Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Başbakan Erdoğan: Tophane'yi iyi bilirim

Başbakan Erdoğan: Tophane'yi iyi bilirim

Geçen pazar akşamından beri tatilde olan ve nerede olduğu bilinmeyen Başbakan Erdoğan'ın mesaisi bugün Ankara'da başladı. Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Tophane'deki sanat galerilerine içki baskınıyla ilgili olarak da ilk kez konuştu. ''Tophane'yi sokak sokak bilirim'' diyen Erdoğan, baskının lokal bir konu olduğunu, abartılmaması gerektiğini söyledi ve ekledi: Türkiye'de mahalle baskısı yok....

Halk oylamasından çıkan sonuçlar ülkemizde uzun süre konuşulacak. Halk oylamasında tercihini ortaya koyan tüm vatandaşlarımızın tercihi kıymetlidir. Öncelikle demokrasimiz kazanmıştır, güç bulmuştur, demokratik siyaset kazanmıştır.

SÜRECİ SULANDIRDILAR 

Yeni bir anayasa yapılması, kapsamlı bir anayasa değişikliği yapılması, 12 Eylül’ün bir ürünü olan bu anayasanın değiştirilmesi konusunda çok geniş bir mutabakat vardı.


Değişiklik için kapı kapı dolaştık. Ama bizim bu adımlarımız kimi zaman siyasetçiler kimi zaman da vesayetçi zihniyet tarafından engellenmek istendi. Siyasi parti gruplarının isteksiz tavrı karşısında biz bir taslak hazırladık.


Gündeme getirdiğimiz taslak da yine bir çok kesimin görüşleri alınarak hazırlandı. Ancak bu çabalarımız da sonuçsuz kaldı. Adeta sulandırdılar süreci. Bazıları kapağını açmadan yorumlar yaptı, bazıları ‘gelirsiniz çay, kahve içersiniz’ dedi.
 
YA SABIR ÇEKTİK


Genel Kurul’daki müzakerelerde keşke muhalefet partileri de bu 26 maddelik paketle ilgili konuşsalardı. Gene geldiler, yine orada asla bu maddeleri konuşmadılar. Zaman geldi hakaret ettiler, farklı konuştular


Onlar başka yerlere çekerken biz ‘ya sabır’ çektik. Tüm vekillerimizle 14 gün boyunca geceli gündüzlü çalıştık. 26 maddeden oluşan değişikliği yasalaştırdık.


Muhalefet arkadaşlarını dahi oy kabinlerine göndermiyorlardı, arkadaşlarına güvenmiyorlardı. Demokratız dediler, demokrat olmanın önüne bariyerler oluşturdular.


BOYKOTA TEŞVİK DEMOKRASİ DEĞİL


12 Eylül’de de sandıkta boykot edildi Bireysel olarak vatandaş boykot edebilir, çekimser kalabilir. Ama kalkıp da dayatmayla, tehditle boykota teşvik edersiniz bu demokrasi olmaz.

KAZANAN TÜRKİYE OLMUŞTUR

Her geçen gün paketin içeriği anlaşılıyor. Halk oylamasını güven oylaması gibi lanse ettiler. Bunu bizzat liderler yaptı. Paketin içeriğini hiç konuşmadan, miting meydanlarında bir kampanya süreci yürüttüler. Sahada milletimizin içinde de sağduyu ile hareket ettik.


12 Eylül’de kazanan Ak Parti olmamıştır. Kazanan 73 milyon Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmuştur.

Kazanan Türkiye, hukuk, demokrasi, millet olmuştur. Kazanan sadece ‘evet’ diyenler değil onlarla birlikte ‘hayır’ diyenler olmuştur. Hayır diyenler gaflet içindedir demiyorum ve bu zihniyeti lanetliyorum.


Bu zihniyet bölücüdür. Bunlar rantiye şebekeleridir. Biz milletin beklentisini karşıladıkça, doğru adımı attıkça milletimiz de bizi yalnız bırakmayacaktır.

 

ŞIMARIKLIĞA GEREK YOK

İl başkanları kendi illerinin sonuçlarını tek tek analiz etsinler. Eksikleri tespit etsinler. Halk oylamasından gereken dersleri çıkarmaya gayret ediyoruz.

