Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 4 mektup 4 talep!

4 mektup 4 talep!

Abdullah Gül, BM, İslam Konferansı ve PKK’ya mektup gönderdi


KAPATILAN DEP’in eski Milletvekili Leyla Zana’nın öncülük ettiği ve aralarında Türkiye’nin yanısıra, Suriye, İran ve Irak’tan temsilcilerin bulunduğu Kürt Kadın Konferansı Girişim Grubu, Kuzey Irak’ta yaptığı incelemelerden sonra Kürt sorununun çözümü için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı ve PKK’ya mektup gönderdi.
Irak'ta Kandil’de PKK’nın üst düzey kadrolarıyla görüşmek için talepte bulunduklarını belirten Zana, koşulların uygun olmaması nedeniyle bunu gerçekleştiremediklerini, ancak taleplerinin sürdüğünü belirtti.

Abdullah Gül’e gönderilen mektupta Kürt sorununun çözümü için insiyatif alması, PKK’dan eylemsizliği kalıcı ateşkese dönüştürmesi istendi. BM’ye gönderilen mektupta ise, “Kürtler hayatta kalmak ve ulusal haklarını korumak için silah kullanma zorunda kalmıştır” denildi. İslam Konferansı Örgütüne gönderilen mektup ise basına dağıtılmadı.

24-25 Nisan tarihlerinde Diyarbakır’da konferans düzenleyen ve öncülüğünü kapatılan DEP eski milletvekili Leyla Zana’nın yaptığı Türkiye’nin yanısıra, Kuzey Irak, Suriye ve İran’dan Kürt kadın milletvekilleri, insan hakları aktivisti, yazar, gazeteci, belediye başkanları ve bakanların bulunduğu Kürt Kadın Konferansı Girişim Grubu, 18-19 Eylül tarihlerinde Irak'ın Duhok kentinde toplantı yaptıktan sonra, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Başbakan Berhem Salih, Parlamento Başkanı Kemal Kerkuki ile yaptıkları görüşmelerden sonra Türkiye’ye döndü.

DİYARBAKIR'DA BASIN TOPLANTISI

Diyarbakır’da Büyükşehir Belediyesine ait Sümerpark toplantı salonunda, Kuzey Irak’ta yaptıkları incelemelerle ilgili basın toplantısı düzenleyen grup adına konuşmayı Leyla Zana yaptı. Zana, Ortadoğu’da barışçıl bir zeminin oluşması için Kürtlerin birliğinin kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gözlemlediklerini söyledi.
Irak’ta gezilerinin son gününde Kandil’de PKK’nın üst düzey kadrolarıyla da görüşmek için talepte bulunduklarını ancak bölgesel koşulların uygun olmaması nedeniyle bunu gerçekleştiremediklerini, bu taleplerinin ise halen geçerli olduğunu dile getiren Leyla Zana, “Görüşmeye medya mensuplarıyla birlikte gidecektik. Ancak bölgesel koşullar uygun olmadığı için bu gerçekleştirilemedi. Bu talebimiz halen geçerlidir. Önümüzdeki süreçte koşullar oluşursa bu görüşmeyi grup olarak gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.
Leyla Zana, Kuzey Irak’ta incelemelerini tamamladıktan sonra 22 kişiden oluşan Kürt Kadın Konferansı Girişim grubu olarak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Örgütü ile PKK’nın en üst oluşumu olan KCK'ya (Kürdistan Topluluklar Birliği) Kürt sorununun çözülmesi için atılacak adımlarla ilgili birer mektup gönderdiklerini ve mektuplarda Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi için taleplerde bulunduklarını dile getirdi.

BDP-HÜKÜMET GÖRÜŞMESİ

BDP ile Hükümet yetkilerinin görüşmesini de değerlendiren Leyla Zana, “Görüşmeler daima toplumu zenginleştirir. Her kesimle görüşülmelidir. Bu süreçte herkesin katkısını almak gerekiyor. Sorunların diyalogla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Barzani ile yaptığımız görüşmede de sorunun çözümüne katkı sunacaklarını söylediler” diye konuştu.


Abdullah Gül'e ‘Barış için inisiyatif alın’ çağrısı

KÜRT Kadın Konferansı Girişim Grubu tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderilen mektupta şu görüşlere yer verildi:

“Öncelikle 2009 yılının başlarında Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının tanınmasıyla ilgili başlattığınız tarihi insiyatifi memnuniyetle karşıladığımı belirtmek istiyoruz. 21'inci yüzyılın demokratik ve ilerici dünyasının, ulusların temel haklarının korunmasında uluslararası hukuku ve BM İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesini esas aldığı bir süreçte askeri operasyonları sürdürmenin insanların adalet duygusunu zedelediğini ve Türkiye’yi dünya ölçeğinde zor durumda bıraktığını belirtmek isteriz. Bunun yanısıra Kürt sorununu çözmek yerine askeri yöntemlere başvurmak, binlerce Kürt ve Türk gencinin yaşamlarını yitirmesine ve büyük tahribatlara yol açmıştır.

