Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kürsüde dosya gösterip Kılıçdaroğlu'ndan cevap istedi

Kürsüde dosya gösterip Kılıçdaroğlu'ndan cevap istedi
 
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu SSK Genel Müdürlüğü döneminde akrabalarını kuruma almakla suçladı.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Balıkesir mitinginde yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

''Bir zamanlar Bay Kemal SSK'nın genel müdürüydü. Bir varmış, bir yokmuş... Genel müdürlüğü 90'lı yıllarda. Hastanelerde ne sıkıntılar çektiğimizi biliyorsunuz. İlaçları alamadığımız dönemleri hatırlıyorsunuz. Genel müdür kim? Sayın Kılıçdaroğlu. Sayın Kılıçdaoğlu, yahu sen benim vatandaşımın ilaçlarını bile veremedin. Şimdi nereden böyle atıp tutuyorsun, hangi keseden şimdi konuşuyorsun? Sayın Kılıçdaoğlu, o dönem içerisinde öyle suistimallere adını atmış ki şu anda ben sizlere bir belge açıklayacağım. Diyor ya, dürüstlük abidesi... Hani 'yolsuzlukların peşini bırakmam' diyor ya... Bakın elimdeki belgeyi açıklıyorum. Ben boş dosya açıklamıyorum, belge açıklıyorum. Altında kapı gibi Kılıçdaoğlu'nun oluru var. Belge şöyle:

''ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği... Söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir..'

Tarih 14 Temmuz 1998. Olur imzası Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi ben soruyorum: Nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor? Hani bu son zamanlarda ÖSYM üzerinde geçiniyor ya... Şimdi bunun cevabını ver Bay Kemal. Nasıl oluyor da yeterli başvuru alınamıyor. Bu söz konusu pozisyonlar neler? O pozisyonlara başvuranlar kimler? Esas soruya geliyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, SSK'ya bu şekilde kimleri atadınız? O atananlar kimler? Sizinle bir akrabalıkları var mı? Soyadları, sizin eski soyadınızla, eşinizin eski soyadıyla aynı olan kaç kişi bu şekilde işe alındı? Dürüstsünüz ya, mertsiniz ya, Gandi'siniz ya, bu sorulara yanıt verin. Bunları Mecliste de biz yüzüne vurduk, ama cevap alamadık.

AK Parti'yi kurdukları andan itibaren, dürüst, seviyeli, tutarlı siyasetin peşinden koştuklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, siyasetin asla yalanla, iftirayla ve gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerle anılmasını istemediklerini söyledi. Erdoğan, siyasetin arınması, temizlenmesi için mücadele verdiklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, ''Ne yazık ki CHP'si, MHP'si, BDP'si siyaseti paçasından tutup aşağılara çekmek için yoğun gayret gösteriyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Şu anda da CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon; yanlarına o bir kısım medyayı da alarak aynı hizaya geçtiler'' dedi.

8,5 yılda 8 kere Balıkesir'e geldiğini hatırlatan Erdoğan, uzak, yakın, ücra, sapa demediklerini, bu kavramların lügatlarında olmadığını söyledi. Milletle kavuşmak için dağları deldiklerini, nehirleri aştıklarını, uzakları yakın ettiklerini kaydeden Erdoğan, 780 bin kilometre karenin tamamında eser ve hizmetlerinin bulunduğunu ifade etti.

''79 yılda yapılamayanları 8,5 yılda yaptık'' diyen Başbakan Erdoğan, 8,5 yılda Türkiye'ye ilkleri, hiç yaşamadığı sevinçleri ve başarıları yaşattıklarını dile getirdi.

Milletin desteği ve hayır dualarıyla, bugün bir daha ''durmak yok, yola devam'' dediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Balıkesir kahramanlığın şehri, Balıkesir yiğitliğin şehri, Balıkesir Kurtuluş Savaşı'nın, Kuvayı Milliye'nin şehri. Balıkesir Veli Şemseddin'in, Birgivi'nin, büyük alim Hasan Basri Çantay'ın şehri. Balıkesir, Çanakkale Savaşı'nda 250 kiloluk gülleyi sırtlayıp, destan yazan Seyit Onbaşı'nın şehri. Hepsinden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun.

