Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Halk Meclis’i işaret etti

Halk Meclis’i işaret etti

Ve BDP’den sağduyulu bir ses geldi: Aysel Tuğluk, “Halkımız çözümü Meclis zemininde görüyor” dedi

 

CHP’nin yemin, BDP’nin ise Meclis boykotuyla ısınan siyaset, AKP cephesinden gelen “15 temmuz” restiyle iyice gerildi. Başbakan Erdoğan’ın dün Meclis’e devamsızlık halinde vekilliğin düşmeyeceği kanaatinde olduğunu açıklaması da yükselen tansiyonu düşürmeye yetmedi. Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Aysel Tuğluk, siyasetin bu restleşme ve negatif tartışma gündeminden kurtulması gerektiğini belirterek, mevcut kriz durumunun ancak pozitif öneri ve tartışmalarla aşılabileceğini söyledi.

12 Haziran seçimlerinden sonra siyasetin gündemi, yemin krizi ve Meclis boykotuna kilitlendi. Miting meydanlarında kalmasını umut ettiğimiz karşılıklı suçlama ve atışmalar, maalesef seçimlerden sonra da sürüyor. Diyarbakır’dan rekor oyla seçilen Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülerek yerine AKP’li bir adayın mazbatasını alması, Ergenekon sanıkları Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay ile KCK davasından yargılanan Kürt siyasetçilerin tahliye taleplerinin reddedilmesi, siyaseti ısıtan nedenlerin başında geliyor. CHP’nin yemin etmeme ısrarı ile BDP’nin Meclis boykotundaki kararlı tutumuna AKP cephesinden gelen sert açıklamalar, Meclis’te çözülmeyi bekleyen sorunlarının ertelenmesine yol açtı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devreye girerek yumuşatmaya çalıştığı kriz, AKP cephesinden gelen “15 temmuz” restiyle daha fazla derinleşti. Başbakan Erdoğan’ın, “15 Temmuz sürç-ü lisan” açıklaması da bu gerilimi düşürmeye yetmedi. Zira dün karşılıklı restleşmeler havada uçuştu. CHP cephesinden Meclis Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin “Yüreğiniz varsa vekilliğimizi düşürün” sözleri de siyasetin dünkü havasını yansıtması bakımından önemliydi.

 

Kürt cephesi rahat

Bu siyasi krizin en önemli tarafı kuşkusuz Kürt cephesidir. BDP, Ankara’nın sıcak gündeminden uzakta, Diyarbakır’da karargâh kurmuş durumda. Ankara’yı uzaktan izlemeyi tercih ediyorlar. İlk grup toplantısını Diyarbakır’da yapan BDP’liler, rahat bir görüntü verdiler. Ama bu kez görüntüyü TRT 3’e değil, Roj TV’ye verdiler. BDP’nin Diyarbakır’daki grup toplantısını Roj TV canlı yayınladı. Mesaj şöyle okunabilir: Ankara’da TRT 3 varsa, Diyarbakır’da da Roj TV var; yani hiçbir “eksikleri” yok.

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’daki grup toplantısında ılımlı mesajlar verdi. Doğrusu Demirtaş’ın en dikkat çekici yanı da rahat olmasıydı. Açıklamaları dengeliydi. Başbakan’ın “Yeni anayasayı MHP ile anlaşırsak yaparız” sözlerini Demirtaş, “Bu şansı MHP ile çarçur etmeyin” diyerek, karşılık verdi.

Aysel Tuğluk ile dün yaptığım görüşmede de Kürt cephesinin çok rahat olduğunu gözledim. Bu rahatlıklarını da “haklı olmalarına ve tepkilerinin meşruluğuna” bağlıyorlar. Aysel Tuğluk, BDP’yi krizin mağdur tarafı olarak görüyor, AKP’yi ise krizin yaratıcısı olarak tanımlıyor. Tuğluk, AKP’nin, özellikle de Başbakan’ın “restçi” üslubunun krizin daha fazla büyümesine ve derinleşmesine yol açtığını söyledi. Bu krizin aşılamayacak bir kriz olmadığının altını çizen Tuğluk, Meclis zeminini de son derece önemsediklerini vurguladı. Aysel Tuğluk, özetle şunları söyledi:

“Meclis’te CHP ile boykot ortaklaşmasına gitmiyoruz. Biz kendi zeminimizde siyaset yapıyoruz. 12 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan irade halkımızın Meclis zeminini ne kadar önemsediğini ve çözümü orada gördüğünü de ortaya koyuyor. Birlikte yeni bir anayasa yapmamızı istiyor. Ama halk iradesine yapılan haksızlığın giderilmesini de bekliyor.

Ancak hükümet çözüm için çaba harcama yerine ‘Gelmezlerse vekillikleri düşer, ara seçim olur’ restini çekti. Bence AKP, bu üslubu bırakıp pozitif öneriler getirmeye çalışmalıdırlar.

Üstelik vekillikler düşerse, Kürtlere Ankara’nın yolu da kapanmış olur. Biz demokratik zeminde siyaset yapmak istiyoruz. Bunda ısrarlıyız. Ama yaşanan haksızlıkların telafi edilmesini beklemek de hakkımız. Bunun telafisi için hükümet şu ana kadar hangi pozitif öneriyi getirdi, hangi pozitif tartışmayı başlattı; maalesef göremiyoruz.

Bu Meclis temsili açıdan kurucu Meclis işlevi görebilir. Bu Meclis uzlaşma Meclis’i olacaksa, biz üzerimize düşen rolü oynayacağız.

Ama polis operasyonları ile yargı kararlarına da boyun eğmeyiz. Bundan hükümet sorumludur; bunu çözmek için en azından Meclis’te harekete geçmelidir. Fakat şu ana kadar bu ışığı alamadık.

Hatip Dicle olayı ile diğer tutuklu vekillerimizin serbest bırakılmamasını AKP’nin Kürt siyasetine yön vermesi ve dizaynı olarak değerlendiriyoruz. Kürtler tercihini yaptı, iradesini temsil etmesi için tutuklu adayları rekor oyla seçti; bunu yargı operasyonuyla engellenmesine karşıyız. Halkımızın iradesine müdahale edilmemeli.”

Aysel Tuğluk, ayrıca krizin aşılmasında İmralı’da yapılan görüşmelerin de etkili olduğunu söyledi. Öcalan’ın 15 temmuza kadar heyetle bir görüşme daha yapacağını hatırlatan Tuğluk, “İmralı’da anlaşma olur ve çözüm gelişirse bu sorunlar da haliyle aşılır” dedi.

Taraf, 07.07.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.