Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: Biz iktidar hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan siyasetçilerden değiliz

Erdoğan: Biz iktidar hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan siyasetçilerden değiliz
 
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, rant elde etmek için siyaset yapmadıklarını belirterek, ''Biz birileri gibi makam uğruna, iktidar hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan siyasetçilerden değiliz. Biz birbirine komplolar yapan, birbirinin kuyusunu kazan, yanı başındaki arkadaşlarından kuşkulanacak kadar paranoya içine giren partilerden, siyasetçilerden değiliz'' dedi.
 

Erdoğan, Karatay Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Gaziantep 4. Olağan İl Kongresi'nde, Gaziantep'in 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 40, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde de yüzde 59 oy oranıyla ''AK Parti'' dediğini belirtti.

12 Haziran seçimlerinden hemen önce 9 Haziran'da Gaziantep'de muhteşem bir miting gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, o gün Gazianteplilere ''Şu anda Halep'in, Şam'ın, Beyrut'un, Kahire'nin, Kabil'in, Bağdat'ın gözü senin üzerinde. Nablus, Ramallah, Gazze ve Kudüs şu anda seni izliyor. 12 Haziran'da öyle bir mühür vurun ki tüm Ortadoğu sevinç çığlıkları atsın. 12 Haziran'da öyle bir karar verin ki Erbil, Süleymaniye, Dohuk, Kerkük, Musul derin bir nefes alsın. 12 Haziran'da öyle bir 'AK Parti' deyin ki dünyanın tüm mazlumlarının, tüm mağdurlarının umudu çoğalsın'' diye seslendiğini ifade etti.

Gaziantep'in 12 Haziran'da kendisinden bekleneni yaptığını ve yüzde 62 oy oranıyla ''AK Parti'' diye adeta haykırdığını dile getiren Erdoğan, ''12 Haziran akşamı biz sevindik. 12 Haziran akşamı Gaziantep, Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar sevindi. Bize bu sevinci yaşattığı için Gaziantep'e teşekkür ediyorum'' diyerek, Gazianteplilere ve AK Parti il teşkilatına teşekkürlerini iletti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Buradan bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum, Gaziantep'in emaneti bizdedir. Gaziantep'in emaneti emin ellerdedir. Allah'ın izniyle Gaziantep'e mahcup olmadık, olmayacağız. Allah'ın izniyle Araban'a, Islahiye'ye, Karkamış'a, Nizip'e, Nurdağı'na, Oğuzeli'ne, Şahinbey'e, Şehitkamil'e, Yavuzeli'ne mahcup olmayacağız. Allah'ın inayetiyle Karşıyaka'ya, Hacıbaba'ya, Çıksorut'a, Perilikaya'ya, Ünaldı'ya, Hoşgör'e, Vatan'a, Rahmet Deresi'ne, Ocaklar'a, Umut Mahallesi'ne, Aydınlar'a mahcup olmayacağız.

Gaziantep'in başını öne eğdirmedik, eğdirmeyeceğiz. Gaziantep karşısında inşallah yüzümüzü yere eğmeyeceğiz. Şunu hiçbir zaman unutmayın sevgili kardeşlerim, biz AK Parti teşkilatı olarak, AK kadro olarak büyüdükçe kibri artan değil, büyüdükçe tevazusu artan bir teşkilatız, öyle bir kadroyuz. Biz oy oranı arttıkça böbürlenen değil, oy oranı arttıkça sorumluluğu artan bir teşkilatız. Biz sandıkların kapandığı akşam aldığı yüksek oy oranıyla rahat bir uyku çeken değil, tam tersine uykuları kaçan, aldığı emanetin ağırlığını her bir zerresinde, her bir hücresinde hisseden bir partiyiz.''

-''Siyaseti temize çıkarmış bir partiyiz''-

''Gaziantep'te yüzde 62, Türkiye'de yüzde 52 oy aldık'' diyerek rehavete kapılmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz omuzlarımızda yüzde 100'ün, 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının emanetini taşıyoruz. Biz Türkiye'nin yoksullarının olduğu kadar, dünya mazlumlarının da umudu olan bir partiyiz. Onun için hep şunu söyledik: Biz kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesiyiz.''

