Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: 'Haberal onurumuzdur'

Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'a meydan okudu
 
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılda 2,5 aylık bir çocuk annesinin daha kucağındayken açlıktan ölürse bunun ayıbı kimin ayıbıdır. Bunun ayıbı, bu ülkeyi yönetenlere aittir" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Zonguldak'taki işçi anıtı önündeki meydanda düzenlenen mitinge işçi baretiyle geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada alana gelenleri, “merhaba alın terinin sahipleri, kara elmasın başkenti, emeğin başkenti” sözleriyle selamladı. 12 Haziran seçimlerine az bir süre kaldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Hep beraber bileğimizin gücüyle, halkımızın desteğiyle AKP'ye dersini vereceğiz” dedi. Alandakilerden söz alan Kılıçdaroğlu, kendisinin de üzerine düşen görevi yapacağı sözünü verdi.
 
AK Parti'nin 9 yıldır iktidarda olduğunu hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: 

“9 yıl az değil. Hadi 1-2 sene olsa 'daha yeni geldiler, durun bakalım' deriz. Ya 9 yıldır iktidardasınız. Zonguldak'ta işsizlik azaldı mı? Türkiye Taşkömürü Kurumu ayağa kalktı mı? Peki ne oldu Zonguldak'ta? Kan kaybetti Zonguldak. Eğer biz alın terine değer veriyorsak, emeğe değer veriyorsak, kul hakkı yiyenlere karşı mücadele etmeyi görev kabul ediyorsak, beraber mücadele edeceğiz. Hiç endişe etmeyin, az kaldı. İnşallah beraber olacağız, gücümüzü birleştireceğiz. Zonguldak bir ara bütün Karadeniz'e örnekti. 

Zonguldak'ta işçiler çalışır, alın teriyle çalışır, alın terinin karşılığını alırlardı. Zonguldak'ın esnafı da Zonguldaklı da memnundu. Şimdi sadece Zonguldak'ın işçisi değil esnafı da kan kaybediyor. Gelip size arada bir bir şeyler söylüyorlar; efendim 'Kilyos'ta otomobil fabrikası kurulacak'. Kuruldu mu otomobil fabrikası? Efendim 'Kilyos'ta şunu yapacağız' Ya önce sen Kilyos'ta bir şey yapacaksan adam gibi Kilyos'un yatağını düzelt bakalım. Ondan sonra Allah Kerim. Bunu yaptılar mı? Bunların bir adı var biliyorsunuz; 'aldatanlar ve kandıranlar partisidir' diyorlar. Milleti aldatıyorlar, milleti kandırıyorlar. Size sözüm var, ben bunların maskesini aşağı indireceğim. Millet, bunları tanıyacak. 

Bunlar çıktılar, din iman edebiyatı yaptılar hatırlarsınız, sonra hepsi köşeyi döndü. Bir bakıyorsunuz millete gelince din iman, köşeyi dönünce ha babam. Bunlara izin verecek misiniz? İzin vermeyeceğiz. Biz herkesin inancına, kimliğine saygılız. Biz alın terine değer veririz, 'alın teri kutsaldır' diyoruz. Herkes çalışacak, herkes üretecek, herkes evine ekmek götürecek, çoluk çocuğu mutlu olacak, herkes huzur içinde yaşayacak. 

Bizim arzumuz bu. Biz ana hedef olarak şunu koyduk; bu memlekette, bu güzel coğrafyada ister Hakkari ister Edirne ister Zonguldak ister Adana İster Diyarbakır ister İzmir, her evde en az 600 lira asgari gelir olacak. Her eve para girecek, her evde huzur olacak. Çünkü bizim bir hedefimiz var, güzel bir hedefimiz var. Bizim amacımız bu güzel coğrafyada, 'bir kişi bile yatağa aç girmesin' diyoruz. Herkesin karnı doyacak kadar gelir yaratabiliriz, yarattığımız geliri hakça bölüşebiliriz. Biz 'yoksulluğu tarihe gömeceğiz' dedik. Ne yaptık; 'aile sigortasını geliştireceğiz' dedik.”

