Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > CHP milletvekilleri, 27 Mayıs'ta askerin istifa mektuplarını hazırlamış

CHP milletvekilleri, 27 Mayıs'ta askerin istifa mektuplarını hazırlamış
 
Türkiye'yi 27 Mayıs 1960 darbesine götüren süreçte TSK'da yaşanan istifalara ilişkin ilginç ayrıntılar ortaya çıkıyor. Dönemin CHP Milletvekilleri Ferda Güley ile Bahri Yazır'ın Kurmay Binbaşı Selahattin Çetiner başta olmak üzere askerlerin istifa dilekçesini kendilerinin yazıp imzalattığı ortaya çıktı. Vekiller istifa dilekçesini dana sonra CHP Genel Merkezi'nden basına teleks geçmiş. Yazır ile Güley'in Çetiner'i tebrik mektupları ile CHP il örgütlerinin istifa eden binbaşı için düzenlediği yardım kampanyaları da gazetelere haber olmuş.

Gazeteci-yazar İdris Gürsoy'un kaleme aldığı ve Zaman Kitap yayınlarından çıkan "Darbeye 100 Gün Kala" adlı kitapta, 27 Mayıs 1960 darbesine 100 gün kala cereyan eden siyasi ve toplumsal olayların perde arkası tanıkların dilinden anlatılıyor.

1960 darbesine zemin hazırlayan provokasyonların 17 Şubat'ta Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesinde başladığı ifade ediliyor. Ardından sokak hareketleri ve öğrenci olaylarıyla ülkenin hızla darbeye sürüklendiği belirtiliyor. Yeşilhisar ilçesindeki olay ise CHP ilçe başkanının Demokrat Parti ilçe başkanına herkesin gözü önünde üç el ateş etmesiyle başlıyor. Savcının Mustafa Ünal'ı gözaltına aldırmasıyla Halk Partililerin, Ünal'ın salıverilmesini isteyerek ayaklandığı ve kıvılcımın ateşlendiği ifade ediliyor.

Kayseri'de yaşananların, Ankara'da siyasi gerilimi iyice artırdığı, ardından üniversite öğrencilerinin bunu bahane ederek sokağa döküldüğü belirtiliyor. Kayseri Yeşilhisar olayları Yassıada'da yargılama konusu da yapıldı. Celal Bayar ile Adnan Menderes'in yanı sıra eski Kayseri milletvekillerinin ve eski Kayseri Valisi'nin de içinde bulunduğu 13 sanığın, 2 Nisan 1960'ta İnönü'nün Kayseri gezisinde seyahat özgürlüğünü kısıtladığı ileri sürüldü. Bayar ve Menderes'in fiilleri, anayasayı ihlalin maddi vakası olarak değerlendirildi. Kayseri milletvekilleri hakkında tutuklama kararı kaldırıldı. Vali Ahmet Kınık, General Kemal Çakın ve Milli Emniyet Müfettişi Aziz Ronabar ise 4'er yıl, 2'şer ay ağır hapis ve kamu hizmetlerinden sürekli men cezasına çarptırıldı.

"İNSAN VURMAYA KADAR TEŞEBBÜS ETTİRDİLER"

Kitapta, 17 Şubat 1960'ta başlayan Kayseri Yeşilhisar olayların savcısı Saim Dinçaslan başta olmak üzere CHP İlçe Başkanı Mustafa Ünal'ın oğlu Ahmet Ünal ve Adnan Menderes'e suikast planlamak için Ankara'ya kadar giden Bekir Küpeli'nin görüşleri de yer alıyor.

