Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Cihaner'den ilginç iddialar

Cihaner'den ilginç iddialar

ERZİNCAN eski Cumhuriyet Başsavcısı, CHP Denizli 2’nci sıra milletvekili adayı İlhan Cihaner, kendisinin de tutuksuz sanık olarak yargılandığı Ergenekon Davası’nın dosyasının kamuoyuna açıklanmak istenmediğini ileri sürerek, "Eğer açıklanırsa, bir gölde bulunan ve davaya konu edilen 6 el bombasının, benim yaptığım bir soruşturmada ele geçen bombalar olduğu anlaşılacak. İhaleye fesat karıştırmış bakanlar, yoksul insanlardan Filistin’e yardım, Kuran kursuna yardım adı altında toplanan paraların kimlerin villalarına gittiği, hangi bakanların vergi kaçırdığı, belediye imar olanaklarının kimlere peşkeş çekildiği ortaya çıkacak" dedi.

CHPDenizli 2’nci sıra milletvekili adayı İlhan Cihaner, partisinin gençlik kollarının Esnaf Sarayı’nda düzenlediği söyleşiye katıldı, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Bir gencin, "Hakkınızdaki iddialardan aklanmadan milletvekili adayı olmanız doğru mu?" sorusu üzerine Cihaner, hakim ve savcıların haklarındaki iddiaları 4 ay içinde sonuçlandırmaları gerektiğini söyledi.

"Hakim ve Savcılar Yasası’na göre, bu basit bir gerekçeyle ön görülüyor" diyen Cihpaner, "İnsanlar hakkında karar veren kişilerin bu tarz şaibelerle görevlerine devam etmelerinin önüne geçmek için bir an önce bitirilsin iddiası yapılıyor. Medyadan takip etmişsinizdir. Birincisi, dava dosyam nerdeyse bir yıl boyunca hukuka aykırı bir şekilde gezdirildi. Hala, dava dosyasıyla ilgili yazışmaları, yargılamayı yapacak mahkemeye göndermiyorlar. İkincisi ise, bahsettiğiniz iddialar dokunulmazlık kapsamında olan iddialar değil. Yani yargılama süreci devam edecek. Anayasaya göre bu tarz suçlamalarla ilgili olarak yapılan soruşturmalar dokunulmazlıktan önce başlamışsa, o süreç devam eder. Hatırlayın, Ahmet Türk ve BDP’nin birkaç milletvekilinin davaları bitti ve dokunulmazlıkları kaldırıldı. Tek amacım yargılanmak ve bundan da hiç kaçmadım. Ancak, hukuksuz kararları veren ve ideolojik bir bakış açısıyla yargılamayı yürüttükleri çok açık olan, uygulamalarıyla bunu ispatlamış olan ve Türkiye’nin DGM geçmişinden gelen özel yetkili yapılanmalar tarafından bu engelleniyor. Adalet Bakanlığı, benim hakkımda iddialara iki yıl geçtiği halde savunma istemedi. Önce HSYK’nın yeni yapısının oluşması beklendi. Oysa hakim ve savcılar hakkındaki çok basit iddialarda hemen müfettiş gönderiliyor, raporlar düzenleniyor, gereği yapılıyor. Adalet Bakanlığı yargılanmamızı istemiyor. Çünkü yaşantımıza bu şaibeyle devam etmemizi istiyorlar" dedi.

"AYNI SORUYU BAŞBAKAN’A DA SORUN"

Bu süreçteki en önemli unsurun dosyanın kamuoyunun bilgisine sunulmasını istememeleri olduğunu savunan Cihaner, "Eğer sunulursa, ihaleye fesat karıştırmış bakanlar, yoksul insanlardan Filistin’e yardım, Kuran kursuna yardım adı altında toplanan paraların kimlerin villalarına gittiği, hangi bakanların vergi kaçırdığı, belediye imar olanaklarının kimlere peşkeş çekildiği ortaya çıkacak. "Hakkınızda iddia var, aklanın öyle gelin diyorsanız’, katılırım ancak bu sorunun Başbakan’a da sorulmasını isterim" dedi.

