Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: Milletin kiracı değil, ev sahibi olduğu bir anayasa yapılmalı

Erdoğan: Milletin kiracı değil, ev sahibi olduğu bir anayasa yapılmalı
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam kampında iç ve dış siyasî gelişmelere ilişkin önemli mesajlar verdi, sivil anayasanın çerçevesini çizdi.

Millet eliyle yapılacak yeni anayasanın bütün vatandaşlara kendi ülkelerinde 'ev sahibi' olduklarını hissettiren bir metin olacağını söyledi. "Bu anayasa, kiracı ile ev sahibi arasında bir mukavele değil, her vatandaşımızın hukukunu güvenceye alan bir toplumsal mutabakat metni olmalıdır." diyen Başbakan, muhalefete de şu çağrıyı yaptı: "Gelin bu üzümü yiyelim, bağcıyla uğraşmayalım."

Erdoğan, konuşmasında lüks tüketim ürünlerine ilişkin ÖTV'deki artışa yönelik eleştirilere de cevap verdi. "Açık konuşayım. Öyle kelimeleri sağa sola kaydırmayı sevmem." diyen Erdoğan, ardından, "Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak? Kalkıp da Porsche kullanacağına, lüks 2000 CC silindirin üzerinde kullanacağına Fiat kullan, Volkswagen kullan, düşür harcamayı." tavsiyesinde bulundu. Cari açığın fazlalığına dikkat çekerek, "İşi sıkı tutmayıp biz de Yunanistan'ın durumuna mı düşelim? Eşeği sağlam kazığa bağlayacağız." diye konuştu. Başbakan'ın diğer mesajları özetle şöyle:

Yeni anayasa bürokratik ideolojilerin değil, milletin eseri olacak: Sözleşme, toplumsal mukavele gibi kavramların hepsinin sınırlayıcı olduğunu düşünüyoruz. Bütün vatandaşlara kendi ülkelerinde ev sahibi olduklarını hissettiren, bu anayasa kiracı ile ev sahibi arasında bir mukavele değil, istisnasız her vatandaşımızın hukukunu güvence altına alan toplumsal bir mutabakat metni olmalıdır. Başta Cumhuriyet'imizin bekası olmak üzere, bütün kazanımlarımızın güvencesi de demokrasidir, millet iradesidir. Devletimizin hukuk zeminini sağlam kılmaktır, gerisi teferruattır, detaydır, usule ilişkindir. Herkese çağrımız şudur. En az Türkiye büyüklüğünde düşünün. Zira Türkiye yeni dünyanın kutup yıldızı olmak için sabırsızlanıyor. Eski yanlışların yerine doğruları koymak mecburiyetinde.

Geçmişin muhasebesini yapmazsak bu karanlık film başa sarabilir: Yolsuzluk, yoksulluk, başını almış gidiyordu. Kökü asırlar öncesine uzanan bu millet, bu kahırlı manzaraları, kendine de ülkesine de yakıştıramıyordu. Geçmişi kolayca unutup, millet olarak bize çok ağır bedeller ödetmiş o karanlık yılların muhasebesini yapamazsak bu karanlık film yeniden başa sarabilir. Ben üniversite yıllarımı, ortaokul yıllarımı unutamam. Tarih tekerrür etmez. Ama ibret almazsak yeniden tekerrür edebilir.

Demokrasiyi ona buna peşkeş çekenlerin aramızda yeri yok: Kartvizitinde siyasetçi yazdığı halde, her sıkıntıya girdiğinde kapı kapı dolaşıp kurtarıcı arayanların, demokrasiyi ona buna peşkeş çekme arayışı içinde olanların bizim aramızda yeri yoktur, olmayacaktır. Milletin hissini, zikriyatını, duruşunu beğenmeyenlerin, bizi milletten ayrı düşürecek şeylerin bizim kitabımızda yeri yoktur, olmayacaktır. Biz olduğumuz gibi görüneceğiz, göründüğümüz gibi olacağız.

