Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Nerede Ermeni varsa konuşacağız

Nerede Ermeni varsa konuşacağız

Star, 23.12.2011

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fransa meclisinin dün kabul ettiği 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının Avrupa'yı Ortaçağ'a geri götürdüğünü belirterek, "Fransa ulusal meclisinin aldığı kararla Ortadoğu'daki diktatörler arasında hiçbir fark yoktur" dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Marriot Otel'de bu yıl dördüncüsü düzenlenen Dışişleri Bakanlığı Büyükelçiler Konferansı'nın açılış konuşmasını yaptı.

Davutoğlu, konuşmasının bir bölümünde Fransa meclisinin aldığı karara değinerek, "Avrupa için vizyon üretemeyen, Avrupa'nın geleceğini planlayamayan ve Avrupa'da tarihin akışını anlamayan bazı kısır siyasilerin küçük siyasi hesaplar adına, bir seçim adına Avrupa'nın değerlerini ayaklar altına aldığını" söyledi.

Davutoğlu, "Biz kendi tarihimizle yüzleşir ve hesap veririz ama bütün Avrupalıların dünkü Fransız ulusal meclisinin kararından sonra oturup bir kere daha ister 'verstehen' diyerek ister 'understand' diyerek bir müddet dursunlar ve düşünsünler, çağrımız bu: Avrupa nereye gidiyor?" diye konuştu.

Davutoğlu, dünkü kararla birlikte Avrupa'nın Ortaçağ'a döndüğünü belirterek, "Nasıl Kaddafi rejimi, Bin Ali rejimi, Esad rejimi kendi halklarına ne düşünlemeleri gerektiğini, neyin düşünülmesinin yasak olduğunu veya neyi düşünmenin doğru olduğunu dikte ettilerse, dün de Fransa ulusal meclisi ve arkasındaki siyasi liderler Avrupalılara neyi düşünmeleri gerektiğini ve neyi tartışmamaları gerektiğini dikte etmişlerdir ve bu anlamda Fransa ulusal meclisinin aldığı kararla Ortadoğu'daki diktatörlükler arasında hiçbir fark yoktur" ifadesini kullandı.

"Eğer demokrasi, seçimler yaklaştığında oyları alabilmek adına bütün Avrupa değerlerini ayaklar altına almaksa, işte o zaman AB'nin geleceği ve Avrupa demokrasisinin geleceği gerçek bir tehdit altındadır" diye konuşan Davutoğlu, Fransız entelektüellerine seslenerek, Avrupa'nın değerlerine sahip çıkmaları çağrısında bulundu. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Biz sesimizi yükselteceğiz. Bizim böyle bir haksızlık karşısında sesimizin kısılacağını, 'zamana yayalım bunu' diyeceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Dün sayın Başbakanımızın da çok net söylediği gibi dünyanın her yerinde sesimizi yükselteceğiz. Tek bir yerde sizlerin sesinizin kısık olmasını istemiyorum. Hiçbir yerde boynumuzu eğmeyeceğiz. Bize yapılan baskılara karşı hiçbir yerde sessiz kalmayacağız. Onların yasak olduğu yerlerde gideceğiz ve açık ve gür sesle 'biz bu iddiaları tanımıyoruz' diyeceğiz."

"Avrupa için vizyon üretemeyen, Avrupa'nın geleceğini planlayamayan, Avrupa'da tarihin akışını anlamayan kısır bazı siyasetçilerin Avrupa'nın değerlerini ayaklar altına aldığını" söyleyen Davutoğlu, Avrupa'nın felsefi, ekonomik ve siyasi olarak nereye gittiğinin önemli bir soru olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, "Fransa Meclisi'nin dünkü aldığı kararla felsefi ve düşünsel olarak Avrupa Orta Çağ'a dönmüştür" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nasıl Kaddafi rejimi, Bin Ali rejimi, Esad rejimi kendi halklarına ne düşünlemeleri gerektiğini, neyin düşünülmesinin yasak olduğunu veya neyi düşünmenin doğru olduğunu dikte ettilerse, dün de Fransa ulusal meclisi ve arkasındaki siyasi liderler Avrupalılara neyi düşünmeleri gerektiğini ve neyi tartışmamaları gerektiğini dikte etmişlerdir ve bu anlamda Fransa ulusal meclisinin aldığı kararla Ortadoğu'daki diktatörler arasında hiçbir fark yoktur.

Bakan Davutoğlu, eleştirmeye ve tartışmaya hazır olmayanlara gidip 18. yüzyıl Fransız aydınlanmasının öncülerini okumaları tavsiyesinde bulunarak, 16 ve 19. yüzyılda yaşanan büyük din, mezhep ve etnisite çatışmalarındaki dogmaları tekrar okumaları gerektiğini belirtti. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer demokrasi, seçimler yaklaştığında oyları alabilmek adına bütün Avrupa değerlerini ayaklar altına almaksa, işte o zaman AB'nin geleceği ve Avrupa demokrasisinin geleceği gerçek bir tehdit altında demektir. Ben buradan Fransız entellektüelleri başta olmak üzere bütün Avrupa entellektüellerine seslenmek istiyorum: Bu değerlere sahip çıkın. 19. yüzyılı Avrupa yüzyılı yapan o değerlerin sahipçileri olsunlar.