Sorunları aşmak, Türkiye'yi büyütmek ve daha güçlü kılmak için çalışmaya devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, refahı, umudu çoğaltmak, dayanışmayı ve kardeşliği pekiştirmek için gece gündüz, yağmur bora dinlemeden koşturmayı sürdüreceklerini söyledi.

Erdoğan, ''Biz Türkiye'de siyasetin parametrelerini, dinamiklerini değiştirmiş, siyaseti temize çıkarmış bir partiyiz'' diye konuştu.

3 Kasım seçimlerinin ardından ''İktidar partileri yıpratır. İktidar rehavete yol açar. Bunlar bir dönem kalıcı sonra gidici'' dendiğini, 22 Temmuz sonrasında da aynı sözlerin tekrarlandığını, ''Hiçbir iktidar partisi üç dönem oyunu artıramaz'' diye konuşulduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Çünkü bunlar bizi tanımıyor. Bunlar bu teşkilatı hiç, ama hiç tanımıyor. Bunlar bu teşkilattaki coşkuyu, heyecanı, aşkı, sevdayı, hizmet tutkusunu hiçbir zaman anlamadılar, anlamıyorlar ve böyle giderse anlamayacaklar.

Bir kere şunu herkes iyi bilsin. Biz birileri gibi rant elde etmek için siyaset yapanlardan değiliz. Biz birileri gibi makam uğruna, iktidar hırsı uğruna yol arkadaşlarını harcayan siyasetçilerden değiliz. Biz birbirine komplolar yapan, birbirinin kuyusunu kazan, yanı başındaki arkadaşlarından kuşkulanacak kadar paranoya içine giren partilerden, siyasetçilerden değiliz. Bizde kardeşlik var. Kardeşlik hukuku var. Bizde dayanışma, dava arkadaşlığı, ahde vefa var. Bizde makam değil, millet öndedir. Bizde rütbe değil, hizmet öndedir. Bizde rekabet değil, hayırda yarış öndedir. Bizde hesaplaşma olmaz bizde helalleşme olur.''

-''Beyler sizin aklınız nerede?''-

Yola her gün büyüyerek, hizmetlere hizmet katarak devam ettiklerini kaydeden Erdoğan, Şehitkamil Belediyesi ile İl Genel Meclisi'nin kongrenin yapıldığı salonun yapımını iki yılda tamamladığını söyledi.

''Bundan önce yıllar yılı gelirdik Gaziantep'e bin-bin beşyüz kişilik bir salonun içinde terden duman olurduk'' diyen Erdoğan, şu anki salonun 7 bin kişi kapasiteli olduğunu bildirdi.

Erdoğan, ''Bunlara sorulmaz mı. Beyler sizin aklınız nerede? Siz nelerin veya neyin partisisiniz? Şu koskoca Gaziantep'e, Büyükşehir Gaziantep'e bir spor salonu, kongre merkezi kazandıramayacak kadar acizsiniz, zavallısınız. Bunları niye yapamadınız?'' diye konuştu.

Gaziantep'te artık modern bir kongre merkezi olduğuna işaret eden Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kutlu Doğum Haftası kapsamında uluslararası bir etkinliği burada yaptığını anımsattı.

Gaziantep'e yakışan bir stadyumun, daha büyük bir spor salonu ve olimpik yüzme havuzunun da yapılacağını dile getiren Erdoğan, kentin uluslararası yarışmalar için merkez haline geleceğini ifade etti.

Erdoğan, partisinin il teşkilatını kardeşliği yücelttikleri, millete hizmet yolunda pervane oldukları için kutlayarak, çalışmaları için teşekkür etti.

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Suriye'ye, Şam'a arkadaşlarını göndereceksin, Baas rejimine destek vereceksin, sonra gelip buraya Arap Baharı ile ilgili zirve düzenleyeceksin. Kemal Bey artık maşallah küreselleşiyor. Ama çark etmede, çarkçılıkta küreselleşiyor. Çark etme konusunda artık sınırları aştı. Uluslararası çarkçılığa başladı'' dedi.

