Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Zaman güven verme zamanıdır

Zaman güven verme zamanıdır

Türk, eylemsizlik sürecinde devletin güven verici adımlar atmasını istedi

Kapatılan DTP’nin Genel Başkanı ve Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kanal 7’de yarın yayınlanacak programda Kanal 7’nin Ankara Temsilcisi Mehmet Acet ile Taraf Ankara Temsilcisi Lale Kemal’in sorularını yanıtladı. 12 Eylül’deki referandumun ardından yaşanan gelişmeleri ve son dönemde Kürt sorununun çözümüne yönelik atılan adımları değerlendiren Türk çarpıcı açıklamalar yaptı.

PKK’nın ateşkes kararını 2011 haziranında yapılacak seçimlere kadar uzatmasının önemine dikkat çeken Türk seçimlere kadar Kürt sorununun çözümünde radikal adımlar beklemediklerini ancak hükümetin güven verici adımlar atması gerektiğini söyledi.

Anadilde eğitim hakkını inkâr etmenin insanlık suçu olduğunu belirten Türk, sorunun çözümünde “Akil adamlar komisyonu” ve Meclis’te kurulacak bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun önemine de vurgu yaptı. Türk, bu komisyonun PKK’nın kimi eylemlerini de araştırması gerektiğini kaydetti. Türk 12 Eylül’deki anayasa referandumu için de “Hayır sonucu çıksaydı üzülürdüm” dedi.

İşte Ahmet Türk’ün Kanal 7’de yarın yayınlanacak söyleşisinden önemli satır başları.

 

Boykot olmasa yüzde 95 ‘Evet’ çıkardı

BDP’nin boykot ettiği ve halkın yüzde 58 ile ‘Evet’ oyu verdiği anayasa paketine, ‘Hayır’ çıksaydı üzülürdüm. Boykot kararı olmasaydı, referandumda (Kürt bölgesinde) yüzde 95’lerde ‘Evet’ çıkardı.

Kürt sorununun çözümü yolunda değişim, dönüşüm rüzgarı esiyor. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Türkler de, Kürtler de, baskı, inkâr ve silahla bu sorunun çözülemeyeceğini gördüler. Asker de silahlı mücadeleyle sorunun çözülemeyeceğini gördü. PKK da silahla devleti yenemeyeceğini anladı. Şimdi devlet, sorunu çözme becerisini göstermeli. Kürt sorunu bir hak ve özgürlükler sorunudur.

PKK’nın eylemsizlik kararını uzattığı genel seçimlere kadar olan 7-8 aylık süreç önemli. Bu hem uzun hem de kısa bir zaman. Bu sürede hükümetten radikal adımlar atmasını beklemiyoruz ancak güven yaratacak bir ortam oluşturması gerekiyor. Bu ortam, akil adamlar ile Meclis’te hakikatleri araştırma komisyonu kurulması ile oluşturulabilir. Kürt sorununun çözümünde uzun vadeli önlemler zaten belli.

 

Özerklik ulus devlete karşı değil

Demokratik özerklik ulus devlet modeline ters düşmüyor. Demokratik özerklik, halkın yönetime katılma projesidir. Katı merkeziyetçi yönetim zihniyetinden vazgeçilmelidir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yalnızca Kürtlerin yoğun olduğu Güneydoğu Bölgesi için değil tüm Türkiye için gereklidir. Fransa’da 22 bölge meclisi var. Kürtlerin kültürel, kimlik haklarının tanınması ile etnik bir yapının ortaya çıkmasını savunmuyoruz.

Kürtlerin özgürleşmesi, Türklerin özgürleşmesidir. Etnik milliyetçilik halklar için tuzaktır. Kürtler, Ortadoğu batağına saplanmak istemiyor. Demokratik ve AB üyesi bir Türkiye’de Kürtler daha mutlu olacaktır.

Şimdi Kürtlerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almalıyız. Esas hedef, silahların tamamen gündemden çıkartılması olmalıdır. Silahların tamamen bırakılması esas tıkanma noktası. Çünkü Kürtlerde hep aldatılmışlık inancı var. Halen endişeler var. Güven artırıcı önlemlerle bu aşılabilir. Dil ve üslup barıştan yana olmalı.

 

Kürtçe kullanılmazsa yaşamaz

Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki çekincesini kaldırsın anadilde eğitimin önü açılır. Anadilinin öğrenilmesinin engellenmesiyle, kimliğini, kültürünü kaybediyorsun. Bu, asimilasyonun da ötesinde insanlık suçuna girer. Bir dilin, kamusal alanda kullanılmadığı sürece yaşama şansı yoktur. Kürtçeyi yok sayarak kardeşlik olmaz. Kürtler açısından en önemli sorun anadil sorunudur. Bunca baskıya rağmen bu dilin yaşaması bile mucize.

 

Ergenekon PKK’ya sızmış olabilir

Yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle, çetelerin, mafyaların yaşaması mümkün olmaz. Ergenekon PKK içinde ne denli etkili? PKK’nın Ergenekon’la işbirliği yaptığına inanmıyorum ama sızmalar olmuş olabilir. Barışçı girişimleri sabote etmek isteyenler olabilir. Hizbullah militanlarının askerî kamplarda eğitildiğini biliyoruz.

Taraf, 13.11.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.