Ben bugün Balıkesir'de, özellikle gençlerimizi ilgilendiren bazı önemli hususları dikkatlerinize sunmak istiyorum. Balıkesirli kardeşlerimin, Balıkesirli gençlerin, tüm Türkiye'nin dikkatlerini buraya çekiyorum. Balıkesir Lisesi, eski adıyla Balıkesir Sultanisi, 1916-1917 eğitim öğretim yılında hiç mezun vermedi. Nedenini biliyorsunuz değil mi? Çünkü lisenin tüm talebeleri, Çanakkale cephesine, vatanı savunmaya gittiler ve hiç biri geri dönmedi. Hepsi şahadet diploması aldı. İşte biz bu neslin evlatlarıyız. Bu neslin çocuklarıyız. İşte bizim böyle gençlerimiz var. Bizi kimse tutamayacak. Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız. Biz bu gençlerle, gençlerimizle hep gurur duyduk, gurur duymaya da devam edeceğiz.

Bu ülkenin gençleri her şeyi fazlasıyla hak ediyorlar, bu ülkenin gençleri, ellerine imkan verildiğinde, fırsat verildiğinde, bütün Türkiye'yi gururlandıracak işlere imzalarını atıyorlar.''

-''GENÇLERİ PİS İŞLERİNİZE KARIŞTIRMAYIN''-

AK Parti iktidarı döneminde, gençliğe olan inançla 163 bin yeni derslik inşa ettiklerini bildiren Başbakan Erdoğan, 89 yeni üniversite kurarak, gençlerin, kendi illerinde, en iyi şekilde, en iyi imkanlarla eğitim görmelerini sağladıklarına dikkati çekti. 2002 yılında 45 lira olan bursları, yüzde 433 artışla 240 liraya çıkardıklarını belirten Erdoğan, isteyen her öğrenciye burs veya kredi verdiklerini, bütçeden en yüksek payı eğitime ayırdıklarını anlattı.

İktidara geldiklerinde okullarda bilgisayar bulunmadığını belirten Erdoğan, ''Bu CHP ve MHP gerici yahu, gerici'' dedi. Erdoğan, okullara bilgisayar gönderdiklerini, kara tahtaların artık okullardan kaldırılarak akıllı tahtaların eğitimin hizmetine sunulacağını bildirdi.

Her öğrenciye ücretsiz elektronik kitap vereceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''İstersen kitapsız git. Ama 'Başbakan Amca ben nostalji olarak kitabımı, defterimi yanıma alabilir miyim?' diyenler olursa alsınlar'' diye konuştu.

Bir süredir, YGS üzerinden Türkiye'de bir kampanya yürütüldüğünü belirten Başbakan Erdoğan, bu kampanyayı başta CHP olmak üzere, MHP ve diğer muhalefet partilerinin yürüttüğünü dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bu sistemli kampanyanın içinde, bir de bunların yandaş ve candaş medyası var. Onlar da her gün, manşetleriyle, programlarıyla, köşe yazılarıyla bu değirmene su taşıyor, bu kampanyaya katkı sağlıyorlar. Amaç ne? Amaç, YGS'ye giren 1 milyon 700 bin genç kardeşimizin zihnini bulandırmak, buradan oy devşirmek.

Bu gençler, bir yıl, iki yıl, sabah akşam ders çalıştılar, üniversiteye hazırlandılar. Bu gençler, durmadan, dinlenmeden, soluk dahi almadan bu sınava hazırlandılar. Hafta içi okula devam ettiler, hafta sonu kurslara gittiler, sabahlara kadar ders çalıştılar. Üniversitede bir bölüm kazanmak, kendilerine bir gelecek kurmak için, umutla test kitaplarına gömüldüler. YGS sınavı yapıldı, sınavın ardından birileri çıktı, şifre yoluyla kopya çekildiği iddiasını ortaya attı.

