Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Balyoz sanıkları çarpraz sorguda çözülüyor

Balyoz sanıkları çarpraz sorguda çözülüyor
Balyoz darbe planı davası sanıklarının 5-7 Mart 2003'te yapılan seminerde görüşülen planların senaryo olduğu yönündeki savunmaları çapraz sorguda tek tek çöküyor.

'Sosyete fişlemesi' ile tanınan emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol ve Tümgeneral Bekir Memiş'in çapraz sorgularında seminerde yaptıkları sunumların ses kayıtları okundu. Her iki isim de kayıtları kabul etti. "Camilerin bombalanması, Türk jetlerinin düşürülmesi" gibi planları doğrulayan ifadeler kullanan Varol, sanıkların 'senaryo' olduğunu iddia ettiği Balyoz seminerinde gerçek isimlerin kullanılmasını da 'işgüzarlık' olarak niteledi. Tümgeneral Memiş ise Savcı Savaş Kırbaş'ın yönelttiği "Üsküdar ve Kadıköy İmam Hatip Lisesi müdürlerini neden görevden alacaktınız?" sorusuna şu cevabı verdi: "Hassas ve kritik kişiler olduğu için korumayı amaçladık."

 

Balyoz darbe planı davasının 31. duruşması, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görüldü. Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, Çetin Doğan ile duruşmaya katılmayan sanıklardan Metin Yavuz Yalçın, Mustafa Karasabun ve Suat Aytın'ın sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya getirilmediklerini söyledi. Duruşma, önceki günkü oturumda savunmasını yapan tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol'un çapraz sorgusuyla başladı. Varol'a, Selimiye'de yapılan plan semineri soruldu. Varol, söz konusu seminerin sunumunun elinde olmadığını ifade ederek, "Aradan 8 yıl geçti. Sunumda ne söylediğimi bilmiyorum. Sıradan bir seminerdi, yapıldı, bitti.'' diye konuştu. Seminerde yazılanların gerçekleştirilmediğini savundu. Seminerde yazılanların hepsinin hayali olduğunu ileri sürdü.

Hakim Ali Efendi Peksak'ın 'seminerdeki konuşmasında Tuzla ve Sultanbeyli belediye başkanlarının isimlerinin bulunduğunu' hatırlattığı Varol, ortada art niyet olmadığını, böyle bir art niyet olması durumunda hiçbir ismin açık yazılmayacağını kaydetti. Seminer planı hazırlanırken ordu komutanlığından seminerde somut verilerin kullanılması gerektiği yönünde emir bulunduğunu ifade eden Varol, darbe planlarının yer aldığı 11 No'lu CD'nin doğru olduğunu ifade eden açıklamalar yaptı. Varol, "Bazı isimleri, sunumumu daha cazip hale getirmek için kullandım. Bu isimleri kullanmam onları görevden alacağım anlamına gelmez. Seminer gerçek, ama olabileceği söylenen konular tamamen senaryodur." diye konuştu.

Hakim Peksak, "Ama daha önceki savunmalarda plan seminerinde gerçek kişiler kullanılamayacağı söyleniyordu. Bu çelişki değil mi?" diye sorunca Varol, "Çelişki yok. Ordu komutanının emri var, somut veriler kullanılsın diye. Ben de isim kullanmışım. İşgüzarlık yapmış olabilirim." cevabını verdi.

'AĞABEY KİM?' SORUSU CEVAPSIZ KALDI

Savcı Savaş Kırbaş, Kaya Varol'un birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Hayrettin Ertekin ile 2007 yılında yapılan telefon konuşmasını gündeme getirdi. Bunun üzerine araya giren Varol, bunun davayla ilgisinin olmadığını belirterek, sorulmamasını istedi. Varol'un bu konuyla ilgili sorulara cevap vermeyeceğini belirtmesi üzerine Savcı, "Ben okuyayım, cevap verip vermemek size kalmış.'' dedi. Savaş Kırbaş, telefon konuşmasında Ertekin'in, "Ağabey de boş çıktı ağabey de.'' ifadelerini kullandığını hatırlattı. Cümledeki "ağabey"in kim olduğunu sorması üzerine Varol, "Bu sorunuzun davayla ilgisi yok. Cevap vermeyeceğim. Susma hakkımı kullanacağım." dedi.

