Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > BDP tüzüğünden 'kardeşlik' çıktı, 'özerklik' girdi

BDP tüzüğünden 'kardeşlik' çıktı, 'özerklik' girdi
Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) 2. Olağan Kongresi bugün Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda yapılıyor. Eşbaşkan adayı Selahattin Demirtaş konuşmasında önemli mesajlar verirken, İran ve Türkiye'nin birlikte planladıkları kara harekatının büyük bir tuzak olduğunu söyledi. Kürsüde futbolcu Arda Turan'ın "Lütfen bu ölümler dursun" sözlerini hatırlatan ÖDP'li Alper Taş ise salonda büyük alkış aldı. Bu arada parti tüzüğünde yapılan değişiklikle 'kardeşlik beyanı' ifadesi çıkartılırken ‘Demokratik özerklik’ ibaresi eklendi.

Kongrede demokratik özerklik sloganı vurgulanırken Türk bayrağı da parti bayrağı ile birlikte salona asıldı. Kongrede ‘Barışın elçisi İmralı’da’ , ‘Özerk Kürdistan demokratik Türkiye’, ‘Demokratik özerklik ile demokratik cumhuriyeti selamlıyoruz’ yazılı afiş ve bayraklar dikkat çekti.

ÖCALAN'IN KARDEŞİ PROTOKOL SIRASINDA

Abdullah Öcalan'ın BDP delegesi olan ablası Fatma Öcalan'la kardeşi Mehmet Öcalan da kongreye katıldı. Öcalan'ın kardeşi Fatma Öcalan delege olmasına karşın Eşbaşkan Gültan Kışanak ile Şerafettin Elçi'nin hemen yanında otururken, erkek kardeş Mehmet Öcalan’a ise Elçi'nin hemen arkasındaki sırada yer verildi.

 

İŞTE BDP'NİN PROTOKOL ÖNERİSİ

Eşbaşkan Adayı Gülten Kışanak konuşmasında BDP'nin Çözüm Önerileri Protokolünü kamuoyuna açıkladı.
İşte o metin:

DEMOKRATİK ANAYASAL ÇÖZÜM SÜRECİNİN TEMEL İLKELERİ Türkiye’de rejimin demokratikleştirilmesi, devletin demokrasiye duyarlı hale getirilmesi ve bütün toplumsal kesimlerin eşitlik hukuku çerçevesinde, barış içerisinde bir arada yaşaması ancak yeni bir toplumsal sözleşme ile mümkündür. Cumhuriyet rejiminin bu günkü Türkiye açısından en büyük ve temel eksiği demokrasiden yoksun olmasıdır. Bu nedenle; yapılacak yeni anayasanın temel hedefi demokratik cumhuriyet olmalı ve adil bir toplumsal sistemi inşaa etmenin önünü açmalıdır. Türkiye toplumunun çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan ‘çok kimlikli’ realitesi yeni anayasanın temel perspektifi olmalıdır. Cumhuriyetin üzerine inşaa edildiği tek dile, tek etnisiteye dayalı ulus yapısı yerine, farklı kimliklerin bir araya gelerek oluşturdukları yeni bir ulus tanımı yani (demokratik ulus), Her şeyin merkezden idare edildiği ve tekçi ulus anlayışına hizmet eden katı merkeziyetçi devlet idaresinin yerine, özerklik hukukunu tanıyan, ademi merkeziyetçi yönetim biçimi, vatanı bir etnik kimliğin yurdu olarak tanımlayan anlayış yerine, tarihsel ve coğrafi isimleri de kapsayan ortak vatan anlayışı yeni demokratik cumhuriyetin esasları arasında olmalıdır. Bu yaklaşım, hem Türkiye’deki bütün yurttaşların ortak demokrasi talebini karşılayacak hem de tarihsel arka planı olan Kürt sorununun kalıcı çözümüne önemli katkılar sunacaktır. Tarihin bu önemli evresinde Bölge ve Dünya düzeyinde önemli, örnek ve öncü bir aktör olmasını arzuladığımız Türkiye’nin bu rolünün hayat bulmasının tek yolu da, daha güçlü bir demokrasi inşaa etmektir. Büyük oranda iç dinamiklerin uzlaşarak kuracakları bir demokrasi, şüphesiz ki güçlü ve sürdürülebilir olacaktır. Bu nedenlerle;
1-Türkiye’de yaşayan tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin, inaçların anayasal güvence altında olduğu, açıkça anayasada yer almalı. Etnik kimlikler arasında alt kimlik-üst kimlik tartışması yapılmamalı. Bu çerçevede, üst kimlik olarak hiç bir etnik kimliğe vurgu yapmayan anayasal vatandaşlık esas alınmalıdır.
2-Herkesin kendi anadilini özgürce ve hiç bir kayıt-koşul olmadan kamusal alan dahil her alanda kullanabilmesi anayasal güvence altında olmalıdır. Anadilde eğitim anayasal bir hak olarak tanınmalıdır.
3- Tüm kültürlerin korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması kamusal bir sorumluluk olarak tanımlanmalı. Bu konuda yürütülen sivil çalışmalar da anayasal güvence altında olmalı.
4-Devletin küçültülüp, sivil alanının ve özgürlüklerin genişletildiği, her türlü vesayete son verilerek halk iradesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesine olanak tanıyan ademi merkezi yönetim sistemine geçilmelidir. Bu çerçevede; bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla arttırılmalıdır. Her türden sivil demokratik halk meclislerinin faaliyetleri anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
5-Çalışanların emeğini ve sosyal haklarını koruyabileceği örgütlenmelere devlet ve hükümet müdahalesi önlenmeli, grevli toplu sözleşme hakkı dahil olmak üzere çalışanların örgütlenme ve mücadele hakkı anayasal güvencede olmalıdır. İLO sözleşmeleri hiç bir çekince olmadan anayasal güvence altında uygulanmalıdır. 6-Kadınların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşama katılımı önündeki her türlü engel kaldırılmalı, gerçek ve fiili eşitlik sağlanıncaya kadar özel önlemler alınmalı, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık insanlık suçu olarak tanımlanmalı ve kadın hakları anayasada özel bir başlık altında düzenlenmelidir.
7-Düşünce açıklama özgürlüğü, örgütlenme hakkı, basın hürriyeti AİHS ve BM sözleşmleri esas alınarak anayasal düzenlemeye kavuşturulmalıdır.
8- Doğanın korunması, ekolojik dengenin bozulmasını önleyecek tedbirlerin alınması Anayasal düzeyde teminat altına alınmalıdır. Bütün bu süreçlerin demokratik bir esasla yürütülmesi ve anayasa inşaa sürecinin katılıma açık olması esas alınmalıdır. Bunun için de;
1-Seçim barajı kaldırılmalı, siyasi partiler kanunu ve seçimlerle ilgili yasalar demokratik temsil hakkını güvence altına alacak şekilde düzeltilmelidir.
2-Siyasi saiklerle tutuklanmış bütün Kürt siyasetçiler ve tutuklu milletvekilleri serbest kalmalı, bunun için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Demokratik siyasetin önünün açılması için TCK, CMK yeniden düzenlenmeli, TMK kaldırılmalıdır. Siyasi amaçlı tutuklamalara hemen son verilmelidir.
3-2011 genel seçimlerinde Diyarbakır’dan milletvekili seçilen Mehmet Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin hukuksuz bir şekilde düşürülmesi karşısında hükümet siyasi olarak telafinin yollarına açık olmalı, Sayın Dicle’nin parlemantoya gelebilmesi için açık bir çözüm iradesi ortaya koymalıdır.
4- Emek, Demokrasi ve Özgülük blokunun temsilcilerinin de içinde yer alacağı bir demokratik anayasa komisyonu kurulmalı, ancak öncelikli olarak, Parlamentoda sayısal çoğunluğu elinde bulunduran ve iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, Emek, Demokrasi ve Özgülük blokunun bu önerilerine ilişkin tutumuna bir açıklık getirmelidir.
5-Demokratik Anayasa Komisyonu, STK’lara, sosyal taraflara ve kanaat önderlerinin etkin katılımına açık olmalıdır. 6-Demokratik Anayasa Komisyonu ile eş güdüm içinde çalışacak bir hakikat ve adalet komisyonu kurulmalı, bu komisyonun arkasında hem TBMM, hem de hükümet iradesi olmalıdır. Her iki komisyon da TBMM’de ve TBMM dışında çalışabilecek yetkinlikte ve yetkide olmalıdır. Komisyonlarda TBMM üyelerinin dışında STK temsilcileri ve uzmanlar da bulunmalıdır.
7-Bütün bu süreçlerin aynı zamanda barışa da hizmet edebilmesi için Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğunu temsilen bir heyetin İmralı’da yüz yüze görüşme yapması, sonrasında görüşmelerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için İmralı sistemine son verilmesi ve kısa vadede ev hapsi, orta vadede ise serbest bırakılması öngörülmelidir.”

