Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan'dan yeni yıl müjdeleri

Çiftçilere kredi, öğrencilere burs müjdesi

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yılbaşından itibaren, Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz oranının indirileceğini, öğrenci kredisi ile ''şartlı nakit transferi'' oranlarının yeni yıldan itibaren artırılacağını bildirdi.
 

Erdoğan, partisinin 2010 yılının son grup toplantısında, yeni yıla ilişkin iyi dileklerini ileterek başladı. 2011 yılı bütçesinin kabul edildiğini hatırlatan Erdoğan, bunun AK Parti hükümetlerinin 9. bütçesi olduğunu ifade ederek, bütçeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

2023 yılında Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümünün kutlanacağını belirten Erdoğan, 2011 Haziran ayında öngörülen genel seçime ilişkin seçim beyannamelerinin de dört yıllık değil, 100. Yıla yönelik olacağını söyledi.

Erdoğan, konuşmasında şu müjdeleri verdi:

-''1 ocak 2011'den itibaren, Ziraat Bankası'nın tarımsal kredi faiz oranı yüzde 13'ten yüzde 10'a çekilecek. Hayvancılık ve tarımsal sulama kredilerine Hazine tarafında verilen yüzde 100 faiz desteği devam edecek. Diğer tüm kredilerde ise Hazine faizin yüzde 25'ini değil, yüzde 50'sini karşılayacak. Çiftçi, Ziraat Bankasından artık yüzde 0-5 aralığında faizle kredi kullanabilecek.

-Yine yılbaşından itibaren üniversite öğrencilerinin burs ve kredi miktarlarını yüzde 20 oranında artırılacak. Buna göre, aylık 200 TL olan kredi 240 TL'ye çıkacak. Master öğrencilerinin 400 TL olan kredisi aylık 480 TL'ye, doktora öğrencisinin aylık 600 TL kredisi ise 720 TL'ye yükselecek. Aylık 120 TL olan beslenme yardımı ise yılbaşından itibaren 150 TL'ye çıkacak.

-Dar gelirli ailelere, çocuklarının okula devam etmesi kaydıyla yapılan ''şartlı nakit transferi'' de 1 Ocak'tan itibaren yüzde 22-50 oranında artırılacak. Buna göre, ilköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 20 TL olan ödeme 30 TL'ye, ilköğretime devam eden kız öğrenci için aylık 25 TL olan ödeme 35 TL'ye; orta öğretime devam eden erkek öğrenci ödenen için 35 TL olan yardım 45 TL'ye, kız öğrenci için verilen 45 TL olan ödeme 55 TL'ye yükseltilecek.''

***

İktidara geldiklerinde tarım sektörünün çöktüğünü, ürünün tarlada çürüdüğünü, çiftçinin ürününü pazarlayamadığını belirten Başbakan, 8 yıl boyunca tarım sektörünü her açıdan desteklediklerini kaydetti.

Ziraat Bankasının çiftçilere verdiği tarımsal kredi oranının 2002 yılında yüzde 59 olduğunu ve o dönemde iktidarda MHP, DSP ve ANAP koalisyon hükümetlerinin bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, kendilerinin ise bu oranı bugün yüzde 13 seviyelerine kadar indirdiklerini söyledi.

Erdoğan, bu oranda çiftçiye yüzde sıfır ile 9.75 oranında yansıdığını kaydederek, '' 1 Ocak 2011'den itibaren Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz oranını yüzde 13'ten yüzde 10'a çekiyoruz'' dedi.

Hayvancılık ve tarımsal sulama kredilerine hazinece yüzde 100 faiz desteği verilmeye devam edileceğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Yani bu alanlarda kredi faiz oranı sıfır. Diğer tüm kredilerde ise, hazine artık faizin yüzde 25'ini değil, yüzde 50'sini karşılayacak. Yani çiftçimiz, Ziraat Bankası'ndan artık yüzde 0- yüzde 5 aralığında faizle kredi kullanabilecek.

Düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşacak gelir kayıpları karşılığında, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine yapılacak ödemeler için 2011 yılı bütçesinde 776 milyon TL kaynak ayırdık. Yani bütçeye ek yük getirmiyoruz. Bu yeni faiz oranlarının, çiftçimize, köylümüze, üreticimize hayırlı olmasını diliyoruz.

-''228 MİLYON NİRE, 13 MİLYAR NİRE?''-

Ziraat Bankasının 2002 yılında çiftçiye kullandırdığı tarımsal kredi miktarının 228 milyon lira, bugün itibarıyla ise 13 milyar Türk Lirası olduğunu belirten Erdoğan, ''Allah aşkına 228 milyon nire, 13 milyar nire. Bakınız nereden nereye'' dedi.

