Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Haberal sendromu

HABERAL SENDROMU

Bu işte “bir numara” var: Kılıçdaroğlu, daha önce “Mahkeme tahliye etmezse, saygı duyarız” dediği iki Ergenekon sanığı için son anda tavır değiştirip CHP grubunu yemin etmekten tek başına alıkoydu

 

Mehmet Haberal’ın milletvekili seçilmesinin ardından mahkeme tarafından tahliye edilmemesi, yeni partisi CHP’yi adeta teyakkuza geçirdi. CHP, tarihinde ilk kez Meclis açılışında yemin etmezken şimdi bütün Türkiye krizin nasıl çözüleceğini tartışıyor. Mehmet Haberal da, CHP’nin bu şaşırtıcı direnişi karşısında basın sözcüsü Mete Akyol aracılığıyla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür etti.

Meclis’teki yemin krizi, Haberal’ın gözaltına alındığı 2009 Nisanından bu yana yaşanan yargı krizlerinin sonuncusu. Kendisini gözaltına almak için Ankara Ümitköy’deki evine gelen polislere “Ben Mehmet Haberal’ım. Birileri bunun hesabını vermeli” diyen Haberal’ın özel bir sanık olduğu her zaman hissettirildi. Haberal’ın evinde arama yapılırken diğer sanıklara tanınmayan bir imtiyaz olarak MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı’nın Haberal’ın yanında kalmasına izin verildi. Gözaltına alındıktan sonra kendisine ‘destek vermek’ için yanına gidenler arasında bir isim kamuoyunun ilgi odağıydı. O ünlü isim Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di.

 

Havaalanında sürpriz diyalog

Ankara’daki Adli Tabip’te sağlık kontrolünden geçen Haberal ve beraberindekiler İstanbul’da savcıya ifade vermek üzere Esenboğa Havalimanı’na getirildi. Demirel, Esenboğa Havalimanı’na gelerek Haberal’a geçmiş olsun dileklerini iletti. Haberal’la aynı uçakta İstanbul’a gelen gazeteci Can Dündar Demirel-Haberal görüşmesini şu sözlerle anlatmıştı: “Uçağa binmeyi beklerken bir araba yanaştı, biz Haberal’ı getirdiler zannettik Demirel indi. Biz Demirel uçağa binecek zannettik. Daha sonra Haberal´ı taşıyan minibüs geldi. Anladık ki Demirel uçak için değil Haberal için gelmiş. İkisi kucaklaştılar, 5 dakika kadar konuştular. Tüm uçak bekletildi. Demirel Haberal´ı elinden tuttu, bir tür nasihatler etti zannediyorum. Tekrar kucaklaştılar, bindirdi uçağa ve kendisi arabasına binip geri döndü.”

 

İnternet kullanan sanık

Haberal hakkında tutukluluk kararı verildiği 17 Nisan 2009’dan itibaren İstanbul Kardiyoloji Enstitüsü’nde yatmaya başladı. Konulan teşhis her an kalp krizi geçirebileceği ve kesinlikle hareket ettirilmemesi gerektiği şeklindeydi. Burada 666 gün boyunca kalan Haberal’ın sağlık durumuyla ilgili çelişkili haberler geldi. Yapılan müfettiş incelemelerinin ardından ise gerçek ortaya çıktı. Haberal, Adli Tıp’ın raporu üzerine başka bir hastaneye sevk edilirken Enstitüye yapılan operasyonda ise 1 astsubay, 1 hemşire ve 2 refakatçi gözaltına alındı. Haberal’ın doktorları da sağlık durumuyla ilgili sahte rapor hazırladıkları gerekçesiyle tutuklandı.

Haberal’ın, Enstitü’de internet ve cep telefonu imkânlarından yararlandığı belirlendi. Haberal nakledildiği hastanede bir süre kontrol altında tutulduktan sonra sağlığı açısından bir sakınca olmadığına hükmedilerek Silivri Cezaevi’ne nakledildi.

 

Demirel yine devrede

Mehmet Haberal’ın CHP’den milletvekili adayı yapılmasının arkasındaki ismin de Süleyman Demirel olduğu ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Haberal’ın aday gösterilmesinin Demirel’in ricası olduğu yönündeki iddiaları reddederken, Demirel’den gelen itiraf Kılıçdaroğlu’nu zor durumda bıraktı. Haberal’la birlikte çok sayıda DYP ve ANAP kökenli ismin CHP listelerinden Meclis’e girmesi üzerine “Demirel, Haberal başkanlığında yeni parti kuruyor” söylentileri bile çıktı. Şimdi Meclis’in gündeminde Haberal ve Balbay için CHP’nin tarihinde ilk kez yaptığı yemin boykotunun nasıl çözüleceği sorusu var.

