Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Örnek'in yayınlanmayan günlükleri Ergenekon iddianamesinde

Örnek'in yayınlanmayan günlükleri Ergenekon iddianamesinde  

Emekli Oramiral Özden Örnek'a ait "Günlükler"in hiç yayınlanmayan bölümleri de Ergenekon davasının eklerine girdi. 
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen "Darbe Günlükleri" nin daha önce yayınlanmamış bölümleri de 13. Ağır Ceza Mahkamesi'nde duruşmaları devam eden ve adına "Ergenekon" denilen dava hakkında hazırlanan ikinci iddianamenin ek delil klasörleri arasında yer aldı.

İLK KEZ NOKTA'DA YAYINLANMIŞTI

İlk kez 2007'nin Mart ayında Nokta Dergisi'nde Alper Görmüş tarafından gündeme taşınan "Günlükler" in, 2003 ve 2004'te tasarlandığı iddia edilen Ayışığı ve Sarıkız darbe planları ile ilgili bölümleri yayınlanmıştı.

Örnek'in, 1957'den beri düzenli olarak tuttuğu 3 bin sayfalık günlüğün geri kalanı ise sır olarak kaldı. Özden, kamuoyunda geniş yankı uyandıran ve Nokta'nın kapanmasına neden olan bu "Günlükler"in kendisine ait olmadığını iddia etti ve Alper Görmüş hakkında "hakaret" ve "iftira" davası açtı.

Açılan davadan beraat eden Görmüş, 7 Mart 2008 tarihinde elektronik ortamdaki günlüklerin bir kopyasını CD halinde Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz'e verdi. Günlüklerin kime ait olduğuna dair tartışma devam ederken Alper Görmüş, savcılığın (Zekeriya Öz) yaptırdığı araştırma sonucunda günlüklerin Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığını tespit ettiğini açıkladı.

ERUYGUR VE BALBAY'DA ORTAYA ÇIKTI

2007'den beri "darbe" konulu her tartışmanın odağına oturan "Günlükler", 5 Temmuz 2008'deki 6. Dalga Operasyonu kapsamında gözaltına alınan eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ile Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'da ele geçirildi.

'MESLEĞİM BİR HIRSIZ İLE APTALIN ESİRİ OLDU'

Erdil intihar etmeyi düşünmüş

31 Ağustos 2004

Özden Örnek, Tuzla'da gördüğü İlhami Erdil'in kendisine nasıl dert yandığını şöyle yazıyor: "Tuzla'ya gittik. Eski komutanlardan sadece İlhami Paşa gelmişti. Beni görünce hemen yanıma geldi ve çok üzüntülü dolu gözler ile "Kardeşim bu işten bıktım ayın dördünde savcı tekrar ifademi alacakmış bana haber göndermiş. Sorgulayacağı konuda Bahri'nin verdiği ifade ile ilgili ve evimi nereden satın aldığım konusu. Benim bir tane evim var. Herkesin kaç tane evi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben çok yıprandım artık dayanamıyorum. Her türlü hastalığa yakalandım. İntihar etmeyi bile düşünüyorum. Beni Heybeliada'ya gömersiniz ve küçük bir tören yaparsınız" dedi. Onu bu halde görmek gerçekten üzüntü vericiydi. Bahri ile dün olan konuşmamızı kendisine anlattım. Hemen tutumu değişti ve hoşuna gitti. "

"ERDİL'DEN İLK KEZ 1994'TE KUŞKULANDIM"

29 Kasım 1999

Örnek, İlhami Erdil'in 'şüpheli bazı işler yaptığından "ilk kez 1994 yılında kuşkulandığını da yazıyor:

"Ora. İlhami Erdil'in şüpheli bazı işler yaptığına dair ilk kuşkularım 1994 yılında ben lojistik başkanı iken başladı. Bize gelen bazı ihbarlar sonucu Komutan emri gereğince tüm satınalma komisyonunu dağıtacak şekilde bir planlama içine girmiştik. Per Bşk. Tuğa. Metin Acımuz'a konuyu donanma K. ile görüşmesini bildirdim. Ancak hiç ummadığımız şekilde bir reaksiyon ile karşılaştık. Memnun olacağına komisyon başkanının yerinde kalmasını istedi. O zaman aralarında gizli bir ilişki olmasından kuşkulandım. Bu ilişki hakkında ilk dedikoduları aynı yıl Yzb. Hızarcıoğlu'ndan öğrendim. Donanma Komutanı yapılan ihaleleri adamlarına verdirerek komisyon alıyordu.

"KIZININ CİP'İ VAR!"

