Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Bana Recep diyebilirsiniz ama...

Kılıçdaroğlu: Bana Recep diyebilirsiniz ama...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın kendisine taktığı “Hıdır” isminin “Hızır"dan geldiğini söyledi. Her vatandaşın isminin kendisi için onur olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bana Recep diyebilirler ama Recep Bey ayrı” dedi.

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına, Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 91. yıldönümünü kutlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, törenler kapsamında 1932 yılından bu yana düzenlenen ''Garnizon Koşusu''nun bu yıl güzergah tahsis edilmediği için gerçekleştirilmemesini eleştirdi. Kılıçdaroğlu, geleneklerin kentlerin tarihinde önemli bir yeri olduğunu belirterek, bu geleneklerin yaşatılması gerektiğini savundu.

İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 74. yılı olduğunu da anımsatan Kılıçdaroğlu, ''katıksız bir Atatürkçü'' olarak nitelediği Ersoy'u minnet, saygı ve şükranla andıklarını söyledi. Kılıçdardoğlu, 18 Aralıkta CHP'nin 15. Olağanüstü Kurultayı'nı gerçekleştirdiklerini ve yeni bir yönetim oluştuğunu hatırlatarak, ''Hepimiz çalışacağız, Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz daha fazla çalışacak. Kimsenin Ankara'da oturma lüksü yok. Hep beraber CHP'nin iktidarı için mücadele edeceğiz'' dedi. 15. Olağanüstü Kurultay'ın Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kapalı siyasal toplantısı olma özelliğini taşıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, kurultayda CHP'nin hedef ve önerilerinin ortaya konulduğunu bildirdi. CHP'nin hedefinin ''mutlu birey, mutlu aile, mutlu Türkiye'' olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu hedefe ulaşmak için gerekli kaynakların da düşünüldüğünü belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı çevrelerin CHP'nin vaatlerinin maddi kaynağına ilişkin eleştirilerde bulunduklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, ''(41 tane vaatte bulundunuz bunun bedeli 200 milyar lira. Siz bu sözleri nasıl verirsiniz?). Olay çarpıtılacak ya, buradan çarpıtmaya başladılar. Verdiğimiz sözlerin bir kısmının parayla alakası yok. Akılla, insanla ilgisi var ama bunların aklı mantığı sadece paraya çalıştığı için... Çünkü malı götürmeye alışmışlar. Bilmiyorlar, bizde akıl var, mantık var'' diye konuştu.

Özel yetkili mahkemeleri kaldıracaklarını, Askeri Yüksek İdare Mahkemelerini de kaldırarak toplumu sivilleştireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bunların gerçekleştirilmesinin parayla ilgisi olmadığını söyledi.

'MUSTAFA KEMAL'İN RUHUNU ŞAD EDECEĞİZ'
Kılıçdaroğlu, mayınlı arazilerin temizlendikten sonra topraksız köylülere verileceğini de belirten ''Böylece Mustafa Kemal'in ruhunu şad edeceğiz. Hedef koyduğu ama gerçekleştiremediği Cumhuriyetin en büyük toprak reformunu, halkın iktidarı yapacak'' dedi.

Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması sözünü verdiklerini bunu halkın iktidarında mutlaka gerçekleştireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini ''Demokrasi bunların işine gelmiyor, özgürlük bunların işine gelmiyor. Milletin iradesi bunlarda sadece sözde. Bunların özde milletin iradesiyle yakından uzaktan bir ilgisi yok. Dokunulmazlıkları kaldıracağız dedik bunun parayla ne ilgisi var? Dolaylı olarak ilgisi var. Malı götürenler, malı götüremeyecek, devlet tasarruf edecek. Bunu söylüyorum'' diye sürdürdü.

YÖK'ün kaldırılması Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun Atatürk'ün vasiyeti doğrultusunda eski konumuna getirilmesi yönündeki vaatlerinin gerçekleştirilmesinde de maddi sıkıntının söz konusu olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, iki kurum için gerekli kaynağın Atatürk'ün İş Bankasındaki hisselerinin geliri olacağını söyledi.

Kamuda taşeron işçiliği kaldıracakları sözünü verdiklerini bunu devlete ek yük değil, çalışanlara ek haklar getireceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin vaatlerinin kaynağının belli olduğunu olan kaynakları akılcı kullanımıyla gerekli finansmanın sağlanacağını belirtti.