Savcının, "Ağabey dediğiniz Yaşar Büyükanıt mı yoksa?'' sorusuna cevap vermedi. Savcı Kırbaş, telefon konuşmalarında geçen, "Yani Ergin Saygun terörü merörü, Güneydoğu falan bilmez, o da bilmez, İlker Başbuğ da bilmez. Bunlar kıta komutanı değil ki sosyete bunlar, salon subayı.'' bölümünü okudu. Ertekin'in, "Öyle isteniliyordu zaten öyle yani dizayn etti, gitti." sözünü hatırlattı. Savcı, "Dizayn etti, gitti." denilen kişinin kim olduğunu sordu. Varol, cevap vermedi. Kırbaş, daha sonra, "Sizce bir subayın komutanına sadık olması gerekmez mi? İhanet etmesi mi gerekiyor?'' diye sordu. Varol, bu soruya da cevap vermedi. Bu sırada avukat Şule Nazlıoğlu Erol'un "O nasıl soru ya!" şeklinde tepki gösterdiği görüldü. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Siz avukatsınız. Nasıl böyle konuşursunuz? Bu bir avukata yakışmaz. Savcı dosya kapsamında istediği soruyu sorar." diye karşılık verdi. Savcı Kırbaş'ın telefon konuşmalarını okuduktan sonra "TSK'yı yönetenler yürekli değil mi? Bu cümleler sizin düşüncelerinizi yansıtan cümleler mi?'' diye sorduğu Varol, susma hakkını kullanacağını bildirdi.

İHL müdürlerine yakın takip

Savcı Savaş Kırbaş, tutuklu sanık Bekir Memiş'e de soru yöneltti. Kırbaş, senaryo üzerinde çalışılırken bir ayaklanmanın farz edildiğini hatırlattı. Gözaltına alınacaklar arasında bulunan Kadıköy ve Üsküdar İmam Hatip Lisesi müdürlerinin isimlerinin geçtiğini aktardı. "Bu şahıslar ne yapmış ki isimleri yer alıyor?'' diye sordu. Memiş, bu kişilere yönelik yapılan bir eylem, suikast veya aldatmacanın öğrencileri başka yönlere çekebileceğini, toplumsal olayların büyümemesi için bu kişileri korumak amacıyla isimlerinin söylendiğini ileri sürdü. Kırbaş'ın "Kadıköy İmam Hatip Lisesi müdürünün yerine sizin isminiz olsa ne hissedersiniz?'' sorusuna Memiş, "Niye yazdığını sorarım.'' diyerek, korumaya yönelik bir faaliyet olduğunu tekrarladı. Kırbaş'ın "Nasıl korumaya yönelik?'' sorusuna Memiş, "Hassas ve kritik kişiler olduğu için.'' cevabını verdi. Kırbaş'ın "Bunlar görevden alınacak kişiler olarak geçiyor. Adamı korumak için mi görevden alacaksınız? O zaman Başbakan'a eylem yapılacak. Başbakan'ın görevden mi alınması gerekiyor? Bunun mantığı yok!'' demesi üzerine Memiş, yaratılan senaryonun bu şekilde olduğunu söyledi.

Seminerin ses kayıtlarında, "Çetin Doğan: Kadıköy İmam Hatip Lisesi müdürü ... şey yok mu onları falan almıyorsun yani?" dediğinde o sırada albay olan Bekir Memiş, "Komutanım Kadıköy'ün sorumluluğu bana sonradan verildi. Ben onu ismini tam olarak alamadığım için buraya yazmadım komutanım. Normalde o da alınacak komutanım. Üsküdar ve Ümraniye'de olduğu gibi." dediği dava dosyasına girdi.