Erdoğan, Karataş Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Gaziantep 4. Olağan İl Kongresi'nde, geçen yıl nisan ayından itibaren Suriye'de olaylar yaşanmaya başladığını ve bu olaylardan başta Gaziantep olmak üzere sınır illerinin olumsuz etkilendiğini söyledi.

Suriye'nin bu çalkantılı dönemi geride bırakacağına, er ya da geç Suriyelilerin rahat bir nefes alacağına inandığını belirten Erdoğan, ''Türkiye olarak Suriye halkının derdini, Suriyeli kardeşlerimizin meselesini biz kendi meselemiz olarak gördük, görmeye devam ediyoruz'' dedi.

Kongrenin ardından Kilis'e geçerek orada sınır bölgesinde misafir edilen Suriyeli'leri ziyaret edeceğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Biz yola çıkarken komşularımızla 'sıfır sorun politikası' dedik. Hiçbir kompleks duymadan, önyargısız, önkabulsüz şekilde bütün komşularımızla meseleleri ele aldık. Diyalog içinde sorunların üzerine gittik. Çözülemez denilen birçok sorunu çözdük, çözüm yoluna koyduk.

Şunu bir kere herkes bilsin; sıfır sorun demek, her mesele, her olay karşısında sessiz kalmak değildir. Sıfır sorun demek zulme, baskıya, cinayete göz yummak değildir. Sıfır sorun demek haksızlık karşısında susmak, haksızlık karşısında eğilmek demek değildir. Bugün bize Suriye'yi, İsrail'i gösterip sıfır sorun politikamızı sorgulayanlar işte bugün nasıl sıfır sorunu anlayamadılarsa geçmişte de Gazi Mustafa Kemal'in 'Yurtta sulh, cihanda sulh' politikasını anlayamadılar, anlamadılar. Bunlar, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' politikasını yan gelip yatmak olarak anladılar. Şimdi de sıfır sorun politikasını zulme, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı boyun eğmek olarak anlıyorlar.

Allah aşkına, Akdeniz'de, uluslararası sularda benim vatandaşıma devlet terörü uygulayan ülkeye karşı biz susacak mıyız? Gazze'de kardeşlerimizi fosfor bombalarıyla katledenlere karşı biz susacak mıyız? Dara'da Şam'da, Hama'da, Humus'ta, Halep'te, İdlip'te kendi vatandaşlarını acımasızca katledenlere karşı biz susacak mıyız?''

-''Gazze'de insanlık dışı vahşeti görmüyor, İsrail'de özgürlük olduğunu savunuyor''-

Kendilerini eleştiren CHP'nin geçmişte ne yaptıysa hala aynı anlayış içinde hareket ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Geçmişte 'savaş var' diyerek kalktı Hitler'in doğum gününü kutlamak için heyet gönderme kararı aldı. 'Aman savaş bize bulaşmasın' diye Hitler'e samimi dileklerini, tebriklerini gönderdiler. 'Aman biz uzakta duralım' diye 'Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam' dediler. On yıllarca İsrail'in bölgedeki haksız, hukuksuz uygulamalarına göz yumdular. On yıllar boyunca gücün önünde eğildiler. Bugün de CHP Genel Başkanı çıkıyor bir yandan sıfır sorun politikasını eleştiriyor, bir yandan ''Ben geçmişimle gurur duyuyorum'' diyor, bir yandan da CHP'nin o eski genel başkanının izinden gidiyor. Dün Hitler'e samimi tebriklerini gönderenler bugün de çıkıyor ne diyor? 'Ben olsam Mavi Marmara'yı Gazze'ye göndermezdim'... Dün Kemalist Türkiye'den faşist İtalya'ya selam gönderenler, bugün de Suriye'deki Baas rejimini ziyaret edip orada Türkiye'yi eleştiriyorlar. Kendi geçmişlerinde camilerin ahır yapılmasını, kapatılmasını, satılmasını görmeyenler bugün de aynı şekilde Gazze'deki insanlık dışı vahşeti görmüyor, İsrail'de özgürlük olduğunu savunuyorlar.

