Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Batan bankalarda çalışan paşalarla ilgili suç duyurusu hâlâ yargıda

Batan bankalarda çalışan paşalarla ilgili suç duyurusu hâlâ yargıda
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun, 28 Şubat süreci ile 2001'deki bankacılık krizi arasındaki ilişkiyi çözmek için TMSF'den bilgi istemesi yeni bir sayfa açtı. Etibank ve Sümerbank gibi davalar karara bağlanırken, burada çalışan emekli orgenerallere yönelik gerekli işlemlerin yapılması için savcılığa bildirimde bulunuldu. Bu başvurular hâlâ geçerliliğini sürdürüyor.

Hortumlanan bankalar, 2001 krizinin en büyük tetikçisi oldu. Millete ait milyarlarca lira bankalardan kaçırıldı. Bunun üzerine Bankacılık Yasası değiştirildi, ekonomik önlemler artırıldı. Bunun yanında bankaları hortumlayanlar için de özel ihtisas mahkemesi olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi faaliyete geçirildi. Bu mahkemede, hortumlanan bankaların sahipleri Dinç Bilgin (Etibank), Hayyam Garipoğlu (Sümerbank), Mustafa Süzer (Kentbank), Bahattin Uzan (Adabank), Cem Uzan (İmar Bankası), Erol Aksoy (İktisat Bankası), Mahmut Ceylan (Bank Kapital) gibi çok sayıda banka sahibi isim yargılandı. Davaların bir kısmı devam ederken, bir kısmında karar çıktı. Hortumlamalarla ilgili banka sahipleri yargılandı ama TBMM Darbe Komisyonu'nun dikkat çektiği gibi o dönem usulsüz kredilerin altında imzası olan emekli generaller ise yargılanmadı. TMSF'ye devredilen bankalardan Sümerbank'ın yönetim kurulunda eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Muhittin Fisunoğlu vardı. Etibank'ın yönetim Kurulu üyesi ise eski kuvvet komutanı emekli orgeneral Vural Bayazıt idi. Paşalar için hukuki süreç farklı işletilmişti.

PAŞALAR 'MANEVî UNSUR EKSİKLİĞİ

YÖNÜNDEN SUÇSUZ BULUNMUŞ

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, batık bankalarla ilgili soruşturmaları yapmak üzere görevlendirilen isim savcı Ercan Cengiz idi. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istifa ederek 2011'de CHP'den İstanbul milletvekili seçilen savcı Cengiz'in dikkat çeken ilk kararı Dinç Bilgin'in sahibi olduğu Etibank soruşturmasıyla ilgili. Cengiz, 13 Temmuz 2001 tarihli iddianame ile Etibank dosyasında Dinç Bilgin'in de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında, "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, cürüm işlemek için oluşturulmuş teşekküle yardım, nitelikli dolandırıcılık, Bankalar Yasası'na muhalefet, zimmet" suçlarından dava açtı. Ancak Bilgin'le aynı usulsüz kredilere imza atan banka yönetim kurulu üyeleri Vural Beyazıt ve işadamı Zafer Mutlu ile damadı hakkında da takipsizlik kararı verdi.

BDKK, takipsizlik kararı üzerine tekrar banka murakıp raporlarını da delil göstererek itiraz etti. Savcı Cengiz'in ikinci kez 30 Ekim 2001 tarihli takipsizlik kararı şöyle: "Medya grubunu temsilen Etibank AŞ'de yönetim kurulu üyeliği yapan Zafer Mutlu, H. Vural Bayazıt, Ercan Arıklı ve Clifford Holmez Pllley'in yukarıdaki murakıp raporlarında tespit edilen olaylarda suç kastı ile hareket ettikleri ve dolayısıyla üzerlerine atılı suçu işlediklerini gösterir yeterli, kesin ve inandırıcı deliller bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyesi sanıklar hileli ve desiseli olduklarını bildikleri yönetim kurulu kararlarını imzalamak, yararlanmak için bu tür kararlar çıkmasında katkıda bulunmak, bir takım filleri ile banka yönetimi ve diğer yönetim kurulu üyelerini yanıltıcı davranışlardan sorumlu tutulabilirler ve bu halleri kanıtlandığında kendilerine suç kastının bulunduğu söylenebilir. Oysa sanıkların iddianamede belirtilen usulsüz kredilendirme yöntemiyle banka sahiplerine ait grup firmalarına kaynak aktarılmasına bilerek iştirak ettiklerine dair kanıt bulunamamış ve üzerlerine atılı suçların manevi unsurları oluşmamıştır."

Savcı, bu kararında, somut olarak suçun eylemlerinin oluştuğunu kabul ederken, 'manevî unsur' yani "kasıt" olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı veriyor. Savcı, Sümerbank soruşturmasında emekli Org. Fisunoğlu için de aynı hukukî süreci işletiyor. Fisunoğlu hakkında, Ocak ve Eylül 2001'de iki kez takipsizlik kararı veriyor. Bu, Türk yargı sisteminde, uygulamada alışıldık, sık karşılaşılan bir tutum değil. Böyle durumlarda, uygulamada asıl olan, savcının davayı açmasıdır. Suçun oluşup oluşmadığına, dosyayı bütün olarak inceleyip, gerekirse bilirkişi raporu alıp, tanık dinleme ve sorguyla mahkeme heyeti tespit eder. Bu takipsizlik kararının içeriği bile hukuki süreçle ilgili soru işaretleri oluşturuyor.