Mahkemeye başvurmak için mazbata bekliyorlar

Milletvekili seçilen Ergenekon ve Balyoz davasının tutuklu sanıklarının Meclis'e girip giremeyecekleri merak konusu. Çünkü milletvekili olmaya hak kazanan bu isimler 'terör' suçundan yargılandığı için cezaevinden çıkıp çıkamayacağı mahkemelerin takdirinde. Genel seçimlerin resmi olmayan sonuçlarına göre, MHP'nin İstanbul adayı ve Balyoz davasının tutuklu sanığı emekli Korgeneral Engin Alan ile CHP'nin İzmir adayı Ergenekon sanığı gazeteci Mustafa Balbay, Zonguldak adayı Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutuksuz sanıklardan CHP Ankara milletvekili adayı Sinan Aygün ve CHP Denizli adayı İlhan Cihaner ile Hatip Dicle'nin de aralarında bulunduğu bazı KCK sanıkları milletvekili seçildi. Ancak tutuklu sanıkların Meclis'e girebilmesi yargılandıkları mahkemenin vereceği karara bağlı. Sanıklar tahliye başvurusunda bulunmak için kesin seçim sonuçlarının Resmi Gazete'de yayımlanmasını bekliyor. Resmi sonuçların açıklanmasının ardından tutuklu sanıklar mazbatalarını alarak yargılandıkları mahkemeye başvurarak tahliye talep edecekler.

Seminerde uyudum, hatırlamıyorum

Balyoz davası sanığı askerler, savcının sorularına birbirinden ilginç cevaplar veriyor. Dün görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık kürsüsünde emekli Albay Namık Koç vardı. Koç'un çapraz sorgusunda hakim ve sanık arasında ilginç bir diyalog yaşandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Ali Efendi Peksak, sanığa, "İzmir savcılığına talimatla verdiğiniz ifadenizde, seminerde gerçek kişi ve kurumlardan bahsedilmediğini söylemişsiniz. Ama bugün bazı sanıklar gerçek kişi ve kurum ismi söylendiğini açıkladı. Bu konuda bir çelişki görünüyor, bu konuda ne diyorsunuz?" diye sordu. Emekli Albay Koç, "8 yıl geçti, beni ilgilendirmeyen konularda uyurum. Burada da iddianame okunurken uyudum. Burada da sunumu yapan arkadaş söylüyorsa onun takdiri. Doğrudur. İfademde bu konu 'hatırlamıyorum' diye değiştirilebilir." diye cevap verdi. Devamında Hakim Murat Üründü'nün de, "5-7 Mart 2003'teki seminere 3 gün boyunca katıldınız mı?" sorusuna Koç, "Evet." diye karşılık verdi. Hakim Üründü'nün, "Seminerde 3 gün boyunca uyudunuz mu?" diye sordu. Koç, "Evet, 20 dakikadan sonra dikkatim dağılıyordu." dedi. Üründü daha sonra, "Savcılık ifadenizde seminerle ilgili soruların çoğuna hatırlamadığınızı, bilmediğinizi söylemişsiniz. Ama burada diğer sanıklar sizin hatırlamadıklarınızı burada söylüyor." ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Koç, "Takdim yapan arkadaşlar öyle söylediyse doğrudur." diye konuştu.

Çerkes Hasan, ilk kez anılacak

Sultan Abdülaziz'in katledilmesini içine sindiremeyen ve dönemin Genelkurmay başkanı cuncacılar Hüseyin Avni Paşa ile dışişleri bakanını öldürdüğü için idam edilen 'Çerkes Hasan' kabri başında ilk defa anılacak. Bu amaçla Edirnekapı Mezarlığı'nda 17 Haziran 2011 Cuma günü bir tören düzenlenecek. Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii'nde saat 15.00'te başlayacak yürüyüşle Çerkes Hasan'ın kabrine gidilecek. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği'nin organize ettiği anma programına geniş bir halk topluluğunun iştiraki bekleniyor. Çerkes Hasan, ablası Neşerek Kadınefendi'nin Abdülaziz ile evlenmesi sonucu padişahın kayınbiraderi oldu. Sultan'ın Feriye Köşkü'nde katledilmesinin ardından Neşerek Hanım da vefat etti. Çerkes Hasan ise 15 Haziran 1876'da Mithat Paşa'nın konağını bastı. Ve Hüseyin Avni Paşa ile Mehmet Raşit Paşa'nın da aralarında bulunduğu 5 kişiyi öldürdü. Çerkes Hasan, Beyazıd Meydanı'nda asıldı.

Zaman, 15.06.2011

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.