Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç: Kürtçe, eğitimin ihtiyaçlarına cevap verebilir mi?

Arınç: Kürtçe, eğitimin ihtiyaçlarına cevap verebilir mi?
Bülent Arınç, Kürtçe eğitimin Süleymaniye dışında dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığını belirterek, 'Böyle bir dil eğitime müsait midir konusunda tatmin olmak ihtiyacındayım' dedi.

İSTANBUL - İstanbul Aydın Üniversitesi'nde, “Demokratikleşme süreci ve yeni anayasa” konulu konferans veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı.

Başbakan Yardımcısı Arınç, anayasanın ilk 3 maddesiyle ilgili 4. maddede bir kısıtlama bulunduğunu anımsatarak, yasama, yürütme ve yargının üç erk olarak anayasada muhafaza edilip edilmeyeceğinin partilerin vereceği karara bağlı olduğunu vurguladı.

Arınç, “Hiçbir parti peşinen 'şundan yanayız' diye söylemiyor, bu yazım safhasında erkler birliğini mi kabul edeceğiz anayasamızda olduğu gibi yoksa bugünkü gibi yasama, yürütme, yargı mı olacak, onların kendi alanları içerisinde bir kısıtlama, filtreleme gelecek mi, doğrusu bunu yazımdan sonra göreceğiz. Anayasanın yeniden yazılması sırasında bu konuya dikkat edileceğini biliyorum, 4 parti eline kağıdı kalemi alıp yazacak. Onlar ne tür yazarsa biz de Meclis'te müzakeresini yapacağız” diye konuştu.

Arınç, Avrupa Birliği'nin Türkiye için hukuk ve demokrasi standardı olduğuna işaret ederek, “Hukukun üstünlüğü gibi, çokluk içinde teklik gibi, farklılıkların zenginlik olarak anlaşılması gibi, kültürel farklılıkların herkes tarafından kabul görmesi gibi bir standarda Türkiye'de ihtiyaç var, dolayısıyla yeni anayasa toplumsal barışı kuracak bir yeni anayasa olmalıdır. Farklı giyinmenin, farklı düşünmenin, farklı bölgelerde olmanın, farklı etnik kökenlere sahip olmanın bir yoksulluk değil, zenginlik sebebi olarak kabul edilmesi gerekir. Umarım yeni anayasa bunları bize getirecek” şeklinde konuştu.

“BEN DE KABUL EDİYORUM, KÜRTÇE BİR MEDENİYET DİLİDİR”
Bülent Arınç, bir öğrencinin, “Bir konuşmanızda 'Kürt dili medeniyet dili değildir' dediniz. Yeni anayasaya anadilde eğitim konusunda neler getirilecek?” sorusu üzerine, “Konuşmamı dikkatle takip ettiyseniz, 'Kürt dili medeniyet dili değildir veya medeni bir dil değildir' demedim. Bütçe konuşmasında bu konu üzerinde en cesur düşüncelerini ifade etmiş bir insan olarak 'Kürtçe medeni bir dil değildir' demişsem bu çok büyük bir haksızlık olurdu, kendime saygısızlık olurdu, Kürtçe konuşan yurttaşlarımıza saygısızlık olurdu. Bunu söylemeyecek kadar akıllı bir adamım. Kürtçe medeni bir dil değildir' demedim” şeklinde konuştu.

Kürtçe anadilde eğitim konusunun farklı bir konu olduğunu, anadilde eğitimin anayasal bir engelle karşı karşıya bulunduğunu anlatan Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Anayasada bir engel bundan sonra olmayacaksa bu dilde bir eğitim yapılabilir mi, yapılamaz mı tartışmasında ben Kürtçenin, alfabesi, grameri olan bir dil, şu kadar yüzyıldır konuşulan, pek çok kitap yazılmış, edebiyat örnekleri olduğunu söyledikten sonra 'İlkokuldan üniversite sonuna kadar eğitimi yapılacak kadar bir medeniyet dili midir?' diye soru sordum. Hüküm ifade eden bir cümle kullanmadım, soru sordum. Sorumun cevabı da geldi. Pek çok gazetede yazan çizen insanlar, 'Kürtçe bir medeniyet dilidir' dediler. Amenna, kabul ediyorum. Ben de kabul ediyorum, Kürtçe bir medeniyet dilidir.

'Kürtçe bir medeniyet dili değildir' diye bir eleştiri okumadım, oysa Türkiye'de buna inanan yüzlerce siyasetçi de var, şu da var, bu da var, ama cesaretlerini toplayıp düşüncelerini açıklayamadılar. 'Kürtçe bir medeniyet dilidir' diyenler çok güzel yazılar yazdılar, o yazılardan istifade ettim. Anladım ki, kitabı olan, kültürü, folkloru, düşüncesi olan ve yaşayan bu dil bir medeniyet dilidir.

Ama sorumun ikinci cevabını bekliyorum. Bu dille baştan sonra bir eğitim yapmak mümkün müdür? Siz buna 'evet' diyebilirsiniz ben de 'evet' demek için çalışmalarımı tamamlamak üzereyim. Ancak düşünün, böyle bir eğitim ancak Kuzey Irak'ta, Süleymaniye'de bir yerde var, dünyanın başka hiçbir yerinde yok. Dolayısıyla böyle bir dil eğitime müsait midir, yani fiziğiyle, kimyasıyla, astronomisiyle, sosyal politikalarıyla her şeyi ifade etmeye yeterli midir konusunda ben aydınlanmak ve tatmin olmak ihtiyacındayım.

Dürüst siyasetçi böyle olur. Siz bana 'bu dille baştan sona eğitim yapmak mümkündür' deyin, okurum, anlarım ve kabul ederim, hiç peşin hükümlü değilim. Çünkü ben bu topraklarda 30-40 yıldır değil 1000 yıldır Kürt vatandaşlarımın yaşadığına inanıyorum, onların varlığından da mutluyum, onların ne etnik kökenlerine, ne dillerine ters gözle bakmadım.

Aynı medeniyetin çocuklarıyız, 1000 yıldır birlikte bu medeniyeti inşa etmiş insanlarız. Cumhuriyet'te de birlikteydik, Çanakkale'de de birlikteydik. Bu ülkede hepimiz eşit yurttaşlar olarak kardeşlik hukuku içinde yaşayacağız. Bunu kabul etmek ayrı bir şeydir, ancak dil konusu fevkalade önemlidir. Eğitimin en kaliteli, en iyi yapılması için hangi dili kullanmalıyız noktasında bugün var olan sistemi değiştirmek için çok haklı sebepler bulmamız gerekir. O da üniversitelerin işi, siz de bu konular üzerinde çalışın, okuyun, oturun yazın çizin, bize yol gösterin. Birincisini nasıl başımın üstünde taşıyorsam, ikinci sorumun cevabını aldığımda da ellerinizden öperim.”

Radikal, 11.04.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.