Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > ABD, tezkere için hükümete benim baskı yapmamı istedi

ABD, tezkere için hükümete benim baskı yapmamı istedi

Emekli orgeneral Özkök, Ergenekon davasında tanıklık yapmaya devam etti

Bush yönetiminin Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz’in kendisinden 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmesi için hükümete baskı yapmasını istediğini açıklayan Özkök “Ancak ben baskı yapmadım” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 65’i tutuklu 273 sanıklı Ergenekon Davası’nın 214. duruşması dün görüldü. Duruşma başlamadan önce salona gelen tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. Başbuğ da izleyicilerin bulunduğu bölüme gelerek, herkesi selamladı. Duruşma saat 09.45’te başladı. Önceki gün ifade veren Hilmi Özkök dün de avukatların ve heyetin sorularını yanıtladı.

‘Muhtırayı Aytaç Yalman kullandı’

Emekli Orgeneral Dursun Çiçek’in avukatı ve aynı zamanda kızı İrem Çiçek’in Özkök’e “Dün sorular üzerine toplantıda ‘muhtıra’ sözünün geçtiğini söylediniz. Hangi toplantıda, kim tarafında söylendiğini açıklayabilir misini?” dedi. Özkök, “Ordu komutanlarının katıldığı toplantıda, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından bir teklif olarak değil, bir hareket tarzı olarak ifade edildi” şeklinde cevap verdi.

Dursun Çiçek salonu terk etti

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Avukat İrem Çiçek’in bazı sorularının yorum olduğu gerekçesiyle tanık Hilmi Özkök’e sorulamasına izin vermedi. “İrem Çiçek hakim Özese’ye “Ben sesimi yükseltmiyorum. Siz de bana yükseltmeyin” dedi. Özese “Yerinize oturun avukat hanım deyince de İrem Çiçek “Ben buraya oturmaya gelmedim. Avukatlık yapmaya geldim. Sizin avukatlara tahammülünüz yok.” Dedi. Bunun üzerine sinirlendiği görülen Dursun Çiçek, “Böyle yargılama olur mu! Kağıt parçası yüzünden 3,5 yıldır tutukluyum” diye bağırdı ve harekete geçen jandarmanın çıkarmasına gerek kalmadan duruşmadan çıktı.

‘Balyoz planı amacını aşmıştı’

Ergenekon ve Balyoz Davası’nın tutuklu sanığı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Burak Candan’ın avukatı tanık Özkök’e 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen seminere ilişkin soru sordu. 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı’nda yapılan Balyoz Plan Seminerinin yapıldığını söyleyen avukat Candan, “Darbenin Aytaç Yalman tarafından önlendiği iddiaları var. Bu konuda bilgi ve tanıklığınız nedir?” dedi. Özkök sorunun görülmekte olan davayla ilgisini kuramadığını söyledi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’de “Bu soruyu sormaktaki amacınız nedir?” deyince avukat Candan, “Müvekkilim Mehmet Otuzbiroğlu hem Balyoz Davası’nda hem bu davada sanık olarak yargılanmaktadır. Bu nedenle sordum” dedi. Bunun üzerine Tanık Hilmi Özkök, “Silahlı kuvvetlerde çeşitli durumlara ilişkin Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılan ve hükümet tarafından onaylanan milli strateji belgesinde, harp oyunları, plan seminerleri ve plan tatbikatları vardır. Genelkurmay, her 2 yılda, 1. Ordu, 2. Ordu, 3. Ordu’ya hangi planların oynanacağını, seminerlerin oynanacağını, ne şekilde oynanacağını ve tarihleri bildirilir. Bu benden önce rutin olarak yayımlanmıştır. Uygulanması gerekir. Ben yoğunluğumdan katılamadım. Bu seminer icra edilmiş fakat en tehlikeli senaryonun amacını biraz aştığı, siyasi kişiler ve siyasi olaylar gerçekmiş gibi oynandığı duyumları kulağıma geldi. Ben de Kara Kuvvetleri komutanına konuyu incelettim” dedi.