 
 

Biz 12 Eylül gecesi yollara dökülmedik. Gayet tevazu içinde karşıladık sonucu, şımarıklığa gerek yok.

 

BAHÇELİ’YE ‘KARANLIK DÖNEM’ CEVABI


Tüm siyasi partileri işbirliğine davet ettik. Bazı siyasi partiler iç karartıcı söylemlere devam ettiler. Bazı kesimler ‘Karanlık bir dönem başlıyor’’ dediler


Kararan ne var acaba? Her şey ortada. Kendi hesaplaşmalarını yapamadıkları için böyle söylüyorlardı.

 

DEMOKRATİK RENK KÖRLÜĞÜ


Biz ne tabanımızın sesine kulak tıkarız, ne milletimize gözümüzü yumarız. Yanlışta ısrar edenlerden olmadık, olmayacağız Türkiye’nin kutuplaştığını, kendi deyimleriyle bir karpuz gibi bölündüğünü iddia edenler sandık sonuçlarını okuyamayanlardır.


Türkiye haritasını mavi veya kırmızı olarak boyamanın son derece isabetsiz olduğuna inanıyoruz

 

EVET DİYEN DE HAYIR DİYEN DE TÜRKİYE AŞKI İLE OY VERDİ


Akdeniz Bölgesi yüzde 51 hayır, yüzde 49 evet dedi. Akdeniz ya da Marmara bölgelerimize, yedi coğrafi bölgeyi ‘evetçi’ ya da ‘hayırcı’ diyerek ayırmak demokratik renk körlüğünün emaresidir.


Asıl bölücülük halkın demokratik iradesini kategorilere ayırmaktır Yüzde 58 Türkiye sevdasıyla Türkiye aşkıyla evet derken, yüzde 42 de Türkiye aşkı ile ‘hayır’ demiştir. Evet diyenler bu ülkenin birliğini ne kadar önemsiyorsa, hayır diyenler de o kadar önemsiyordur


Bu da Türkiye’nin demokratik olgunluğa eriştiğini göstermesi bakımından önemlidir Terörün, demokratik açılım sürecinin bir istismar aracılığına dönüştürüleceğine halk oylaması sırasında bir kez daha şahit olduk.

Hayır diyenlerin korku ve kaygılarını anlamaya çalışmak elbette her partinin temek görevidir.


PATİNAJ YAPIYORLAR


Referandumdan sonra bir kez daha Ak Parti’nin yaşam tarzlarına müdahale edeceği korkusu yayılmak isteniyor. Biz artık bıktık bundan. 94’de belediye başkanıydım. O zamandan beri aynı kampanyalar yürütülüyor.


8 yıl önce gazetelerde hangi başlıklar varsa bugün de tıpa tıp aynı başlıklar var. Menderes zamanında hangi başlık varsa bugün de aynı gazetelerde. Zihniyet aynı. Çıkarıyor arşivden gazeteleri aynı başlıkları atıyorlar.


Tekamül etmiyorlar, patinaj yapıyorlar. Sivil diktatörlük gibi bir kavram olur mu? Diktatörlük sivilin işi değildir. Bunları yan yana koyanlar cahillerin ta kendisi


Gizli ajanda, gizli gündem, mahalle baskısı gibi Ak Parti ile asla yan yana gelmeyecek kavramlar bugünlerde bir kez daha gündeme getiriliyor


ŞOK..ŞOK…ŞOK… DİYE YAYINLAMAK DOĞRU DEĞİL


Lokal bazı olaylar gündeme getiriliyor. Referandum zamanı İnegöl’de olaylar oldu. Orayla ilgili daha net belgeler sunulacak, göreceksiniz onları. İstanbul’da lokal olaylar oldu. Bir tanesi kendini bilmez çıkıyor, ‘’İşte bu evetin sonucu’’ diyor. Bunlar bu kadar basiretsiz


Bu olayları değerlendirirken lütfen dürüst olun. Bu lokal olayları TV’lerde şok.. şok.. şok.. diye yayınlamak, sürmanşet yapmak doğru değil. Burada emniyet kim böyle bir fiilin içindeyse gereğini yapıyor.