Tarım Kredi Kooperatiflerinin kullandığı kredi miktarıyla çiftçinin kullandığı kredi miktarının 15 milyar liraya ulaştığını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sadece diyorlar ya biz kredi alamıyoruz, 67 bin kişi kredi kullandı 2002 sonu itibarıyla. Bugün krediden istifade eden çiftçi sayısı 900 bin oldu. Nereden nereye, 67 bin kişi nerede 900 bin kişi nerede? Şu anda haftada ortalama 18 bin 279 çiftçi Ziraat Bankasından kredi kullanıyor. Bu kullanılan kredilerin de yüzde 93'ü sübvansiyon kredilerden oluşuyor. Tarımsal krediler içinde yatırım kredilerinin payı 2002 ve öncesinde yüzde 5 iken bugün yüzde 40 oldu.''

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılını Mehmet Akif Ersoy Yılı olarak ilan ettiklerini bildirdi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, dün Mehmet Akif Ersoy'un, ölümünün 74. yıl dönümünde anıldığını hatırlatarak, Ersoy'un ölümünün 75. ve İstiklal Marşı'nın kabulünün 90. yıl dönümü olan 2011 yılını, Kütür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte ''Mehmet Akif Yılı'' olarak ilan ettiklerini ifade etti.

Erdoğan, ''İnşallah 2011 yılı boyunca Akif ve eserlerini daha yoğun şekilde, Kültür ve Turizm Bakanlığı merkezli olarak, sivil toplum kuruluşlarıyla el ele vererek gündemde tutacağız'' dedi.

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kaynak Ali'dir, Veli'dir değil 'kaynak Türkiye'dir' diyor ve 2023 hedeflerine doğru azimle ilerliyoruz'' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2010 yılının son grup toplantısında milletvekillerini selamlayarak, 2011 yılının ülkeye, millete ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını, iyilik, güzellik, bolluk ve bereket dolu bir yıl olması temennisinde bulundu.

Erdoğan, ''Tüm insanlığın, huzurlu, sağlıklı, umutların karşılık bulduğu, hayallerin gerçekleştiği nice yıllara erişmesini diliyorum'' dedi.

Önceki gün, TBMM Genel Genel Kurulu'nda bütçe görüşmelerinin tamamlandığını ve bütçenin kabul edildiğini kaydeden Erdoğan, bu yoğun maratondan dolayı milletvekillerine teşekkür etti.

2011 yılı bütçesinin, AK Parti hükümetlerince hazırlanan 9'uncu bütçe olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Daha önceki 8 bütçe gibi 2011 bütçesini de insan merkezli, ekonominin odağına insanı alan bir anlayışla hazırladık. Yeni bütçede de en büyük payı eğitim alıyor. Sağlığa, adalet ve emniyete, toplumun her kesimini gözeten sosyal harcamalara bu bütçemizde de önemli paylar ayrılıyor. Küresel krizi başarıyla atlattığımız bu süreçte, 2011 yılının yeni başarılarla dolu, ekonomide yeni hedeflerin yakalanacağı, istikrarlı büyümenin devam edeceği bir yıl olacağını görebiliyoruz'' diye konuştu.

Erdoğan, kendilerinin 4 yıl sonrasını, 5 yıl sonrasını değil, artık 13 yıl sonrasını, Cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümü olan 2023 yılını konuştuklarını kaydederek, ''Sadece 4-5 yıl sonrasına ait değil, 2023'e ait gerçekleşebilir hedefler koyuyor ve bu hedeflere ulaşmak için de kararlılıkla çalışıyoruz. Kardeşlikle, birlik ve beraberlikle, istikrar ve güvenle, barış ve huzurla bütün hayallerimizi, tüm hedeflerimizi gerçeğe dönüştüreceğiz'' dedi.

2001 yılında iktidara gelirken, 'Kaynak Türkiye' dediklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Evet kaynak Türkiye'dir; kaynak, tarihimizdir, kültürümüzdür, köklü ve zengin medeniyetimizden aldığımız ilham ve vizyondur. Kaynak, bu ülkenin çalışkan, dinamik, dürüst işgücüdür. Kaynak, yolsuzlukların giderilmiş olması, hortumların kesilmiş olması, israfa son verilmiş olmasıdır. Kaynak sıfır sorun politikasıdır, aktif dış politikadır. Kaynak kardeşliğimizdir, birlik ve beraberliğimizdir, demokrasi, istikrar, güven ve huzur ortamıdır.

Biz bunlara inandık, biz Türkiye'ye inandık, güvendik ve 8 yılda da bu kaynağı harekete geçirerek çok büyük hedeflere ulaştık. Şimdi de 'kaynak Türkiye'dir' diyoruz. Dikkat ediniz, kaynak Ali'dir, Veli'dir değil, 'kaynak Türkiye'dir' diyor ve 2023 hedeflerine doğru azimle ilerliyoruz. Türkiye, 8 yılda hayalleri gerçeğe dönüştürdü, inşallah önümüzdeki 13 yılda çok daha büyük hayalleri gerçeğe dönüştürecek ve bugünkünden çok farklı bir Türkiye inşa edilmiş olacaktır.''