‘Genç subaylar rahatsız’ manşeti

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, “Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ‘Genç subaylar rahatsız’ başlıklı haberle ilgili olarak iki beyanınız var. ‘Demokrat olmam suç mu? Lanetliyorum’ şeklinde ifadeleriniz geçiyor. Bu konuları biraz daha açar mısınız?” diye sordu. Özkök ise “Demokrat olmam konusu, hükümete bağlı olmam şeklinde anlatıldı. Tabii ki bir Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakana genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. Darbeyi tasvip etmiyorum. ‘Lafı dahi olamaz’ dedim’’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Haşıloğlu, “Genç subaylar rahatsız manşeti sizde neden bu kadar infial uyandırdı? Tedirginliğiniz neydi?” diye sordu. Özkök ise “Siyasi kuvvetler üzerinde yarattığı etki ve 27 Mayıs’ta slogan olarak kullanılmış olmasıdır” diye cevap verdi.

‘Sefer tası değil, pakette yemek’

Özkök, Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, görev yaptığı dönemde karargaha evden sefer tası ile yemek getirmesine ilişkin sorusuna da “2003-2005’e kadar olan dönemde evden karargaha yemek getirdim. Belli bir dönemi kapsıyordu. Sefer tası da yoktu. Pakete sarıp getirdim” diye cevap verdi.

‘ABD benden baskı yapmamı istedi’

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, ‘’Siz 1 Mart tezkeresi öncesinde tavrınızın nötr olduğunu söylediniz. ‘Siyasilerin kararıdır’ dediniz. Basında, tezkerenin geçmesi için hükümete baskı yapmanız istendiği yönünde haberler yer aldı’’ demesi üzerine Hilmi Özkök, “Evet, Paul Wolfowitz, (Dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı) benim baskı yapmamı istedi. Ancak ben baskı yapmadım. Görüşmelerde tezkerenin geçip geçmemesine ilişkin güvenlikle alakalı görüşlerimi söyledim. Baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim. Sadece güvenlik boyutu konusunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a bilgi verildi’’ dedi.

Savcı kapıya kadar uğurladı

Özkök ifadesinin tamamladıktan sonra, korumalarının arasında binadan çıkıp Laguna marka aracına bindi. Tam o sırada Ergenekon savcısı Mehmet Ali Pekgüzel kapıda göründü. Pekgüzel Özkök’ün makam aracına doğru yürüdü. Özkök aracından indi ve savcı ile vedalaştı. Savcı Özkök’e giderken el salladı ve Özkök’ün korumalarının eşlik ettiği makam aracı yerleşkenin arka kapısından Silivri Ceza İnfaz Kurumları’nı terk etti.

9 saat ifade verdi

Özkök, Silivri’de iki günde toplam 9 saat ifade verdi. Eski Genelkurmay Başkanı ifadesinin tamamlanmasının ardından mahkemenin yan kapısından çıktı. Özkök çıkmadan hemen önce bir görevli mahkemenin kapısına bakan güvenlik kamerasını üzerini kağıtla kapatarak örttü.

‘Tuncay Özkan bana TV’de ‘Salak’ dedi’

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, “Tuncay Özkan ve Kemal Yavuz’un yaptığı televizyon kanalında hakkınızda yıpratıcı yayın yapıldı mı?” sorusuna Özkök “Aleyhime olmuştur. Bana haksız ithamlarda bulunmuştur. Hatta televizyonda bana ‘Salak’ demiştir. Ağzından kaçmıştır diye nitelendirdim” dedi. Bunun üzerine Tuncay Özkan söz alarak kendisinin bir Genelkurmay Başkanı’na böyle bir söz söylemeyeceğini hatta bu konuda yargılandığını ve beraat ettiğini belirterek deşifre eden subayların yanlış geçtiğini belirtti.

