Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Economist yazının perde arkasını açıkladı

Economist yazının perde arkasını açıkladı
İngiliz Economist dergisinde dün yayımlanan ve büyük tartışma yaratan 12 Haziran seçimleriyle ilgili makalenin yankıları sürüyor. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Egemen Bağış olmak üzere AK Partililerin tepkisini çeken makaleyle ilgili olarak derginin Türkiye temsilcisi Amberin Zaman, dün, köşesinden “ısmarlama değil” açıklaması yaptı.

Derginin dün piyasaya çıkan sayısında yer alan “Bir şans da muhalefete” başlıklı makalede “AK Parti’nin bir sonraki hükümeti kuracağı neredeyse kesin. Ancak biz Türklere CHP'ye oy vermelerini öneriyoruz. Kılıçdaroğlu'nun partisinin daha güçlü bir performans sergilemesi hem anayasayı daha da kötü bir hale getirecek olan riskleri azaltacak hem de muhalefete bir sonraki seçimleri kazanması için oldukça iyi bir şans verecek. Bu da Türkiye'nin demokrasisinin en iyi garantisi olacaktır” deniliyordu.

 

"The Economist de bir ıslık çaldı" başlıklı köşe yazısında, on iki yıldır The Economist’in Türkiye temsilciliğini yaptığını belirten Zaman, böyle bir yazı yayımlamanın derginin editörlerinin kendi kararı olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’yi yakından izliyorlar ve böyle uygun gördüler. Gerçek bu kadar basit” dedi.

 

Zaman’ın yazısının konuyla ilgili kısmı şöyle:

 

Ne yazık ki komploların her daim mutlak gerçek diye kabul gördüğü ülkemizde eminim The Economist'in bu çıkışı üzerine bir sürü saçma sapan senaryo üretilecektir. "AK Parti'yi devirmek için Yahudiler devrede" veya "Kılıçdaroğlu İngiliz imalatı" gibi. Allah bilir daha neler. Kafam pek öyle işlemediği için çok da bilemiyorum ama her halükarda bir art niyet aranacağından en ufak bir şüphem yok.

 

Oysa bu karar, derginin Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwaite, Dış Haberler Editörü Edward Carr ve geçen hafta Türkiye'ye gelip yine bu hafta yayınlanan uzun bir Türkiye analizi kaleme alan Avrupa Editörü John Peet tarafından aylardır tartışılıyordu.

 

Bu tartışmalara Türkiye temsilcisi olarak benim de katıldığım oluyordu ve özellikle Ergenekon davası konusunda bayağı keskin görüş ayrılıklarımız oldu. Zira kim ne derse desin bu dava Türkiye'nin sivilleşmesi açısından büyük önem taşıyor. (CHP adayları arasında Ergenekon sanıklarının da bulunması bence çok büyük bir talihsizlik.)

 

Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanması gibi ucubelikler cumhuriyet tarihimizin en kritik davasının meşruiyetini gölgeliyor. Yazık oluyor. Son kertede tekrar ediyorum, The Economist'in "CHP'ye oy verin" telkini "dış güçlerin talimatıyla" yapılmadı. Bu editörlerin kendi kararıydı. Türkiye'yi yakından izliyorlar ve böyle uygun gördüler. Gerçek bu kadar basit.

Hürriyet, 04.06.2011

Erdoğan: Ey The Economist çok Fransızsın
Başbakan Erdoğan, CHP'ye oy verme çağrısı yapan İngiliz The Economist dergisine sitem etti: "Ey The Economist! Sen bu ülkeye çok Fransızsın, CHP'ye çok Fransızsın"

KONYA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Konya mitinginde konuştu.

Erdoğan konuşmasında The Economist dergisinde çıkan ve CHP'ye oy verme çağrısında bulunan yazıya yanıt verdi.

Dergiyi halkı açıkça CHP'ye oy vermeye çağırmakla suçlayan Erdoğan, söz konusu makalenin yayımlanmış olmasını 'densizlik' olarak niteledi.