-''8 YIL ÖNCE ÇİFTÇİ İFLASIN EŞİĞİNE GELMİŞTİ''-

AK Parti iktidarını 8 yıl önce devraldıklarında tarım sektörü çöktüğünü, çiftçinin iflasın eşiğine geldiğini, ürünün değer bulmadığını ve tarlada çürüdüğünü, borcunu ödeyemediğini ve haciz kıskacında adeta kıvrandığını ifade eden Erdoğan, bu süre zamanında sektörünü her açıdan desteklediklerini, yasal düzenlemelerle, desteklerle, teşviklerle, yol gösteren, rehberlik eden girişimlerle her zaman çiftçinin, üreticinin yanında olduklarını anlattı.

''Bütçe görüşmelerinde, muhalefetten kürsüye her çıkanın, popülist siyaset geleneğinin bir izdüşümü olarak, çitçiyi, köylüyü, tarım sektörünü istismara yeltendiğini'' söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Şu anda, haftada ortalama 18 bin 279 çiftçi Ziraat Bankasından kredi kullanıyor. Bu kullanılan kredilerin de yüzde 93'ü sübvansiyonlu kredilerden oluşuyor. Tarımsal krediler içinde yatırım kredilerinin payı 2002 ve öncesinde yüzde 5 oranındayken, bu da bugün yüzde 40 oranına yükselmiş durumda. Takipteki tarımsal kredilerin oranı, 2002 yılında yüzde 62 seviyelerini aşmıştı. Kredi alan her 100 çiftçiden 62'si borcunu ödeyemiyor, kredisi takibe düşüyor ve haciz kıskacına giriyordu. Bugün, dikkatinizi çekiyorum, takipteki kredi oranı yüzde 1,6'ya gerilemiştir. Muhalefet, işte bu 1,6'lık oranı görüyor, yüzde 62'den buraya geldiğimizi görmüyor. Sağdan soldan en marjinal örnekleri toplayıp sanki manzara buymuş gibi sunuyor. 100 kişiden 62'si takibe düşüyordu, şimdi 100 kişiden 1,6;sı takibe düşüyor ve inşallah bu oran daha da düşecek.''

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, toplumun tüm kesimleri gibi öğrencilerin de kendileri için yaptıkları hizmetleri, yatırımları çok yakından gördüğünü, hissettiğini, geçmiş ile bugün arasındaki farkı gördüğünü söyledi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, üniversite öğrencilerine müjde verdi. Çiftçiler gibi öğrencilerin de zaman zaman istismar edilmek istendiğini, mevcut şartlarının çok farklı şekilde lanse edilerek gerçek durumun yansıtılmadığını belirten Erdoğan, ''Esasen toplumun tüm kesimleri gibi öğrencilerimiz de onlar için yaptığımız hizmetleri, yatırımları çok yakından görüyor, hissediyor ve geçmişle bugün arasındaki farkı net olarak görüyor'' dedi.

Göreve geldiklerinde 76 üniversite bulunduğunu, buna 80 üniversite dahil ederek sayının 156'ya ulaştığını, ayrıca yeni bazı vakıf üniversitelerinin de açılmaya devam ettiğini anlatan Erdoğan, 160 bin yeni derslik, 750 bin bilgisayar ve Fatih Projesi ile yeni bir sürecin başladığını, her sınıfa bilgisayar, internet ve akıllı tahta götürdüklerini kaydetti. ''Kara tahta dönemine son veriyoruz ve aydınlık dönem başlıyor'' diyen Erdoğan, Fatih Projesi'nin gençlere ve çocuklara yapılan yatırımların ne büyük bir devrime tekabül ettiğini gösteren ön önemli örnek olduğunu vurguladı.

-''...BİZ BU YETKİYİ ÇOKTAN TOKİ'YE VERDİK''-

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TOKİ ile ilgili sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu:

''Şimdi anamuhalefet partisi Genel Başkanı çıkıyor 'TOKİ'ye yetki vereceğiz' diyor; kuru kuru atma kardeşim. Geldiğimizde TOKİ'nin nerede olduğu belliydi, bizden sonra TOKİ nereye geldi. Ne diyor 'Yurt inşa ettireceğiz ve her öğrenci yurt imkanına kavuşacak' diye vaatte bulunuyor. Belli ki Genel Başkan'ın, TBMM'de görüşülen, tartışılan, çıkarılan yasalardan hiç ama hiç haberi yok. Zaten biz bu yetkiyi çoktan TOKİ'ye verdik. TOKİ şu anda yurt da okul da hastane de yapıyor, bu süreç daha devam ediyor. 25 Kasımda çıkarılan ve CHP Genel Başkanı'nın Kurultayda bu vaadi vermesinden önce Resmi Gazete'de yayınlanan yasal düzenlemeyle biz zaten bu yetkiyle süreci hızlandırdık. Bunun ötesinde 8 yılda yurt kapasitesini biz 188 binden 247 bine çıkardık. Üstelik bunu yaparken, eski yurtlarda ve yeni yurtlarda odada kalan öğrenci sayılarını 1-3 kişi seviyesine düşürerek yaptık. Her odada banyo tuvalet mevcut.

