Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > "Temennimiz kanın durması"

"Temennimiz kanın durması"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saat 12.47'de özel uçak ''ANA'' ile Hatay'a geldi.

Başbakan Erdoğan'ı, Hatay Havaalanı'nda Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hatay Valisi M. Celalettin Lekesiz, Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç ve öteki yetkililer karşıladı.


Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan da Hatay'a geldi.
 

Erdoğan, Asi Nehri üzerinde Türkiye ile Suriye tarafından ortaklaşa inşa edilecek Dostluk Barajı'nın temel atma törenine katılacak.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Asi Nehri üzerinde temeli atılacak Dostluk Barajı'nın, Suriye ile Türkiye arasındaki dostluk, iş birliği ve güvenlik noktasında en güzel göstergelerden birisini oluşturacağını söyledi.

Erdoğan, Hatay'a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, bugün yapacağı Suriye gezisine ilişkin bilgi verdi.

Başbakan Erdoğan, Asi Nehri üzerinde Türkiye ile Suriye tarafından ortaklaşa inşa edilecek Dostluk Barajı'nın temel atma törenine katılmak üzere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Hatay'a gideceklerini söyledi.

Hatay'ın Altınözü ilçesi Ziyaret köyüne giderek, oradan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile görüşmek üzere Halep'e geçeceklerini belirten Erdoğan, temel atma törenini Suriye Başbakanı Naci Itri ile gerçekleştireceklerini ifade etti.

Suriye ile tesis ettikleri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bünyesinde yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde, vizelerin kaldırıldığını anımsatan Erdoğan, Suriye ile Türkiye arasındaki sınırları idari sınırlar haline dönüştürdüklerini, iki ülke halkları arasındaki yapay engellere son verdiklerini belirtti.

Aralık ayında düzenledikleri son toplantıda kararlaştırdıkları en önemli hususlardan birini Asi Nehri üzerindeki Dostluk Barajı'nın temel atma töreninin gerçekleştirilmesinin oluşturduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Asi Nehri üzerinde temelini atacağımız Dostluk Barajı, ülkelerimiz arasındaki dostluk, iş birliği ve güvenlik noktasında, en güzel göstergelerden birisini oluşturacaktır. Dostluk Barajı bölgede elektrik üretimini, aynı zamanda tarım alanlarının sulanmasını, bunun yanında taşkınlardan ovayı korumasını aynı zamanda gerekli sulama noktasındaki sıkıntıyı gidermesini sağlayacak olan, her iki taraf için önemli bir adım olacaktır. İki ülke halklarının refahına katkıda bulunacaktır.''

Halep ziyaretinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile ikili ilişkileri ve bölgedeki son gelişmeleri gözden geçirme fırsatı bulacaklarını belirten Erdoğan, bu ziyaretin halkların refahı ve bölgedeki barış istikrarı bakımından hayırlı sonuçlar vermesini temenni ettiğini kaydetti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'daki gelişmelere ilişkin, ''Temennimiz odur ki bu öldürmeler, kan durmalıdır'' dedi. Mısır halkının şu ana kadar böyle bir yola tevessül etmediğini belirten Erdoğan, ''Onların elinde silah yoktur. Ama onlara karşı maalesef silah kullanılmıştır. Sayısı şu anda bilemiyorum ama bize geldiği kadarıyla tespit edilen 500 civarında diyorlar. Ama binlerce yaralının olduğu söyleniyor. Bunlar olumlu görebileceğimiz bir yaklaşım tarzı değil. Halka karşı bu yapılmamalı'' diye konuştu.

Erdoğan, Hatay'a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin ''Hüsnü Mübarek istifa etmedi. Oradaki halklara mesajınız olacak mı? İsrail ve ABD, Mübarek'in politikalarını destekledi. Mübarek'in görevden gitmesi Gazze ablukasını kaldırır mı?'' şeklindeki sorusuna Başbakan Erdoğan, salı günü Mısırla ve Tunus'la ilgili bütün görüşlerini çok detaylı açıkladığını ve bu görüşlerin, partisinde enine boyuna müzakere edilerek gruba getirdiği görüşler olduğunu söyledi.