Bu metnin açık bir müzakere metni olduğunu belirten Kışanak, hükümete çağrıda bulundu: "Çözümden korkma. Barıştan korkma. Korkacaksan çözümsüzlük siyasetinden ve savaştan kork. Çünkü çözümsüzlük siyaseti yenilmeye mahkumdur. Kazanan demokratik çözüm, onurlu barış ve halkların kardeşliği olacaktır. "

 

DTP eski eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk da kongreye katıldı. BDP'nin Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın tek aday olarak yeniden eşbaşkan seçilmesi bekleniyor. Eski DTP Kars İl Başkanı ve eski milletvekili Mahmut Alınak, “genel merkez barikatını aşamadığı” gerekçesiyle BDP Genel Başkan adaylığından dün çekilmişti.

BENGİ YILDIZ SALONDA YOK

Bu arada BDP Batman milletvekili Bengi Yıldız'ın salonda olmaması dikkat çekti. Yıldız TSK'nın hava operasyonu yaptığı sırada Bodrum'da bir kadınla güneşlenirken görüntülenmişti. Bu görüntüler parti tabanında tepkiye neden olmuştu.

SİYASİ PARTİLER İLGİ GÖSTERMEDİ

Kongreye diğer siyasi partiler ilgi göstermedi. TBMM'deki partilerden Ak Parti ve MHP kongreye temsilci göndermezken sadece CHP'den Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz ve ÖDP Genel Başkanı Alper Taş kongreyi izlemek üzere salona geldi.

Kongrenin başlangıcında saygı duruşu ve bölücü örgüt marşının ardından Başbakan Erdoğan aleyhine sloganlar atıldı. Bu arada partililer PKK'lılar için saygı duruşunda bulunmayan gazetecileri protesto etti.

“ARDA TURAN’IN SÖZLERİNE ALKIŞ YAĞMURU”

BDP kongresine katılan ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Arda Turan’ın "Hem Türk halkına hem Kürt halkına kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hisseden herkese sesleniyorum. Lütfen bu ölümler dursun. Çünkü ölenlerin hepsi bizim evlatlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz" sözlerine teşekkür etti.

Taş, “Hükümetin söyleyemediğini bir futbolcu kardeşimiz söyledi. Arda Turan’ı yürekten kutluyorum. Kendisine teşekkür ediyorum” dedi.

Taş’ın bu sözler salondan büyük alkış aldı.

ARDA TURAN'IN O SÖZLERİ / WEB TV

"SAVAŞ KOŞULLARINDA TOPLANDIK, ÇÖZÜM ÖCALAN PROTOKOLLERİNDE"
 
Bugün görevini tamamlayacak olan Eşbaşkan Filiz Koçali, kongrenin savaş koşullarında toplandığını belirterek, seçilmiş 6 vekillerinin zindanda olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı. İmralı'da Öcalan'ın susturulduğunu söyleyen Koçali, bu kongrede bu savaş için önemli kararlar alacaklarını ifade etti.
 
Başbakan'ın 'PKK ile aranıza mesafe koyun, koymazsanız bedel ödetiriz' sözlerine gönderme yapan Koçali, "Bedel ödemekten korkmayız Başbakan" dedi. PKK ile devletin arasındaki mesafe ne kadar açılırsa o kadar kan döküleceğini söyleyen Koçali, hükümete bu mesafenin kapatılması çağrısında bulundu. Mesafenin kapanması için Öcalan'ın sunduğu son üç protokolün hükümet tarafından kabul edilmesi gerektiğini belirtti.

DEMİRTAŞ: “MECLİS'E DÖNERİZ AMA...”
 
BDP eşbaşkanlığı için yeniden aday gösterilen Selahattin Demirtaş ise konuşmasında AKP ve yandaşlarının her türlü muhalefeti toptancı bir yaklaşımla Ergenekoncu ilan ettiğini söyledi. Ergenekon'un teşkilatlanma olarak feshedildiğini ancak zihniyet olarak Ergenekon'un şu anda iktidarda olduğunu belirtti.
 