Tabi bu noktada en önemli hizmeti kredi ve burs ödemelerinde yaptık. Şimdi bilmiyorum Beyefendi dinliyor mu acaba ama milletim tabi dinliyor. 2002 yılında üniversite öğrencilerine aylık 45 lira burs ve kredi ödemesi yapılıyordu. Bu ödemeler çok geç başlıyor, 3 ayda bir öğrenciye veriliyordu. Biz araştırma yaptık, öğrencilere 3 ayda verilen burs ve kredinin aylık verilmesi talebini gördük ve ayda bir ödeme yaptık. 2010 sonu itibarıyla 200 liraya çıkardık. Aydan aya bu ödeme devam etti. Master öğrencilerine 400, doktora öğrencilerine de ayda 600 lira ödeme yaptık. Hangi üniversite rektörüyle görüşüyorsam, bunun Türkiye şartları içinde çok önemli bir destek olduğunu görüyorum. Bizden önce bu tür şeyler yok gibiydi.''

-''BURS VE KREDİ MİKTARINI YÜZDE 20 ARTIRIYORUZ''-

2002 yılında 452 bin öğrenciye burs ve kredi verilirken 2010 yılında bu sayıyı 961 bin öğrenciye ulaştırdıklarına işaret eden Erdoğan, ''İşte durum ortada; Halep oradaysa arşın Ankara'da; bu kadar basit. Şu anda isteyen her öğrenciye burs da kredi de veriyoruz. Ayrıca, lisans öğrencilerine Kredi Yurtlar Kurumundaysa aylık 120 lira da beslenme yardımı yapıyoruz'' dedi.

 

Erdoğan, 1 Ocak 2011'den itibaren, üniversite öğrencilerinin burs ve kredi miktarlarını yüzde 20 oranında artıracaklarını belirterek, aylık 200 lira alan öğrencinin 1 Ocak'tan itibaren aylık 240 lira burs veya kredi alacağını söyledi. Böylece, üniversite öğrencilerinin kredi ve burs miktarını, 2002 yılına göre yüzde 433 oranında artırmış olduklarını kaydeden Erdoğan, aylık 400 lira alan master öğrencileri artık 480, aylık 600 lira alan doktora öğrencilerinin de artık aylık 720 lira burs ya da kredi alacağını bildirdi.

Aynı şekilde beslenme yardımını da yükselttiklerini, 120 lira olan beslenme yardımını da aylık 150 liraya çıkardıklarını anlatan Erdoğan, ''Bu yeni burs ve kredi miktarlarının da üniversite öğrencilerimize hayırlı olmasını, annelerinin, analarının ak sütü gibi hilal olmasını diliyorum. Bu devletin öğrencilerine, milletin evlatlarına bir ianesi (yardımı) değildir, milleten aldığını millete iadesidir'' diye konuştu.

-''BİZİ KADINA YAKLAŞIMDA FARKLI MERKEZE OTURTANLAR...''-

Erdoğan, 2003 yılından beri dar gelirli ailelere, çocukları okula devam etme şartıyla belli miktarlarda ödeme yaptıklarını hatırlatarak, kendilerinden önce böyle bir uygulama olmadığını, bunu kendilerinin başlattığını ifade etti. Ödemeyi, Ziraat Bankası ve PTT şubeleri aracılığıyla, baba adına değil anne adına açılan hesaplara yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

''İşte bu da bizim anneye yaklaşımımızı gösteriyor. Bazıları annelikten filan anlamaz, kıymetini bilmez. Bizi kadına yaklaşımda farklı merkeze oturtanlara soruyorum; kadın haklarını en iyi biz biliriz ama fiziksel eşitlik derseniz, bizim ayrıldığımız yer orası. Kadın ile erkek arasında fiziksel eşitlik olmaz. Bu, bir defa yaradılışa ters ama hak konusunda kadın, erkek ile eşittir.''

