Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Siyasetin dili kaba: Hovarda, striptizci, maganda...

Siyasetin dili kaba: Hovarda, striptizci, maganda...

Hovarda... Striptizci... Şimdi küfrettireceksiniz bana... Eşek ölür kalır eseri... Zil takıp oynayacaklar... Baskı diye yutturuyorlar... Bir maganda üslubudur gidiyor... Daniskasını bilirim... Vatandaş ağız tadıyla küfür edemiyor... 40 fırın ekmek yesen adam olamazsın...

Seçim mitinglerine 8 Şubat’ta Kocaeli’nde başlayan  Başbakan Tayyip Erdoğan, perdeyi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la Doğan Yayın Grubu’na çatarak açtı: “Bunların kitabında iftira var. Bu zihniyet kirlidir, bereketsizdir. Bir de bunların yandaş medyası var. Bu yandaş medyayla koşturuyorlar.”
Henüz miting havasına giremeyen Baykal Ankara’dan seslendi. “AKP hükümeti seçim hovardalığı yapıp, seçim rüşveti dağıtıyor.” Baykal’a yanıt AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’den geldi: “CHP seçim striptizi yapıyor.”
Erdoğan 13 Şubat’taki Sivas mitinginde gazeteci Bekir Coşkun’a çattı: “Bunların sevgili köpekleri vardır, onlarla yatar onlarla kalkarlar.”

‘Küfür ettireceksiniz bana’

Başbakan’ın 15 Şubat’ta Samsun’daki açılışında bir görevli küfürü yemekten son anda kurtuldu. Erdoğan, anons yapmak isterken bağlantın olmadığının öğrenince, “Niye yok ya? Şimdi küfür ettireceksiniz bana” diye öfkelendi
Erdoğan, seçim mitinglerinde bol bol eşekli şiirler, atasözleri ve fıkralara başvurdu. 16 Şubat’taki Nevşehir mitinginde Ziya Paşa’dan alıntı yaparak muhalefeti eleştirmek isteyince dili sürtçtü. “Eşek ölür, kalır eseri” diye söze başlayarak pot kırdı.
Erdoğan miting miting gezerken hâlâ Ankara’dan çıkmayan Baykal, “Başbakan ne söyleyeceğini bilmez hale geldi. Gevezeliği, palavrayı bırakması lazım” diyerek araya girdi.
Baykal’ın bu çıkışına öfkelenen Başbakan 17 Şubat’ta Kırıkkale’de açtı ağzını yumdu gözünü: “AK Parti’ye leke sürmeye çalışan namerttir.”
Baykal’sa iki gün sonra ilk mitingini yaptığı Adana’da, kendisini meydanlara çağıran Başbakan’a “Ben 30 yıldır bu meydanlardayım. Gel tarafsız televizyonda tartışalım” çağrısı yapıyordu.
Baykal’a ertesi gün Adıyaman’dan “Bırak televizyonu, meydan burada” diye yanıt veren Başbakan, ekonomideki başarılarını anlatırken yine ‘eşek’ kavramına başvurdu: “İşsizlik artacak diye zil takıp oynayacaklar. Bizim dönemimizde batan bir tane banka yok. Çünkü biz eşeği sağlam kazığa bağladık.” 

‘Eşekle semeri karıştırıyor’

23 Şubat’ta Kocaeli’nde konuşan Baykal’sa üsluba takmaya başlamıştı: “Başbakan Diyojen’den bahsediyor. Ziya Paşa’dan sözler söylüyor. Eşekle semeri karıştırıyor.”
Başbakan, kendisine “Canlı yayında tartışalım çağrısı” yapan Baykal’a ‘aşamayacağını söylediği ‘Sivas sınırı’nın öte yakası’ndan, Mardin’den yanıt verdi bu kez: “Mardin’e gel, Mardin’e. Bırak televizyonu..”
Erdoğan Mardin’de daha sonra çok tartışma koparacak bir de rest çekti: “Sayın Baykal, sayın Bahçeli eğer işsizliğe bir çaren varsa açıkla. O çareyi eğer yerine getirmeyen bir Tayyip Erdoğan varsa siyaseti bırakmaya hazırım.”
Baykal, Erdoğan’a istediği öneriyi 24 Şubat’ta yedi madde halinde sundu. 

‘Baykal sen git işine bak’

Aynı gün Afyonkarahisar mitinginde konuşan Erdoğan şöyle diyordu: “Baykal,bana akıl veriyor. Sen git de işine bak. Daha bu işi öğrenmen için çok fırın ekmek yemen lazım.”
Bu sözlere çok kızan CHP lideri ertesi gün Radikal Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’e verdiği demeçte şunları söylüyordu: “Sen ne biçim siyasetçisin? Bir maganda üslubudur gidiyor.”
Erdoğan’sa herkese çatmaya devam ediyordu. 27 Şubat’taki Van mitinginde basına çattı: “Benim eleştirilerimi ‘medyaya baskı’ diye yutturuyorlar.”