Bununla birlikte, devam eden silahlı çatışma süreci, sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda tüm komşu ülkelerin de istikrarını zedelemektedir. Tüm farklılıkların demokrasi, eşitlik ve adalet içinde bir arada kardeşçe yaşamaları, ülkenin barış içinde yol almasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, dünyanın bir çok coğrafyasından biraraya gelen Kürt kadınları olarak, Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl çözümü ve Türkiye’de yaşayan insanların refahı için tarihi bir adım atmanızı, çatışmasızlık sürecinin devamı için inisiyatif alarak Anayasal bağlamda bir çözüm geliştirmenizi talep etmekteyiz. Savaştan, şiddetten en fazla zarar görenlerin, en büyük acıları çekenlerin kadınlar olduğu gerçeğinden hareketle, bizler uluslararası insanlık hukuk çerçevesinde barış sürecini başlatmanız konusunda inisiyatif almanızı dileriz.”

PKK’ya: ‘Eylemsizliği kalmıcı ateşkese dönüştürün’

KÜRT Kadın Konferansı Girişim Grubu tarafından PKK’nın en üst oluşumu olan KCK’ya gönderilen mektupta ise özetle şunlar yer alıyor:

“Çatışma süreçlerinde diğer dünya ülkelerinde de örnekleri olduğu üzere, biz kadınlar diyoruz ki, barış kadınların emeği, özlemi, kimliği ve doğal karakteridir. Bu çerçevede değerlendirilen eylemsizlik süreci sonucunda BM, İslam Konferansı örgütü, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve KCK’ya kalıcı barışın sağlanması için bir çağrıda bulunmaya karar verdik. Bu bağlamda eylemsizlik süreciyle birlikte Türk, Kürt ve bölge halklarında barışa dair gelişen umudu gözlemliyor ve bunu paylaşmayı tarihi bir görev olarak biliyoruz. Sizlerin de aynı duyguyla bugüne kadar defalarca ateşkes ve eylemsizlik kararları aldığınızı gözönünde bulundurarak, biz Kürt kadınlarının ulusal birlik, adil ve onurlu bir barış için yüklendiği bu ağır ve tarihi sorumluluğa değer biçeceğinizden kuşku duymuyoruz.
Tarih tanıktır ki, Kürtler hiç bir zaman başkalarına saldırarak savaş yanlısı olmamışlar ve başkalarının haklarını ihlal etmemişlerdir. Kürtler sadece ve sadece hayatta kalabilmek ve ulusal haklarını korumak için silah kullanmak zorunda kalmışlardır.

İşte bugün, önümüzde duran bu tarihsel fırsatı anaların gözyaşlarını dindirmek, Kürt sorununun barışçıl ve diyalog yoluyla çözülmesini sağlamak için bir kez daha en iyi şekilde değerlendirerek eylemsizlik kararının kalıcı bir ateşkese dönüşmesi hem halkımızın, hem de bölge halklarının dileği ve umududur.”

BM’ye ‘Kürtler ulusal hakları için silah kullanıyor’

KÜRT Kadın Konferansı Girişim grubu tarafından Birleşmiş Milletlere gönderilen mektupta ise, Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde kendi haklarına sahip olmalarının diğer halkların ve kültürlerinin yaşam bulmasına engel olmadığı belirtilerek, “Bizler, siz barış savunucu insanlara, Kürt halkının ilgili insan hakları sözleşmelerinin uygulanması yoluyla ulusal haklarına kavuşmaları için çaba sarfetmeniz çağrısında bulunuyoruz. Kürtler dünyanın diğer özgür ve bağımsız ulusları gibi, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve adalet içinde yaşamayı talep etmektedir. Tarih tanıktır ki, Kürtler hiç bir zaman başkalarına saldırarak savaş yanlısı olmamışlar, başkalarının haklarını ihlal etmemişler ve de onlara saldırmamışlardır. Kürtler sadece hayatta kalabilmek için meşru savunma hakkını kullanmak ve ulusal haklarını korumak için silah kullanmak zorunda kalmıştır. Bu bağlamda biz Kürt kadınları sizlerden, yaşadığı devletlere Birleşmiş Milletler Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesine uymaları çağrısında bulunmanızı talep ediyoruz. Savaştan ve şiddetten en fazla zarar görenlerin, en büyük acıları çekenlerin kadınlar olduğu gerçeğinden hareketle, bizler barışın ve özgürlüğün tesisi ve savaşın bitmesi için tarihi ve ulusal sorumluluklarımızın bilincindeyiz ve üzerimize düşen misyonu yerine getirmeye hazırız.”

Vatan, 24.09.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.