Başbakan, uluslararası bir yayın organının kendileri lehine bir böyle bir yazı yazmış olması halinde bile aynı tepkiyi sergilemiş olacaklarını anlattı.

“Eğer CHP'yi zerre kadar tanısalar, demokrasiyle CHP kelimelerinin yan yana gelemeyeceğini, tarih boyunca gelmediğini görürleri," diyen Erdoğan, dergiye “Ey The Economist! Sen bu ülkeye çok Fransızsın, CHP'ye çok Fransızsın" diye seslendi.

Türkiye'deki genel seçimlere geniş yer veren Economist dergisi Türk seçmenleri, AK Parti'nin seçimden sonra tek başına anayasa yapmasını önlemek için CHP'ye oy vermeye çağırmıştı.

ntvmsnbc.com, 03.06.2011

Kılıçdaroğlu'ndan The Economist yorumu: Gerçekleri dünya görüyor

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, halkı CHP'ye oy vermeye çağıran The Economist'in yazısını yorumladı: Son derece memnun oldum. Gerçekleri, demek ki sadece benim içerde gördüğümü bütün dünya da görüyor.

BATMAN - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu" dedi.
Kılıçdaroğlu, Batman’da partisinin mitinge katılmadan önce havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Bir dergide yayımlanan makalede CHP’ye destek çağrısı var. AK Parti eleştiriliyor nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Son derece memnun oldum. Gerçekleri, demek ki sadece benim içerde gördüğümü bütün dünya da görüyor. Mutluyum. CHP iktidarı için de mutluyum" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Isparta’da CHP bürosunu ziyaretiyle ilgili bir soruya da; "Memnunum. Demek ki Sayın Başbakanın ayakları yere değmeye başladı" şeklinde yanıt verdi.

Daha sonra Valilik Kavşağı Adalet Caddesi’nde partisince düzenlenen mitinge katılan Kılıçdaroğlu, barış ve huzur içerisinde,kardeşçe yaşamak istediklerini ve bir çocuğun bir yatağa aç girmesini istemediklerini söyledi.
Batman’ın kendilerine yeterince oy vermediğini bildiklerini, suçun da kendilerinde olduğunu, buralara gelmediklerini,oturmadıklarını ve dert dinlemediklerini, Ankara’da oturup oy istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: "Batman’a gelmedik, sesini dinlemedik, çayınızı içmedik. Ankara’da oturduk. Daha fazla geleceğim. Daha fazla konuşacağız. Daha fazla dinleyeceğim. Batmanlının yüreğini kazanacağız. Beraber güveni oluşturacağız. Bu kez sizin çocuklarınız var. Sizin için çalışacaklar. Batman’da seçilecekler. Sizin sesiniz olacaklar. Batmanlının sesini sadece ülkede değil, dünyaya duyuracaklar. Size seçme, seçilme hakkını getiren parti CHP’dir. İstiyoruz ki her evde huzur olsun. Anneler çocuklarını huzurlu şekilde okula gönderebilsinler. Şimdi yeni bir süreci başlatıyoruz. Her evde huzur ve barış olsun, akşam tencere kaynasın, anneler çocukların karnını doyursunlar okula huzur içinde göndersinler. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’nce her aileye aylık 600 lira vereceğiz.
Sık sık diyorlar ki; ’Doğu ve Güneydoğu’da OHAL vardı biz kaldırdık’ Bunlar mı kaldırdı? Yalan söylüyorlar. Samimi söylüyorum yalan söylüyorlar. Bunlar kaldırmadı. OHAL’i Türkiye’ye getirdiler. Sıkıysa konuş. İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu. Demokrasi gelecek herkes özgürce konuşacak. Herkes özgürce düşüncesini ifade edecek. Türkiye’de OHAL’i de özel yetkili mahkemeleri de kaldıracağız. Herkes bağımsız yargıda yargılanacak ve herkes bu ülkede rahat bir nefes alacak. Bizim hedefimiz bu. Genç bir arkadaşım güzel bir pankart yazmış ’Her türlü kaset, kamera çekimi itina ile yapılır. Tayyip kasetçilik’. Eyvallah. ’Kullandınız dini, imanı, akıttınız kardeş kanını’ diyorsunuz. Bunların ne yaptığını ben çok iyi biliyorum. Sizler de iyi biliyorsunuz. Herkesin inancına saygılıyız. Herkesin kimliğine saygılıyız. İnanca ve kimliğe saygılı olmak her insanın görevidir. İnsan olmanın görevi kimliklere ve inançlara saygılı olmaktır."