Şimdi bakın, sevgili gençler, şifre iddiasının altında aslında başka bir şifre var. Nedir bu şifre? AK Parti'ye karşı bir karalama kampanyası... Şifre bu. O kadar pervasız, o kadar acımasız, o kadar düşüncesizler, o kadar gözlerini rant bürümüş ki AK Parti'ye karşı başlattıkları bu kampanyada, 1 milyon 700 bin öğrencinin hayallerini, umutlarını söndürmekten çekinmediler. AK Parti'yle bir hesabınız varsa, gelin bunu AK Parti'yle görün. Ama gençleri pis işlerinize karıştırmayın.''

-''BAZI KÖŞE YAZARLARI DA Kİ YAZIKLAR OLSUN ONLARA''-

Erdoğan, muhalefet partilerini defalarca uyardığını, gençlerin emeği, umudu ve hayalleri üzerinden istismar yapmamalarını istediğini ifade etti. Dün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, YGS'deki iddialara ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verdiğini hatırlatan Erdoğan, Başsavcılığın iddiaları soruşturup sonuçlandırdığını, sınavda herhangi bir kopya hadisesinin olmadığını ortaya koyduğunu dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Şimdi ben Sayın Kılıçdaroğlu'na, Sayın Bahçeli'ye, onların yandaş, candaş medyalarına soruyorum; yüzünüz kızardı mı, utandınız mı? Hiç beklemeyin. İnanın bunların yüzü kızarmaz, bunlar yanlış yaptık, özür dileriz deme erdemini göstermez. Çünkü tek amaçları, çamur at izi kalsın.

Bitmedi... Sayın Kılıçdaroğlu, bir kaç gündür, bir elektronik postadan bahsediyor. O candaş medyaları var ya. Onlar da bu iddiayı çarşaf çarşaf yayınlıyor. Ve bazı köşe yazarları da ki yazıklar olsun onlara. Bunu bir gerçekmiş gibi, 'ÖSYM'nin tarihinde böyle bir olay yok. Bir bakan kalkıp da ÖSYM başkanına böyle bir mail gönderemez' diyor. Yahu mail göndermek nedir ki? Senin adına bir çete mensubu çıkar, bir mail gönderir. Mail denilen olay bu. Kılıçdaroğlu'nun adına da gönderirler. Şimdi Facebook'ta falan, yahu bunlar çirkin teknoloji. Bu Facebook filan, falan bu tür sayfalar bunlar çirkin, berbat. Herkes adına buralardan her türlü ahlaksızlık yapılabilir.

Neymiş, ÖSYM'ye bir elektronik posta gelmiş, bir bakan yeğeninin iyi bir bölüme yerleştirilmesini istemiş. Yahu birine çamur atmak, iftira atmak Allah aşkına bu kadar ucuz mu, bu kadar basit mi? Bir insan, utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan, yüzü kızarmadan, arka arkaya bu kadar yalanı nasıl söyleyebilir? Allah aşkına bu nasıl bir yalan söyleme yeteneği? Eğer yürüyen yalan görmek istiyorsanız, Kılıçdaroğlu'na bakın... İnsan bir araştırmaz mı, soruşturmaz mı, işin aslını, doğrusunu öğrenmeye tenezzül etmez mi? Birisi çıkıyor eline bir kağıt tutuşturuyor, hemen o da bunu konuşuyor.''

-''İFTİRASININ ALTINDA KALDI''-

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, işin doğrusunu öğrenmeye tenezzül etmediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın iddiaları yalanlayıp CHP Genel Başkanı'na yüklendiğini, Kılıçdaroğlu'nun ise Bakan Yazıcı'ya cevap veremediğini söyledi.

''Böyle bir siyaset olmaz, böyle bir kirli siyaset olmaz. Yahu zaten biliyoruz. Senin gelişin belli. Sen bir mamul kaset genel başkanı oldun. Olay bu'' diyen Erdoğan, yollarına aynı kararlılıkla devam edeceklerini ifade etti.

Türkiye'de temiz siyasetin adımlarını attıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, yola böyle devam edeceklerini dile getirdi. Erdoğan, ''Bizim siyaset tarihimiz, hiç bir dönemde bu kadar yalancı, bu kadar rahat yalan söyleyen, bu kadar yalanı art arda dizen siyasetçi profillerini görmedi. Önüne gelene dil uzatan, annelere dil uzatan, haddini bilmez, kutsal değerlerimize dil uzatan siyasetçi tipini bu ülke yeni görüyor. Şimdi de işte bir kez daha iftirasının altında kaldı. Bir kez daha atmak istediği çamur, eline yüzüne bulaştı'' diye konuştu.