SÖZÜ YARIM BIRAKTI
Aile sigortasıyla projeleri kapsamında, ailenin ilerleyen bir zamanda gelirsiz kalması haline onları da sigorta kapsamına alacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, 60 yaşında işten çıkarılan bir işçinin de emekliliğe kadar aile sigortası kapsamına alınabileceğini anlattı. “Bu ülkenin güzel insanları birilerine minnet duymayacak” diyen Kılıçdaroğlu, herkesin geçinebileceğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine “onu neden zamanında yapmadın” dediğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

“Bilgili bir adam olsa oturup cevabını vereceğim. Adamda bilgi yok. Cehalet kokuyor baştan sona. Neden cehalet kokuyor? Nesini düzelteceksiniz bunun. Parlamentoda yasa 1971'de çıkmış. Çıkan yasa, uluslararası sözleşmeyi onaylayan yasa. Yani yeni bir kanun değil. Yenilendi mi hayır. Sen 1971'de söz veren bir parlamentonun taahüdünü 9 yılda yapamadın. Ben daha iktidara gelmeden önce söz veriyorum 'aile sigortasını çıkaracağım' diye. Niye paniğe kapılıyorsun sen. 

Efendim neymiş Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü yaptığım dönemi suçluyor. Beni suçluyor. Buradan Zonguldak'tan, işçi kentinden sana meydan okuyorum Recep Tayyip Erdoğan, sana meydan okuyorum; eğer sen yiğit adamsan, düzgün adamsan, adam gibi adamsan, delikanlı adamsan istediğin televizyon kanalına gel, seninle hesaplaşalım. Nasıl bir yıkacağım seni, göreceksin sen. Recep Tayyip Erdoğan açık konuşabilir mi? Ben de biliyorum çıkamaz. Çıkması için mangal gibi bir yürek olması lazım. Var mı o yürek onda. Meydan okuyorum. 

Eğer bir toplu iğne ucu kadar yakınlarıma çıkar sağladığımı ispat edersen eyvallah. İspat edemezsen benim adımı yolsuzlukla anarsan a.. gerisini söylemeyeyim. Neden bu kadar söylüyorum. Arkadaşlar biz temiz siyaseti getirmek istiyoruz. Halka hesap veren siyaseti getirmek istiyoruz. Sen kalkmışsın projelere bir şey diyemiyorsun, kalkmışsın eski defterleri karıştırıyorsun. CHP'de şu vardı, CHP şunu yaptı. Sen kendine güveniyorsan gel oturalım adam gibi konuşalım, diyebilir ki benim bilgim, bilincim, kültürüm onun kadar yoktur. Sana söz veriyorum sen bütün Bakanlar Kurulu üyelerini getir. İstiyorsan senin gibi düşünen gazetecileri getirirsin Ama ben senin karşına yalnız çıkacağım bunun sözünü veriyorum ben.”

ZONGULDAK ECEVİT'İN KENTİ
Zonguldak'ın aynı zamanda eski Başbakan Bülent Ecevit'in kenti olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, grevli toplu sözleşmeyi getiren Ecevit'in kenti olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Şimdi eski defterleri karıştırıyorlar. Şu 'Ecevit ile ilgili ne söyleyebiliriz' diye. Neymiş, bir fotoğrafı bulmuşlar o fotoğrafı yayınlıyorlar. Allah aşkına bunun ahlakla bir ilgisi var mı? Müslümanlıkla bir
ilgisi var mı? Bir de bunlar Müslüman geçiniyorlar. Ağrıma giden de o zaten” diye konuştu. Ecevit'i en iyi Zonguldaklıların bildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Afyon ekilemez dendiği zaman 'arkadaşlar benim köylüme afyon ekemezsin diyorsun ama bu ülkenin başbakanı benim, benim ülkemde köylü afyon ekecektir' deyip de afyon ektiren adam kim, Ecevit değil mi? Kıbrıs'a çıkamazsın dedikleri zaman, 'ben oradaki Türklerin de sahibiyim' diyen ilk adam kim, Ecevit. Daha başbakan olmadan önce Amerika'ya gidip icazet isteyen adam kim, Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Efelenme Recep Tayyip Erdoğan, efeleneceksen adam gibi gel karşımda efelen. Kalktı dedi ki 'ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım' dedi. 

Defalarca söyledi. Irak'ta binlerce kadına tecavüz edildi. O projenin eş başkanı kimdi? Sen, binlerce Müslüman kadına tecavüz ederken sesin çıkmayacak ve 'bu projenin eş başkanıyım' diyeceksin, sonra çıkacaksın milletin önüne oy isteyeceksin. İnsanda biraz utanma olur.”