-"HERKESİ KUCAKLAYACAK HERKESE DOSTÇA DAVRANACAĞIZ"-

Kılıçdaroğlu, konuşma sırasında milletvekili adaylarını platforma alarak, mitinge katılanlara milletvekili adaylarını sevip sevmediğini sorduktan sonra onların, Batman ve Batmanlıların sorunları için TBMM’de aslanlar gibi çalışacaklarını söyledi.
Huzuru getirmenin yolunun çalışmaktan, barıştan, kardeşlikten geçtiğini, huzuru getirmenin yolunun hiç kimseyi ötekileştirmemekten geçtiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Herkesi kucaklayacak, herkese dostça davranacağız. Birazdan Silopi’ye gideceğim; Batmanlı kardeşlerimin selamını götüreceğim. Dün Regaip Kandili’ydi; kandiliniz mübarek olsun diyorum. Bugün de cuma. Cumanız da hayırlı olsun. Milletvekili adaylarımızı size emanet ediyorum. sizi de Allah’a emanet ediyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu konuşmasını sürdürdüğü sırada platforma görme engelli Nurullah Mehmetoğlu çıktı. Mehmetoğlu’nu yanına alan ve alın teriyle çalışıp kazanmak ve haklarını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bakan diyor ki, ’sen iş bulduğuna dua et. Sana iş verdik. Sen daha ne konuşuyorsun. Kim olursa olsun kimsenin ekmeğiyle oynanmaz. Aşıyla işiyle oynanmaz. Herkes hak talebinde bulundu diye bir insanı suçlamak doğru değil. Görme engelli olması hak talebinde bulunması için engel değil. O hakkını arıyor. O yürekliliği gösteriyor. Hepinizin huzurunda ona saygı duyuyoruz. Ona sevgilerimizi sunuyoruz. Hakkıdır sonuna kadar yanında olacağız" dedi.

Mitingin sonunda havaalanına giderken bir kahvehanede vatandaşlarla çay içerek bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu’na bir kişi, Avrupa kriterlerine göre özerklik istediklerini söyledi.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, "Bence hiçbir sakıncası yok. Ama şöyle bir yanlışlık olmasın. Yerel yönetimde özerklik şartı bütün Türkiye içindir" dedi.

Bu sırada bir başka vatandaşın "ama çekince konulmuş" demesi üzerine Kılıçdaroğlu, "6 maddeye çekince koyulmuş ama meclis, parlamento kabul etmiş. 6 madde için bakanlar kuruluna yetki verildi. Ne zaman istersen kaldırabilirsin. Yani parlamentonun kabul ettiği bir şey" şeklinde konuştu. (aa)

halkı CHP'ye oy vermeye çağıran The Economist


 

Radikal, 03.06.2011

Economist'ten tartışılacak yorum: Demokrasi için CHP'ye oy verin
Türkiye'deki genel seçimlere geniş yer veren Economist dergisi Türk seçmenleri, AKP'nin seçimden sonra tek başına anayasa yapmasını önlemek için CHP'ye oy vermeye çağırdı.

Dergi, AKP'nin ekonomi, dış politika ve ordunun siyasetin dışına itilmesi gibi alanlarda başarılı bir performans sergilediğini söylüyor. Economist bu sayede Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada ekonomik ve siyasi bir güç haline geldiğini belirtiyor. Dergi, bu portrenin AKP'nin 2002'de devraldığı enkazdan çok farklı olduğuna dikkat çekiyor.