Kız çocuklarının eğitimini önemsediklerini, onların okula gönderilmesi için erkek ve kız çocukları arasında ayrıma giderek, erkek çocuklara göre daha fazla ödeme yaptıklarını anlatan Erdoğan, ''Özellikle Anadolu'da kız çocuklarımız okula gönderilmiyor, istiyoruz ki gönderilsin. Bunu temin için de 'Haydi Kızlar Okula' kampanyasını başlattık, devam ediyor. 2003 yılında 59 bin öğrenciyle başladık. 2009 yılında 2 milyon öğrenci sayısına ulaştık. Şu anda da 2 milyon 173 bin öğrenci ailesine bu yardımı yapıyoruz'' dedi.

-''ŞARTLI NAKİT TRANSFER MİKTARLARI YÜZDE 22-50 ARASINDA ARTACAK''-

Erdoğan, 1 Ocak 2011'den itibaren, şartlı nakit transferi miktarlarını da yüzde 22 ila yüzde 50 arasında oranlarda artırıma gittiklerini belirterek, ''İlköğretime devam eden erkek öğrenci için aylık 20 lira ödüyorduk, bundan sonra 30 lira ödeyeceğiz. İlköğretime devam eden kız öğrenci için aylık 25 lira ödüyorduk, şimdi bunu da 35 liraya çıkarıyoruz. Ortaöğretime devam eden erkek öğrenci için 35 lira olan yardımı 45 liraya çıkarıyoruz. Kız öğrenciler için 45 lira ödüyorduk, onu da 55 liraya çıkarıyoruz. Evde kaç çocuk olursa hepsine ödüyoruz'' diye konuştu.

Bu desteklerin bütçeye ek yük getirmeyeceğine, kendi içindeki aktarımlarla bu artışların sağlandığına işaret eden Erdoğan, bütçe disiplininden asla taviz vermediklerini vurguladı.

Erdoğan, ''Güçlendikçe ülkeyle beraber evelallah destekler de bu denli artacaktır. Dedik ya insan merkezli bir bütçe.... Bunu yaptık ve buna devam ediyoruz'' dedi.

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin sosyal barışını ve bütünlüğünü bozmaya kimsenin hakkı olmadığını belirterek, '''80 yıl önce nasıl ki bu milleti bölmek, parçalamak için araya nifak, tefrika sokmak isteyenler varsa; bugün de bunu gerçekleştireceği zannına kapılanlar var. O gün olduğu gibi bugün de bu milletin arasına tefrika sokmak isteyenler bizatihi bu milletin, 73 milyonun düşmanlarıdır'' dedi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, dün, İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 74. yılı olduğunu hatırlatarak, AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından düzenlenen bir törenle kendisini yadettiklerini anlattı. ''Elbette onun hatırası İstiklal Marşımızla, yazdığı destan niteliğindeki dizelerle, söz varoldukça yaşamaya devam edecektir'' diyen Erdoğan, 2011 yılını Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte ''Mehmet Akif Yılı'' olarak ilan ettiklerini söyledi.

Mehmet Akif'in Babasının doğum yeri olan Kosova'nın İpek şehrinde, Şuşisa KÖyü'nde onun hatırasına ''Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu''nu TİKA eliyle restorasyonunun tamamlandığını bildiren Erdoğan, okulun resmini gösterdi.

Erdoğan, Mehmet Akif'in, İstiklal Marşı'nın şairi, milli şair olduğunu belirterek, ''Ancak, şunu özellikle ve altını çizerek ifade etmek istiyorum: tarihe saygı, ecdadını sahiplenmek budur. Bu görevimiz, sorumluluğumuz, mesuliyetimizin idraki içinde bunu yapıyoruz,. Mehmet Akif, İstiklal Marşı şairi olduğu kadar, Emir-ül şuara olduğu kadar, aynı zamanda büyük bir mütefekkir, büyük bir münevverdi. Mehmet Akif, bir cihan imparatorluğunun parçalanmasına, çöküşüne; Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyet'in kuruluşuna tanıklık etti. Osmanlı halklarının tek tek savrulmasını, kopmasını bizzat o coğrafyaları gezerek müşahede etti. Yaşanan acıyı yüreğinde hissetti ve o acıyı, sızıyı eserleriyle kağıda döktü. O konuşmadı, yaşadı, yaşadıktan sonra ifade etti. Akif'in hemen her dizesi, her satırı, çok geniş bir coğrafyayı uyanışa, silkinmeye, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe, ilerlemeye, kalkınmaya çağırdı. Bu noktada Akif adeta çırpındı, adeta yüreğini parçaladı. Necid Çöllerinde, Mısır;da, Türkiye'nin bir çok vilayetinde ruhları dizeleriyle sularken, toprağı da gözyaşıyla suladı. 'elemim, bir yüreğin kârı değil, paylaşalım diyordu Mehmet Akif...

Gezip gördüğü, şahit olduğu coğrafyayı dizeleriyle ifade ettiğini anlatan Erdoğan, ''Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar, yanmış ormanlar/ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar/ıp ıssız aşiyanlar, kimsesiz köyler, çökük damlar/mesaisiz sabahlar, fikr-i ferda bilmez akşamlar/geçerken ağladım geçtim; dururken ağladım durdum/bütün bunlardı, zira, gezdiğim alemde meşhudum...'' dizesini okudu.

