar paraya çevrilmedi ve ertelenmedi. Ancak dosya Yargıtay’da karara bağlanamadan zamanaşımından düşünce Ay, kurtuldu. AİHM, Türkiye’yi mahkûm etti.

 

Yeter’in öldürülmesi, Zeybek’e tecavüz

Ay, 21-22 Şubat 1997’de gözaltına alınan sendikacı Süleyman Yeter ve Asiye Zeybek’in de bulunduğu 15 kişiye işkence yapmaktan da suçlu bulundu. Ay, işkenceye ilişkin TCY’nin 243. maddesi uyarınca İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce bir yıl hapis ve üç ay meslekten men cezasına çarptırıldı. Ceza, “suçun birden çok kez işlenmesi” nedeniyle bir yıl iki aya çıkarıldı. Bu ceza da TCY’nin 59. maddesi uyarınca “sanıkların duruşmalardaki iyi halleri” nedeniyle 11 ay 20’şer gün hapis ve iki ay 27‘şer gün memuriyetten men cezasına indirildi. Mahkeme daha sonra, “sanıkların sabıkasız olmaları ve aynı suçu bir kere daha işlemeyeceklerine kanaat getirdiği” için cezaların ertelenmesine karar verdi. Karar temyiz edildi. Ay’la birlikte mahkûm olan polislere verilen cezayı az bulan Yargıtay kararı bozdu. Yargıtay, gerekçesinde “Birden fazla kişiye karşı işkence eylemlerinin ayrı ayrı suç oluşturacağı düşünülerek, her sanığın işkence ettiği sabit olan mağdur sayısınca cezalandırılması gerektiğini” vurguladı. Ancak dosya yerel mahkemede görülürken zamanaşımına uğradı. Gözaltına alınanlardan, Asiye Zeybek ise sorgu sırasında tecavüze uğradığını söyleyerek Ay’ın da dahil olduğu polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Zeybek daha sonra AİHM’de dava açıp, Türkiye’yi mahkûm ettirdi.

 

Saygılı ve Çiçek’e işkence

Ay’ın zamanaşımıyla kurtulduğu iki işkence davası da Türkiye’yi AİHM’de tazminata mahkûm ettirdi. Ay’ın atamasını savunan Emniyet Müdürlüğü, mahkûmiyetlerin “işkence”den değil “etkili soruşturma yapmama”dan kaynaklandığını ileri sürüyor. Oysa ki Ay’ın mahkemelerde beraat ettiği, 1996’da gözaltındayken Ali Haydar Saygılı’ya işkence yapılmasına ilişkin dava nedeniyle AİHM, Türkiye’yi “işkence yasağını ihlal” etmekten suçlu buldu. Ay’ın zamanaşımıyla kurtulduğu İbrahim Çiçek davasında da Türkiye, AİHM’de mahkûm olmuştu.

 

Türmen ve Üskül: İşin özü değişmez

Eski AİHM yargıçlarından CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, AİHM kararlarını anımsatarak, “Partimiz, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AKBK) konuyu götürecek. Çünkü AKBK, AİHM kararlarının uygulanmasından sorumlu. Kararları tek tek görüşüyor, sen ne yaptın devlet olarak diye büyükelçiye soruyor. Büyükelçi anlatıyor. Olmamış diyor AKBK; gündeminde tutuyor, o ülkeye baskı yapıyor. İlgili ülkenin o konuda ne yapması gerektiği konusunda bilgi vermesi gerek” dedi. AKP’nin eski milletvekili Zafer Üskül de “AİHM, kişisel olarak A’yı, B’yi mahkûm etmez, devleti mahkûm eder. Dolayısıyla hem eksik soruşturma yap, olayın üzerini örtbas etmeye çalış, sonra da ‘Yargıtay kararı yoktur’ de! Tabii ki yoktur Yargıtay kararı. Kâğıt üzerinde baktığınız zaman bu kişinin terfi etmesini engelleyen bir şeye rastlamıyor olabilirsiniz ama bu, işin özünü değiştirmez. Bunlara dayanarak, kâğıt üzerinde ‘herhangi bir engel yoktur, terfi eder’ demek, bir anlamda yapılmış olan olumsuz davranışları onaylamak anlamına gelir” dedi.
 

Taraf, 06.08.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.