Bunun üzerine ilave edilecek herhangi bir şey bulunmadığını ifade eden Erdoğan, bu arada ABD Başkanı Barak Obama ile iki kez, bölge ülkeleriyle de görüşmelerinin olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

''Bizim Mısır'ın içerdeki kararına müdahale gibi bir gayretimiz olamaz. Mısır kendi geleceğini, Mısır halkının demokratik iradesiyle verecek. Biz sadece bunun takipçisi olabiliriz, oluruz. Temennimiz odur ki, Mısır halkının hak ve özgürlükler noktasındaki demokratik iradesi karşılığını bulsun. Bütün derdimiz budur. Bu aynı zamanda bölgenin huzuru ve refahı için çok çok önemli. Çünkü Mısır'ın huzuru, Mısır'ın bu noktada alacağı netice, bölgeyi de çok olumlu şekilde etkileyecektir.''

Fakat şu anda bütün gelişmelere ve görüntülere baktıklarında Mısır halkının bir kararlılığını gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu kararlılık sadece Kahire'de değil, dalga dalga bütün vilayetlerine yansımış vaziyette. Tabii ki mevcut yönetimden ciddi manada bir sıkıntının olduğu ortada. Temenni ederiz ki, yönetim burada halkın bu tepkilerine ki, bunlar sınırlı kısıtlı tepki değil. Artık geneli kapsamış bir tepki. Ve burada sadece bir muhalif grubun attığı adım diye bir şey de söz konusu değil. Mısır halkının genelini kapsayan bir durum söz konusu.

Temennimiz odur ki bu öldürmeler, kan durmalıdır. Ve Mısır halkı şu ana kadar böyle bir yola tevessül etmemiştir.Onların elinde silah yoktur. Ama onlara karşı maalesef silah kullanılmıştır. Sayısı şu anda bilemiyorum ama bize geldiği kadarıyla tespit edilen 500 civarında diyorlar. Bunun kesinlikle çok üzerinde olduğunu söylüyorlar. Bu açıklanan rakamlardır diyorlar. Ama binlerce yaralının olduğu söyleniyor. Bunlar olumlu görebileceğimiz bir yaklaşım tarzı değil. Halka karşı bu yapılmamalı. Ama halkın bu noktada onlar da ülkelerine sahip çıkma noktasında şu ana kadar sürdürdükleri silahsız yaklaşım tarzını aynı şekilde demokratik iradelerine saygı duyulması noktasında sürdürmelidir. Ve en kısa zamanda bu demokratik geçişin sağlanması sağlanmalıdır. Eğer bu başarılabilirse inanıyorum ki halk da böyle bir neticeye kesinlikle kabul gösterecektir. Ama bunun zeminini hazırlamak lazım. Bunun zemini nasıl olacak? Tabii ki bu zemine fırsat verecek bir güven yönetiminin -ki bu geçici bir seçim yönetimi olabilir- bunun olması orada her şeyi sağlayacaktır.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC'deki tepkilere ilişkin olarak, ''Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının bir yaklaşım tarzı değildir. Oradaki belli bir grubun her zaman tanıdığımız bildiğimiz bir grubun... Güney'le paslaşan bir gruptur. Bunlar KKTC'nin şu anda sürdürmekte olduğu barış sürecini dinamitlemek isteyen bir gruptur. Bu gruba karşı gerekli olan tavrı öyle zannediyorum ki KKTC yönetimi de alacaktır'' dedi.

Erdoğan, Hatay'a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin ''Kıbrıs'ta, açıklamalarınızla ilgili tepkiler oluştu. Yarın da gösteri yapılacak. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz'' sorusuna, az önce KKTC Cumhurbaşkanı ile görüştüğünü, ''Bunların oradaki Güney'le irtibatı olan grubun yaklaşım tarzları olduğunu'' söyledi.