“MİLLET ZENGİN OLSUN, BİRİLERİ DEĞİL”
Özgürlüğü ve demokrasiyi istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, alın terine değer verdiklerini söyledi. Samsun'da 2,5 aylık Kübra'nın açlıktan öldüğü haberlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

“Hangi tarihte 2011. 21. yüzyılda 2,5 aylık bir çocuk annesinin daha kucağındayken açlıktan ölürse bunun ayıbı kimin ayıbıdır. Bunun ayıbı, bu ülkeyi yönetenlere aittir. Bir de kalkmış diyorlar ki 'kişi başına gelir 10 bin dolara ulaştı' kişi başına gelir 10 bin dolara ulaştıysa nasıl oluyor da bu memlekette 2,5 aylık çocuk annesinin kucağında açlıktan ölüyor. Hiç utanmıyorlar mı bunlar. Çöpte kağıt toplayan bir çocuk, kamyonun altında kaldı ve vefat etti. Küçük bir çocuk çöpte kağıt topluyor. O çocuğun okulda olması lazım. O çocuk, keyfi için mi gider çöpte kağıt toplar. Demek ki aile durumu iyi değil. Biz ne diyoruz 'bu coğrafyada bir çocuk bile yatağa aç girmeyecek'. Onun için diyoruz 'aile sigortası getireceğiz' diye. Sadece çocuklar mı? Muğla'da bir gazimiz, açlıktan yatağında ölü bulundu. 

Bunları söylerken, projeleri üretirken, bizim projelerimiz insan odaklı. İnsanı sevdiğimiz için, saygı duyduğumuz için, zenginlik millete dokunsun istiyoruz. Millet zengin olsun, birileri değil. Birileri köşeyi dönmesin. Köşeyi dönecekse Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün yurttaşları köşeyi dönsün. Hep beraber zenginleşelim, üretelim, çalışalım, emek harcayalım. Efendim dolar milyarderi sayımız, Japonya'yı geçti. Kişi başına gelir, belli olmaz yarın sabah 20 bin dolar olur. Dilin kemiği yoktur ya. Aile sigortasının felsefesi şu; her aileye asgari gelir güvencesi sağlamak. 9 sigorta dalından birisidir, bütün dünyada kabul gören. 8 sigorta dalı bugün Türkiye'de uygulanıyor. En son işsizlik sigortası çıktı rahmetli Ecevit'in Başbakanlığı döneminde. İnşallah bizim iktidarımızda aile sigortası da çıkacak, 9 sigorta dalı da kesinleşmiş olacak.” 

'SENİN ÇOCUĞUN YAPARKEN OLUYOR DA...'
Aile sigortasında paranın, kadının banka hesabına yatırılacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, ailenin yoksulluğunun teşhir edilmeyeceğini belirtti. Kendilerine “parayı nereden bulacaksınız” sorularının geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Sen 7 sülalelene para bulurken aklına gelmiyor da iş fakir fukaraya gelince mi aklına geliyor. Aynı soruyu askerlik için de soracağım. Dedik ya askerlik süresini indireceğiz. Cevap 'memleketi kim savunacak'. Senin çocuğun 21 gün valinin gözetiminde, el bebek gül bebek askerlik yaparken memleketi düşünmek aklına gelmedi de 'garibanın çocuğu da askerlik yapsın' dediğin zaman aklına mı geliyor senin” dedi. 

Zonguldak'ın eskiden göç aldığını, ancak şimdi göç veren bir kent haline geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, insanların Zonguldak'tan kaçtıklarını söyledi. Zonguldak'ın 9 yılda kaybettiğini savunan Kılıçdaroğlu, esnafımız konuyu düşünmesini istedi. Teşeron işçiliği kaldıracaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Yoksulluğu tarihe gömeceğimiz gibi Allah'ın izniyle taşeron uygulamasını da bitireceğiz. Herkes çalışacak, üretecek, sendikalı olacak. Bunlar, bir kanun çıkardılar referandumdan sonra. İşçilere bir sendika yetmiyor, isterlerse ikinci sendikaya da üye olabilir diye. Bir sendikaya üye olanı kapının önüne koyuyorsunuz. 

Adam ikinci sendikayı ne yapsın. O zaman idam edersiniz onu ama hiç merak etmeyin bu kardeşinizin sözü var. Taşeron işçiliği bitirecek. Onlar da grevli toplu sözleşmeli hakka sahip olacak ve alın terlerinin karşılığını alacaklar. İster devlet dairesinde, ister yer altında, ister hastanede çalışsınlar taşeron işçiliği bitecek. Efendim onun kaynağı? Zaten parayı veriyorsun. Bedava mı çalışıyor bunlar. Hayır arada bir taşeron var. Biz cımbızla o taşeronu oradan alacağız” diye konuştu. 

