Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu'ndan resepsiyon açıklaması

Kılıçdaroğlu'ndan resepsiyon açıklaması  

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basının güçlünün yanında yer alması gibi bir tablonun içinde olmasını içlerine sindiremediklerini belirterek, ''Basının, hem iktidara hem muhalefete eşit uzaklıkta ama doğru bildiğini yazan, sağlıklı eleştiri yapan, o eleştirilerden bizim de ders çıkarmamız gereken bir tablo olabileceğini düşünüyoruz'' dedi.

Gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleriyle Ortaköy'deki Radisson Hotel'de bir araya gelen Kılıçdaroğlu, toplantı öncesinde salonun girişinde karşıladığı konuklarıyla tek tek tokalaştı.


"ULUSAL MESELE HALİNE GETİRİLMESİN"
Kılıçdaoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 29 Ekim'de vereceği resepsiyonla ilgili de açıklama yaptı. 29 Ekim'e daha çok zaman olduğunu belirtan Kılıçdaroğlu, "Resepsiyon şimdiden ulusal sorun haline getirilmesin." dedi.


RAPOR ÜÇ DİLDE HAZIRLANDI
Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, aslında bu toplantının olup olmamasının ötesinde medyanın hep gündemlerinde bulunduğunu anlatarak, Brüksel'e gittiklerinde medyayı, medya üzerindeki baskıları, medyanın demokrasi üzerinde ne kadar önemli bir işlevi olduğunu anlattıklarını söyledi.

AB yetkilileriyle görüşürken medyayla ilgili sağlıklı ve kapsamlı bir bilgileri olmadığını hissettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, buradan yola çıkarak bir rapor hazırladıklarını bildirdi.

Hazırladıkları raporu AB yetkililerine gönderdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Rapor, İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak hazırlandı ve gönderildi. Aslında raporu hazırlarken medya üzerindeki baskıların hangi noktaya geldiğinin de bilinmesi gerekiyordu. Mademki biz çağdaş, uygar bir dünyada yer alacağız, mademki Türkiye'nin sorunlarını aktaracağız, mademki çağdaş uygarlığı yakalamak için çaba harcayan bir siyasal partiyiz, o zaman medyanın karşılaştığı sorunları da bir şekilde bizim aktarmamız gerekiyordu.

Basının dördüncü güç olduğunu çok daha iyi biliyorsunuz. Ama bugün geldiğimiz noktada yürütme, yasama ve yargıyı denetler konuma geldi. Artı medyayı da denetler konuma geldi. O nedenle biz medyanın, yasama organının ve yargının güç kaybettiği ama yürütme organının gittikçe güçlendiği bir demokrasi yapısıyla karşı karşıya olduğumuzu her yerde anlattık.''

''SOSYAL DEVLET ANLAMINDA TÜRKİYE'NİN CİDDİ BİR KAN KAYBI VAR''
Türkiye'nin ciddi bir demokratikleşme sorunu, sosyal devlet sorunu olduğunu her yerde anlattıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sosyal devlet anlamında Türkiye'nin ciddi bir kan kaybı var, ciddi bir erozyon yaşıyor. Şunu baştan beri hep kabul ettik, basının güçlünün yanında yer alması gibi bir tablonun içinde olmasını biz içimize sindiremiyoruz. Basının, hem iktidara, hem muhalefete eşit uzaklıkta ama doğru bildiğini yazan, sağlıklı eleştiri yapan, o eleştirilerden bizim de ders çıkarmamız gereken bir tablo olabileceğini düşünüyoruz.

Basının, denetim işlevini yerine getirmesinden de her zaman mutlu olacağız. Uluslararası Basın Enstitüsünün verdiği rakamlar var. 2008-2009'da basın özgürlüğü açısından Türkiye 101. sırada yer alırken, 2010'da bu 127. sıraya gerilemiş durumda.''

Bu tablonun, Türkiye'de medyanın geldiği noktayı göstermesi açısından ilginç olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ''Biz çalışıyoruz, biz bu ülkede demokrasinin ve özgürlüklerin gelmesi için çaba harcayacağız. Bu konuda son derece samimiyiz. Ne yapılması gerekiyorsa o konuda çaba harcayacağız ve o konuda katkı vermeye çalışacağız. Şu veya bu şekilde söz verip, geri dönmek veya 'şurasını yapmayalım da önce şunu yapalım' diye bir özel çabamız da olmayacak. Sorunları uygarca masaya yatıralım, uygarca oturalım, uygarca tartışalım ve bu ülkeyi, 21. yüzyılın Türkiye'sini çağdaş, uygar, demokrasisi, hak ve özgürlükleri gelişmiş bir ülke haline getirelim'' diye konuştu.

''Hapiste gazetecilerimiz olmasın, milyarlarca liralık davalar açılan gazetelerimiz olmasın'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Demokrasiyi elbette istiyoruz, elbette kişinin hak ve özgürlüklerinin korunmasını istiyoruz. Özel yaşama elbette belli güvencelerin getirilmesini istiyoruz. Ama bugün eğer sokakta yürüyen vatandaşımız, telefonlarının dinlendiğinden kaygı duyuyorsa, Türkiye'de ciddi bir sorun var demektir. Bu sorunu aslında sizler yazıyorsunuz, çiziyorsunuz. Belki soracaksınız, düşüncelerimizi öğrenmek isteyeceksiniz. Biz bu konudaki düşüncelerimizi size bütün içtenliğimizle sunacağız.''

CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Umut Oran, CHP Genel Saymanı Faik Öztrak, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Gülsün Bilgehan ve CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek'in de katıldığı toplantı basına kapalı devam ediyor.
 



Star, 14.10.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.