'Erdoğan'a destek kaygı verici'
Economist, bu durum karşısında Türk seçmenlerin yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelmesinin şaşırtıcı olmadığını söylemekle birlikte, bunun kaygı verici olduğunu da vurguluyor ve şöyle devam ediyor; "Erdoğan kamuoyu yoklamalarında çok istediği üçte iki meclis çoğunluğuna yakın gözüküyor. Çünkü bu tek başına anayasa yapmasına izin verecek. Bu Türkiye için kötü olur. Bu yargının nedeni, Türkiye'yi bir teokrasiye dönüştürmeye çalıştığı gibi asılsız bir temele dayanmıyor. Ordu, çok sayıda İsrailli ve Amerikalının fısıldadıklarının tersine, AKP'nin genel anlamda hoşgörülü Türkiye'yi, bir sonraki hoşgörüsüz İran'a çevirmek istediğine dair çok az kanıt var"

'Kaygı din devleti değil, demokrasi'
AKP'nin kısıtlanmayan yönetimiyle ilgili asıl kaygının din değil, demokrasiyle ilgili olduğunu söyleyen dergi, Erdoğan'ın ordu ve yargıya karşı mücadelelerini kazandıktan sonra, çok az sınırlandırmayla karşılaştığını söylüyor.

Dergi şöyle devam ediyor; "Bu durum Erdoğan'ın doğasından gelen eleştiriye karşı hoşgörüsüz tutumunu şımartmasına izin verdi ve otokratik içgüdülerini besledi. Yolsuzluk artıyor gibi görünüyor. Basın özgürlüğü saldırı altında. Türkiye'de Çin'dekinden daha fazla sayıda gazeteci hapiste. Erdoğan'ın kaygı verecek kadar çok sayıdaki karşıtı ve düşmanı, ki bunlara çok sayıda emekli subay da dahil, soruşturma altında. Bazı vakalarda da abartılı komplo suçlamalarıyla"

Economist, tüm bunlara ek olarak, Erdoğan'ın seçim kampanyasında da giderek milliyetçi bir söylem takındığını ve "Türkiye'nin en büyük ve hoşnutsuz azınlığı" diye tanımladığı Kürtlere ciddi öneriler yapmadığını söylüyor.

'Erdoğan Fransız sistemini istiyor'Dergi ayrıca, Erdoğan'ın seçimde üçte iki meclis çoğunluğu kazanırsa Fransa'dakine benzer bir başkanlık sistemi kuracağına ve kendisinin başkan olacağına dair ipuçları verdiğini belirtiyor.

Economist Kılıçdaroğlu'nun güneydoğu illerinde daha çok kalabalık topladığını söylüyor. Economist'e göre zaten fazlasıyla merkeziyetçi bir yapıya sahip olan Türkiye'de bu bir hata olur. Bu noktada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na işaret eden dergi, Kılıçdaroğlu'nun partide Deniz Baykal döneminden kalan isimleri tasfiye ettiğini ve partinin ordunun siyasete müdahalesine sempatiyle bakan tavrını değiştirdiğini söylüyor.

'CHP'ye oy verin'
Ayrıca, CHP'nin daha önce zayıf olduğu Güneydoğu illerindeki seçim mitinglerinde, AKP'den daha büyük kalabalıklar topladığını belirtiyor. Yazı şu tavsiyeyle sona eriyor; "AKP'nin bir sonraki hükümeti kuracağı kesin. Ama biz Türklere CHP'ye oy vermelerini tavsiye ediyoruz. Kılıçdaroğlu'nun partisinin iyi bir performans göstermesi, anayasayı daha da kötüleştirecek, tek taraflı değişiklik riskini azaltır ve muhalefete gelecekteki seçimleri kazanma adına daha adil bir şans verir. Bu Türkiye'de demokrasiyi garantilemenin açık ara en iyi yöntemi."

Radikal, 03.06.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.