En küçük ekonomik sıkıntıda IMF'nin önünde el pençe divan duranlar, bugün de bizi IMF'le anlaşmaya zorluyorlar. Bunlar çok zavallı. Çok zavallı bunlar. Göreve geldik IMF'ye olan borç neydi? 23,5 milyar dolar. Şu anda bizim IMF'ye olan borcumuz 2,5 milyar dolar. 23,5 milyar dolardan 2,5 milyar dolara. Ve biz dört yıldır stand-by anlaşması yapmıyoruz. O işi kenara koyduk. Merkez Bankamızın döviz rezervi göreve geldiğimizde yani MHP'den, DSP'den yani yavru CHP sayılır bir yerde, Anavatan Partisi'nden devraldığımızda iktidarı Merkez Bankasının döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Şimdi 91 milyar dolar oldu. İnşallah bu yıl sonu 100 milyar dolara ulaşacağız. Hedefimiz bu. Güçlü Türkiye bu, güçlü demokrasi bu. Eğer ekonomide böyle bir noktayı yakalarsanız, demokraside de özgürlüklerde de güç kazanırsınız. İşte şu anda bu başarıldı ve her geçen gün daha iyiye doğru gidiyoruz. Şimdi kalkmış bizim dış politikamızı eleştiriyor. Kusura bakmayın, bizim dış politikada ulaştığımız hedeflere bu CHP'nin hayalleri bile erişemez.''

-''Maşallah camilerden, tekkelerden, türbelerden çıkmadı. Sevindik, hoşnut olduk''-

Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Bosna Hersek'e yaptığı ziyarete de değinen Erdoğan, ''Maşallah camilerden, tekkelerden, türbelerden çıkmadı. Elinde Kur'an ile çok güzel fotoğraf kareleri verdi. İnanın sevindik, hoşnut olduk, mutlu olduk. Teşvik de ediyoruz, hayırlı olsun. Allah devamını getirsin inşallah diyoruz'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun daha sonra partisince İstanbul'da düzenlenen Arap Baharı'na ilişkin toplantılara katıldığını hatırlatan Erdoğan, ''Başörtülü, Yemenli Tevekkül Hanım'la basın toplantısı yaptı. Bundan dolayı da kutluyoruz. Peki ama insana sormazlar mı, Boşnak dindar olunca iyi de Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları, gençleri dindar olunca niye kötü? Yemenli hanım başörtülü olunca iyi de Türk başörtülü olunca örümcek kafalı öcü mü oluyor?'' diye sordu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Üniversitelerde başörtülü olarak kızların okuması için AK Parti, MHP bir karar aldı ve Meclis'ten bunu geçirdi. Meclis'ten bunu geçirdikten sonra Anayasa Mahkemesi'ne bunu bozmak için müracaat edenlerin içinde senin de imzan yok muydu Kılıçdaroğlu? Buna ne derler biliyor musun? Buna dürüstlük demezler, buna istismar derler. Bu samimiyetsizliktir. Bosna'da cami, tekke, türbe gezeceksin, ama Türkiye'de Danıştay'a gidip katsayı uygulamasının iptalini isteyeceksin. Yemenli başörtülü hanımı alıp basın toplantısı düzenleyeceksin, ama Anayasa Mahkemesi'ne gidip başörtüsü kararının, kademeli eğitim kararının iptalini isteyeceksin.

İşte bak şimdi 4 4 4 ile ilgili de yine Anayasa Mahkemesi'ne gittiler. Kim? CHP. Seçmeli olarak Kur'an'ın okutulmasına ve Siyeri Nebi'nin yani peygamberimizin hayatının okutulmasına karşı çıktılar. Bunlar bu. Suriye'ye, Şam'a arkadaşlarını göndereceksin, Baas rejimine destek vereceksin, sonra gelip buraya Arap Baharı ile ilgili zirve düzenleyeceksin. Kemal Bey artık maşallah küreselleşiyor. Ama çark etmede, çarkçılıkta küreselleşiyor. Çark etme konusunda artık sınırları aştı. Uluslararası çarkçılığa başladı. Bunların bizim dış politika vizyonumuzu anlama ihtimalleri yok.