"Kızının altında şimdi bir tane jeep var. Şoförünü Yzb. Yalçın Ankara'daki erlerin arasından seçiyor ve bu er yasal olmayan bir şekilde kızına şoförlük yapıyor. Jeep'in Sefer Ulusoy tarafından hediye edildiğini sonradan öğrendim. Şoför erler ise Yıldız lojmanlarının altında kendilerine yapılan yerlerde kalıyorlar."

(Genelkurmay Askeri Mahkemesi tarafından hakkında açılan davada "haksız mal edinme" suçundan 3 yıl hapse mahkum edilen ve bütün askeri terfileri geri alınan Deniz Kuvvetleri eski Komutanı İlhami Erdil, 3 Temmuz 2007'de Tekirdağ Saray Cezaevi'ne konulmuştu. Eski TCK'nın 59. maddesine göre cezası 6'da 1 oranında indirilerek 2 yıl 6 ay olarak kararlaştırılen Erdil, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında tahliye olmuştu. ) 

ORG. ALPKAYA'NIN KONUŞMASI KAYDEDİLMİŞ

30 Temmuz 2003

30 Temmuz günü Ankara'ya gittik. Kuvvet komutanının ziyaret ederek orduevine geri döndüm. Kendisini ziyaret esnasında havaların sıcak olması ve rutubetten konuştuk. Sonra bana 92 idari soruşturma açtırdığını ve bunlardan 58 adedi için adli soruşturma emri verdiğini anlattı. Herkesin başarı ölçüsü değişik. Geri geldikten bir müddet sonra Albay Belgütay Varımlı'nın geldiğini söylediler. Kendisini kabul ettim ve bana bir ses dosyasının kayıtlı olduğu bir disket verdi. Ses file'da kendisinin Genelkurmay Başkanı (HİLMİ ÖZKÖK) ile 24 Haziran 2003 günü yaptığı bir konuşma var. Daha önce bana söylediklerinin aynısı kayıtlı. Kayıtın içerisinde Bülent Paşa ile 6 Ocak 2003 tarihi 18:00'da buluştuğunu ve bu buluşma için Bülent paşa (Dnz. Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Alpkaya) tarafından kendisinin Deniz Kuvvetlerini binasının en az kullanılan E kapısından gelmesinin istendiğini belirtiliyor.

HIRSIZ VE APTAL

Adeta bir müsabakayı kazanmış gibiydim. Yaşadığım bunca olaydan sonra ulaştığım nokta benim için mutlu sondu. Belki bundan sonra daha çok yorulacaktım ama bahriyeye daha çok şeyler vereceğime inanıyordum. Zavallı mesleğim iki yıl bir hırsızın arkasından iki yıl daha bir aptalın esiri olmuştu. Son dört yılda kaybettiğimiz değerlerin ve maddiyatın bana göre yerine konması çok zordu.

VATAN'ın NOTU: Özden Örnek'in hırsız olarak itham ettiği ismin Deniz Kuvvetleri eski Komutanı İlhami Erdil, aptal olarak itham ettiği ismin ise Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Alpkaya olduğu anlaşılıyor.

Eruygur ile Balbay'daki günlükler Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı kesinleşen günlüklerle karşılaştırıldı. Günlüklerin aynı olduğu anlaşılınca da soruşturma savcıları tarafından geçtiğimiz Pazartesi günü avukatlara CD halinde sunulan ek delillerin 208 nolu klasöründe yer aldı.

Daha önce kamuoyuna yansımayan bölümleri içeren bu günlüklerde Özden Örnek'in, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmayı beklerken geçirdiği gerilimli süreci, komutanların kendi aralarındaki çekişmeleri ve Örnek'in bazı işadamlarıyla ilişkileri tüm detaylarıyla yer aldı.

VATAN, 13. Ağır Ceza Mahkamesi'nde duruşmaları devam eden ve adına "Ergenekon" adı verilen davanın ek delil klasörleri arasında yer alan günlüklerin çarpıcı bölümlerini derledi.

Asker: Bize meydan okudunuz

Erdoğan: Bu tabir doğru değil

Özden Örnek'in ek klasörlerde yer alan günlüklerinin en çarpıcı bölümlerinden biri 2003'teki YAŞ toplantısında askerlerle Başbakan Erdoğan arasında geçen sert tartışma...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2003'te katıldığı ilk Yüksek Askeri Şura Toplantısı'nda 18 subay irticai faaliyette bulunduğu gerekçesi ile ihraç edilmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül bu kararlara şerh koymuştu. Toplantının gergin geçtiği kamuoyuna yansısa da detaylar pek konuşulmamıştı. Daha ilk dakikasında tavırlı başlayan YAŞ'ta, dönemin kuvvet komutanları ile Başbakan Erdoğan arasında geçen sert tartışmalar ve gerilim dozu yüksek toplantının atmosferine dair detaylar Özden Örnek'in günlüklerinde en ince ayrıntısına kadar yer aldı. Şener Eruygur'dan ele geçirilen 1 Ağustos başlıklı Özden Örnek'e ait günlüğe o günün gerilim dolu atmosferi satırlara şöyle yansıdı:

SELAMLAMADIK

1 Ağustos 2003

. RTE (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan) Genelkurmay Başkanı (Orgeneral Hilmi Özkök) ile beraber salona girdi. Salonda bulunan tüm orgeneraller ve amiraller kendisine ne selam verdiler ne de ayağa kalktılar. Başbakan ilk olarak açılış konuşmasını yaptı. Adamın bütün konuşması bir takiyye idi. Anayasa'nın değiştirilemeyen maddelerine gönderme yaptı ve Atatürk'ten bahsetti. Bunun üzerine ordudan ihraç edileceklerin görüşmesine geçildi. 18 kişinin durumu görüşülmeye başlandı."

İKİ MEKTUP

MSB. (Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül) Geçen şurada olduğu gibi bu Şura'da da çekince koyacağını ve bu çekinceyi tüzüğün 24.inci maddesine göre doğal hakkı olduğunu ifade etti.

Arkasından Başbakan da kendisinin de çekince koyacağını açıkladı. Bunun üzerine üyelerden bazıları söz alarak konuşmak istediler.

Asporuk Paşa (Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk) iki mektup okudu. Genel teması irtica nedeni ile ihraç edilmiş olan iki astsubayın pişmanlık duygularına dair olan mektuplardı. Hükümete mesaj ise bizim yaptığımız iyidir, atılanlar bile bizi teyit ediyor.

DOĞAN ÇIKIŞTI

Çetin Doğan General ise "Siz Aralık Şurası'nda da çekince koydunuz (Abdullah Gül Başbakan olarak katılmıştı 26 Aralık 2000'deki YAŞ toplantısına) ve o günden bugüne hiçbir şey değişmedi. Bizim yaptığımız işlem tamamen yasaldır. Eğer yapılan bu yasal ile işlemi beğenmiyorsanız bugüne kadar yasalı değiştirseydiniz. Tabanınıza hitap edeceğim diye yaptığınız iş ülkeye değil partinize yaramak ve yaranmak üzere yapılmaktadır. Bu nedenle de samimi olduğuna inanmıyoruz ve bunu silahlı kuvvetler bir meydan okuma olarak kabul ediyoruz" dedi.

GÜVEN SORUNU

Söz alan Kara Kuvvetleri Komutanı (Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman) ise "Hükümet ile silahlı kuvvetler arasında büyük bir güven sorunu vardır" dedi. Bilahare söz alan MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç ise, "Atılan askerlerin devlette veya bazı siyasi partilerin hakim olduğu belediyelerde iş bulmaları bizi gücendirmektedir. Bir çeşit bizimle alay edilmekte ve siz atarsanız bizde alırız denmek istenmektedir" dedi. Söz alan Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ise, "Biz çok dikkatli davranıyoruz ve çok esaslı bir elemeden geçiyoruz hata yapma olasılığımız az" dedi ve bir örnek verdi.

TAVSİYE

Yansı ile Genelkurmay Başkanı (Orgeneral Hilmi Özkök) söz alarak, "Şerh koymak yasal hakkınız ancak eğer koymazsanız bu dışarıya bizim bir bütün olduğumuz şeklinde yansıyacaktır ve bu dönemde ihtiyacımız olan konuda budur" dedi.

SIRA ERDOĞAN'DA

Bunun üzerine RTE söz alarak "Bir güven bunalımı yoktur. Bu konuyu abartıyorsunuz, din istismarına bizde karşıyız. Ama anlamadığımız şey güzide silahlı kuvvetlerimiz acaba neden bu sorununu yargı yolu ile halletmiyor. Biz diğer kararların örneği terfilerin yargıya kapalı olmasından yanayız ama atılanlara da ses çıkarmıyoruz. Onların bunu hak ettiğine inanıyoruz ama atma işleminin hukuk yoluyla ve yargıya açık olarak yapılmasını istiyoruz. Silahlı kuvvetlerimiz acaba neden askeri yargıya güvenmiyor. Silahlı kuvvetlere meydan okuma tabirini uygun bulmadım ve yanlış kullanıldığından eminim. Bazı kişilerin atıldıktan sonra devlet bünyesinde iş bulmaları da yanlış bir şey değil. Zira atarak kişiyi cezalandırıyorsunuz. Eğer devlette iş vermezseniz ailesini de cezalandırırsınız" diye bir konuşma yaptı.

Star, 01.05.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.