Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Tanrıkulu: Diyarbakır'daki kemikler siyasi iradeyle değil tesadüfle çıktı

Tanrıkulu: Diyarbakır'daki kemikler siyasi iradeyle değil tesadüfle çıktı
CHP'li Tanrıkulu, faili meçhul davası için konuştu: Diyarbakır'daki kazı bir restorasyon çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkan kemiklerdir. Bunun da arkasında siyasal bir irade yok

DİYARBAKIR - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkılu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, toplu mezarların kendileri döneminde kazıldığı yönündeki beyanlarının doğru olmadığını belirterek, "Diyarbakır’daki kazı bir restorasyon çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkan kemiklerdir. Bunun da arkasında siyasal bir irade yok. Siyasal bir irade varsa, Diyarbakır İHD’nin hazırladığı toplu mezar haritası var, 253 ayrı yerde. Bununla ilgili olarak bir irade ortaya koysunlar" dedi. CHP’li Tanrıkulu, 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere’deki ölümlerden de bombaları bırakan pilotların değil hükümetin birinci derece sorumlu olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır’da görülen ve eski Kayseri İl Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün yargılandığı duruşmayı izledikten sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu.


’FAİLİ MEÇHULLERİN SORGULANMASININ ARKASINDA SİYASİ İRADE YOKTUR’


Diyarbakır’da devam eden faili meçhuller ile ilgili davanın önemli olduğunu belirten Tanrıkulu, "Faili meçhul dosyalar bakımından önemli bir dosya. Soruşturmaların arkasında bir siyasal irade, hükümetin iradesi ve adli irade yoktur. Eğer bugün bu dava açılabilmişse Diyarbakır’daki ve bölgedeki avukatların, insan hakları savunucuların ve baroların başarısının sonucudur" dedi.
"İHD’NİN TOPLU MEZAR HARİTASI VAR"
Diyabakır Sur İlçesi tarihi İçkale bölgesinde devam eden ve 26 kişiye ait kafatası ile kemiklerin bulunduğu kazılara da değinen Tanrıkulu, "Diyarbakır’daki kazı bir restorasyon çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkan kemiklerdir. Bunun da arkasında siyasal bir irade yok. Siyasal bir irade varsa, İnsan Hakları Diyarbakır Derneği’nin hazırladığı toplu mezar haritası var. Başbakan, ’bizim dönemizde kazılar yapıldı diyor, halbuki kazılar tesadüfen ortaya çıktı. Bunun arkasında yine siyasal irade yok. İnsan hakları Derneği’nin toplu mezar haritası var, 253 ayrı yerde toplu mezar olduğu iddiası var. Bununla ilgili olarak bir irade ortaya koysunlar" diye konuştu.
"ULUDERE İNCELEMESİNDEN SONUÇ ÇIKMAZ"
Şırnak’ın Uludere İlçesi Irak sınırında 34 kişinin hayatını kaybettiği hava operasyonuna da değinerek hükümeti bu ölümlerden sorumlu tutan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, şöyle dedi: "İnsan Hakları Komisyonu’nun da başkanvekili olarak söylüyorum, 40 gün geçmesine rağmen henüz olay yerine gidilmemesi de Türkiye’ye özgü bir durumdur. Hava muhalefeti engel değil, bu işlere. Genel başkanımız olaydan hemen sonra Van’dan Uludere’ye 7 saatlik karayoluyla gitmiştir. Uçağın veya helikopterin olmadığı bir yerde İnsan Hakları Komisyonu gidip inceleme yapamayacak mı? Dinlemeyecek mi? Dolayısıyla hava şartlarının mazaret gösterilmesini bu olayın küçümsenmesi olarak görüyorum. İnsan Hakları Komisyonu anında gitmeliydi. Anında inceleme yapmalıydı. Herkesten önce orada olmalıydı, oradaki mağdurları dinlemeliydi. Ama maalesef bunları bugüne kadar yapamamıştır. Bundan sonra yapılacak incelemenin de olayın vahameti karşısında, olayın vahametine denk düşecek bir inceleme olacağını tahmin etmiyorum."


"ÖLÜMLERDEN PİLOTLAR DEĞİL HÜKÜMET SORUMLUDUR"


Ölümlerin kesinlikle bir kaza sonucu meydana gelmediğini savunan Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kesinlikle bu bir kaza değildir. Engellenmemiş, engellenmek istenmemiştir. Büyük bir tirajedi ve facia vardır. Vicdanları yaralayan bir olay vardır. Bu uçaklar, dünyanın en gelişmiş savaş uçaklarıdır. İçindeki bombalar, insanları imha etmeye yönelik bombalardır. Dolayısıyla bunları kaldırmışsanız, imha etmek amacıyla atıyorsanız, öldürmek amacıyladır, sağ yakalamak amacıyla değildir. Buna bir kaza demek hükümete özgü bir jargon olur. Bu bir kaza değil, doğrudan doğruya sonucu tasarlanmış bir operasyon ve ölümdür. Bana göre bunun sorumlusu ne uçaktaki pilotlardır ne de bombayı atanlardır. Bunun sorumlusu birinci derecede demokrasilerde siyasal iktidar ve hükümettir."


"İNSANLARIN VİCDANINI ACISINI PARAYLA SATIN ALAMAZSINIZ"


Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, "Başbakanlık bütçesinden 100 bin lira daha göndereceğiz" sözlerine atıfta bulunan Tanrıkulu, "İnsanların vicdanını, acısını parayla satın alamazsınız. O para da Başbakan’ın cebinden çıkan bir para değil. Onun söyleneceği yer de grup toplantısı değildir. Eğer bir yardım yapılacaksa bu kamuoyunun önünde insanların acısıyla alay eder gibi yapılmaz. Başbakan, bunu bir reklam meselesi yaparak, insanların acısını bir sefer daha derinleştirmiştir. İlk önce failleri ortaya çıkartın. Adalet, duygusunu tatmin edin. Zaten insanlar dava açarlar, 100 değil, 200 bin lira da kazanırlar buradaki adliyelerde. Bunun yolu var. Bunu bir telafi mekanizması olarak da ortaya koyması da acizliğini ortaya koyuyor" dedi.


POLİS AÇIKLAMAYI ENGELLEMEYE ÇALIŞTI


Tanrıkulu’nun adliye bahçesinde açıklama yapmaya başladığı sırada gelen bir polis memuru, "Haydi burayı boşaltıyorsunuz" dedi. Bunun üzerine Tanrıkulu, "Sözümü yarıda kesme olur mu? Sizin bakımınızdan doğru olmaz, yaptığınız doğru değil. Başlamadan önce deseydiniz olur da ama açıklama yaparken sözümü kesmeyin" dedi. Adliye polis amirinin devreye girmesiyle tartışma büyümeden önlendi.

Radikal, 03.02.2012


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.