Yeşilhisar olaylarında en ön saflarda bulunan Bekir Küpeli, CHP yönetimi tarafından kullanıldığını söylüyor. Küpeli, "Partinin menfaatçileri, başa güreşenleri, sokak adamı değil bunlar. Partiden hedef bekleyenler, nasip bekleyenler, menfaat elde edecek, iş elde edecek kişiler. Gençleri kullanıyorlar. Gençler de kırıyor, döküyor. Hatta insan vurmaya kadar teşebbüs ettirdiler, fakat biz vurmadık. Elebaşılarını vurun, diyorlar. Kim bunlar? Belediye başkanı, ilçe başkanı, onun azaları... Bunlar vurulacak adamlar. Vurmaya taraftar olmadık, yoksa bizim elimizde silah vardı. Jandarma bizi bir gecede topladı. Cezaevine koydular. 28 Mayıs'tan bir gün sonra bıraktılar." diyor.

KASIM GÜLEK MENDERES'İ VURMA İŞİNDEN VAZGEÇİRMEK İSTEDİ

22 defa hapse girip çıktığını ve herkesin kendisini tanıdığını dile getiren Küpeli, şöyle devam ediyor: "Hâkim, kaymakam, emniyet müdürü herkes biliyor, dövmediğim adam kalmadı. CHP'lilerin hepsi bu yüzden tanıyor. 'Nereye gidiyorsunuz?' diye sordu, bizi evine götürdü. 'Benden ne iş istiyorsunuz?' dedi. 'Hiçbir iş istemiyorum, yalnız Menderes'i vuracağız, bize bir plan lazım' dedim. Kasım Gülek, 'Bu işlerden vazgeçin, bu işlerin sonu yok. Menderes ölür, siz de hapishanede ölür kurtulursunuz' dedi. 'Zaten Menderes başını kendi kendine yiyecek' diye ekledi."

Yeşilhisar olaylarını soruşturan emekli Yargıtay Üyesi Saim Dinçaslan ise olayın bir provokasyon olduğuna dikkat çekiyor. Darbe hareketlerine Adnan Menderes'in inanmadığını dile getiren Dinçaslan, "Menderes her zaman gücünü devletten değil, milletten aldığı için ve millete ters bir iş yapmadığını bildiği için böyle bir ihtimali düşünmüyordu. Ben Kayseri'yi arayıp emniyetten yardım istedim. Yeşilhisar'da böyle bir durum var, polis etkisiz hale getirilmiş durumda, acele jandarmayı yetiştirin dedim. 5 saate geldiler. Onlar da bu işin ciddiyetini yeterince anlamamış ya da toparlanamamışlar." bilgisini veriyor.

Ülkede darbe ortamı bulunmadığını vurgulayan Dinçaslan, Yeşilhisar'da CHP ilçe başkanı olayı olmasa her şeyin normal olduğunu ifade ediyor. Darbe öncesi gerçek dışı birçok haberin yapıldığını anlatan Dinçaslan, basın her zaman her yerde kamuoyu oluşturmada samimi ve dürüst davranmazsa kötü olaylara alet olabileceğini kaydediyor.

"BABAM ATEŞ EDERKEN SARHOŞTU"

CHP İlçe Başkanı Mustafa Ünal'ın oğlu Ahmet Ünal ise babasının DP'lilere ateş ederken sarhoş olduğunu ve silahını kendisinin doldurduğunu söylüyor. Kitapta 27 Mayıs darbesine götüren süreçte Ordu'da yaşanan istifalara ilişkin dikkat çekici bilgiler yer alıyor. CHP Ordu Milletvekili Ferda Güley, CHP milletvekili Bahri Yazır'la birlikte Kurmay Binbaşı Çetiner'in istifa dilekçesini yazıp imzalattıkları, sonra CHP Genel Merkezi'nde basına teleksle yolladıkları belirtiliyor. Daha sonraki günlerde Yazır ile Güley'in Çetiner'i tebrik mektupları ve CHP il örgütlerinin müstafi binbaşıya yardım kampanyaları da gazetelere haber olduğu ifade ediliyor.