 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi için ''hesap uzmanlığı sınavına giremez'' dediğini anımsatarak, ''Benim zaten oraya girmeye niyetim yok ki, öyle bir şey düşünmedim ki. Ben memur olmayı değil, siyaseti düşündüm. Çalıştık, çalıştık, çalıştık; işte senin gibi hesap uzmanlarını şimdi biz yönetiyoruz'' dedi.

Erdoğan, partisince Balıkesir'de düzenlenen mitingde, Kılıçdaroğlu'nun 8,5 yıldır yalan söylediğini ve iftira attığını öne sürerek, ''Sadece temiz ve namuslu insanları hedef alıyor, 'bunun üzerinden kazanırım' diyor. Defalarca yalanlarını ortaya çıkardık. Yüzü kızarmıyor. Defalarca çark etti, iddiasının üzerinden yarım saat geçmeden kendi söylediğini inkar etti'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında ''YÖK'ü kaldıracağız'' dediğini hatırlatan Erdoğan, CHP liderinin aynı programda 35 dakika sonra ''Bedelliden gelecek parayı YÖK'e aktaracağım'' dediğini anlattı.

Kılıçdaroğlu'nun demek ki YÖK'ü kaldırmayacağını belirten Erdoğan, ''Ben bıktım bunun yalanlarını söylemekten. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış, ama bununki yatsıya kadar bile yanmıyor, 35 dakika. Açın 'twitter'ları bakın yalanlarına'' diye konuştu.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıkta henüz bir seneyi doldurmadığını ifade ederek, şöyle konuştu:

''Defalarca çark etti, u dönüşü yaptı, iftira attı. Her seferinde yüzüne çarptım. Ama ne yazık ki bir kuyruk acısıdır var, gidiyor. Bu beyefendinin bu adımlarla bir yere varması mümkün değil. İstanbul'da belediye başkan adayı oldu, benim belediye başkanımla ilgili 'dosya çıkaracağım' dedi, hala çıkaracak. şimdi MHP ile el ele verdiler, Sayın Bahçeli ile 'Biz Başbakan ile ilgili dosyalar çıkaracağız' diyorlar. 8,5 yıldır neredesiniz, çıkarsanıza. Parlamentonun içindesiniz, nerede bu dosyalar. Eğer dosyanız yoksa kırtasiyeciden size dosya gönderelim. Haydi, hemen doldurun, gönderin. Nerede? Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Bizim böyle bir derdimiz yok evelallah.''

MHP ve DSP'nin de yer aldığı koalisyon hükümetinden devraldıklarında Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu anımsatan Erdoğan, borcun bugün 5 milyar dolara düştüğünü söyledi. Erdoğan, ''23,5 milyar dolar nire, 5 milyar dolar nire? 18,5 milyar dolar düşürdük. Şimdi de o 5'i öderiz ha. Fakat çok düşük faiz olduğu için 2012 sonunda bitireceğiz. Ve biz IMF ile 3,5 yıldır sözleşme falan yapmıyoruz, stand-by anlaşmalarını kaldırdık. çünkü yere sağlam basan bir Türkiye var'' dedi.

-''MİLLET LİDER ARIYOR, ÖNCE BUNU GÖRECEKSİN''-

Erdoğan, önceki hükümetten devraldıklarında Merkez Bankasında 27,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın şimdi 95 milyar dolara yükseldiğini bildiren Erdoğan, şöyle dedi:

''Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye'de Merkez Bankasının kasası 95'e çıkar mı? IMF'ye 23,5 milyar dolarlık borç 5'e iniyor. Bitmedi, Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış, biz 8,5 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yapmışız. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunları yapabilir mi? 163 bin dersliği 8,5 yıla sığdırmışız. Tabii Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasındaki paralara sulandı. Baktı ki bol para var, şimdi bol keseden atıyor. Çünkü bunlar tarihi boyunca hep boşaltmışlar. Şimdi de 'burayı boşaltırız' diyorlar. Çok fazla meraklanma, benim milletim sana böyle bir şeyi vermez.