 

Boykot kararı grupta dikte edildi

Yemin etmeme kararının alındığı CHP grubunda, aleyhte konuşmak isteyen vekillere söz verilmedi. Partinin ileri gelen bir milletvekili de “karar dikte edildi” dedi. CHP kaynaklarından edinilen bilgiye göre parti protesto kararını, salı sabahı erken saatlerde toplanan MYK toplantısında gündemine aldı. MYK toplantısında yemin etmeme kararının “geri dönülemez sonuçlara yol açacağı” eleştirisini yapan bazı milletvekilleri de görüşlerini açıkladılar. Partililer ardından grup toplantısına geçtiler. Grupta, CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç ve Trabzon Milletvekili Akif Hamza Çebi’nin protesto kararıyla ilgili olarak söz alma talepleri reddedildi. İddialarla ilgili Taraf’ın sorularını yanıtlayan Haluk Koç söz alma taleplerinin olduğunu doğruladı. Koç “Evet, Sayın Kılıçdaroğlu’na grupta arkadaşlarımıza yemin etmeme kararıyla ilgili söz verilmesi gerektiğini söyledim” şeklinde konuştu. Görüşlerini aldığımız CHP’liler, kendilerini zora sokacağı gerekçesiyle isimlerinin açıklamasını istemiyorlar ancak “kararın kendilerine üzerinde tartışma yapılmadan sunulduğunu” da doğruluyorlar. Bir Parti Meclisi üyesi de “Karar PM’de özgürce tartışılsaydı farklı bir sonuç çıkabilirdi” şeklinde konuştu.

 

Sonuçları ağır olacak

Kararın grupta kendilerine dikte edildiğini kaydeden Bir CHP milletvekili de şunları söyledi: “Konu geçtiğimiz hafta yapılan MYK’ da ele alınmıştı. Toplantıya katılan bazı hukukçu milletvekilleri yemin etmeme protestosunun geri dönülemez önemli olumsuzluklar yaratacağını söylediler. Yemin töreninin hemen öncesinde yapılan grup toplantısında da yoğun bir huzursuzluk hali vardı. Bazı milletvekilleri kararın aleyhinde söz almak istediler. Ancak bu hak kendilerine tanınmadı. Gazetecilerin içeri girdiği duyumuyla panik halinde oturum sonlandırıldı. Üzerinde tam bir görüş birliğine varılmayan bu karar bizlere dikte edilmiş oldu. Anayasal haklarımızın tehdit altında olduğunu düşündüğümüz bir dönemde sesimizi duyurmak ve haklarımızı aramak için Meclis kanallarını açık tutmalıydık. Kişisel kanaatim, bu kararda Kemal Bey’in de bir grup tarafından etki altında bırakıldığı yönündedir.”

 

Çıkmayacaklarını bile bile

Ergenekon sanıkları tahliye edilmediği içim yemin etmeyen CHP’lilerin, daha önce yaptıkları açıklamalar kafaları karıştırıyor. CHP’nin kurmaylarının, şimdiki tavırlarıyla çelişen daha önceki açıklamaları duyanları hayrete düşürecek kadar ilginç. Yemin etmeyen CHP’nin hukukçu kurmaylarından Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu 24 Ocak 2011’de yaptığı bir konuşmada net ifadeler kullanıyor: “Silivri’de yargılanan Ergenekon sanıkları milletvekili seçilseler bile cezaevinden çıkamazlar.”

Tarih 25 Ocak 2011. CHP’nin yemin etmeme tavrının mimarlarından biri olduğu belirtilen Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum da açık konuşuyor: “Anayasa açık, (Ergenekon sanıklarını) kurtarmak mümkün değil. Onların kurtulmayacağını bile bile, arkalarında olduğumuzu sembolik olarak gösteren bir şey yapalım dedim. Bu bir kurtarma değil, prensip meselesi.”

Gazetecilerin gündeme dair soruları karşısında sık sık başvurduğu “Arkadaşlar değerlendiriyor” klişesiyle tanınan Kılıçdaroğlu da 4 Haziran 2011’da katıldığı bir televizyon programında bugünkü tavrından fersah fersah ötede mesajlar veriyor: “Mahkemeler, Ergenekon sanıklarının Meclis’e girmesine izin vermezse giremezler, karar mahkemenin. Ceza almaları halinde istifa edecekler. Bu konuda taahhüt aldık.” Kılıçdaroğlu geçen 27 Haziran’da boykot konusunun grup toplantısında alınacağını söylemişti.

Taraf, 30.06.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.