Biz bugün de politikalarımızın arkasında duruyor, sıfır sorun diyoruz. Ama sorun çıkaranlara karşı da diklenmeden dik duruyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın yanı başımızda Suriye'de kardeşlerimiz katledilirken biz sessiz, tepkisiz, elimiz, kolumuz bağlı oturamayız. Yanı başımızda Irak'ta mezhep çatışması yaşanırken, mezhep farklılıkları tahrik edilirken biz elimiz, kolumuz bağlı oturamayız. Yanı başımızda Gazze'de, Kudüs'te insanlık onuru çiğnenirken biz oradaki kardeşlerimize sırtımızı dönemeyiz. Biz bu bölgede artık barış, istikrar, güvenlik, huzur ve refah istiyoruz.

Biz sadece ve sadece kardeşlerimizin huzuru ve güvenliği, refahı için mücadele veriyoruz. Gaziantep, Mardin, Kilis, Şanlıurfa, Hatay illerimiz hiç endişe etmesinler. İnşallah Suriyeli kardeşlerimiz bu badireyi de atlatacak. İnşallah Suriye'de tüm Suriyelilerin egemen olduğu yeni bir süreç er ya da geç başlayacaktır. Suriye'de halkın iradesi iktidara gelene kadar oradaki kardeşlerimizin hakkını, savunmaya ve oradan gelen kardeşlerimizi misafir etmeye, bağrımıza basmaya devam edeceğiz. İnşallah bu sıkıntılı günler aşılacak. Daha bir muhabbetle, hasretle inşallah kardeşler kucaklaşacak.''

-''Yolsuzlukları olanlar ortada''-

Gaziantep'e yaptıkları hizmetlerle Gaziantep'in farklı bir konuma geldiğini belirten Erdoğan, kentte sanayicinin, çiftçinin, esnafın, belediyelerin çalıştığını, kendilerinin de kamu olarak kente hizmet akıtmaya devam ettiklerini bildirdi.

Kentte yapılan ve yapılması planlanan yatırımlar hakkında bilgi veren Erdoğan, Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun bitme noktasına geldiğini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, ''Şanlıurfa-Habur, Ankara-Niğde otoyollarını da yaparak Edirne'den Habur'a kesintisiz bağlantıyı, Gaziantep üzerinden sağlamış olacağız'' diye konuştu.

Gaziantep'in baraj ve sulama projeleriyle sadece GAP'ın değil, Ortadoğu ve dünyanın tarım, sanayi, ticaret ve eğitim merkezine dönüştüğünü anlatan Erdoğan, yapılan yatırımlarla kentin çehresinin tümden değiştiğini de söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Şimdi ben soruyorum. Ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli, yolsuzlukların olduğu bir iktidar bu yolları, bu eğitim kurumlarını öğrencilere bu bursları nereden verecek? Merkez Bankası'nın rezervini 27,5 milyar dolardan 91 milyar dolara nasıl çıkaracak? Sizin borçlandığınız IMF'ye 23,5 milyar doları 2,5 milyar dolara nasıl indirecek? Siz borçlandınız biz ödedik. Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış, biz gelmişiz 9,5 yılda 15 bin kilometre bölünmüş yol yapmışız. Aramızdaki fark bu. Göreve geldiğimizde 76 tane üniversitesi vardı Türkiye'nin. Şimdi 165 üniversitesi var. 81 vilayetin tamamında üniversite var. Yolsuzlukları olan bir iktidar bunları yapabilir mi? İşte yolsuzlukları olanlar ortada. Biz gelmeden önce Ziraat Bankası batıyordu, Halk Bankası batıyordu, Vakıfbank batıyordu. Bunlar, o batak durumdayken ne diyorlardı? Söyledikleri şey: Görev zararı. Bunu diyerek milleti aldatıyor ve Ziraat Bankası'nı güya kurtaracaklardı. Biz geldik şimdi Ziraat Bankası Avrupa'nın en karlı bankalarından bir tanesi haline geldi. Halkbank öyle Vakıfbank öyle.''