CHP'nin Siyasi Ahlak Yasasını da mutlaka hayata geçireceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Siyasi ahlaktan söz ediyorlar mı hiç? Etrafından bile dolaşmıyorlar. Siyasi ahlakın olmadığı bir yerde kul hakkını koruyamayız. Kul hakkının korumasının birinci kuralı siyasi ahlak yasasını getirmektir. Ahlaklı adam siyaset yapsın. Bunu istiyoruz. Bunun parayla ilgisi var mı?'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP Olağanüstü Kurultayında verdikleri sözlere ilişkin hatırlatmalarda bulundu. İktidara geldiklerinde Kamu İhale Kanunu'nu değiştireceklerini, devletin, vatandaşın cebinden para çıkmayacağını, birilerinin hortumculuk yapmayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, getirdikleri önerilerle kaynak tüketmediklerini, kaynak yarattıklarını kaydetti.

Üniversitelere, bilimsel, mali ve yönetsel özerklik getireceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, gençlerin üniversite yönetiminde yer alacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, İstanbul Üniversitesinde öğrencilerin 1 yıl süreyle aranabileceğine yönelik çıkan haberleri anımsatarak, ''Size diyorum 'AKP'nin demokrasi, özgürlüklerle ilgisi yok' diye. Siz bu kararla, üniversiteyi potansiyel suçlu hale getiriyorsunuz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, siyasetin finansmanını şeffaflaştıracaklarını, bunun da parayla, pulla direkt ilgisinin bulunmadığını kaydetti.

'HIK DEYİCİLER'
'41 vaatte bulundunuz, bunun için 200 katrilyona ihtiyaç var, bunu nereden bulacaksınız?'' diyerek, kıyametin koparıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Rahatsız oluyorlar; neden? Biz, demokrasi ve özgürlüğü amaç edinmiş bir siyasal partiyiz, onlar demokrasiyi amaç değil, araç edinmiş bir siyasal parti, aramızdaki temel farklılık bu. Biz, demokrasi, özgürlük, insan hakları, kadın-erkek eşitliği istiyoruz, onlar devleti özgür kılmak için değil, devleti ele geçirmek için çaba harcıyorlar. Onların amaçları ile bizim amaçlarımız arasında taban tabana zıtlık var. Onun için onların söylemlerine güvenmememiz gerekiyor.

Sadece AKP mi bunu söylüyor. Bir de AKP'nin geniş bir 'hık deyiciler' grubu var. Başbakan ne derse, 'haklısınız efendim...' Hık deyiciler de düşünmüyorlar. 'Bir kağıt kalem alalım, hesabını yapalım, bunların dedikleri ne kadar doğru yanlış' denilmiyor. Biri 200 katrilyon dedi ya o rakam AKP'nin resmi rakamı. Doğru, o değil.''

'MELEZ İKTİDAR'
Kılıçdaroğlu, The Economist Dergisi'nin 2010 yılı demokrasi endeksini yayımladığına, ''tam, kusurlu ve melez demokrasiler'' diye ayrıma gittiğine işaret ederek, Türkiye'nin ''melez demokrasiler grubunda'' yer aldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Çünkü başımızda melez iktidar var. Bu iktidarla ancak bu kadar demokrasi...'' görüşünü savundu.

Türkiye'nin nimetlerine değil, külfetlerine talip olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, aralarındaki farkın bu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Kendileri, yakınları, yedi göbekleri Türkiye'nin nimetlerine talip oldu. Dürüst, namuslu kişiliğimizle, temiz siyaset anlayışımızla, Türkiye'nin külfetlerine talibiz'' diye konuştu.

''Bu iktidar, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukların yapıldığı iktidardır. Yolsuzluk eşittir AKP olarak biliniyor. Onun için bunlara 'adaletten kaçanlar partisi' deniliyor. Yolsuzluk yapmasa, adaletten kaçar mı?'' diyen Kılıçdaroğlu, ''AK Parti ne yaparsa yapsın, nereye kaçarsa kaçsın, yoksulluğu tarihe gömeceklerini, aile sigortasını çıkaracaklarını'' söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Yoksulluğu sömürüyorsun. Yerine gelince dindarlığı kimseye bırakmıyorsun. Aç bir oku bakalım o kitapları, 'sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek' diyor, senin yaptığın ne?'' diye sordu.