Yaşamını yitiren askere, polise, gerillaya ve sivile de yazık olduğunu vurgulayan Demirtaş, çok zorlu ve kanlı bir sürece göz göre göre ilerlerken hiçbir siyasetçinin buna seyirci kalamayacağını ifade etti. Barış konusunda Öcalan ile başlatılan sürecin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini kaydeden Demirtaş, "Hükümet kendisine sunulan protokollere cevap vermelidir. İmralı'daki hukuksuz tecrit derhal sonlandırılmalıdır. Haftalardır yapılmayan avukat ve aile görüşmelerinin yanı sıra sivil heyetlerin İmralı'ya gidişine izin verilmelidir" dedi.
 
Yeni anayasa sürecinde BDP ile acık ve şeffaf bir diyalog sürecinin başlatılmasını isteyen Demirtaş, "Hükümet Kürt sorununu şiddet dışı yöntemlerle nasıl çözeceğini açık bir şekilde kamuoyuna anlatmalı ve BDP'nin desteğini almak için önerilerimize kulak kabartmalıdır" diye konuştu.
 
“PARLAMENTODAN ÇEKİLMEDİK”
 
BDP olarak parlamentodan çekilmediklerini de vurgulayan Demirtaş, ancak genel kurul çalışmalarına katılmaları için asgari demokratik siyaset ortamının oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. "Bugün itibariyle bu koşulların olgunlaştığını görmüyoruz. Bu tavrımızın doğru anlaşılması gerekir" dedi. Demirtaş Kürt halkı için kimseden sadaka ya da lütuf istemediklerini; Türkiye sınırları içinde kendi anadil ve kültüründe yaşamak, kendilerini demokratik özerklikle yönetmek istediklerini söyledi.  

"OPERASYON DA EYLEM DE DURMALI"
 
Demirtaş, konuşmasında iki tarafa da bir çağrıda bulundu. "Bu savaş derhal durmalıdır. Hükümet askeri operasyonlarını, PKK da eylemlerini durdurmalıdır" diyen Demirtaş, PKK'yı dağa çıkaranın BDP olmadığını, devletin hatalı politikaları olduğunu ifade etti. Konuşmasına şöyle devam etti:
 
"Ama BDP devletin bu hatalı politikalarını düzeltmesine yardımcı olarak PKK'nin dağdan inişini sağlayabilir. Çağrımızın ilk muhatabı doğal olarak hükümettir. Hükümet bu muhataplıktan kaçamaz. Varsa hükümetin bir çözüm formülü, açıklamasının tam zamanıdır. Yoksa formülü birlikte oluşturmanın da tam zamanıdır. Bu çerçevede BDP olarak, oluşturulacak bir akil insanlar heyetinde de, hakikat komisyonunda da anayasa konseyinde de yer almaya hazırız. Yeter ki ortaya savaş seçeneği dışında ciddi bir çözüm arayışı çıksın. Biz destek olacağız. Bunun için meclisin açılmasını beklemeye de, BDP'nin yemin etmesini beklemeye de gerek yoktur. Bu irade ortaya çıktıktan sonra BDP bütün süreçlerin önünü açma konusunda rolünü oynayacaktır:"
 
BÖLGESEL SAVAŞ UYARISI
 
İmralı'da devam eden görüşmelerin yeniden başlamasını isteyen Demirtaş, uzlaşmayla çözüm arayan hükümete her türlü desteği ve kolaylığı sağlamaya hazır olduklarını tekrarladı. İran ve Türkiye'nin birlikte planladıkları kara harekatının büyük bir tuzak olduğunu, bu tuzağa düşecek bir Türkiye'nin kendini bir anda bölgesel bir savaşın içinde bulacağı uyarısında bulundu. 

KIŞANAK'TAN 'ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PROTOKOLÜ'

BDP Eşbaşkan adayı Gültan Kışanak, Kürt sorununun çözümü için BDP’nin hazırladığı “Çözüm Önerileri Protokolü”nü açıkladı. Kışanak’ın “yol haritamız” dediği protokolde Türkiye’de yaşayan tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin, inaçların anayasal güvence altına alınması, anadilde eğitimin anayasal bir hak olarak tanınması, bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla artırılması istendi.

