Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan'dan Yargıtay Başsavcısı'na sert cevap

Başbakan'dan Yargıtay Başsavcısı'na sert cevap

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Gönen Belediye Binası'nın açılışında yaptığı konuşmada Yargıtay Başsavcısı'na sert cevap verdi. Erdoğan "TBMM’nin üzerinde kendisini görme gayreti içinde olanlar güveniyorsan kendine gelecekteki makam hesaplarını yap. Çıkar cübbeni gel, siyaset meydanında mücadeleni yap" dedi.

Erdoğan, Gönen Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışı sırasında belediye binasının önündeki alanda toplanan vatandaşlara yaptığı konuşmada, gelişmiş, büyük ekonomilere sahip ülkelerin küresel kriz içinde kıvrandığını, çok ciddi önlemler almaya, çok ciddi tedbirler uygulamaya başladığını söyledi.

AVRUPA'DA KRİZ

İngiltere hükümetinin gelecek 5 yıl için kamu harcamalarında 125 milyar dolar kesinti yapma kararı aldığını, İspanya, İtalya, Macaristan, Yunanistan ve Almanya'nın da aynı şekilde bu oranlarda kesintilere gittiğini anlatan Erdoğan, bu ülkelerde emeklilerin maaşlarının dahi dondurulduğunu kaydetti.

Erdoğan, bu ülkelerin şu anda işçi maaşlarından yüzde 20-39 oranında kesintiye gittiğine ifade ederek, “Bizde ise tam aksine. Biz zam yapıyoruz. İşçiye, memura, emekliye zam yapıyoruz. Batıda emeklilik yaşını yükseltmeye başlattılar, 65'in üzerine çıkarıyorlar. Biz söz verdik, 'işçimizi, memurumuzu enflasyona ezdirmeyeceğiz' dedik. Zamlarımızı yaparken enflasyonun üzerinde yaptık. Bunu kararlı bir şekilde uygulayan bir hükümet olmadı. Biz bunu başardık” diye konuştu.

IMF'YE 23.5 MİLYAR DOLAR BORÇ

Göreve geldiklerinde Türkiye'nin IMF'e olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kim vardı hükümette? MHP, DSP, ANAP. Şimdi borcumuz ne oldu biliyor musunuz? 6 milyar dolar. İnşallah 2012 yılı sonunda bunu da sıfırlayacağız.

Küresel kriz nedeniyle birçok ülke IMF'nin kapısında sıraya girerken biz 'kendi kaynaklarımız bize yeter, bu krizi kendi kaynaklarımızla aşarız' dedik ve IMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapmadık. Bakınız Merkez Bankası'nın kasasında 26,5 milyar dolar vardı. Şimdi ne var biliyor musunuz? 77 milyar dolar.

Onlar ne yaptılar biz ne yaptık. Hafta içinde Finlandiya'daydım. Dün Yunanistan'daydım uluslararası bir toplantıya katıldım. Hafta içinde Almanya Cumhurbaşkanı ve Irak başbakanı ile görüşmelerimiz oldu. Söyledikleri şu: 'Siz bu küresel krizden nasıl çıktınız? Nasıl bu kriz sizi vurmadı?' Hep bunları söylediler. Biz 2000'li yılların, bizden önceki dönemden dersimizi alarak iktidarı teslim aldık.”

Erdoğan, hükümet olarak mafyaya, çetelere prim vermediklerini, mali disiplinden taviz vermediklerini, 3 seçim ve 3 referandum geçirdiklerini, bu süreçte seçim ekonomisi uygulamadıklarını, 2011 seçimlerinde de aynı tavrı sergileyeceklerini anlattı.

TÜRKİYE MUCİZESİ

Türkiye'nin, istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü, özlediği hasretini çektiği seviyelere kararlı bir şekilde yürüdüğünü kaydeden Erdoğan, dünyada artık, “Türkiye mucizesi”nin konuşulduğunu, Türkiye'nin dünyada artık gündem belirleyen bir ülke olduğunu belirtti.