'HANGİ DİNDEN BAHSEDİYORSUN?'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bizim söylemlerimizden sonra, bunlar ellerine kağıt, kalem aldılar, Türkiye'de 16 milyon yoksul varmış. Biz değil, onlar itiraf etmeye başlıyor. Biz bunları söyleyince 'yoksul sayısı çok fazla, bunların yoksulluğunu gideremezsiniz' dediler. Ne söyledim: benin adım Kemal; ben bu yoksulluğu gidereceğim. Bunlar kömür, makarna veriyorlar ya orada bile yolsuzluk yapıyorlar. Sayın Başbakan 'insaf, dinin yarısıdır' diyordu. O yardımda bile yolsuzluk varsa, hangi dinden, imandan bahsediyorsun.

Sanıyorlar ki aklımıza geldi söyledik, biz bir şey söylersek en az 50 kez düşünmüşüzdür, uzmanlarıyla oturmuşuzdur. Devlette yardım yapan kaç kurum var, bütçeleri nedir, kaç kişi çalışıyor; onlar bilmezler ama biz biliriz. Biz hesabımızı yaparız, biz hesap adamıyız, onlar gibi üfürmeyiz. Doğrusu neyse adam gibi söyleriz. Aile sigortasını biz söyledik ama bununla ilgili yasa 1971'de Parlamentodan geçmiş. Şimdi 2011'e giriyoruz, ağızlarına bile alamıyorlar.

Kaynak da para da var ama sen o kaynakları kullanmasını bilmiyor, çarçur ediyorsun, o kaynakları alıp birilerine yediriyorsun, yolsuzluk yapıyorsun. Biz aile sigortası deyince aklına fakir, fukara geliyor, 'bütçede para yok.' İran'a kullanmadığın doğalgaz için 1 milyar 300 milyon dolar ödedin, aklına hiç mi fakir fukara gelmedi.''

'PLANI YAPACAK KARATTA DEĞİLSEN...'
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın, ''Bunlar hesap bilmezler''' dediğini belirterek, AK Parti'nin, ''hesap, kitap, program, plan bilmediğini'' savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

''Neye dayanarak söylüyorum; yasalara göre, belli dönemlerde çıkması gereken planlar, programlar var; orta vadeli plan mesela. Zamanında çıkaramadılar, zamanında plan, program yapamayan bir iktidar düşünün, gelmiş bize hesap soracak. Biz sana hesap soruyoruz, sen bu planı yapacak karatta (ölçüde) bir hükümet değilsen, orada ne işin var. Bu hükümete, pırlanta hükümeti diyoruz. Fakir fukaranın ekmeğinden vergi alır, pırlantadan, yakuttan, inciden vergi almaz. Fakir fukaranın derdinden de anlamazlar.

'Mazottan ÖTV'yi kaldıracağız' dedik, 'vay efendim nasıl kaldırırsınız.' Niçin para yokmuş, sıra çiftçiye gelince mi para yok. Senin yandaşların köşeyi dönerken, devletin Hazinesini hortumlarken para var da çiftçiye mi yok? Bir sözcüsü de Mecliste konuşuyor ÖTV'nin yükü 28-30 katrilyonmuş. Bunun yükü binde 33, yani 3,6 milyar lira. Bunlar hesap bilmiyor, milleti kandırıyorlar. Millete yalan söylemeyin.''

'BANA RECEP DEYİN AMA...'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bütçe görüşmeleri sırasında ''Adınız Kemal mi Hıdır mı bilmem ama...'' dediğini anımsattı.

Adının Kemal olduğunu öğrendiği için Başbakan'ı kutladığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Bu güzel bir şey. Kafasında yer etmiş. Daha da edecek. Kemal onun beyninde markalaşacak'' diye konuştu.