Kışanak, BDP 2. Olağan Kongresi’nde Genel Başkan adayı Selahattin Demirtaş’ın ardından kürsüye geldi. “Halkları etnik bir çatışmanın tarafları haline getirmek isteyen seneryoyu bozmak için” BDP olarak bir “Çözüm Önerileri Protokolü” hazırladıklarını belirten Kışanak, “Demokratik Anayasal Çözüm Sürecinin Temel İlkeleri” başlıklı prokol metnini okudu. Türkiye’de rejimin demokratikleştirilmesi, ve bütün toplumsal kesimlerin eşitlik hukuku çerçevesinde barış içerisinde bir arada yaşamasının ancak yeni bir toplumsal sözleşme ile mümkün olduğunu ifade eden Kışanak şöyle konuştu:

“Yapılacak yeni anayasanın temel hedefi demokratik cumhuriyet olmalı ve adil bir toplumsal sistemi inşaa etmenin önünü açmalıdır. Türkiye toplumunun çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan ‘çok kimlikli’ realitesi yeni anayasanın temel perspektifi olmalıdır. Cumhuriyetin üzerine inşaa edildiği tek dile, tek etnisiteye dayalı ulus yapısı yerine, farklı kimliklerin bir araya gelerek oluşturdukları yeni bir ulus tanımı yani (demokratik ulus), herşeyin merkezden idare edildiği ve tekçi ulus anlayışına hizmet eden katı merkeziyetçi devlet idaresinin yerine, özerklik hukukunu tanıyan, ademi merkeziyetçi yönetim biçimi, vatanı  bir etnik kimliğin yurdu olarak tanımlayan anlayış yerine, tarihsel ve coğrafi isimleri de kapsayan  ortak vatan anlayışı yeni demokratik cumhuriyetin esasları arasında olmalıdır.”

“BÖLGESEL DÜZEYDE ÖZERKLİK TANINMALI”

Kışanak, protokülün ilkelerini sıralarken; Türkiye’de yaşayan tüm kimliklerin, kültürlerin, dillerin, inaçların anayasal güvence altına alınmasını, anadilde eğitimin anayasal bir hak olarak tanınmasını, bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla artırılmasını istedi.

Bütün bu süreçlerin demokratik bir esasla yürütülmesi ve anayasa inşa sürecinin katılıma açık olmasının esas alınması gerektiğini kaydeden Kışanak, “Seçim barajı kaldırılmalı, siyasi partiler kanunu ve seçimlerle ilgili yasalar demokratik temsil hakkını güvence altına alacak şekilde düzeltilmelidir” dedi.

Siyasi saiklerle tutuklanmış bütün Kürt siyasetçiler ve tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması ve bunun için yasal düzenlemeler yapılması çağrısında bulunan Kışanak, 12 Haziran genel seçimlerinde milletvekili seçildikten sonra milletvekilliği YSK tarafından düşürülen Hatip Dicle’nin Meclis’e gelebilmesi için açık bir çözüm iradesi ortaya konulmasını istedi.

AKP’yi Emek, Demokrasi ve Özgülük blokunun temsilcilerinin de içinde yer alacağı bir demokratik anayasa komisyonu kurmaya ve bu komisyona STK’ları, sosyal tarafları ve kanaat önderlerini de dahil etmeye çağran Kışanak, “Demokratik Anayasa Komisyonu ile eş güdüm içinde çalışacak bir hakikat ve adalet komisyonu kurulmalı, bu komisyonun arkasında hem TBMM, hem de hükümet iradesi olmalıdır” dedi.

“ÖCALAN KISA VADEDE EV HAPSİNE ALINMALI, ORTA VADEDE SERBEST BIRAKILMALI”

Kışanak, açıkladığı protokolde İmralı’da hükümlü bulunan terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin önerilerini de açıklarken “Bütün bu süreçlerin aynı zamanda barışa  da hizmet edebilmesi için Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğunu temsilen bir heyetin İmralı’da yüz yüze görüşme yapması, sonrasında görüşmelerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için İmralı sistemine son verilmesi ve kısa vadede ev hapsi, orta vadade ise serbest bırakılması öngörülmelidir” dedi.

“AKP HÜKÜMETİ ÇÖZÜM MASASINA ÇEKİLMELİ”

Açıkladığı metnin açık bir müzakere metni olduğunu kaydeden Kışanak AKP hükümetine “Çözümden korkma. Barıştan korkma. Korkacaksan çözümsüzlük siyasetinden ve savaştan kork. Çünkü çözümsüzlük siyaseti yenilmeye mahkumdur. Kazanan demokratik çözüm, onurlu barış ve halkların kardeşliği olacaktır” diye seslendi.

