Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > "Bazı mihraklar TSK'ya savaş mı ilan ediyor?"

"Bazı mihraklar TSK'ya savaş mı ilan ediyor?"

MHP lideri Devlet Bahçeli, Taraf gazetesinin yayınladığı ve Genelkurmay Harekat Dairesi tarafından hazırlandığını iddia ettiği irtica belgesi için "Eğer doğruysa siyasal hayatımız için tehdittir" dedi. Bahçeli, 'belge doğruysa sivil yargı konuya el atabilir' önerisinde bulunurken, diğer taraftan da haberin yanlış çıkması ihtimaline de dikkat çekti, "Bu bazı mihrakların Türk Silahlı Kuvvetleri'ne savaş ilan ettiği anlamına gelir" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sert eleştiriler yöneltti.

İRTİCA PLANI BELGESİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen ve basına sızdırılan belgeye ilişkin, "İddialar Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zan ve töhmet altında bırakacak kadar ağır ve ciddidir" dedi.

"Siyasete, adalete, üniversiteye, emniyete ve orduya olan güvenin azaltılmak istendiği karmaşık senaryolar özellikle son yıllarda bütün yönleriyle sahnelenmek istenmektedir" diyen Bahçeli, "Bu itibarla, her söylentiye, her iddiaya hatta belge adındaki yayınlara ihtiyatla bakmak, çabuk karar vermeden, yanlış bir şeyler söylemeden konuları hukuk çerçevesinde çözmek ve sonuçlandırmak en makul yol ve yöntem olmalıdır" ifadesini kullandı.

Bahçeli, 2 yıldır yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir şahsın bürosunda bulunduğu ileri sürülen belgenin gazetede yayınlandığını anımsattı.

Yayınlanan belgeye önem kazandıran konunun yayının yasallığından da önce, doğru çıkması halinde metnin içeriği ve siyasal hayat için taşıdığı tehdit olduğuna işaret eden Bahçeli, "Genelkurmay Başkanlığına bağlı bir birim tarafından 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' başlığı ile hazırlandığı iddia edilen bu belgede hükümete yönelik demokrasi dışı müdahale arayışı açıkça görülmektedir" diye konuştu.

Bahçeli, olayın aydınlatılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın vakit kaybetmeden soruşturma başlatmış olmasının bu açıdan son derece önemli olduğuna dikkat çekti.

"Kuşkuların ortadan kaldırılması için..."

Soruşturmanın süratle tamamlanması ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması, bu güzide kurum hakkında oluşan bütün kuşkuların ortadan kaldırılması için kaçınılmaz hale geldiğini dile getiren Bahçeli, "Konu, askeri yargının kısa sürede çözemeyeceği boyutlara ve kapsama ulaşmış ise sivil yargının konuya derhal el atması demokratik hayatımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarı açısından zorunlu ve gereklidir. Ancak, haberin doğru olması kadar, yanlış çıkması da vahim sonuçlar doğuracak gelişmelere davetiye çıkartmaktadır" denildi.

Bahçeli, "Bu durumda ise bazı mihrakların Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı tam bir psikolojik savaş hali ilan etmiş oldukları ortaya çıkacaktır. Böylesi bir gelişme halinde, bunların kim oldukları, nereden güç aldıkları, kim tarafından yönetildikleri, neyi amaçladıkları, hangi kurumların içine sinmiş ve sızmış oldukları gibi konuların ayrıntılı soruşturulması ve sonuçlandırılması hükümetin, istihbarat ve emniyet birimlerinin ve adalet teşkilatının sorumluluğundadır" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, "Bu konuda, en mahrem devlet belgelerini ve mahkeme evrakını, sorgulama kayıtlarını yayınlayanlar hakkında hükümetin geçmişte hareketsiz kalmış olduğu düşünülürse bu kanaldan sonuç alınması zor görünmektedir. Bu durumda zan ve töhmet altında kalacak ve bunun hesabını verecek olan da hükümet olacaktır. Her iki ihtimalde de soruşturmanın sonuçlarını beklemek ve sorumluların adalet önünde hesap vereceği sürecin açılmasını takip etmekten başka bu aşamada yapacak ve söyleyeceğimiz yoktur" ifadelerini kullandı.

MHP'nin, gerekçesi ve niyeti ne olursa olsun demokrasinin yaralanmasına, sekteye uğramasına izin vermeyeceğini belirten Bahçeli, bu niyet sahiplerine karşı duracağını söyledi. Bahçeli, TSK'ya yönelik karalama ve lekeleme kampanyalarına ısrarla karşı çıkacaklarını ifade ederek, milli güvenlik açısından asla vazgeçemeyecekleri bu kuruma ve mensuplarına sahip çıkmaya devam edeceklerini kaydetti.

DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİ

Başbakan'ın "Büyükanıt isterse açıklarım" dediği Dolmabahçe görüşmesi de MHP lideri Devlet Bahçeli'nin dilindeydi...

Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesinin esrarını koruduğunu bildirdi.

Dolmabahçe'de iki yetkili arasında devlet işleri ve güvenlik konularında mahrem bir görüşme yapıldıysa, bunun devlet sırrı kapsamında kamuoyuna açıklanmamasının devlet geleneklerinin doğal bir icabı sayılabileceğini belirten Bahçeli, "Ancak, Başbakan'ın Genelkurmay Başkanı isterse bunu açıklayabileceğini söylemesi, ele alınan konuların göreve ilişkin devlet sırrı kapsamına giremeyeceğini göstermektedir" dedi.

Bahçeli, "Hal böyle ise Dolmabahçe görüşmesinde demokratik rejimi ilgilendiren bazı hassas konuların veya çok özel şahsi meselelerin ele alındığı tahmininde bulunmak yanlış sayılamayacaktır. Bu durumda görüşmenin içeriğinin açıklanmaması, bu konudaki spekülasyonları daha da arttıracak, herkes kendisine göre bir kanaat oluşturacak ve bir sonuca varacaktır. Bu bakımdan konunun çok ciddi bir demokrasi sorununa dönüşmesini önlemek ve görüşmenin iki tarafını ve temsil ettikleri kurumları şaibe altında kalmaktan kurtarmak bakımından, sır perdesinin kaldırılması gerekli ve kaçınılmaz olacaktır" diye konuştu.

DENİZ FENERİ


Bahçeli, "AKP'nin sahte ampulü ile Deniz Feneri'nin sararmış ışığı aynı kirli yolu aydınlatmaktadır" dedi.

Devlet Bahçeli, "Bir süredir iktidar ile ana muhalefetin birbirini yolsuzlukla suçlayan tartışmaları olduğunu anımsatarak, "Bildiğiniz gibi 'Allah'tan korkan ve kuldan utanan bir iktidar' vaad ederek, 'hortumları kestik' diyerek, yaklaşık 7 yıl önce temiz ve namuslu yönetim sözü veren AKP, iddialarının aksine bugün yolsuzlukların da odağı haline gelmiştir" diye konuştu.

"Özellikle son zamanlarda yaşanan gelişmeler yıllardır süregelen adam kayırma, rant sağlama, devlet imkanlarını peşkeş çekme, yandaşları himaye olarak görülen ahlaki yozlaşmanın bütün boyutlarının gözler önüne serilmeye başladığını göstermektedir" diyen Bahçeli, "Bunlardan en önemlisi, Almanya'daki soydaşlarımızın tertemiz vicdanlarını istismar ederek gerçekleştirilen zekat ve sadaka soygunculuğunun Alman mahkemelerince hukuken belgelenmesi olmuştur" ifadelerini kullandı.

Almanya'yı suçladı

"Almanya'da yargılananların bir bölümünün mahkum olduğuna değinen Bahçeli, "Ancak işin vahameti, dava kapsamında hakkında suç iddia edilen şahısların bir bölümünün Türkiye'de bulunuyor olmasıdır. Alman Mahkemesi bizim vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın karıştığı bir hukuki süreci sonuçlandırmış, verdiği karar ve yaptığı açıklamalarla milletimizi ve adalet sistemimizi açıkça töhmet altında bırakmıştır. Bu durumda sorumlu bir siyasal iktidarın yapması gereken, iddialara konu olan suçun Türkiye'deki ayağının da ortaya çıkması için adaleti acilen harekete geçirmek ve konuyu sonuna kadar takip etmek olmalıdır" dedi.

MHP lideri, "Oysa gelişmeler bunu doğrulamamış, ucu AKP'ye de dayandığı söylenen bu davanın, Türkiye uzantılarını ortaya çıkarmamak için hükümet tarafından işin ağırdan alındığına, dava dosyasının intikali ve tercümesinde yavaş davranıldığına dair haklı bir kanaat hasıl olmuştur. Dava konusu olan şahısların bir kısmının ideolojik anlamda ortak bir siyasi amaç için birlikte mücadele ettikleri; bir kısmının iktidar partisinin desteği ile kamu kurumlarında kadro buldukları ve hatta bazılarının ticari ve siyasi ortaklıklarına kız alıp verme şeklinde tecelli etmiş bir aile yakınlaşmasını da katmış oldukları görülmektedir" dedi.

Bahçeli, "İlgili yasa gereği Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığına seçilen bir şahısla ilgili yaşanan tartışmalar, dürüstlüğü ağzından düşürmeyen AKP zihniyetinin gerçek yüzünü ortaya çıkartması bakımından anlamlı olmuştur" diye konuştu.

"Başbakan'ın bizzat avukat rolüne soyunduğu..."