"KESİNLEŞMİŞ YARGI KARARI YOKSA O KİŞİ MASUMDUR"

Bir insan hakkında kesinlenmiş yargı kararı yoksa masum olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen Cihaner, kendisi ile ilgili iddialarda en büyük sıkıntının burada yaşandığını kaydetti. Cihaner, "Yargılandığım, 16 sanıklı davada, üç kişiyi tanıyorum. Onlarda da görev gereği, protokol ilişkilerinden doğan nedenlerle. Duruşmada gördük, biri astsubay. Bir başkasınınki aranırken, bu astsubayın hard diski bulunuyor. Bunda halen ulusal gazetelerde yayınlanan üç, dört makale bulunuyor. "İşte AKP’li yöneticilerin eşlerinin lüks düşkünlüğü.’ Buna el konuluyor ve bu bir fişlemedir deniliyor. Gazetede internette okudunuz haber fişleme olarak geçiyor. Bu adam 3’ncü Ordu’da görevli. "3’ncü Ordu komutanı kim? Onun emri olmadan fişleme yapamaz. Onun için bu örgüt üyesidir. 3. Ordu’nun kozmik odasını aramalıyız’ diyorlar. Bu sizce ciddi bir iddia mıdır? Bu adam benimle aynı maddeden yargılanıyor. Silahlı suç örgütü denildi. Bir gölde 6 el bombası bulundu. Başka bulunan bir şey yok. Düşünün, bu suç örgütünün lideri kim 3. Ordu komutanı. Komutanın elinde uçaklar, tanklar var. Silahlı 10 binlerce askeri var. Bu adam darbe yapmak istese, denilenleri yapmak istese, miyadı dolmuş, patlama olanağı kalmamış el bombalarını mı kullanır?" diye konuştu.

EL BOMBASI İDDİASI

Hakkında hazırlanan dosyaya konu edilen 6 el bombasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Cihaner, ilginç bir iddia ortaya attı. Cihaner, "Ben size kimsenin bilmediği bir şey söyleyeyim. O el bombaları ne biliyor musunuz arkadaşlar? El bombaları bir tutuklama nedeniyle elimden alınan bir başka soruşturmaya ait el bombaları. Onlar da Maraş olayları ya da Sivas olayları sonrasında olası bir iç savaşta köylere muhtemelen kontrgerilla tarafından dağıtılmış bombalar. Benim o soruşturmam da vardı. Yani Türkiye’yi 12 Eylül’e getirenlerle, beni parmaklıkların arkasına gönderenler muhtemelen aynı bakış açısına sahip insanlar. Yani bir insanını tanımadığı 15 adamla bir suç örgütü kurduğuna inanıyorsanız. 2007’de başlatılmış bir soruşturmanın 2009 da ortaya çıkan bir planın vurgulaması olduğuna inanıyorsanız, aklan da gel diyorsanız, biraz önce saydığım daha ciddi iddialarla suçlanan insanların da aklanıp gelmesini hepimizin istemesi gerekiyor" dedi.

BAŞBAKAN’A YANIT

Başbakan Erdoğan’ın Denizli mitinginde kendisine yönelik eleştirilerine de yanıt veren Cihaner, "Daha dün Başbakan, Denizli mitinginde açılan "Ergenekonculara oy moy yok’ pankartını göstererek, beni ima etti. Ben de buradan söylüyorum, Ergenekonculara bizden de oy moy yok. Eğer söz konusu olan Türkiye’yi 12 Eylül’e getiren Ergenekoncularsa bizden de oy yok. Faili meçhul cinayet işleyenler Ergenekoncularsa bizden oy yok. Ülkeyi iç savaşın eşiğine getiren Ergenekoncularsa bizden de oy yok. Ama biliyoruz ki, Maraş olayları olduğunda, İçişleri bakanı olan Abdülkadir Aksu, o dönemin vali vekiliydi. Biz biliyoruz ki, 12 Eylül faşist cuntasının müsteşarı, sonraların değişmez bakanı Vecdi Gönül’dü. Bu mekanizmaların içinde olanlar, şimdi de iktidarda. Yani, Deniz Gezmiş’in pankartı altında yürüyüş yapıp, referandumda devrimci sol değerleri olabildiğince sömürüp, onda sonra parasız eğitim diyen öğrencilerin kafasını patlatan bir yaklaşımdasınız. 12 Eylül liderinin altına zıhlı araçlar verip, güncel darbelerin sorumlularının altına zırhlı araçlar verip, maaşlarına zam yapan bir siyasi iktidar, herhalde onların deyimiyle 12 Eylülcü ya da Ergenekoncu sıfatını daha çok hak ediyordur" dedi.

Hürriyet, 16.05.2011 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.