Kışanak, liberal demokrat çevrelere ve basına da seslenirken “Bu gün AKP hükümetinin ‘entegre strateji’ adı altında yürütmeye çalıştığı proje; 90’lı yılların ‘top yekun savaş’ konseptinin yeni adıdır. Bu gidişatı durdurmalıyız. Aklı, vicdanı, sağduyusu olan herkes sorumluluk almalı, çözüm için ‘ölümden başka bir çözüm’ üretmelidir. Sunduğumuz bu çözüm önerilerinin kamuoyunda sağlıklı bir şekilde tartışılmasına olanak tanınmalı, AKP hükümeti çözüm masasına çekilmelidir” dedi.

“BİZ ONURLU BARIŞIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİN SAFINDAYIZ”

Kışanak, BDP ve demokratik Kürt siyaseti olarak, tehdit, şantaj, baskı, sindirme, teslim alma yöntemlerine karşı, bedeli ne olursa olsun “onrurlarını ve direnişi” direnişi tercih edeceklerini belirtirken kendilerine “Herkes safını belirlesin” dendiğini belirterek “Bizim safımız belli ve nettir. Biz demokratik çözümün, onurlu barışın, halkların kardeşliğinin safındayız” dedi. Açıkladığı “demokratik çözüm protokolü”nün kendi yol haritaları olduğunu vurgulayan Kışanak, “AKP çözümü, diyalog ve müzakereyi tercih ederse tüm Türkiye kazanır.

Savaşta ve çözümsüzlükte ısrar ederse; biz yolumuzu yürümekten geri duracak değiliz. Tüm Türkye halklarıyla, demokrat, sol, sosyalist, devrimcilerle, yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.

DEMOKRATİK ÖZERKLİK İFADESİ TÜZÜKTE

Parti tüzüğünde 17 değişiklik ön görülüyor. Bunlardan birincisi ise parti, tüzüğünün demokratik özerklikler uyumlu hale getirilmesi için 1. maddede şu değişiklik ön görülüyor:

Tüzüğün 3. maddesi C fıkrasında yer alan ‘Kardeşliğin temelinin tarihin derinliklerinde yattığını beyan eder’ ibaresi madde metninden çıkarılıyor. Aynı fıkranın son satırındaki ‘demokratik cumhuriyette görür’ ibaresi ‘demokratik özerklikte ve demokratik cumhuriyette görür’ şeklinde değiştiriliyor.

KARDEŞLİK ÇIKTI, ÖZERKLİK GİRDİ, KÜRDİSTAN YOK

BDP kongresinde parti tüzüğüne 'demokratik ve özerk Kürdistan' ibaresinin gireceği iddia edilmişti. Ancak yapılan değişiklikle tüzüğe sadece ‘Demokratik özerklik’ ibaresi eklendi.

Ancak yapılan ikinci büyük değişiklik ise tüzükten, ‘Kardeşlik beyanının çıkarılması oldu. Bu ibarenin devam eden operasyonlara bir tepki olarak çıkarıldığı belirtilirken eski Eşbaşkan Filiz Koçali kongre konuşmasında savaş ortamında bulunduklarını vurgulamıştı.

Koçali ayrıca bugünkü kongrede bu savaşa karşı önemli kararlar alınacağını söylemişti.

“KARDEŞ DEĞİLİZ, EŞİT OLMAK İSTİYORUZ”

Divan Başkanı Osman Özçelik gazetecilerin “BDP kardeşliği bitirdi mi” şeklindeki sorusuna ise, “Kardeş değiliz. Eşit olmak istiyoruz” şeklinde cevap verdi.


KONGREDEN HÜKÜMETE ÇAĞRI

Kongreye verilen bir önergeyle hükümete operasyonları durdur ve Öcalan ile müzakereye yeniden başla çağrısının yapılması kararı çıktı.

Bu çağrının yapılması için verilen önerge oy birliği ile kabul edildi.

Divan Başkanı Osman Özçelik ise kişisel olarak Başbakan Erdoğan’a bir çağrıda bulundu. Başkan, “Esad’a söylediğin ‘operasyonları durdur’ çağrısını biz de sana yapıyoruz. ‘Tutukluları salıver’ demiştin. Sen de tutukluları salıver. ‘Demokrasiye geç’, diyorsun sen de demokrasiye geç. Seni uyarıyoruz” sözleriyle seslendi.
 

Hürriyet, 04.09.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.