Biz 2002'den 2007'ye kadar çıraklık dönemini yaşadık, 2007'den 2011'e kalfalık dönemini yaşadık, şimdi de ustalık dönemine başlıyoruz. Şimdi Kılıçdaroğlu, çıkmış, 'çıraklık da kutsaldır' diyor. Ben 'kutsal değildir' demedim ki, dönemleri ortaya koyuyorum. 'Çıraklık kötüdür' demedim, ama biz o tezgahlardan geçtik, oraları aştık. Sen daha o sürece girmedin, dur bakalım. Senin daha çok işin var.

Neymiş? Hesap uzmanlığı sınavına ben giremezmişim. Benim zaten oraya girmeye niyetim yok ki, öyle bir şey düşünmedim ki. Ben memur olmayı değil, siyaseti düşündüm. Onun için de 18 yaşından itibaren siyasete, geldim, siyasetin içinde yaşadım. O günden itibaren bugünlere geldik. Çalıştık, çalıştık, çalıştık, işte senin gibi hesap uzmanlarını şimdi biz yönetiyoruz. Bu işin devlet yönetiminde bir raconu var. Senin gibiler de olur, daha başarılılar da olur, ama siyaset bir sevk, idaredir, liderliktir. Lider olmak başka bir şeydir. Millet lider arıyor, lider. Bunu göreceksin önce. Bu ülkenin müsteşara da genel müdüre de hesap uzmanına da ihtiyacı var, ama hepsinden önce lidere ihtiyacı var.''

-BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR OLUYOR-

Başbakan Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 100. yılına kadar Balıkesir'i Türkiye'nin 10 büyük ilinden biri yapacaklarını dile getirdi. Balıkesir'in nüfusuyla büyükşehir olmaya hak kazandığını anlatan Erdoğan, seçimlerden sonra Balıkesir'in de büyükşehir olması kararını alacaklarını ve yasayı çıkaracaklarını açıkladı.

Tüm Balıkesir'in mülki sınırlarının büyükşehir belediyesinin sınırları içinde olacağını belirten Erdoğan, ''Dolayısıyla büyükşehir belediyesi ilçe belediyeleriyle Balıkesir'i daha mamur bir hale getirecek. Artık belde belediyeleri kalmayacak. Köyler, aynen ilçe belediyelerin mahalleleri haline gelecek. Böyle bir duruma geçiyoruz. Neden? Altyapı, üstyapıda daha modern bir Balıkesir'' dedi.

Erdoğan, Balıkesir'in 2014'teki yerel seçimlere kadar şu andaki statüyle devam edeceğini, yerel seçime büyükşehir olarak gireceğini bildirdi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ne yazık ki CHP'si, MHP'si, BDP'si siyaseti paçasından tutup aşağılara çekmek için yoğun gayret gösteriyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Şu anda da CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon; yanlarına o bir kısım medyayı da alarak aynı hizaya geçtiler'' dedi.

Erdoğan, partisi tarafından Kuvayı Milliye Meydanı'nda düzenlenen mitingde, sağlık alanında atılan adımlardan örnekler verdi.

Vatandaşların artık rahatlıkla hastanelerde tedavi olduklarını ve ilaçlarını kuyruk beklemeden aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''Yahu hastaneye gidiyorsun, doktor efendi muayeneye çağırıyor. Muayeneye gidiyorsun bedava mı? Parayla... Bakın, şimdi biz part time çalışmayı kaldırttık. Full time diyoruz, rahatsız oldu bazıları. Olanlar kim? 'Sosyal demokratım' diyenler. Bu CHP falan onlara destek veriyor. Yahu ne demek kardeşim? Bu milletin evlatları neden doktor oldu? Halkına hizmet için değil mi? Tam gün çalışan da var, ama bir miktar da işte ideolojik nedenlerle, bu CHP zihniyetinin de tahrikiyle maalesef bakıyorsunuz part time çalışmak isteyenler var. Dedik ki: Olmaz. Bak, biz size döner sermayeyi getirdik, şunu getirdik, bunu getirdik...