2002'deki üniversite öğrencilerinin kredi ve burs miktarlarına da değinen Başbakan Erdoğan, ''Ne veriyorlardı gençlerimize? 45 liracık. Biz ne veriyoruz şimdi? 260 lira. Ama yetmedi, beslenme olarak ne veriyorlardı? 15 lira. Biz ne veriyoruz? 180 lira. Fark bu. Nereden nereye'' diye konuştu.

Lisans öğrencilerine toplam 440 lira ödendiğini, mastır öğrencilerine iki kat artırarak 520 lira verildiğini belirten Erdoğan, doktora öğrencilerine ise üç kat artırarak 780 lira burs, kredi verdiklerini söyledi.

''Bu değerli gençliğimizle hamd olsun sahip çıkmak suretiyle el ele yürüyoruz'' diyen Erdoğan, Gaziantep'e 9,5 yılda sağlık alanında 259 milyon lira harcama yaptıklarını belirtti.

Yapımına kendilerinden önce başlanan bütün eserleri bitirdiklerini dile getiren Erdoğan, ''Ama şehir hastanesi inşallah Gaziantep için bambaşka bir eser olacak, devasa bir eser olacak'' dedi.

Kentte 2002'de MR cihazının olmadığını, diyaliz cihazının ise sadece 90 tane olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, kendi iktidarlarının ardından kentte kamu ve özel sektörde 15 MR, 251 diyaliz cihazının olduğunu vurguladı.

Erdoğan, partisinin teşkilat üyelerinden yaptıkları çalışmaları kapı kapı dolaşarak herkese anlatmalarını da istedi.

Kongreye Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de katıldı.

Zaman, 06.05.2012

Erdoğan, Kilis'ten Esed'e seslendi: Mazlum kardeşlerimin ahı yerde kalmayacak
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kilis'te kurulan konteyner kentte Suriyeli mültecilere seslendi. Beşşar Esed'in her geçen gün kan kaybettiğini söyleyen Erdoğan, "Benim mazlum Suriyeli kardeşlerimin ahı yerde kalmayacaktır." dedi.

Kilis'te kurulan konteyner kentteki Suriyelileri ziyaret eden Erdoğan, burada büyük bir sevgi ile karşılaştı. Suriyeli vatandaşlara hitap eden Erdoğan'ın konuşması sık sık sloganlarla kesildi. Konuşması Arapça'ya tercüme edilen Erdoğan, Suriyelilere, "Sizler bizim kardeşlerimizsiniz. Sizler, şu anda kardeşlerinizin yurdunda, kendi evinizdesiniz. İnşallah Suriye'de güvenlik sağlanıncaya kadar sizler gönüllü olarak dönmek isteyinceye kadar, başımız ve gözümüz üstündesiniz. Kardeş kardeşi nasıl ağırlarsa biz de sizleri o şekilde sonuna kadar ağırlayacağız." diye konuştu.

Şu ana kadar Suriye'den Türkiye'ye 40 bin 807 giriş yapıldığını anlatan Erdoğan, "Bunlardan yaklaşık 18 bini kendi arzularıyla tekrar Suriye'ye döndüler. Şu an itibariyle değişik kamp merkezlerimizde toplam olarak 23 bin 11 Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Şu anda konteyner kentimizde, 2001 konteynerimizde 9 bin 633 kardeşimizi misafir ediyoruz. Buranın kapasitesini 12 bine kadar çıkaracağız." diye konuştu.