Mehmet Akif'in, gezdiği coğrafyalarda sadece yoksulluk, sefalet değil, yoksulluğun ve sefaletin sebebi olarak da dağılmışlığı, parçalanmışlığı, nifakı, fitneyi gördüğünü kaydeden Erdoğan, ''Akif;e, 'İstiklal Marşı Şairi', 'Çanakkale Destanının Şairi' deyip geçemeyiz. Akif, bu muhteşem dizelerin ötesinde, bizim medeniyet derinliğimizi her zerresiyle teneffüs etmiş, istikbale ilişkin de silinmeyecek ufuk çizmiş bir şairdi'' dedi.

-''AKİF, BU COĞRAFYAYI BİR AİLENİN FERDİ OLARAK GÖRDÜ''-

Mehmet Akif Ersoy'un ''Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz: gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz! Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin, nur olup fışkırmışız, ta sinesinden zulmetin'' dizesini de okuyan Erdoğan, ''Çöküşü de, Kurtuluşu da, zulmeti de, zaferi de görmüş bir şair ve mütefekkir olarak Akif, bugün de bizim yolumuzu aydınlatıyor. Mehmet Akif, tecrübeye dayanan, vatan sevgisine, millet sevgisine, imana dayanan sağlam bir tefekkürle bugün de bize rehberlik yapıyor. Şurası son derece önemli... Diyor ki Akif: girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez'' diye konuştu.

Kurtuluş Savaşı'nın en ateşli döneminde, Kurtuluş Savaşı meşalesini güçlendirmek için, Mehmet Akif'in Kastamonu'daki Nasrullah Camisi'nde yaptığı konuşmanın bir kısmını hatırlatmak istediğini ifade eden Erdoğan, ''Ey cemaat, gözünüzü açınız, ibret alınız. bizim senelerden beri kanımızı, iliğimizi kurutan dahili meseleler yok mu? Havran meselesi, Şam meselesi, Yemen meselesi, Kürdistan meselesi, Arnavutluk meselesi... Bunların hepsi düşman parmağıyla çıkarılmış meselelerdir'' sözlerini hatırlattı.

Erdoğan, ''Bakın bugün konuşulmuyor bu, bunu Akif ta ne zaman konuşuyor dikkatinizi çekerim. Şimdi aynı şeyleri yaşıyor muyuz, yaşıyoruz. 'Artık kime hizmet ettiğinizi, kimin hesabına birbirinizin gırtlağına sarıldığınızı anlamak zamanı zannediyorum ki gelmiştir. Allah rızası için olsun, aklımızı başımıza toplayalım... Mehmet Akif, Nasrullah Camisi kürsüsünden bu hitabı yaparken, cemaatin gözyaşlarına boğulduğu ifade ediliyor. Doğu Cephesindeki El Cezire Kumandanı Nihat Bey, Mehmet Akif'e bir telgraf çekiyor ve özetle şunları söylüyor: 'Nasrullah Camisi şerifinde yaptığınız konuşma, aynen Diyarbakır Camisi kebirinde müminlere okunmuştur. Biz bunu yeterli görmedik. Konuşmayı basarak, cephe illeri olan, Elaziz, Diyarbekir, Bitlis ve Van halkına, buradaki tüm Mehmetçiğimize dağıttık.' Akif, bütün bu coğrafyanın insanını bir ailenin ferdi olarak gördü. İşte biz de AK Parti olarak aynen böyle görüyoruz.''

-''İSTİKLAL MARŞI'NI BİR TÜRK MÜ YAZDI?''-

İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un, ''Arab'ın Türk'e, Laz'ın Çerkez'e, ya da Kürt'e, Acemin Çinli'ye rüçhanı mı varmış, nerede?'' diyerek ırkçılığı ve kavmiyetçiliği reddettiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''İstiklal Marşı'nı bir Türk mü yazdı? Arnavut yazdı, Peki, 'Sen Arnavutsun kabul etmiyoruz' diyebilir miyiz. İşte bak, neydi? O milletin ortak sesiydi, onun için gümbür gümbür bu Meclis'te sahiplenildi. Merhum Akif'in de dediği gibi, bizi, aramızdaki rabıtalar birbirimize kardeş kıldı. Bizim, bu topraklar üzerinde, etnik kökeni her ne olursa olsun, tüm vatandaşlarımızla aramızdaki rabıta tarihimizdir, kültürümüzdür, medeniyetimizdir. Bizim aramızdaki rabıta devletimizdir, milletimizdir, bayrağımızdır, vatanımızdır; ortak dilimiz, resmi dilimiz olan Türkçe'dir. Şüphesiz ki herkes kendi ana dilini rahatlıkla bu ülkede konuşacaktır, bunu kimse engelleyemez. Ama resmi dille bunu birbirine karıştırmayalım, haksızlık yapmayalım.