Kardeşim, bak herkes üniversite bitiriyor, mühendis oluyor, bilmem ne oluyor. Bunların hepsi gelip de full time çalışıyor. Sen de çalış be kardeşim. Doktorluk bu noktada en ideal hizmet yollarından birisi değil mi? Benim insanım sana bir 'Allah razı olsun' desin. Bundan daha büyük bir para var mı yahu? Neymiş, 'ben daha fazla okuyorum'... Olabilir. Ama sağ olsun şu anda devlet hastanelerinde yüzde 80-85 tam gün yasasına 'evet' dediler ve çalışıyorlar. Ben de şahsım ve milletim adına 'Allah onlardan razı olsun' diyorum. Biz de özlük haklarını artırdık, daha da artırma noktasında gayret edeceğiz. Halkımın hizmetinde olanların biz de yanındayız. Onun için de bu oyunlara da gelmeyin. Zaman zaman hastanelerde grev, mrev gibi olaylara giriliyor. Yahu hastanelerde grev yapılır mı be? Oraya tedaviye gelenler doktor bulamazsa bu ne olur?''

-''BUNUN CEVABINI VER BAY KEMAL''-

18 tane helikopter aldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu helikopterlerin 16 noktada hizmet verdiğini söyledi. 2 jet ambulansa 3 tane daha ekleyeceklerini bildiren Erdoğan, insandan değerli olan başka bir şeyin olmadığını dile getirdi. Devletin insanın hizmetkarı olduğunu ve kendilerinin bu anlayışla yola çıktıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu amaçla seferber olduklarını anlattı.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Amma gel gör ki bir de bizim Bay Kemal vardı. Bir zamanlar Bay Kemal SSK'nın genel müdürüydü. Bir varmış, bir yokmuş... Genel müdürlüğü 90'lı yıllarda. Hastanelerde ne sıkıntılar çektiğimizi biliyorsunuz. İlaçları alamadığımız dönemleri hatırlıyorsunuz. Genel müdür kim? Sayın Kılıçdaroğlu. Sayın Kılıçdaoğlu, yahu sen benim vatandaşımın ilaçlarını bile veremedin. Şimdi nereden böyle atıp tutuyorsun, hangi keseden şimdi konuşuyorsun?

Sayın Kılıçdaoğlu, o dönem içerisinde öyle suistimallere adını atmış ki şu anda ben sizlere bir belge açıklayacağım. Diyor ya, dürüstlük abidesi... Hani 'yolsuzlukların peşini bırakmam' diyor ya... Bakın elimdeki belgeyi açıklıyorum. Ben boş dosya açıklamıyorum, belge açıklıyorum. Altında kapı gibi Kılıçdaoğlu'nun oluru var. Belge şöyle:

''ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği... Söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir..'

Tarih 14 Temmuz 1998. Olur imzası Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi ben soruyorum: Nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor? Hani bu son zamanlarda ÖSYM üzerinde geçiniyor ya... Şimdi bunun cevabını ver Bay Kemal. Nasıl oluyor da yeterli başvuru alınamıyor. Bu söz konusu pozisyonlar neler? O pozisyonlara başvuranlar kimler? Esas soruya geliyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, SSK'ya bu şekilde kimleri atadınız? O atananlar kimler? Sizinle bir akrabalıkları var mı? Soyadları, sizin eski soyadınızla, eşinizin eski soyadıyla aynı olan kaç kişi bu şekilde işe alındı? Dürüstsünüz ya, mertsiniz ya, Gandi'siniz ya, bu sorulara yanıt verin. Bunları Mecliste de biz yüzüne vurduk, ama cevap alamadık.

AK Parti'yi kurdukları andan itibaren, dürüst, seviyeli, tutarlı siyasetin peşinden koştuklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, siyasetin asla yalanla, iftirayla ve gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerle anılmasını istemediklerini söyledi. Erdoğan, siyasetin arınması, temizlenmesi için mücadele verdiklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, ''Ne yazık ki CHP'si, MHP'si, BDP'si siyaseti paçasından tutup aşağılara çekmek için yoğun gayret gösteriyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Şu anda da CHP, MHP, BDP, terör örgütü, Ergenekon; yanlarına o bir kısım medyayı da alarak aynı hizaya geçtiler'' dedi.

Zaman, 12.05.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.