Bütün gösterilerde Güney Kıbrıs'ın bayrağı olduğunu ancak bütün çekimleri incelediğini ve Türk bayrağı göremediğini ifade eden Erdoğan, ''Bundan sonra Türk bayrağı getirirlerse şaşmayın. Ama bundan sonrası istismardır'' dedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Burada asıl olan şey şudur. Oradaki hükümetin bu tür demokratik olmayan gösterilerde, bu tür hakaret içeren, hele Türkiye'ye karşı hakaret içeren, hatta pankartlarda küfür ifadesi olan, bunların bütün fotoğraflarının hepsini inceleme fırsatım oldu. Bunlara karşı onlara gerekli tavrın konulması gerekirdi. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının bir yaklaşım tarzı değildir. Oradaki belli bir grubun her zaman tanıdığımız bildiğimiz bir grubun... Güney'le paslaşan bir gruptur. Bunlar KKTC'nin şu anda sürdürmekte olduğu barış sürecini dinamitlemek isteyen bir gruptur. Ve bu dinamitlemek isteyen gruba karşı gerekli olan tavrı öyle zannediyorum ki KKTC yönetimi de alacaktır. Biz de gereğini, üzerimize düşeni yaparız, yapmak durumundayız. Çünkü orada böyle bir hakarete, böyle bir yaklaşım tarzına bizim de tahammülümüz söz konusu olamaz. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'na az önce onu ilettim. Dedim, 'Burada gerekli tavrı koymak durumundasın. Bu adamlar kimlerdir? Bunların hepsinin elimizde çekimleri var. Bunların yargıya sevki gerekir. Kalkıp da, Türkiye'ye bu şekilde küfürlerle pankartlarla hakaretlere müsaade edilmemesi gerekir. Bunun gereğini de sizlerin yapması gerekir'. 'Onların yanında kimlerin olduğunu biz biliyoruz' diyorlar. 'Biliyorsanız sizler de gereğini yapın' dedik. Bizler KKTC için Türkiye olarak 1974'den öncesine varıncaya kadar canını, kanını her şeyini vermiş olan Türkiye'ye, böyle bir yaklaşımı mazur göremeyiz.''

Bir gazetecinin ''Beşar Esad açıklama yaparak, 'halkın istekleri dikkate alınmalıdır' dedi. Reform ve özgürlük sözü vererek demokratik adımlar atacakları mesajını verdi. Sizin görüşmeniz olacak, bu konuda istişare ve deneyim paylaşımında bulunmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna Erdoğan, 8 yıllık yönetim sürecinde Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile yaptığı tüm görüşmelerde zaten Türkiye'deki işleyişi ve tüm demokrasilerdeki işleyişi aralarında zaman zaman değerlendirdiklerini söyledi.

Dünyadaki ve bölgedeki gelişmelerin, bütün liderlerin gerek mevcut durumu, gerekse geleceğe bakışı aynı şekilde değerlendirmelerine fırsat verdiğini ifade eden Erdoğan, ''Sayın Esad'ın bu konudaki yaklaşımı bundan ibarettir. Yine görüşmelerimizde gündeme gelirse bunu da değerlendirme fırsatımız olur'' dedi.

-OBAMA İLE GÖRÜŞMESİ-

Erdoğan, bir gazetecinin ''Sayın Obama ile iki kez görüştünüz. Ankara ile Washington arasında Mısır'a bakışta farklılıklar mı öne çıkıyor, benzer noktalar mı söz konusu?'' sorusuna, ''Görüşmemizin tamamının örtüştüğünü gördüm. Ayrıştığımız hiçbir nokta söz konusu olmadı'' karşılığını verdi.