‘Sen adam olmazsın’

Ancak Baykal öfkesini alamamıştı. 28 Şubat’ta Erdoğan’a en ağır eleştirilerinden birini yöneltti: “Bu külhanbeyi, maganda üslubu ona yakışıyor olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti başbakanına yakışmıyor. Sen iktidar olmuşsun, olmuşsun ama adam olamazsın. 40 fırın ekmek yesen de adam olamazsın.”
Erdoğan Kayseri’den Baykal’a bu sözleri nedeniyle dava açacağını açıklarken daha önce kullandığı ifadeleri unutmuş gibiydi: “Aldığım terbiye sana cevap vermeye müsaade etmez. Yoksa, sana çok iyi cevap veririm ama siyaseti bıraktıktan sonra. O kullandığın ifadelerin çok daha daniskasını kullanmayı çok iyi bilirim.”
Mitinglerini 1 Mart’ta Mersin’den başlatan Bahçeli, Erdoğan’ın, partisinin koalisyon hükümeti olduğu dönemi eleştirmesine kızmıştı: “İşsiz nalbant dönüp dönüp eski nalları sayar.”
3 Mart’ta Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme metrobüs hattının hizmete girmesi nedeniyle düzenlenen törende açılan bir pankart sonraki atışmalara damgasını vuracaktı. Pankartta ‘Kadıköy’e hoş geldin Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan’ yazıyordu.
Aynı gün CHP’nin Meclis Grup toplantısında konuşan Baykal’sa Erdoğan’daki değişimden memnundu: “Başbakana bir üslup ayarlaması yapma ihtiyacını hissettim. Başbakan bunun üzerine ‘Söyleyecek çok sözüm var ama ben başbakanım, söylemeyi uygun bulmuyorum’ dedi. Başbakana ‘başbakan’ olduğunu öğretmiş olduk.”

‘Recep İvedik cuk oturdu’

Baykal, Yalova’da mitingindeyse üslubunu daha da ağırlaştırdı: “Bugün baktım bütün medya maganda konuşuyor. Şahan (Gökbakan) bugün bir açıklama yapmış. ‘Maganda Recep İvedik’tir’ diyor... Cuk oturmuş.”
Erdoğan Manisa’da Bahçeli’ye çatıyordu: “Bahçeli kuru sıkı atıyorsun.”
Artvin’de konuşan Erdoğan, Baykal’ın ‘tartışalım’ önerisini redderken üslubunu değiştirmişti: “Ben televizyonda bu ülkenin Başbakanı’na maganda diyenle mi konuşacağım, külhanbeyi diyenle mi konuşacağım? Artvinlilerin bir sözü var; ‘Arlı arından gorhar. Arsız da sanır ki benden gorhir.’”
Baykal, Sibel Can’ın ‘Kimse şah değil padişah değil’ adlı şarkısının çalındığı Burdur mitinginde Başbakan’ın hafiye teşkilatı kurup herkesi dinlediğini öne sürerken Erdoğan’a çok iyi bir malzeme vereceğinin farkında değildi: “İnsan karısıyla, arkadaşıyla konuşamaz hale geldi. Şöyle ağız tadıyla küfretme imkânını bile ortadan kaldırdılar.”
Baykal’ın ‘AKP görevlisi gibi çalıştığını’ iddia ettiği valilere yönelik sözleri de sonraki tartışmalara damgasını vuracaktı: “Arkamda iktidar var diye kimse hesap yapmasın. AKP ile gelenler Acele Posta Servisi’yle gider.”
Erdoğan, ‘padişah’ mevzusuna ilk kez Mersin’de girdi. “Ben fakir sultan. Gönüllerin sultanı olmaya çılışıyorum” diyen Başbakan ‘padişah’ eleştirisini adrese iade ediyordu: “Sayın Baykal, kaç yıldır CHP’nin başında. CHP’nin padişahı mısın sen? Aynı şey sayın Bahçeli içinde geçerli değil mi?”