'HABERAL ONURUMUZDUR'
ÖSYM'nin geçmişte en güvenli kurumlardan biri olduğunu, iktidarın onu da “berbat hale getirdiğini” ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Herkes bu kuruma güvenirdi; bunlar geldi orayı da berbat etti. Bunlar memleketi yönetmiyorlar zaten. Bunlar adeta memleketi soymak için çaba harcayan bir güruh. Siz 1 milyon 700 bin gencin hayatıyla nasıl oynarsınız? Bir de o koltuklarda oturuyorsunuz... Orada bir pankart var. Ne diyor? 'Şifreli hayat, oh ne rahat' Onun zaten şifreci olduğunu biliyoruz. Şifreler kura kura milleti perişan etti. Şifrelerinden biri de adam başına 10 bin dolar düşüyor demişti. Ama siz gördünüz, yok öyle bir şey. Gençlerin umutlarını yıktılar. 1 milyon 700 bin aileye sesleniyorum: Memleketi bu hale getirdiler, memleketi kurtarmak sizin elinizde. 1 Milyon 700 bin aile sandığa gidince bunlara dersini versin. Bir demokrasi dersi verelim, bir elimizi kaldıralım, bir özgüvenimiz olsun bizim. Yeter diyelim. Bu memleketi bu kadar perişan etmeye kimsenin hakkı yok.” 

Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta yaklaşık 150 bin emekli olduğunu anımsatarak, iktidarlarında emeklilere İntibak Yasası'nı çıkacaklarını belirtti. Zonguldak'ın geçmiş yıllarda tershaneleriyle de ünlü olduğunu, çok sayıda ülkeye ihracat yaptığını dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidar sayesinde bu alanda da üretimin durduğunu ileri sürdü. Kayseri'deki rüşvet iddialarıyla ilgili olarak rüşveti toplayan kişinin el yazısıyla yazdığı defteri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

“Diyordu ya 'ne demek Kayseri'de rüşvet yok'. Yazıyor 'şuradan şu kadar, buradan bu kadar aldık' diye. Bir fotokopiyi kendisine gönderdik. Cevaba bakın şimdi, 'efendim rüşveti toplayan adamın altında imzası yok'. İnsaf imzası olsa diyecek ki 'imza ıslak değil'. O da olmazsa 'bu kağıtta rüşvet toplayan adamın parmak izi yok' diyecek. Siz hiç dünyada rüşvet toplayan adama gerekçe yaratan bir başbakan duydunuz mu? Rüşveti toplayan adamın sırtını sıvazlayacaksın, sonra 'bana oy verin' diyeceksin. Önce rüşvetçileri ortaya çıkar. 'Rüşveti kim toplarsa toplasın, yolsuzluğu kim yaparsa yapsın; ben hesabını sorarım' de. Niye onları koruyorsun? Neymiş altında imzası yokmuş. Altına imzayı sen at o zaman. Onu söylüyorsan imzayı sen atmışsın demektir artık.” 

'HABERAL'IN SUÇU ÜNİVERSİTE KURMAK'
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyüdüğünü, ancak bundan vatandaşın değil, birilerinin faydalandığını iddia etti. Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, bir yılda ülkedeki yoksul sayısının 818 bin kişi arttığını belirtti.

Zonguldak'ta Mehmet Haberal'ı milletvekili adayı gösterdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Bir kardeşiniz, bir hemşehriniz, bir yiğit adam Mehmet Haberal milletvekili adayımız, diğer adaylarımız gibi. Efendim Haberal'ın suçu ne? Ben size suçunu söyleyeyim: Meydandakiler de kitap taşıyor 'Suçum ne?' kitabını taşıyorlar. Mehmet Haberal'ın suçu bir; üniversite kurdu. Sana ne üniversite kurmaktan? Haberal'ın suçu iki; dünyanın sayılı cerrahlarından birisi. Suçu üç; bu milleti düşünüyor. Suçu dört; bütün mal varlığını bir üniversiteye bağışlıyor. Dünyalık edinmedi, bu ülkenin çocukları okusun, onlara katkım olsun diye. Babası Zonguldak'ta öldüğü zaman cenazesine katılamadı. Bu ayıp bile bu iktidara yeter.