Hazırlık soruşturması aşamasında bu şekilde yargılamanın önü kesilse de İstanbul 8. Ağır Ceza mahkemesi, Sümerbank (Ocak 2007) ve Etibank (Kasım 2006) davalarında mahkûmiyet kararı verirken iki general için savcılığa bildirimde bulundu. Hâkim Mustafa Akın başkanlığındaki heyet, haklarındaki takipsizlik kararı bulunan Muhittin Fisunoğlu ve arkadaşları ve Vural Bayazıt hakkında takipsizlik kararlarına konu eylemlerle ilgili gerekmesi halinde yeniden değerlendirmede bulunulup işlem yapılması için gerekçeli kararın örneğini İstanbul başsavcılığına gönderdi. Mahkeme başkanı, bu kararı verdikten çok kısa bir süre sonra, 2 Şubat 2007 HSYK kararnamesi ile görevinden alındı. Öte yandan, Sümerbank'ın sahibi Hayyam Garipoğlu da yazdığı "Sus, Konuşma" isimli kitabında, paşaların yargılanmamasının 'çifte standart' olduğunu söyleyip eleştirmişti.

Zaman, 21.07.2012

Meclis, 28 Şubat'taki hesapları inceliyor

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, 28 Şubat döneminin siyasetçi, asker ve üst düzey bürokratlarını incelemeye aldı. İsim isim ilgili birimlerden hesap hareketlerinin dökümü istendi. Komisyon, özellikle TMSF'ye devredilen bankaların üzerinde duruyor. Bu bankaların kamu zararı hesaplanacak, yöneticileri arasında kimlerin olduğu tek tek ortaya konacak.

Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Meclis tatile girmesine rağmen çalışmalarını sürdürüyor. 43 uzman, bugüne kadar yapılan dinlemelerde elde edilen iddialarla ilgili inceleme ve yazışmalar üzerinde çalışıyor. 1960 ile 2007 tarihleri arasındaki 2 darbe ve sayısız muhtıra sürecini araştıran komisyon, bugüne kadar 24 kişiyle görüştü. Yeni yasama yılında 156 kişinin daha bilgisine başvurulacak. Komisyon, 28 Şubat sürecine ilişkin olarak da önemli bir karar verdi. Komisyon sözcüsü AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin, 28 Şubat sürecinin malî boyutunu mercek altına aldıklarını söyledi. Dönemin siyasetçileri, askerleri ve üst düzey bürokratlarına yönelik hesap hareketlerini ilgili birimlerden istediklerini belirten Şahin, "Özellikle BDDK ile TMSF'ye devredilen bankaların durumu önemli. 28 Şubat sürecinde o bankaların yönetim kurullarında kimler vardı, bankaların gerçekleştirdiği kamu zararı ne kadardı, bunları ortaya koyacağız. 1991 ile 2007 arasında bankaların ortakları ve yönetim kadrosundaki değişiklikleri araştıracağız." dedi. Şahin, komisyon çalışmaları kapsamında Başbakanlık, MİT, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'ndan belge istediklerinin de altını çizdi. Buna göre Başbakanlık 1957-1983 arasındaki tüzük, genelge ve yönetmelikleri, Dışişleri darbe ve muhtıra süreçlerindeki kriptoları gönderecek.

Komisyon uzmanları, bugüne kadar görüşüne başvurulan isimlerin verdikleri bilgilerin dökümlerini hazırlarken, ortaya konulan iddiaları da titizlikle inceliyor. Antidemokratik süreçlerin Türkiye'ye ciddi malî zararlar da verdiğini hatırlatarak bu konuyu kapsamlı şekilde araştıracaklarını belirten komisyon sözcüsü AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin de, BDDK ve TMSF'den 1991 ile 2007 yılları arasındaki siyasetçiler ile üst düzey bürokrat ve askerlerin hesap hareketlerini talep ettiklerini açıkladı. Özellikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen bankaların durumunun önemli olduğunu vurgulayan Şahin, şunları kaydetti: "28 Şubat sürecinde o bankaların yönetim kurullarında kimler vardı, bankaların gerçekleştirdiği kamu zararı ne kadardı, bunları ortaya koyacağız. 1991 ile 2007 arasında bankaların ortakları ve yönetim kadrosundaki değişiklikleri araştıracağız. 28 Şubat sürecinde alınan krediler ve bunların geri dönüşümü... Kredi dönüşümü olmayan kişilerin 28 Şubat sürecindeki rolleri... Şu anda bu konularda kimseyi suçlamıyoruz ama kayıtlarda her şey ortaya çıkacak."

Komisyon uzmanlarının ilgili bütün kurumlarla yazışmalar yaptığını anlatan İdris Şahin, Başbakanlık, MİT, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın da aralarında bulunduğu kurumlardan darbe ve muhtıra süreçlerine ilişkin bilgi ve belge istediklerini dile getirdi. Şahin, Başbakanlık'tan 1957-1983 arasındaki tüzük, genelge ve yönetmelikleri, Dışişleri Bakanlığı'ndan ise darbe ve muhtıra süreçlerindeki kriptoları talep ettiklerini sözlerine ekledi.

Zaman, 15.07.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.