Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > PKK adamını seçip masaya gelsin

PKK adamını seçip masaya gelsin

Kürt meselesinde çözüm arayışının PKK’yı dışlamaması gerektiğini savunan Ensarioğlu’ndan örgüte çağrı: Ciddi bir temsilci seçin, devlet onunla görüşsün

PKK’nın son günlerde artan saldırıları medyada yankı bulmasa da Güneydoğu’daki insanların hayatını derinden etkiliyor. Batıda yaşayan çoğunluğun tatil programını değiştirmeyen bu türden PKK eylemleri, doğuda hayatı adeta cehenneme çevirmiş durumda. PKK yol kesip araç yakıyor, şantiye basıp adam kaçırıyor, karakol basıyor, mayın döşeyip asker vuruyor... Mahallelerde sessiz sedasız bir şekilde çatışmalarda ölen asker ve PKK’lıların cenazeleri kalkıyor.

Bu rahatsızlığın farkında olan AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, bu şiddet dalgasının son bulması için çare arayanların başında gelen bir isim. Gazetecilerle dün sohbet eden Ensarioğlu, gerek AKP’den seçilen bölge milletvekilleri olarak kendilerinin ve gerekse BDP’lilerin inisiyatif alarak bu şiddet olaylarına son vermek için bir yol bulmak zorunda olduklarını söyledi. Ensarioğlu’nu arayarak Güneydoğu’daki son durumu sordum ve onun görüşlerini aldım. Çok dertliydi, bir milletvekili olarak “elimiz kolumuz bağlı oturup bu yaşananları izleyemeyiz” diyerek yakındı. Ensarioğlu, bölgede güvenliğin tesis edilmesi için PKK’ya da bir çözüm yolunun gösterilmesi gerektiğini söylüyor.

Ensarioğlu’na göre; PKK’yı görmezden gelen, örgütü orta yerde bırakan, onu yok sayan politikalar örgütü saldırganlaştırıyor. Bunu önlemek için de örgüt çözüm planının parçası haline getirilmeli. PKK’nın dahil edilmediği bir çözüm planı Kürt meselesini de tümüyle çözmeye yetmez... Ensarioğlu, PKK’nın son haftalarda şiddeti tırmandırarak “farkındalık” yaratma peşinde olduğunu söylüyor. Bu şiddet olaylarının ne Kürtlere ne de örgüte faydası var; PKK sadece “ben buradayım” mesajı veriyor, ne yazık ki bunun başka da bir anlamı yok. Hükümet adına değil, kendi adına konuştuğunun altını çizen Ensarioğlu, sorunun çözümü için görüşlerini şöyle anlattı: “Kürt meselesini nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmak zorundayız. PKK da bu sorunun bir sonucu. Sorunun bir parçası PKK olduğuna göre çözümün de bir parçası haline getirilmeli. Elbette Kürtler adına PKK da, BDP de tek başına muhatap olma hakkına sahip değil, bu sorunun çözümünde bütün Kürtler muhataptır. Ama ortada PKK gerçeği var, onları dışlamak, onları yok saymak bu meselenin çözümünü zorlaştırıyor; bu gayet açık. O halde onları da dışlamayacak bir çözüm planı üretmek zorundayız. Yakın geçmişte çözüm adına hükümetimizin çok ciddi girişimler başlattığı biliniyor. Oslo süreci başlatılmış, örgütle müzakereler yürütülmüş, keza İmralı’da da Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapılmıştır. Bu süreci sabote eden yine örgütün kendisidir. ‘Temsilcimiz İmralı’dır, muhatap Öcalan’dır dediler’ ama yine kendileri bunu boşa çıkardı. Öcalan işte kendi örgütüne küsmüş durumda. Siyasi bir risk alarak bir süreç başlatan hükümeti de açığa düşürdüler. İşte Silvan’da 13 askerin hayatını kaybettiği saldırı ile sonraki karakol eylemleri ve mayınlı tuzaklar ortada. Böyle olunca devlette büyük güven krizine neden oldular. Hükümet şimdi onlara güvenmiyor. Ama hükümet geçmişte başlattığı bir süreçten tümden vazgeçmiş ve o süreci bitirmiş değil. Oslo, İmralı ve son olarak da Barzani’yle yürüyen bir süreç var. Şimdi bir güven sorunu yaşanıyor. Bunu gidermek gerekiyor.

Bunun için örgüte sesleniyorum: Sizin temsilciniz kim; İmralı mı, BDP mi, yoksa Kandil’in bizzat kendisi mi? Buna karar verin.

Samimi ve ciddi olarak birini muhatap seçsinler, yetkilendirsinler, ona güvensinler, muhatap seçtikleri adamın arkasından da iş çevirmesinler, bunu gören devlet de onlara güvensin, diyalog kursun, oturup konuşsun. Artık kimse ölmesin, öldürmesin ve bu akan kanı da sonuçlandıralım.”

Galip Ensarioğlu’nun anlattıkları kısaca böyle. Ensarioğlu, şu ana kadar fazla gündeme gelmeyen bir konunun altını çizdi. Kürt hareketi aslında “muhataplık” meselesini o kadar çok gündeme getirmesine rağmen, halen kendi içinde bu sorunu çözmüş değil. Devlet-Öcalan görüşmelerini aslında Kandil’in kendi lideriyle yaşadığı görüş ayrılığı ve güven krizi bitirdi. BDP’nin de “tarafsız” kalma çabası, krizi daha çok derinleştirdi. Öcalan’ın İmralı’da tecrit altında tutulmasında devlet kadar örgütün de payı olduğunu düşünüyorum. Kürt hareketi şu muhataplık meselesini sözde değil, özde çözmek zorunda. İmralı’yı birinci adres gösterip anlaşmaya varıldığı haberleri gelmeye başladığında da telaşa kapılıp süreci sabote etmeye başvurmamalıdır.

Ya da açıkça tek muhatabın kendisi olduğunu ilan etmelidir. Ya İmralı tartışmasız tek yetkili ilan edilsin ya da bundan vazgeçip başka bir adres gösterilsin. Yoksa Öcalan her muhatap gösterildiğinde arkasından da büyük bir PKK saldırısı yaşanır. Öcalan’ın arkasından dolanmaya gerek yok, herkesin arkasında duracağı bir muhatabı belirlemek en hayırlısı.

Taraf, 13.07.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.