Onlar da seslerini yükseltsinler. Biz zaten sesimizi yükselteceğiz. Bizim böyle bir haksızlık karşısında sesimizin kısılacağını, (zamana yayalım bunu) diyeceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Dün Sayın Başbakanımızın da çok net söylediği gibi dünyanın her yerinde sesimizi yükselteceğiz. Tek bir yerde sizlerin sesinizin kısık olmasını istemiyorum. Hiçbir yerde boynumuzu eğmeyeceğiz. Bize yapılan baskılara karşı hiçbir yerde sessiz kalmayacağız. Onların yasak olduğu yerlerde gideceğiz ve açık ve gür sesle (biz bu iddiaları tanımıyoruz) diyeceğiz."

Davutoğlu, özellikle Fransa'daki büyükelçilere seslendiğini, Fransa'da sadece Paris'te büyükelçi olmadığını söyleyerek, şunları bildirdi:

"Engin Bey (Türkiye'nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilcisi Engin Soysal) bakıyor oradan (Strasbourg'da ne olacak?) diye. Avrupa Konseyi, insan hakları mahkemesinin baş şehri, fikir özgürlüğünün baş şehri Strasbourg Fransa sınırları içinde. Özellikle de Avrupa Konseyi'nde sesimizi yükselteceğiz. Eğer Avrupalılar kendi değerlerini sahip çıkmıyorlarsa, biz o değerlere sahip çıkacağız."

Bakan Davutoğlu, Fransız Senatosu'na da seslenerek, "Şimdi bu değerlerin nihai koruma mevzini size dönüştürdüler. 577 kişilik Meclis'te, 50 kadar yani yüzde 10'dan az milletvekilinin katılımıyla oluşturdukları bir bombayı, fünyesi çekilmiş şekilde Senato'nun önüne koydular. Bize de hep (merak etmeyin, Fransa'da ortak akıl vardır, ileri aşamalarda bu durdurulur" mesajı yolluyorlar. Bundan sonra sınavda olan biz değiliz, Fransa Senatosu, Fransız toplumu ve halkıdır. Bakacağız ve göreceğiz bu sınavı nasıl geçecekler veya geçemeyecekler? Dünyada hiçbir yasakçı zihniyet yaşamamıştır, bu yasakçı zihniyetin yaşaması da mümkün değildir."

Fransa'daki Türk vatandaşlarının dün ilk kez ayağa kalktığını söyleyen Davutoğlu, "Onlar ayakta olacaklar ta ki bu yasakçı zihniyet yok edilene kadar, ta ki bu millete yapılan haksızlık bertaraf edilene kadar" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün uygulanacak tedbirleri açıkladığını hatırlatan Davutoğlu, bu tedbirlerin ilk aşama olduğunu belirterek, "Her aşamasında Fransa'nın atacağı adımlara göre bu tedbirler daha da şiddetlenecek veya daha hafifleyecektir. Her aşamasında Ankara'da bunu değerlendireceğiz. Bundan sonra alacağımız kararlar bu çerçevede kesin ve kararlı bir tutum olacak" dedi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü artık onların daha önce yaptıkları gibi dikte ettiklerinde o dikteyi kabul etmek zorunda kalan bir Türkiye yok. IMF kapısı önünde borç bekleyen bir Türkiye yok. Bölünür müyüm korkusu, Sevr paranoyası ile defansif alanlara çekilmiş bir Türkiye yok. Dünyanın her yerinde diplomasi yapan, gücünü her yerde gösteren bir Türkiye var, Türk başbakanı gittiğinde bütün Libya'nın, Mısır'ın, Tunus'un ayağa kalktığı bir Türkiye var. Kalplere konuşan bir Türkiye var."

Bakan Davutoğlu, Saraybosna'da geçirdiği Ramazan Bayramını da anlatarak, oradaki bir konuşmasında "Eğer bütün şehirler yıkılsa ve Bosna ayakta kalsa, o bütün dünyayı yeniden inşa eder" diye Türkçe seslendiğinde bütün dinleyicilerin ayağa kalktığını anımsattı.

Ermenilere de seslenen Davutoğlu, ABD'ye gittiğinde bütün büyükelçi ve konsolosları topladığını ve diaspora kavramını değiştirme talimatı verdiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Anadolu topraklarından göçmüş, dini ve mezhebi ne olursa olsun her birey, bizim diasporamızdır. Fransızların bu bağnaz tutumuna ve Ermenistan ve bazılarının sürekli tahrik etmeye çalıştığı tarihe dayalı nefret duygularına karşı nerede bir Ermeni varsa gideceğiz ve konuşacağız. Ortak tarihimizi, on asır nasıl beraber yaşadığımızı ama sonra 20. yüzyılın son çeyreğinde kimlerin fitnesi ile, Fransa'nın ve bazı sömürgecilerin fitnesi ile aramıza nasıl fitne sokulduğunu anlatacağız. Önce Ermeni dostlarımızın da kalbini tek tek kazanacağız. Nasıl içerde muhtemel ve mutlak tehdit tanımını yıktık, dışarda da bütün Ermeniler bütün Ortodokslar veya başkaları muhtemel tehdittir algısını yıkacağız. Her bir Ermeni ile, Türkiye'den göç etmiş her bir Rum ile konuşacağız. Ortak geçmişimizin parıltılı yüzyıllarını da konuşacağız. "

Davutoğlu, Türklerin Yahudi soykırımına karşı Yahudilere nasıl kucak açtığına bütün dünyanın şahit olduğunu söyleyerek, İsrail ile sorun yaşanabileceğini ama her biri Yahudi ile de ortak geçmişin konuşulacağını bildirdi. "Bizim tarihten çekineceğimiz birşey yok" diyen Davutoğlu, aksine tarihi ve coğrafyayı büyük bir güç merkezi olarak gördüklerini kaydetti.


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.