Bu ülkenin sosyal barışını, bütünlüğünü zedelemeyelim, buna kimsenin hakkı yok. Böyle bir şey yapılırsa bu insafsızlık olur. Bu rabıtaları satmak, zayıflatmak, zaafa uğratmak, sorgulamak, tartışmak Mehmet Akif'in 80 yıl önce söylediği gibi bu millete değil, bu milletin dirliğinden, kardeşliğinden hazetmeyenlere hizmet etmektir. 80 yıl önce nasıl ki bu milleti bölmek, parçalamak için araya nifak, tefrika sokmak isteyenler varsa; bugün de bunu gerçekleştireceği zannına kapılanlar var. O gün olduğu gibi bugün de, bu milletin arasına tefrika sokmak isteyenler bizatihi bu milletin, 73 milyonun düşmanlarıdır. Bunu da açıkça ifade ediyorum.''

***

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün, her seçim öncesinde yaptığı gibi, bir kez daha seçim sürecini etkilemek, iç politikaya şekil vermek istediğini belirterek, ''Hedef, AK Parti iktidarı olduğu için ülkenin kaybetmesi uğruna, bu çirkin senaryoda terör örgütüyle birlikte o malum çeteler de işbirliği yapıyor'' dedi.

Erdoğan, 2010 yılının son grup toplantısında yaptığı konuşmada, 80 yıl önce, Türkiye'nin doğusu, batısı, kuzeyi ile güneyinin bir olduğunu ve Kurtuluş Savaşı destanını yazdığını söyledi.

''Bugün de biriz, beraberiz ve her zamankinden güçlüyüz, kardeşliğimizi yüceltmiş, birliğimizi pekiştirmiş durumdayız'' diyen Erdoğan, ''Tekrar ediyorum; son günlerdeki yapay tartışmalar, terör örgütünün ve onun uzantılarının kirli bir oyunu, tuzağı, çirkin bir tezgahıdır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, milletin bu tezgaha gelmeyeceğini, bu oyunu bozacağını belirterek, medyaya, siyasetçilere, sivil toplum örgütlerine, kanaat önderlerine, bu çirkin oyunu görmelerini, bu oyunu bozmak için milletin yanında yerlerini almalarını tavsiye ettiğini söyledi.

-ERDOĞAN'DAN VATANDAŞLARA: ''MUŞ'A, BİTLİS'E GİDİN''-

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bakın senaryo çok açık... Terör örgütü, her seçim öncesinde yaptığı gibi, bir kez daha seçim sürecini etkilemek, iç politikaya şekil vermek istiyor. Hedef, AK Parti iktidarı olduğu için, ne yazık ki milletin, ülkenin kaybetmesi uğruna, bu çirkin senaryoda, terör örgütüyle birlikte o malum çeteler de işbirliği yapıyorlar. Bunu geçmişte de yaptılar, bugün de bu gayretin içindeler. Ben, bu oyunu, tezgahı milletimin bozacağına bütün kalbimle inanıyorum. Milletim bu oyunu defalarca bozdu, yine bozacaktır. Doğu'nun, Güneydoğu'nun meselesi İstanbul'dan, Ankara'dan bakarak anlaşılmaz.

Ben buradan vatandaşlarıma çağrı yapıyorum: Muş'a artık haftanın 7 günü uçak kalkıyor. Edirne'den Van'a kadar yaptığımız yollarla bölgenin tüm illerine güvenli, konforlu şekilde ulaşılıyor. Gidin Muş'a, Bitlis'e, Van'a, Diyarbakır'a. Bölgenin nasıl değiştiğini, geliştiğini görün. Oradaki gündemin nasıl farklı olduğunu hissedin. Orada nasıl bir kardeşlik coşkusu olduğunu bizzat müşahede edin. Tarihi eserleri ziyaret edin, Mardin'i görün. Tabiat güzelliklerini seyredin, halkla kaynaşın, üniversitelerin, okulların, yolların şehirlerimizin atmosferini nasıl değiştirdiğini görün. İnanın, o zaman bölgeye bakış da değişecek, bu terör simsarlarının gerçek yüzü de ortaya çıkacaktır.''

-''DEVLETİN ŞEFKAT ELİNİ, MERHAMET YÜZÜNÜ MİLLETE GÖSTERDİK''-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir yandan bölgenin altyapı sorunlarını çözdüklerini, ekonomiyi, ticareti geliştirdiklerini diğer yandan da hak ve özgürlükleri geliştirdiklerini kaydetti.