''Cumartesi anneleriyle görüşme yaptınız. Orada talepler geldi. Acaba kayıpların ve faili meçhule kurban gidenlerin yakınlarının taleplerini karşılamak amacıyla Meclis içinde veya dışında bir komisyon kurma gibi bir düşünceniz var mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, bu konuyla ilgili komisyonun hangi hallerde kurulabileceğine yönelik TBMM'nin çalışma şeklinin belli olduğunu söyledi. Ancak bu işi insan hakları çerçevesi içerisinde ele aldıklarını belirten Erdoğan, yaklaşımlarının da bunun insan hakları noktasında bir annenin, bir babanın çektiği acıya sorumluluk noktasında kendilerindeki sorumluluğun gereğini yerine getirilmesi olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Bu bir iane değildir. Bizim dönemimiz içerisinde biz faili meçhul yaşamadık. Ama maalesef dün orada bir faili meçhulü yaşadığımıza müşahede oldum. 2004'de Tolga adlı bir gencimizin durumunu annesinden dinledim. Bana bugüne kadar ulaşmış bir şey yoktu. Meğer annesi bana da bir mektup göndermiş ama o mektup bana ulaşmamıştı. O konu üzerinde de yoğunlaşacağız. Diğer konular üzerinde yoğunlaşmamızı devam ettireceğiz. Alacağımız her netice bizi çok daha huzurlu kılacaktır. Görevimizi biraz daha yerine getirebildik noktasında. Bizim bütün arzumuz bu faili meçhullerin istismara vesile edilmemesidir. Derdimiz bu. Yoksa bir yönetimin, idarenin, hele hele demokratik parlamenter sistem içinde insan haklarına saygılı olan bir iktidarın bu tür faili meçhul bırakmaması, onun en önemli görevidir. Biz de onu yapmak durumundayız, yapıyoruz'' dedi.

Bir gazetecinin ''Türkiye'nin AB sürecinde Fransa ve Almanya'nın tutumu ortada. Önümüzdeki günlerde fasıllarda tıkanma noktasına gelinecek. Önümüze çok engel çıkarılacak. Ortadoğu'daki gelişmeler de göz önünde bulundurulursa Türkiye nasıl bir yol izleyecek? Yeni bir birlik, yeni bir oluşum Ortadoğu'da söz konusu olabilir mi?'' şeklindeki sorusuna Erdoğan şu karşılığı verdi:

''Doğmamış çocuğa don biçmenin anlamı yok. Biz bütün hassasiyetimizle, gerek Dışişleri Bakanım, gerek Başmüzakereci olan Devlet Bakanım, en yakın şekilde gelişmeleri takip etmektedir. Ancak şu anda gerek zikrettiğiniz ülkeler, gerek onlara destek veren bazı ülkeler maalesef AB müktesebatı içinde yer almayan uygulamaları Türkiye'ye karşı yapıyorlar. Biz de buna karşı mücadelemizi veriyoruz vermeye devam edeceğiz, yılmak zor.''

-BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMASI-

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''Burhan Kuzu'nun önümüzdeki seçimlerden sonra başkanlık sisteminin gündeme geleceği yönünde bir açıklaması oldu. Bu konuda, 'milletvekillerinin desteği olsa da referanduma götürülmeli' diye açıklamasına devam etti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna, şu şöyle yanıt verdi:

''Bu konuyla ilgili her şeyi söyledik. Sizler de bunu tartışıyorsunuz. Ben sadece şu anda hep izliyorum. Dostlarla dinliyorum. Şu anda benim gündemimi belirleyici bir madde değil. Ben bunu zamanında söyledim. Sordukları için cevap verdim, veriyorum. Bu toplum başkanlık sistemini de yarı başkanlık sistemini de tartışmalı, Cumhurbaşkanlığının yetkilerini de müzakere etmeli. Bundan kimsenin de gocunmaması lazım. Mesela Anamuhalefet Partisi lideri diyor ki, 'Sayın Başbakan'da olan yetkiler, Başkan Obama'da yok' diyor. Olaya buradan yaklaşırsak bir siyasi acemilik var gibi geliyor bana. Başkan olduğu zaman çok büyük yetkiler alacak diye bir taraftan 'Sayın Başbakan'da olan yetkiler, Obama'da yok' dediklerine göre, tamam işte ne güzel Başbakan işte yetkilerinden vazgeçiyor. Bu yetkileri azaltıyor. Daha güzel işte. Anlamak mümkün değil. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar.''

Öte yandan Başbakan Erdoğan, Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda ilk kez basın toplantısı düzenledi.

Star, 06.02.2011


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.