"Türk milletinin yardımlaşma geleneğini ve temiz din duygularını hırsızlık aracı haline getiren Deniz Feneri soygunculuğu karşısında Başbakan Erdoğan'ın 'temiz bir arkadaş' olduğunu söyleyerek kefil olduğu RTÜK Başkanını korumak için çırpınması yadırganmamalıdır" diyen Bahçeli, hakkında çok ciddi iddialar bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından mal varlığı üzerine tedbir konulan bu kişinin yargı sürecinin selameti ve asgari ahlakın gereği olarak kamu görevinden istifa etmesinin gerekmediğini savunan Başbakan'ın bu tavrı karşısında şaşırmadıklarını ifade etti.

Bahçeli, "Bu konuda Başbakan Yardımcısı olan hükümet üyesinin durumu vicdanına sindiremeyip, açıkça ve yüksek sesle haklı eleştiri ve istifa çağrısı 'kendi görüşü' olduğu gerekçesiyle Başbakan Erdoğan'dan dönmüş ve bu noktada Başbakan aslında kendisine yakışanı yapmıştır. AKP bünyesinde bulunan sağduyu sahibi insanların Başbakan'a itidal ve adalet yolunu gösterememeleri, gösterenlerin de yalnız kalmaları, Başbakanın giderek kirlenen ve kirlendikçe öfkesi artan siyaseti açısından en büyük bir talihsizliktir" dedi.

"Bu tartışmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin atadığı bir görevlinin işgal ettiği makamdan soruşturmanın selameti ve aklanması açısından istifa etmekten kaçınmasının nedenini ve bu cüreti kimden aldığını ortaya koymuştur" diyen Bahçeli, "Başbakan'ın bu konudaki konumuna ayarlama yaparak kamu adına savcılık değil, bizzat avukat rolüne soyunduğu bu süreçte ortaya çıkan gerçek şudur: AKP'nin sahte ampulü ile Deniz Feneri'nin sararmış ışığı aynı kirli yolu aydınlatmaktadır" şeklinde konuştu.

"Şayet bu olay kapatılmak istenirse..."

MHP, olarak bütün yasa dışı oluşumların, çetelerin, organize suç örgütlerinin, hırsızın, arsızın, sahtekarın üzerine kararlılıkla gidilmesinden memnun olacaklarını ve alkışlayacaklarını söyleyen Bahçeli, "Ancak arka bahçesindeki yandaşlarının etrafa saçılmış pisliklerini çöpe atacağı ve adalete havale edeceği yerde, halının altına süpürmeye çalışanların varlığını gördükçe, namus ve ahlak iddialarının göz boyamadan öteye geçemeyeceğini de biliriz. Bu olayın bütün yönleriyle ortaya çıkartılması, ticari, siyasi ve ahlaki boyutlarının incelenerek aklanılması halinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin lekeli siyaset sicilinin tıkanmış damarlarından biri belki temizlenmiş olacaktır" dedi.

MHP lideri, "Şayet bu olay kapatılmak istenirse, durmak yok yola devam denilerek yandaşlarla beraber yürüdükleri yolsuzluk yolunda karşılarına utanç belgesi ve mahkeme safahatı olarak sürekli çıkacaktır" ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli,"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltması olan AKP yerine AK Parti denilerek ne siyaset ağaracaktır, ne çalınmış kara lekeler, laf ebeliği ile ak-pak hale gelecektir. AKP de desek, AK Parti de desek, yüzünüz hep kara kalacak ve ilelebet de böyle anılacaktır" diye konuştu.

MAYIN YASASI


MHP'nin mayın yasasına haklı tepkileri karşısında Başbakan Erdoğan'ın, dikkatleri başka yerlere çekmeye çalıştığını anlatan Bahçeli, "(Başbakan), Bunun için ortağı olduğumuz 57. Hükümet döneminde İsrail ile gizli anlaşmalar yapıldığı, gizlilik kaydı olmasa bunların açıklanabileceği yalanına sarılmıştır. Başbakan'ın siyasi ahlak zafiyetinin derinliğini gösteren bu hezeyan karşısında, bizim dönemimizde İsrail ile yapılmış hiçbir gizli anlaşma olmadığını buradan açıkça belirtmek ve kendisini dürüst ve namuslu olmaya davet etmek isterim" dedi.

AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ


MHP lideri Bahçeli, 4-7 Haziranda yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine de değindi.

Seçimlerle önümüzdeki beş yıllık süre için AB'nin yasama organının yeni siyasi kompozisyonu belirlediğini belirten Bahçeli, seçim sonuçlarının Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan partiler ile ırkçı, İslam ve göçmen düşmanlığı yapan partilerin kazançlı çıktığını ve Parlamento'daki konumlarını güçlendiklerini ortaya koyduğunu söyledi.

 
cnnturk.com, 16.06.09

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.