Sosyal politikalarla devletin şefkat elini, merhamet yüzünü millete göstererek, devlet-millet kaynaşmasını sağladıklarını, terörle aktif bir mücadele yürüttüklerini ifade eden Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde de milletimizin birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini pekiştirerek demokratik açılım sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz. İleri demokrasiden, temel hak ve özgürlüklerden asla taviz vermeyeceğiz'' dedi.

Erdoğan, ''Ne statükocu, vesayetçi, inkarcı anlayışlara teslim olacağız ne de afaki taleplerle siyasi ortamı gerenlere, milletimizin hassasiyetlerini kaşıyanlara eyvallah edeceğiz. Çözüme karşı olan anlayışlarla, çetelerle, karanlık odaklarla nasıl mücadele ediyorsak, çözüm süreçlerini sabote etmek isteyen istismarcılarla da aynı şekilde mücadele edeceğiz. Milletimizin içini sızlatan, yüreğini daraltan, gözyaşını akıtan hangi mesele varsa üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.

-KARŞIYAKA BASKETBOL TAKIMININ SALDIRIYA UĞRAMASI-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Pınar Karşıyaka Basketbol Takımının, APOEL takımıyla FIBA Erkekler Eurochallenge Kupası'nda Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaptığı ve saldırıya uğradığı maça değindi.

APOEL takımının, Karşıyaka'da misafirperverlikle karşılandığını ve güven içinde oyununu oynadığını dile getiren Erdoğan, ancak Karşıyaka takımının aynı misafirperverliği ve güvenli ortamı orada göremediğini kaydetti.

Erdoğan, maçta sahaya inen, yüzü maskeli seyircilerin hem sahada hem koridorda, hem de soyunma odasında oyunculara saldırdığını ifade ederek, Pınar Karşıyaka takımına geçmiş olsun dileklerini bir kez daha iletti. Erdoğan, ''Spora bu kadar ırkçılığı sirayet ettiren bu anlayış, Rum kesiminin hangi haleti ruhiye içinde olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir'' dedi.

''Biz uzlaşma, diyalog ve sorunların çözümü için mücadele verirken, Rum kesiminde ırkçılığın, Türkler'e karşı şiddet eylemlerinin, nefret eylemlerinin artması, elbette kaygı vericidir'' diyen Erdoğan, bu olayın bile tek başına, Kıbrıs'ta kimin barış taraftarı olduğunu, kimin de barışa şans tanımak istemediğini açık açık gösterdiğini bildirdi.

Erdoğan, APOEL takımına verilen cezanın yeterli olmadığını ve meselenin üstünü örtmeyeceğini belirterek, ''Özellikle AB'den hem bu olaya ilişkin, hem de adada tırmandırılan nefret ve ırkçılığa ilişkin tatmin edici açıklamalar beklediğimizi hatırlatmak istiyorum. Yaklaşımlarını asla kabul etmiyorum. Bu tür bir yaklaşım, adil bir yaklaşım değildir. Önce uluslararası FIBA'nın yönetimi olarak kendilerini test etmeleri gerekir. Eğer adaletleri buysa spor bundan sonra çok daha farklı bir tehdidi devamlı sırtında taşıyacaktadır. Fair Play'dan bahsetmesinler'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Dünya şampiyonu olan Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımını da kutladı.

Erdoğan, hayatını kaybeden eski AK Parti Antalya Milletvekili Fikret Badazlı'nın ailesine başsağlığı dileğinde bulundu.

-''2010, DEMOKRASİMİZ AÇISINDAN BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU''-

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Yoğun bir yıl geçirdik. Milletimize hizmetle dolu dolu geçen bir yılı geride bırakıyoruz. Küresel finans krizi nedeniyle ekonomik anlamda tüm dünyada zor bir yıl olmasına rağmen, biz 2010 yılını yeni umutlara doğru koştuğumuz bir fırsat yılına çevirdik. Yıl içinde yapılan anayasa değişikliği ve halkımızın bu değişikliğe onay vermesiyle, 2010 yılı ülkemiz ve demokrasimiz açısından bir dönüm noktası oldu.

2011'e daha büyük heyecanlarla, daha büyük umut, hayal ve hedeflerle giriyoruz. 2011 yılı boyunca da her alanda milletimize hizmet yolculuğumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz. İnşallah, haziran ayında alacağımız yetkiyle, çok daha güçlü, çok daha kararlı şekilde Büyük Türkiye hedefine doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz. Ben, bir kez daha, sizlerin, ailelerinizin, aziz milletimin ve insanlığın yeni yılını tebrik ediyorum.''

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, Saadet Partisi, Demokrat Parti, MHP ve CHP'den AK Parti'ye geçen 23 belediye başkanına rozetlerini taktı ve hatıra fotoğrafı çektirdi.

AK Parti grup toplantısına, Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan da katıldı.

Zaman, 28.12.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.