‘Başbuğ düzgün bir insan’

Hilmi Özkök, öğleden sonraki oturumda tutuklu sanıklarından Başbuğ hakkında konuştu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, “İlker Başbuğ’un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü” diye bir soru yöneltti. Özkök “Hayır” diye cevapladı. Avukat Sezer’in “İki yıl 2’nci başkanlığınızı yapan İlker Başbuğ, görevini ne şekilde yapmıştır” sorusu üzerine Özkök, “Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim” dedi. Sezer “Sizin Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönemde İlker Başbuğ ile Anayasa ve yasayla belirtilen demokratik görüş konusunda ve hükümete bakışınızla ilgili fikir ayrılıklarınız oldu mu” diye sordu. Özkök, bu konularda fikir ayrılıkları olmadığını, ancak zaman zaman başka konularda ayrılıklar yaşadıklarını, bu ayrılıkları da Başbuğ’a söylediğini anlattı.

Danıştay cinayeti

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun “Danıştay cinayetiyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Dairesi’nde çalışma yapılmış mıdır” sorusuna Özkök “Sadece açıklamada bulundum. Bu konuda çalışma intikal etmedi” diye cevap verdi.

Encümen-i Daniş

Özese’nin “Encümen-i Daniş’i duydunuz mu?” sorusu üzerine de “Emekli askerler ve bürokratlar İstanbul’da bir araya gelerek memleket sorunlarını konuşurlardı. İçlerinde çok demokrat komutanlarım vardı. Bu toplantılara ilişkin rapor düzenlenip Genelkurmay başkanlığı’na verilip verilmediğini duymadım. Benim Başkanlığımda böyle bir rapor verilmedi bana” dedi.

‘Paul Wolfowitz’ açıklamasının perde arkası

Savunma Bakan Yardımcısı olan Paul Wolfowitz, kabinenin en şahin isimlerinden biriydi. 1 Mart 2003 tezkeresinin oylaması öncesinde Türkiye’ye geldiğinde siyasilerle görüşmek yerine Özkök’ün kapısını çalması nedeniyle ‘ABD işi askerden bağlamak istiyor’ yorumları yapılmıştı. Buna rağmen Wolfowitz, tezkere oylamasından önceki MGK’da Özkök’ün tezkereye güçlü bir destek açıklamaması nedeniyle kızgındı. 1 Mart günü gelip de TBMM ‘hayır’ kararı verince şahin bakan yardımcısının ilk tepki gösterdiği isimlerin başında da Özkök geldi. Wolfowitz ‘Genelkurmay krizi iyi yönetemedi’ dedi. Hükümetin de ne yaptığını bilmediğini açıkladı. Tezkere oylamasından 2 ay sonra, 6 Mayıs’ta CNN Türk ekranlarında Mehmet Ali Birand ile Cengiz Çandar’ın sorularını yanıtlarken söylemini çok daha ağırlaştırdı. Wolfowitz, ‘Türkiye hata yaptım demeli. Artık ABD’ye nasıl yardımcı olacağına karar vermelidir. Hayal kırıklığına uğradık. Özellikle askerler kendilerinden beklenen güçlü liderliği göstermediler’ diyerek yine Özkök’ü işaret etti.

‘Sonra o da bin pişman oldu’

Wolfowitz, o dönemde Özkök’ün altındaki generallerin Genelkurmay Başkanı’ndan farklı düşündüğünü söylüyor ve askeri kadroyu TBMM’nin aldığı karara karşı harekete geçmeye çağırıyordu. Nitekim Özkök de yıllar sonra Milliyet gazetesinden Fikret Bila’ya verdiği röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: “O zaman Wolfowitz’in bir açıklaması oldu. ‘Genelkurmay bu işi iyi yönetemedi’ diye. Wolfowitz’in işine gelmedi. Çünkü, o da inanıyor ki, biz böyle deseydik, olurdu. Aslında Wolfowitz’in hedef aldığı hükümet, ama hükümetle işleri bozmak yerine, bir alt kademede TSK’ya geldi. O da, sonra bin pişman oldu. O da çok eleştirilere muhatap oldu. Kendisi bir karikatüre de konu oldu. ABD gazetelerinden birinde, ‘Bizim için daha çok demokrasi, Türkiye için daha az demokrasi’ diye bir karikatür çizildi. Böyle şey olur mu? Bir demokratik ülkenin bakan yardımcısı böyle söyler mi? Ben o zaman da söyledim, ‘Olsun bu iş’ diye. Öyle bir mutabakat muhtırası yaptık ki, Türkiye için endişe edilecek bir şey yoktu.”

