Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Arınç'tan Dicle va Zana'ya selam: Kurt sorunu var

Arınç'tan Dicle va Zana'ya selam: Kurt sorunu var
 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimizin sorunu vardır' açıklamasının sorulması üzerine, 'Kürt meselesi Türkiye'de vardır. Başbakan 1 Haziran'da Diyarbakır'da herkesi tatmin edecek açıklama yapacak' dedi. Arınç, BDP'nin desteklediği adaylar Hatip Dicle ve Leyla Zana'ya gazeticiler aracılığıyla selam gönderdi.

DİYARBAKIR - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyarbakır'da partisinin seçim çalışmalarına katıldı. Polisevinde kahvalta yapan Arınç'ın kentte temaslarına başlamadan önce resmi plakalı olan makam arcının plakası sivil plakayla değiştirildi.  Merkez Sur İlçesi'nde partisinin adayı Cuma İçten'in seçim bürosunu ziyaret eden Arınç, burada toplananlara konuştu:

"Biz birbirimizi anmaya birbirimizi dinlemeye ve saygı göstermeye mecburuz. Elimiz de sopayla, molotof kokteyle, silahla benden olmayan yaşamasın düşüncesi veya bana destek olmayan kahrolsun düşüncesi artık Türkiye'de yer bulmamalı. Türkiye'de her şey konuşulabilmeli en uç talepler dile getirilebilmeli ama bunların şiddetle bir araya gelmesi çok yanlış olur. Dolayısıyla tüm dünyada demokrasi ve siyaset sadece taleplerimizi haklı düşüncelerimizi savunmakla olur. Başkalarına dayatmakla başkalarına zorla kabul ettirmekle olmaz. İktidar olmasan bile, oyun az olsa bile benim dediğim mutlaka olmalı yoksa ben şiddete sığınırım anlayışı fevkalade yanlış bir anlayıştır. Bunu kim yaparsa yapsın. Bu düşünceye AK Parti sahip olsa da yanlış yapıyor. Başka bir parti sahip olsa da yanlış yapıyor. Yine kucaklaşmak varken, birbirimizi gözünü, başını oyacak noktaya geliyoruz. Niçin birbirimize benden olmazsan düşmansın gözüyle bakabiliyoruz. Bunu kışkırtanlar elbette vardır. Türkiye'de huzurun bozulmasını, Türkiye'de insanların birbirlerine kamplaşmasını arzu edenler olabilir. Ama biz Ak Parti olarak huzurun, barışın, demokrasinin teminatı olacağız. Şu sandıklardan bir tanesinden bile Ak partiye bir tane bile oy çıkmazsa biz kendimizde kabahat ararız. Ama yeter ki o sandığa serbestçe gidilsin. Herkes elini vicdanına koysun, herkes anasının ak sütü gibi helal oylarla sandıklarda kararını versin. Çıkan sonuç başımızın gözümüzün üstünde yeri var. Önemli olan gidip sandığa oyunu kullanması gereğidir. Bu oyların kullanılmasını engelleme yolunda çalışanlara da elbette ki hukuk, devlet yasaların verdiği imkanları da kullanacaktır. Dünya bütün hastalıkların da ilaçları bulunuyor. Ama korku hastalığının ilacı bulunamadı. Korkuyu millet üzerinden atacak sandığa gidecek gerisine karışmasın. Türkiye'de tabuları korkuları yıkmanın yolu çok şükür ben varım, benim oyum var. Oyumu kullanıyorum buna da hiç kimse engel olamaz diye bir insanlık görevini yapmamızdır. Ben Diyarbakır'ında, Şırnak'ında Silvan'ın da, Hakkari'nin de Van'ında hepsi bizim canımızdır. Vatandaşın sandığa düğüne gider gibi gideceğine ve bu görevini Allahın izniyle hiç korkmadan yerine getireceğine inanıyorum."

'KÜRT SORUNU SADECE KONUŞULDU'

Arınç, daha sonra Gazi Caddesi ve tarihi Hasanpaşa Hanı'nda vatandaşlarla sohbet etti. Arınç, burada gazetecilerin sorularını da yanıtladı.  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimizin sorunu vardır' açıklamasının sorulması üzerine Arınç, şöyle dedi: "Kürt sorunu diye bir mesele geçmişte siyasetçiler tarafından yeri geldiğinde konuşuldu. Ama bu sadece bu kelimeyi konuşmaktan ibaret kaldı. Bu sorun üzerine hiçbir çalışma yapılmadı. Ama ilk defa 2005 yılında ben Meclis başkanıyken bayın başbakanımız Diyarbakır ziyaretinde bu sorun üzerinde bugüne kadar hiçbir siyasetçinin durmadığı şeklinde durdu. Elbette Türkiye'de yaşayan etnik kökeni farklı olan binlerce yurttaşımızın, vatandaşımızın toplu sorunları var. Ama bu ülkede geçmişten buyana ihmal edilen, ötelenen, görmezden gelinen bir Kürt meselesi de olduğu ifade edildi. Sayın başbakanımızın bu düşünceleri bu tarihten sonra geniş yankı buldu ve bu sorunun çözümü konusunda çok olumlu adımlar atıldı."