Erdoğan'ın kendisine Hıdır diyerek küçümsemeye çalıştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, her adın kendisi için onur olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''İster Ali, ister Kemal, ister Kerem, ister Ömer, ister Muhammet deyin. Her insanın ismi benim için onurdur. O adı taşımak benim için onurdur. Kemal adının yanında herhangi bir yurttaşın isminin bana verilmesinden onur duyarım. Recep Bey belki alınabilir ama ben onur duyuyorum. İnsanımın adını da soyadını da geçmişini de inancını da seviyorum. İnsanı insan olduğu için seviyorum'' dedi.

Anadolu'da ve Balkanlar'da onlarca Hıdır Baba türbesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakan bilmez mi o anne ve babalar çocuklarına niye Hıdır adını takıyorlar. Hıdır'ın aslı Hızır'dır. Anadolu'da Bozatlı Hızır derler. Bozatlı Hızır yardımcın olsun derler. Başbakan bunları unuttu. Halktan koptu. Çamlıca'da etrafı çift duvarla örülü villasında oturuyor. Başbakan halktan koptu da konuşmasını hazırlayan danışmanları da mı halktan koptu? Hıdır'ı niye küçümsüyorsunuz? Biz halkın sorunlarına Hızır gibi yetişeceğiz. Anadolu'da herkes bana her insanın ismini verebilir. Yurttaşımın ne ismi varsa başımın üzerinde. Bana her ismi verebilirsiniz ama bana kimse Recep Bey diyemez. Çünkü, Recep Bey halkını kandıran adam demektir. Çünkü, Recep Bey siyasete yırtık ayakkabı ile girip dünyalığını yapan adam demektir. Çünkü, Recep Bey millete din iman edebiyatı yapıp kul hakkı yiyen adamdır. Çünkü, Recep Bey yolsuzluklara kol kanat geren adam demektir. Çünkü, Recep Bey, sabah 'Ofer'i tanımıyorum, öğleden sonra hatırlamıyorum, akşam galiba tanıyorum' diyen adam demektir. Bana Recep diyebilirler, Recep Bey hayır. Recep ayrı, Recep Bey ayrı. Bu Recep Beyler en çok nerede görülür? Size bir ip ucu vereyim. Aziz Nesin'in Zübük kitabını okursanız, orada çok var.''

Başbakan Erdoğan'ın bütçe konuşması sırasında kendisinin kooperatif evine villa dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Bir Kemal sözü daha veriyorum. Gel Çamlıca'daki ev ile onu değiştirelim. Söz veriyorum Çamlıca'daki evi Kızılay'a bağışlayacağım. Söz. Kemal'in sözü'' diye konuştu.

'MAL VARLIĞINI İNTERNETTE YAYIMLA'
Mal varlığının CHP'nin internet sitesinde yer aldığını, aynısının TBMM arşivlerinde bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan'ın TBMM'ye verdiği mal varlığının aynısını AKP'nin internet sitesinde yayınlamasını bekliyorum. Düzgün adamsa, altına basacak imzayı, fotokopisini internet sitesinde yayımlayacak. Öyle şu kadar param var, iki laf arka arkaya yazacak, rakamları toplayacak... Hayır, isim isim, yer yer, alacaklısı borçlusu... Ben nasıl gösteriyorsam sen de öyle göster. Madem temiz siyaset diyoruz. Bakalım gösterebilecek misin? Bakalım yüreğin var mı?'' dedi.

'ARKASINDA KAPI GİBİ RECEP BEY VAR'
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Kayseri'deki yolsuz iddiaları konusunda da değerlendirmeler yaptı.

Olayın bir kişinin rüşvet almasının, rüşvetin paylaşılmasının ötesinde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bir ucunda belediye, bir ucunda vilayet, bir ucunda adliye var. Yani, organize bir suç var. Bu üçlü yapı içerisinde bir dosya kapatılıyor. Soruşturuluyor. Soruşturulurken kapatılıyor'' görüşünü dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, söylediklerinin tamamının doğru olduğunu belirterek, İçişleri Bakanı'nın ''CHP belge saklıyor'' dediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, ''Koskoca İçişleri Bakanısın. Emniyet, istihbarat sana bağlı. Gizliyorlar dediği metni biz bir gün önce basına dağıtmışız. Kayseri'deki olayı niye kapatıyorsun?'' diye konuştu

Mülkiye müfettişlerinin olaya neden el koymadığını soran Kılıçdaroğlu, belediyeden görevlendirilen bilirkişinin davalının şüphelisi olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, ''Yani ciğeri kediye emanet etmişler'' dedi. Atanan bilirkişinin atanmadan bir gün önce ''hiçbir şey yok burada'' diye rapor yazdığını yineleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın ''kağıt parçası'' dediği belgede, Vali Vekilinin olayın ''rüşvet, irtikap'' kapsamına girdiğini, dolayısıyla izin alınmasına gerek olmadan Cumhuriyet Savcısı tarafından soruşturulması gerektiği değerlendirmesinde bulunduğunu söyledi.