‘Vali değil höşmerim yerim’

Kırşehir’de konuşan Baykal’ın gündemindeyse “AKP ile gelen APS ile gider” uyarısına “Valimi sana yedirmem” diye yanıt veren Başbakan vardı: “Benim vali yemek alışkanlığım yok. Kırşehir’in hoşmerim tatlısını yemeyi tercih ederim. Vali’yi ne yapayım ?”
Bahçeli’de Aydın’da Erdoğan’ın üslubunu eleştiriyordu: “‘Padişah’, ‘Şehzade’, ‘Fatih...’ Bu kadar büyük sıfatlarla süsleniyorsun. Ama kürsüye çıkıp kötü bir üslupla konuşuyorsun. Paltosunu bir omzuna almış, siyasi üslubu kirletiyor.”
Baykal da Giresun’dan ‘padişah’ uyarısı yapıyordu: “Başbakan için ‘Son Osmanlı Padişahı’ yazılı pankart açılıyor. Son Osmanlı padişahı, İngiliz savaş gemisine binerek kaçmış insandır.”
9 Mart’ta Aydın’da miting yapan Erdoğan, Baykal’ın kendisine verdiği fırsatı değerlendiriyordu: “Baykal, çocukların ahlakını bozuyorsun. ‘Telefonda bile iktidara rahat küfredemeyeceğim’ diyor. Yahu bu söylenir mi?”
Bir gün sonra Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesindeyse Erdoğan Baykal’a ‘höşmerim’ uyarısı yaptı: “Baykal ‘Ben vali yemem, hoşmerimi yerim’ dedi. Fazla yeme şekerin yükselebilir.
Ankara’da gazetecilerle dolaşan Baykal’sa İzmir lokması yerken, Erdoğan’a mesaj gönderdi: “Şekerim normal.  Sanıyorum Başbakan’ın yüksek şekeri çok yemesinden kaynaklanıyor.”
Eskişehir’de konuşan Başbakan, seçmen sayısının  milyon artmasına dikkat çekerek “AKP için başarı eşiği yüzde 52 oydur” diyen Baykal’ın sözleriyle keyiflenmişti: “Sen CHP’nin başında olduğun sürece siyasette mizaha evelallah gerek yok. Şaka gibi, mizah gibi, fıkra gibi adamsın.”
Bir gün sonraki Yalova mitingindeyse Erdoğan yine Baykal’ı anlatıyordu: “‘CHP 2011’de iktidara gelecek’ diyor. Herhalde dili sürçtü. Sanırım 3011 diyecekti. Allah uzun ömür versin.”
Sonraki gün Hayat’da miting yapan Baykal, Erdoğan’a ağır bir dille yanıt verdi: “Sen benim ne zaman Başbakan olacağımı bırak. Bir insan Başbakan olur ya da olmaz. Ama şimdi adam olamayanlar 3011 yılında da adam olamazlar.”

‘Şifreli kanal’ önerisi

Aynı saatlerde Erdoğan Kırklareli’nde  şunları söylüyordu: “Baykal, ‘Ağız tadıyla birbirimize küfredemiyoruz’ diyor. Eğer sen küfür edeceksen gece 12.00’den sonra et. Veyahut şifreli kanallarla yap bu işi.”
Eşek sonunda 17 Mart’ta Niğde’de konuşan Baykal’ın da diline düştü: “Ağzına son günlerde eşektir semerdir bir şey tutturdu. Ona Ziya Paşa’dan çok güzel bir şey okumak istiyorum, ‘Bed asla necabet mi verir hiç üniforma/Zerduz palan ursan eşek yine eşektir.’”
18 Mart itibarıyla liderlerin tartışma literatürüne ‘Mehmet’, ‘Ali’ ve ‘Erbil’ kavramları da girdi. Yalova’da bindiği feribotun 20 dakika AKP seçim otobüsünü beklemesine kızan şovmen Mehmet Ali Erbil canlı yayında hükümeti eleştirmişti. Uşak’ta bunu hatırlatan Baykal, “Başbakan’ı televizyonda tartışmaya davet ediyorum. İster Uğur Dündar, ister Ali Kırca, ister Mehmet Ali Birand, isterse Mehmet Ali Erbil yönetsin programı ” dedi.
Erdoğan Karaman’da Baykal’ın teklifini yine geri çevirdi: “Tutturmuş bir şey televizyon, televizyon, hayırdır ya televizyonda şov mu yapacaksın? Televolede var bir tane adamın, çık onunla yap. Sayın Baykal laf salatası yapma.” 

Tavuklu muhalefet

Isparta’da konuşan Bahçeli’yse ‘tavuk’lu ‘yumurta’lı muhalefet yapıyordu: “Hükümdar, köylüden haksız olarak yumurta alırsa, adamları ve yandaşları köylünün bütün tavuklarını almaya başlar. Yolsuzluk tepeden aşağı sarıyor.”
Liderler yaklaşık bir buçuk ay süren seçim maratonlarında neredeyse çıktıkları her meydanda aynı sözleri tekrarlayıp durdular. Kimin neyi vaadettiği, hangi adayın hangi projelerle yola çıktığı gibi konularsa ya hiç konuşulmadı, ya da argo tonu yüksek atışmaların arasında kayboldu gitti.

Radikal, 28.03.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.