KÜRT MESELESİ TÜRKİYE'DE VARDIR

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kürt meselesinin Türkiye'de var olduğunu söyledi. Arınç, şöyle dedi: "Yani şunu ifade etmek istiyorum. Kürt meselesi Türkiye'de vardır. Bu mesele üzerinde bir siyasi hükümet olarak AK Parti geçmiş siyasi 60-70 yıllık dönem hangisi ise bu meselenin inkarcı politikalarına uzaklaşmış gerçekçi noktaya gelmiştir. Ama bugün adeta Kürt meselesi vardır diye yola çıkmanın da bir faydası yoktur. Bu mesele çözülüyor. Ve artık bireysel taleplerin vatandaşlarımızın toplu talepleri ile beraber hemen hemen ülkenin her yerinde yaşayan insanlarımızın talepleri haline dönüşüyor. Başbakan yanlış söylemedi ama bunu bile istismar etmeye kalkanlar olduğu için söylüyorum. Evet gönülden inanıyoruz böyle bir sorun giderek çözülmektedir, olumlu bir noktaya gelmektedir. Ama sadece bazı siyasetçilerin yaptığı gibi günde amentü söyler gibi Kürt sorunu vardır demenin de çok fazla pratik bir faydası kalmadı. Biz sorunların varlığını bilmenin ötesinde bu sorunların çözümü için yaptıklarımızın on mislini yapacağız. Halkımız bunları biliyor ve buna güveniyor. 1 Haziran'da sayın başbakanımız geldiğine bu sorun ve bu sorunun çözümü konusunda herkesi tatmin edecek açıklamalar yapacak."

HATİP DİCLE VE LEYLA ZANA'YA SELAM SÖYLEYİN

Arınç, BDP'nin Diyarbakır'da desteklediği bağımsı milletvekili adayları Hatip Dicle ve Leyla Zana'ya gazetecilerin kendilerinin selamlarını söylemesini istedi. Arınç, şöyle dedi:
"Bağımsız adaylarımıza benim çok selamlarımı söyleyin. Özellikle çok yakından tanıdığım Hatip Dicle'ye de Leyla Zana arkadaşımıza da diğerlerinden Şerafettin beyle selamlaşmamız var. Çok fazla tanımıyorum, bunlar bizim samimi hislerimizdir. Siyaset adına yola çıkan millete hizmet etmek için adaylığını koyan herkese hem saygı duyuyoruz. Hem de başarılar diliyoruz. Başka siyasetçiler gibi değilim. Leyla Zana, rahmetli Orhan Doğan, Hatip Dicle, Selim Sadak 4'ü cezaevinden çıkmışlardı. Sene 2004, 10 sene cezaevinde kaldılar. Türkiye'de 10 sene cezaevi yatan idam mahkumu bile yoktur. Ama bu arkadaşlarımız 94'ten 2004'e kadar bu işin çilesini çektiler. Ve cezaevinden çıktılar. Ziyaret yapmak istediler. Meclis başkanı olarak bana müracaat ettiler sizi ziyaret etmek istiyoruz dediler. Meclis kapalıydı ve ben ilk fırsatta kendilerini resmi konutumda yemeğe davet ettim. Çünkü bu insanlar milletvekiliydi, cezalarını çekmişlerdi halktan oy alıp parlamentoya girmişlerdi. Ama herkes bir şey söyledi özellikle milliyetçi, gazete ve partiler beni düşman haline getirdi. Nasıl olurda resmi konutta bunlara yemek verilir diye. Yaptığımı bugün de savunuyorum, biz siyasetçilere sahip çıkmalıyız. Kimden oy almış olursa olsun, kim desteklemiş olursa olsun parlamentoya girmiş siyaset yapmış, milletvekili olmuş bu insanlarla ben Meclis Başkanı olarak konuşmalıyım yemekten sonrada bir 4 saat birlikte olduk. Türkiye'yi konuştuk Orhan Doğan rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin benim onlara karşı bir sevgim var. Onların da umarım ki bana karşı bir saygısı vardır. Ama ben bu sevgiyi milletime karşı bir sevgi olarak düşünüyorum. Biz Türkiye'de siyaseti şiddet olamadan kavga olamadan, biz birimizi yok etmeden, birbirimizi ötekileştirmeden yapacağız Arkadaşlarımın da bu düşüncede siyaset yapacaklarını ümit ediyorum. Siyasetçilere sahip çıkacağız. Şerafettin Elçi yıllarca çile çekmiş bir insandır. Ben Kürdüm dediği, için 12 Eylül'den sonra ezel çekmiş bir insandır. Hepsine saygımız var."

TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE SİYASET YAPMALIYIZ

Ülkede barış, huzur olmasını isteyen Arınç, kendilerinin sivil ve parti olduğunu ve Türkiye'nin her yerinde olduklarını, Türkiye'de herkesin partisi olduklarını söyledi. Aranç, şöyle konuştu
"Ben Türkiye'nin her köyünde her kasabasında olan bir partiyim ama 2008 seçimlerine bakarsanız Türkiye'nin 26 ilde CHP yok, 35 ilde MHP yok., milletvekili yok. Ben 81 ilinde varım. Diyarbakır'da nasıl varsam Iğdır'da Ardahan'da da, Derecik'te de Yüksekova'da da ben her yerde varım. Mesele böyle olmalı belirli bölgenin, belli bir şehrin, belli bir kesimin oylarını alarak etnik kökene dayalı siyaset yapmak yerine Türkiye için Türkiye'nin her yeri için siyaset yapmalıyız. Ve Türkiye'de yaşayan 70 milyonun her biri için siyaset yapmalıyız. Bunun dışındaki sözleri gerçekçi bulmuyorum, yolumuz bu, millet bize güveniyor ve oy veriyor. Millet başkalarına da güvense onlara da oy verir, milletin elinden tutan yok. Sandıktan çıkan sonuç başımızın gözümüzün üstünde yeri var. İnşallah Silivri ve Türkiye'nin farklı yerlerinde görülen davalarda kişilerin suçsuz olduğu anlaşılsın hukuka aykırı bir şey yapmadıkarını mahkeme karar versin. Bzide onları kucaklayalım. Beraat edenleri de tebrik ediyorum."

Radikal, 14.05.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.