“Dünyada artık Türkiye'nin onurlu dik duruşu konuşuluyor” diyen Erdoğan, sadece Ortadoğu'da, Ortadoğu'nun sokaklarında, caddelerinde değil Afrika'nın içlerinde, Asya derinliklerinde, Avrupa'da, Amerika kıtasında Türkiye'nin haksızlıklar karşısındaki cesur duruşunun konuşulduğunu ifade ederek, “Biz büyük bir milletiz, büyük ve kadim bir medeniyetin varisleriyiz. Biz büyük düşünmek, büyük adımlar atmak zorundayız. Bu milleti on yıllar boyunca küçük meselelerle oyalayanlar, kendi şahsi hırsları için bu millete bedel ödetenler, bu ülkenin büyümesini, gelişmesini, kalkınmasını hazmedemeyenler dün olduğu gibi bugün de suyu bulandırmak için harekete geçtiler” diye konuştu.

'ÇIKAR CÜBBENİ GEL'

Halk oylaması sonucu, “Türkiye'de artık üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü geçerli olacak” sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“'Hukuk belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli siyasi görüşlerin arka bahçesi değil Türkiye'nin bahçesi olacak, milletin bahçesi olacak' dedik. Bundan rahatsız oldular. Milletimiz de dedi ki, 'evet hukuk milletin bahçesi olacak', yüzde 58 böyle dedi. Yüzde 42 buna hayır diyor. İşte bu milletin bu kararını hazmedemeyenler, değişimi dönüşümü içlerine sindiremeyenler, cübbeleri üzerinde olduğu halde siyaset yapmaya devam ediyorlar. Bizi yargıyı siyasallaştırmakla itham edenler, şu anda kendi oturdukları makamları bir siyasi partinin il başkanları gibi kullanabilme cüretini gösteriyorlar.

Bunlar kendilerini Cumhuriyetin tek ve yegane sahibi sanıyorlar. TBMM'nin üzerinde kendisini görme gayreti içinde olanlar var. Eğer kendini o seviyede görmek istiyorsan, sana bu millet bir şey söyler, 'Güveniyorsan kendine, gelecekteki makam hesaplarını yapma, çıkar cübbeni gel siyaset meydanında bu mücadeleye gir', adama bunu söylerler.

Önümüzdeki hafta 87. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız Cumhuriyet adı üstünde Cumhur'un rejimidir. Yani sizin rejiminizdir, milletin rejimidir. Cumhuriyetin sahibi millettir. Hiç kimse kendisini milletin hür iradesiyle seçtiği egemenliği kalkıp ta kendi eline alamaz. Orada egemenlik milletin.

TBMM'ye, milletvekillerine, siyasi partilere, kimse kalkıp da emir veremez, talimat veremez onları korkutamaz, tehdit edemez. Hiç kimsenin kendisini yasama ve yürütme erklerinin üzerinde görme, onlara istikamet çizme yetkisi yoktur ve olamaz.

TBMM'YE YÖNELİK ÇOK CİDDİ TEHDİT VAR

Ortada demokrasiye yönelik ciddi bir üslup hatası var, ortada TBMM'ye yönelik çok ciddi tehdit var. Aynı zamanda yürütmeye yönelik de bir tehdit var. Zira parlamentoda yüzde 65 çoğunluğa sahip bir iktidar partisini sürekli bazı kullandıkları ifadelerde tehdit etme gayreti içinde olanlar var. Ortada milletin takdirine, milletin teveccühüne ciddi bir hazımsızlık var.

TBMM, başkanı aracılığıyla gereken cevap vermiştir. Siyasi partiler gereken cevabı vermiştir. Ancak CHP, kendisini de ve kendi varlığını da kendi yetkisini de hedef alan bu tavır karşısında ne yazık ki her zaman yaptığını yapmış, statükodan yana tavır almıştır.

Demokrasinin en önemli parçası olan partilerden ve özellikle ana muhalefet partisi CHP'den bu olayda demokratik iradeye gölge düşüren bu yanlışlık karşısında millet lehine bir duruş beklerdik. CHP, her zaman olduğu gibi demokrasi ve sivil siyaset tarafında pozisyon alamamıştır. CHP, herşeyin eskisi gibi olduğunu zihniyetin değişmediğini bir kez daha ispat etti. Yani CHP'de eski hamam eski tas.”


Hürriyet, 23.10.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.