Ne olacak yani bir insan babasını defnedemez mi? İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Siz acısını bile paylaşmasına izin vermediniz. Sonra kalkıyorsunuz CHP Haberal'ı aday gösterdi diye bizi suçluyorsunuz. İnsanda biraz vicdan olur. O insanın suçu var mı? Ortada bir mahkeme kararı yok. Milletvekilliği adaylığına başvururken bir dilekçe imzaladı, 'parlamentoya gelirsem dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili ilk imzayı ben atacağım' diye. Biz birileri gibi dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan kişiler değiliz. Bunlar dokunulmazlıkları kaldıramaz. Dokunulmazlıkları kaldırmak için adamda mangal gibi yürek olacak. Şimdi gelmiş Haberal'ı suçlayacak. Sen kim, Haberal kim Allah aşkına? Rahmetli Ecevit'e sağlık hizmeti sundu. Rahmetli Ecevit'in yanından ayrılmadı. 

Rahmetli Ecevit onu cumhurbaşkanlığı adaylarından birisi olarak düşünüyordu. Bunu tüm Zonguldak da Türkiye de biliyor. Şimdi kalkacaklar yok efendim 'Haberal Zonguldak'a geldi çıkacak'. İster çıksın ister çıkmasın Haberal bizim onurumuzdur. Zonguldak'ın onurudur, Türkiye'nin onurudur. Bir kitap yazdı 'Suçum ne?' diye tamam içeri aldınız eyvallah, hapse de attınız eyvallah; peki benim suçum ne? Suçu yok. Bu davanın savcısı kimdi? Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Davanın savcısı Recep Tayyip Erdoğan olursa artık gerisini siz düşünün. Geçen gün yine bir çark etmiş, 'Ben bu davanın savcısıyım diye söylemedim' demiş. İnsanda biraz insaf olur. Hafıza olur. Demek ki ciddi bir hafıza kaybı da var. 'Ben bu davanın savcısıyım' diye AKP grubunda söyledin.” 

YGS'deki şifre iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, “Bir bakın demokrat adama bakın, ileri demokrasinin timsali olan adama bakın. Siz yürürseniz ben de onun karşısına beş on bin genç koyarım' diyor. Hadi buyurun bakalım 1980 öncesini hatırlıyorsunuz değil mi? Kardeşin kardeşe düşman olduğu dönemi. Onu başlatmak istiyorlar. İster beş on, bin, ister beş, on yüz bin getir bu ülkenin sağduyusu var. Çatışma kültürü bizim kitabımızda yoktur. Biz kardeşçe beraber yaşayacağız bir yürek gibi beraber yaşayacağız” ifadesini kullandı.

'AMERİKA'YA İLTİCA ETSELER DE ORADAN GETİRECEĞİM'
Alandakilere “herkesin çalıştığı ürettiği, huzur içinde yaşadığı bir Türkiye düşünün diye seslenen Kılıçdaroğlu, “Bir Türkiye düşünün; yer altında maden şehitlerinin olmadığı, taşeronlaşmanın olmadığı, herkesin örgütlü olduğu, bir Türkiye düşünün; soyulmayan, insan haklarına saygılı, demokrasiyi, özgürlüğü içine sindirmiş.... Ve bir Türkiye düşünün; yok başörtüsüydü, yok eşarptı, yok çarşaftı bunları düşünmeyen. Bayrağımızın dalgalandığı, ezanlarımızın okunduğu bir Türkiye düşünün. Rahatlıkla ibadetlerimizi yaptığımız, birbirimizi kucakladığımız hiçbirini ötekileştirmediğimiz bir Türkiye düşünün. Bizim hayalimiz bu. Bu yüzden 'Türkiye rahat bir nefes alacak' diyoruz. O rahat nefesi beraber bu Türkiye'ye aldıracağız” diye konuştu. 

Geçmişte hangi partiye oy verirse versin bütün vatandaşları CHP çatısı altına beklediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Vatandaşlardan düzgün siyasetten” yana oy kullanmalarını istedi.
Meydanda bulunanlardan bir kişinin “Deniz Feneri davasını” hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, “O Deniz Feneri dosyası açılmaz. Niye açılmaz? Hırsızlıklar ortaya çıkacak. Ama meraklanmayın. Benim bir sözüm var. Kul hakkı yiyenlerden hesap soracağım. Amerika'ya iltica etseler de oradan getireceğim” dedi. 

Mehmet Haberal'ın kardeşi Ali Haberal ile oğlu Erkan Haberal da Zonguldak'a gelişinde Kılıçdaroğlu'nu karşılayanlar arasında yer aldı. Kılıçdaroğlu'nun konuşması öncesi CHP Zonguldak milletvekili adayları tanıtılırken Mehmet Haberal, “Tüm dünyanın bilim adamı, sizi Silivri'den selamlıyor” şeklinde anons edildi.

Radikal, 25.04.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.