Ocaklar söndüren caniler, sonunda kaybedecekler: Gözünü kırpmadan masum insanların canına kastedenler meşru bir davanın savunucusu olduklarına hiç kimseyi inandıramazlar. Türkiye'nin ayağına zincir olmak isteyen, genç, kadın, çocuk, hamile, işçi, köylü demeden ocaklar söndüren caniler, sonunda mutlaka ama mutlaka kaybedecekler. Terör en çok da aklıselimin kaybolmasını istiyor. Bu millet bu büyük tuzağa evelAllah düşmeyecek.

Milletvekillerimin çoğu kirada oturuyor: Bazı ürünlere zam yaptık. Alkol, tütün, lüks araçlar vesaire. Tabii hemen başladılar. Milletvekilleri kendi maaşlarına baksın. Eline diline dursun ya. Şu bizim 9 yılık süreçte biz milletvekillerine zam yapmadık. Sadece en düşük memur ne alıyorsa milletvekili onu aldı. Her milletvekilinin altında bir araba diyor. Bir televizyon kanalında izledim. Benzinlerini, uçak paralarını veriyor vesaire falan. Yahu bu, terbiyesizliktir. Biz iktidara geldik milletvekillerinin bütün lojmanlarını sattık yahu. Bu milletvekilleri lojmanlar satıldığı zaman kalkıp da en ufak bir ses çıkarmadılar. Şu anda benim milletvekillerimin çoğu kirada oturuyor. Ayıptır yahu.

Piyasaları etkilemek haddinize değil, gereğini yaparız: Krizin Türkiye ekonomisine kalıcı ve olumsuz bir etkisi olmayacaktır. Ama piyasaları provoke etmek isteyenler olursa onlar da bilsinler ki karşılarında biz olacağız. Ne gerekiyorsa onu yapacağız. Şu anda inşaat sektöründe buna benzer şeyler var. Özellikle demirde bu yapılıyor. Bakanıma bunu söyledim. Eğer bu böyle devam ederse karşınızda beni bulacaksınız. İnşaat sektörü önemlidir, kalkıp da piyasaları böyle etkileme yoluna gitmek haddinize değildir. Gereğini yaparız.

 

BDP'ye 'başörtüsü' önergesi eleştirisi

Bakıyorsunuz bir grup çıkıyor, hemen pat bir tane önerge sunuyor. Başörtülü kardeşlerimi niye istismar ediyorsun? Senin böyle bir derdin yok ki. Dini Zerdüştlük olan bir anlayışın böyle bir derdi olabilir mi? Dert istismar. Acaba AK Parti'yi köşeye nasıl sıkıştırırız? Geç o işi geç. Siz bizi köşeye sıkıştıramazsınız. Bu millet kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Bu iş konuşulmaz. Bu iş yaşanır, yapılır. Ama bu ülkeyi lüzumsuz olarak germeye de kimsenin hakkı yok.

 

İlerleme raporu AB'nin akıl tutulmasının göstergesi

İlerleme raporu bazı alanlarda AB'nin ciddi bir akıl tutulması içinde olduğunu gösterdi. Müzakere sürecini tıkayan sorun alanlarında hâlâ AB tarafından statükocu bir anlayışın benimsendiğini bir kez daha gördük. 'Ne yapayım da Türkiye'ye çamur sıçratayım' anlayışı. İçeride ve dışarıda hiçbir şahsî ve sorumsuz davranışın Türkiye'nin reform çalışmasına gölge düşürmesine müsaade etmeyeceğiz. Vize meselesinin de Türkiye'ye bir lütuf olmadığını hatırlatmak istiyorum.

Güney Kıbrıs'ın dönem başkanlığı yok hükmünde

Güney Kıbrıs'ın barış görüşmelerini sabote eden sorumsuz hareketlerini herkes ibretle izliyor. Kıbrıs bizim milli davamız. Bu sorun artık AB için bir namus meselesidir. AB, 2004 yılında yaptığı tarihi hatadan geri dönerek, KKTC ile ticareti başlatacak ya da Rum kesimine tanıdığı imtiyazla bu kara lekeyle yaşamak zorunda kalacaktır. 2012 Temmuz'unda dönem başkanlığında Türkiye olmayacak. Bizim için yok hükmünde olan bir sözde ülkeyle aynı masaya oturmayız, oturmayacağız. Muhatabımız olmayan bir Güney Kıbrıs vardır.

Zaman, 16.10.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.