Güley o günleri şöyle anlatıyor: "Karşılıklı konuşmalarımız uzun sürdü; ve sonunda Kurmay Binbaşı Selahattin Çetiner, o gece istifa etmeye karar verdi; sarılıp öpüştük. Çetiner, hemen orada hazırladığım istifa dilekçesini imzaladı; fakat sonra düşündük, bu Dilekçe'nin, hukuki yönden daha sağlam şekilde ayaklarının yere basması için daktilo makinesi ile yazılıp, bir nüshasının kendisine, bir nüshasının da çoğaltılıp basına verilmesi lazımdır. Saat 24'ü geçmişti; belki kapanmamıştır, uyanık kimse buluruz umuduyla, Karanfil Sokak'taki CHP Genel Merkezi'ne gittik; hademeler temizlik yapıyorlardı...Telefonla, CHP Meclis Grup Başkan Vekili Turhan Feyzioğlu ve CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri Bülent Ecevit'e rica ettik; hemen geldiler; istifa dilekçesi yeniden yazıldı ve Ecevit'in yardımıyla basına ulaştırıldı... Ulus'ta Binbaşının istifa mektubunun tam metni yayınlandı."

ÖĞRENCİ KAYNAŞMALARINI BİZ PLANLADIK

1960 darbesine giden süreçte öğrenci olaylarının da CHP tarafından organize edildiği ifade ediliyor. CHP'li Suphi Baykam, "İstanbul ve Ankara'da gençlerin kaynaşması bizim 19 Nisan 1960'da İnönü ile giriştiğimiz 'İş Bankası olayı' ile başladı! İnönü'nün kulağına 'kimseye söylemeyin bu sponten bir protesto gibi olsun', diye fısıldadım." diyor. Güney Kore'deki öğrenci olaylarını örnek alan CHP'nin öğrencileri organize ettiği belirtiliyor. Güney Kore'de başlayan öğrenci hareketleri Syghman Rhee'nin istifasına yol açmıştı. Benzer bir gösteri zinciri ile Menderes hükümeti de devrilmek isteniyordu. CHP Beyazıt İlçe Başkanı, gazeteci Avukat Orhan Birgit, "İstanbul ve Ankara'daki gösterilerde ben öğrenci lideriydim. Geldi çocuklar, bana sordular, onlara ne yapmaları gerektiğini anlattım. Öğrenci olaylarını ben organize ettim." itirafında bulunuyor.

İstanbul ve Ankara'daki öğrenci olaylarını CHP'li milletvekilleri de yakından takip ediyor. Ferda Güley gibi bazı milletvekilleri omuzlara alınıyor. Milli Birlik Komitesi üyesi Ahmet Er ise "Halk partili 2 milletvekili, sol grupla sağ grubu birbirine tutuşturuyorlar, bunlar da seviniyorlar. Ben lanetleyince, Orhan Erkanlı; 'Bunlar ihtilale zemin hazırlıyorlar, merak etme.' dedi. 'lanet olsun.' dedim, kapıyı vurup çıktım."

555-K MİLLİYET ANKARA BÜROSUNDA ÜRETİLDİ

Gazeteci yazar İlhami Soysal 555-K'nın nasıl üretildiğini şöyle anlatıyor: "Gürsel'in veda mesajı (03 Mayıs 1960) Milliyet Ankara bürosundan teleksle İstanbul merkezine geçerken gene aynı büroda bir takım genç insanlar; Altan Öymen, Örsan Öymen, Orhan Birgit, Coşkun İrvalı, Altan Tuna ve daha başkaları iki akşam sonrasının ünlü '555-K' gösterisini planlıyorlardı. 5'inci ayın beşinci günü saat beş'te, Kızılay'da anlamına gelen bu parola, 27 Mayıs devrimi öncesinin Gazi Osman Paşa Marşı kadar ünlü sloganlarından biriydi; ve gerçekten de 5 Mayıs'ta Başbakan Adnan Menderes ile İçişleri Bakanı Namık Gedik Kızılay'da halkın arasına karışmak cüretini gösterecek, yuhalanacak ve yaşlı bir gazeteci ağabeyimizin- Emin Karakuş'un- arabasına bindirilerek güçlükle olay yerinden uzaklaştırılacaktı..."

Zaman, 15.05.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.