Bütün kamplarda Suriyeliler için eğitimden sağlığa, gıdadan giyime, spor imkanlarından ibadet yerlerine kadar her ihtiyacın en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğünü ve bu ihtiyaçların giderilmeye çalışıldığını dile getiren Erdoğan, "Şu anda Hatay'da 35 derslikte 805 öğrenci, okul öncesi ilk ve orta öğretime devam ediyor. İnşallah burada bulunan 4 bin 251 okul çağındaki yavrumuz için eğitim imkanlarının oluşturulması çalışmalarını sürdürüyoruz. Sizler kendi isteğinizle gönüllü olarak güvenlik içinde ülkelerinize dönünceye kadar, her türlü ihtiyacınızı karşılamak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Şunu biliniz, şuna inanınız, zulüm kalıcı değildir, daim değildir, ebedi değildir. Masum insanları katleden, çocukları katleden, kadınları katleden zalimler, tarih boyunca her zaman er ya da geç cezalarını çektiler. Nice Firavun, nice Nemrut, nice Haman, nice diktatörler, yaptıkları zulmün bedelini ödeyerek, arkalarında tarih boyunca silinmeyecek kara bir leke bırakarak bu dünyadan göç ettiler. İnşallah benim Suriyeli kardeşlerime, bizim kardeşlerimize zulmedenler de er ya da geç bu yaptıkları zulmün hesabını milletlerinin önünde vereceklerdir. Bizler, iki elin birbirine kenetlenmiş parmakları kadar kardeşiz. Sizin acınız, sizin derdiniz, sizin meseleniz bizim acımızdır, bizim derdimizdir, bizim sıkıntımızdır." ifadelerini kullandı.

Suriye'nin istikrara, güvenliğe, refah, huzur ver barışa ulaşması için kardeşlik hukuku çerçevesinde şu ana kadar ellerinden geleni yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Şunu unutmamanızı istiyoruz. Bilesiniz ki şu ana kadar bizler bu olayları sadece dar çerçevede tutmadık. Uluslararası camiada, bütün bu işin propagandasını yapmak suretiyle Suriye'ye, Suriyeli kardeşlerimize uluslararası camianın sahip çıkması için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şunu çok açık net söylemem lazım. Beşşar her geçen gün kan kaybediyor. Benim mazlum Suriyeli kardeşlerimin ahı yerde kalmayacaktır. Tabi ben buradan Suriye'deki kardeşlerime, şu anda Beşşar'ın yanında görünen kardeşlerime de sesleniyorum. Biz Suriye halkının yanındayız. Ama Beşşar yönetiminin yanında asla değiliz. Zira, halkına tankla topla silahla yürüyen bir rejimin yanında bizim olmamız mümkün değildir. Şu anda gerek Birleşmiş Milletler camiasında, gerek Arap Ligi'nde, gerek İslam İşbirliği Teşkilatı'nda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere bütün girişimlerimizi sürdürüyoruz ve her geçen gün siz daha güçlü hale geliyorsunuz. Bunu bilesiniz." şeklinde konuştu.

Suriyelilere, zaferlerinin uzak olmadığını belirten Erdoğan, "Tek bir derdimiz var. Akan kanın bir an önce durmasıdır. Akan göz yaşlarının dinmesidir. Suriye halkının taleplerinin yerine gelmesidir. Biz Suriye halkıyla yönetimini birbirinden ayrı görüyoruz. Bu bakımdan kardeş ülke Türkiye, sonuna kadar sizin yanınızda olacaktır. Umutsuz olmayın. Asla umutsuzluğa, ye'se düşmeyin. Biz sizlerin yanınızdayız. Biz bütün Suriyeli kardeşlerimizle beraberiz. Dünyanın sizi duyması görmesi için de bütün gücümüzle çalışıyoruz. Bütün bunların yanında inanıyor ve dua ediyorum ki Allah sizlerle beraberdir." açıklamasında bulundu.

Suriyelilere Arapça olarak, 'Allah'ın yardımının yakın olduğunu' anlatan 'Elâ inne nasrallahi karib' ayetini okuyan Erdoğan, son olarak, "Bu duygular içerisinde Suriyeli kardeşlerimi tekrar bağrımıza basıyoruz. Eksikler, hatalar, kusurlar varsa affola." dedi.

 

Başbakan Erdoğan, konteyner kentten ayrıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kilis Öncüpınar'daki konteyner kentten ayrılarak, Gaziantep'e doğru yola çıktı.

Başbakan Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların kaldığı konteyner kentte yaptığı konuşmanın ardından, konteyner kentte dolaşarak Suriyeli mültecilerle görüştü. Basın mensuplarının alınmadığı bu görüşmede Erdoğan sığınmacılarla sohbet etti. Başbakan, konteyner kentte yaptığı görüşmeler sonrasında beraberindeki bakanlarla birlikte, karayolu ile Gaziantep'e döndü.

Zaman, 06.05.2012

 

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.