Ayışığı ve Yakamoz için Eruygur’u uyardım

Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, “Ayışığı ve Yakamoz belgeleri bana geldiğinde Şener Eruygur’a, bunları bildiğimi söyledim. Genelkurmay karargahında bu belgeler ışığında Eruygur’u uyardım” dedi. Hakim Haşıloğlu’nun söz konusu notlarda geçen ”Cumhurbaşkanı’nın devre dışı bırakılması ve Yaşar Büyükanıt’ın göreve gelmesinin engellenmesi” konularındaki bilgisini sorduğu Özkök şöyle konuştu: “2004 bahar aylarında gelen Ayışığı ve Yakamoz belgelerinde ‘Abide’ kod adıyla devre dışı bırakılmasından bahsedildiğini hatırlıyorum. Basında aleyhinde bir kampanya olduğunu da hatırlıyorum. Bunun nereden kaynaklandığını bilmiyorum. Cumhurbaşkanının devre dışı bırakılması konusunu hiç duymadım.”

İhtilal özleminde miydi?

Özese’nin, Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükteki bazı notları okuyarak, “Şener Eruygur’un bir ihtilal özlemi içerisinde olduğunu gördünüz mü?” sorusu üzerine Özkök, “Bu şekilde bir konuşma bana söylenmiş değildir. Karargahta böyle bir kelimenin kullanılmasına izin vermediğimden, zaten böyle bir şeyi söylemezler” cevabını verdi.

EMEKLİ ORGENERAL HURŞİT TOLON:

Özkök’ün ifadeleri suçsuzluğumun kanıtı


Özkök’ün ifadeleri üzerine davanın tutukluğu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon avukatı aracılığıyla yazılı bir açıklama yaptı ve bu ifadelerin suçsuzluğunu kanıtladığını öne sürdü:” Sayın Hilmi Özkök’ün beyanları ile şahsımın cebir, şiddet ve tehdit ile Türkiye Cumhuriyeti’nin faaliyetlerinin engellenmesine yönelik hukuka aykırı hiçbir eylemde bulunmadığım bir kez daha tüm açıklığı ile kanıtlanmıştır. Özkök’ün ifadesine bakıldığında “Benim, Genelkurmay karargahında ve sonraki komutanlık görev sürelerimde, Özel Kuvvetler ya da Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde yer aldığı ileri sürülen illegal bir yapılanmanın içerisinde olduğuma dair herhangi bir olaya da şahit olmadığını” açıkça belirtmek suretiyle Zirve Yayınevi davasında, tarafıma isnat edilen ve somut herhangi bir delile dayanmayan iddiaları da, dolaylı olarak yalanlamıştır.”

CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROĞLU:

İddianameler ve dava çökmüştür


CHP Genel Başkanı, NTV’de katıldığı bir programda Özkök’ün ifadelerinin ardından Ergenekon davasının çöktüğünü söyledi: “Sayın Özkök’ün ifadesinden sonra oradaki savcıların iddianameleri çökmüştür, dava çökmüştür. O insanların niçin tutuklu kaldıklarının anlamsızlığı ortaya çıkmıştır. Keşke daha önce ifade verseydi, bilgisine başvurulsaydı... Yargıçlar sanıklara ‘Biz sizi mahkum edeceğiz’ diyor. Zira yarın beraat verirlerse, bütün toplum şunu soracaktır: Neden bunlar yıllarca içeride kaldı? Hangi gerekçeyle bunları yıllarca içeride tuttunuz?’ Bunun altında ezilirler, ezilecekler de.”
 

Vatan, 03.08.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.