Bir başsavcının ''kimin elinde ne belge varsa getirsin'' dediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: 'Allah aşkına o savcının görevi ne? Belgeyi toplayacak o değil mi? Bizden bir belge istiyor. Olur, göstereyim. İhbarı yapan kişinin el defteri. Nereden ne kadar para almış, parayı kimlere dağıtmış, hepsini yazmış. Merak ediyorum mahkeme dosyasında olan bu el defteri hiç soruşturuldu mu? Hayır. Peki insaf dinin yarısıdır diyordu Başbakan. Allah aşkına dinin tamamı değil mi?

İstiyoruz ki olayın üzerine gidilsin. 26 tane iddia var. 26 iddianın 12'si hiç soruşturma konusu yapılmamış. Belediye Başkanı bir televizyon programında dedi ki o iddiayı ortaya atan belediye işçisinin iddialarının bir tanesi dahi doğrunun yanından geçerse ben belediye başkanlığından istifa edeceğim. Bilmediği bir şey vardı. Benzer bir şey başka mahkemede görüşülüyordu ve o mahkeme bir bilirkişi heyeti tayin etmişti. O bilirkişi heyeti iddia sahibinin, yani rüşveti toplayan adamın bütün iddialarını doğruluyordu. Mahkeme kararı çıktı ortaya. İstifa etti mi bu belediye başkanı? Niye istifa etsin arkasında kapı gibi Recep Bey var. Yolsuzluklardan sorumlu Recep Bey.''

Korkudan Mülkiye müfettişi görevlendirilmediğini öne süren Kılıçdaroğlu, ''Ya bir şey tespit edilirse... Bir şey değil çok tespit edilir'' dedi.

'TAM BİR RÜŞVET ÇARKI'
''Rüşvet toplayan çocuğun babasının ifadelerinin de ellerinde olduğunu'', bu ifadeye de hiç bakılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, konu yargıya intikal edince toplanan milyarlarca paranın bir kısmının iade edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Kim ödüyor bu paraları? Adam diyor ki 'Ben para mara ödemedim. Benim mal varlığım ortada.' Şikayetçi olunmasın diye kim ödüyor bu paraları?'' diye sordu.

Belediye mührünün belediyenin namusu olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Belediyenin mührü yıllardır rüşvet toplayan bir adamın cebinde geziyorsa sen belediye başkanlığı koltuğunda nasıl oturuyorsun?'' dedi

Kılıçdaroğlu, tam bir rüşvet çarkının söz konusu olduğunu ve organize bir şekilde kapatıldığını savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, ''Başbakana yine sesleniyorum: Recep Bey unvanını sürdürmek istiyorsan sessizliğini koru. Ama Recep Bey bana yakışmıyor ben Tayyip Beyim, halktan yanayım, kul hakkı yiyenlerden hesap soracağım diyorsan mülkiye müfettişi görevlendir'' diye konuştu.

Kayseri'de Belediye Başkanına destek amacıyla tam sayfa ilan verildiğini de anımsatan Kılıçdaroğlu, ilanın parasını kimin verdiğini sordu. Kimsenin bu soruya cevap vermediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Bizim sorumuz Fransızca değil, Arapça değil. Sokaktaki vatandaşa sorsan anlar. Eğer yüreklerinde Allah korkusu olsa bu olayın üzerine giderler'' dedi.

Olayda en doğru çalışan kurumun Emniyet Müdürlüğü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Oradaki polislerin tamamını yürekten kutladığını'' ifade etti.

Kılıçdaroğlu, konuşmasında DİSK yöneticilerine polis müdahalesini de eleştirdi.

ntvmsnbc.com, 28.12.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.