TOPHANE’Yİ İYİ BİLİRİM


Oranın çocuğuyum. Tophane’yi karış karış bilirim. Her ne kadar Kasımpaşa'da doğup büyüdüysem de Tophane'yi de o bölgede siyaset yaptığım için bilirim. Ama bu kadar işi abartmanın anlamı yok. Ama işi bu kadar abartmanın, bu kadar farklı yerlere çekmenin anlamı yok.

Bazıları yazıyor, 'Başbakan artık konuşmalı'. Neyi konuşacağım? Yani vereceğimiz mesajlarla konuşmanın bir anlamı yok. Konuşulacak şey bu. İşte Bakanım da gitti gerekli açıklamalar yapılmıştır. İş zaten emniyete, yargıya da intikal etmiştir. Bundan sonra yapılacak bir şey yok.

Söylenecek her tarafı bu konuda daha mutedil hareket etmeye, dikkatli hareket etmeye davet etmektir. Nedir bu çılgınlık, böyle bu abartılı bir şekilde...

 

KİMSENİN YAŞAM TARZINA MÜDAHALE YOK


Açık açık söylüyorum, 8 yıl boyunca kimsenin hayat tarzına müdahale etmedik. Bundan sonra da herkesin yaşam tarzı bizim teminatımız altındadır.

Sanat galerisi ya da eğlence yerleri sadece Tophane’de mi var. Bugüne kadar hangi sanat galerisinde böyle bir olay oldu.


MAHALLE BASKISI YOK

Türkiye’de mahalle baskısı yoktur. Provokasyona gelmeyiz. Türkiye’de halkı kışkırtmayı adet haline getiren odaklar var.

 

YUHALAMAK TAHAMMÜLSÜZLÜK


Herkes birbirine tahammül etmek zorunda, ama sevmek zorunda değil. Uluslar arası bir organizasyonda bütün dünyanın gözü önünde Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı yuhalayanların yaptığı tahammülsüzlük değil midir?


Birkaç köşe yazarı dışında bu konu hiç ele alınmamıştır. İşadamlarını yeşil sermaye, kırmızı sermaye diye ayırmak, medyayı yandaş medya diye tanımlamak tahammülsüzlük değil midir?

 

EN FAZLA KAMU YATIRIMI TUNCELİ’YE


Bizi bizi sevsin, sevmesin herkesi kucaklıyoruz. Biz o farklı renklerin haritalara yerleştirildiği yerlere de hizmet veriyoruz. Tunceli farklıdır diye kamu yatırımlarını ordan kesmiyoruz. Bugün Türkiye’de en fazla kamu yatırımı alan il Tunceli’dir.


Tahammül ve hoşgörü konusunu kaşıyanların önce dönüp aynaya bakmaları gerekir. Biz kimseyi dışlamadığımız için Ak Parti olarak büyüyoruz. Biz sevdiriyoruz, onlar nefret ettiriyor.


Millete olan öfkelerini mahalle baskısı iddiaları ile belli kesimlere yöneltmeye çalışıyorlar

Samimiyetimizden şüphesi olanlar varsa 8 yıl öncesinin Türkiyesi ile şimdiki Türkiye’ye baksınlar. Bugünün Türkiyesi daha demokratik bir Türkiye’dir. İstismar zemini ortadan kaldırmak için daha fazla ter dökeceğiz


Düne ait korkuların ne kadar yersiz, sanal olduğunu biz 8 yıllık sürede tek tek ortaya koyduk.

Değişim Türkiye’yi hiçbir zaman geri götürmedi. Türkiye’nin ekseni kayıyor diyenler güçlenen ve Avrupa’da bir yıldız olarak gösterilen Türkiye karşısında mahcup oldular.


ANADİLDE EĞİTİM BEKLEMEYİN


Ana dilde nerede isterseniz orada kurslarını açabilirsiniz ama bizden resmi olarak ana dilde eğitim beklemeyin. Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir. Üniversitelerde ana dilde eğitim bölümleri açıldı.

Ana dilde eğitime gitmenin ülkeyi bölmeye yönelik bir girişim olduğunun söylüyoruz.

 

BDP İLE GÖRÜŞME

BDP ile görüşüldü. Ve benzeri görüşmeleri MHP ve CHP ile yapma konusunda hiçbir önyargımız yok. Nihayetinde Türkiye için görüşürüz. Terörü sona erdirmek, yeni anayasa yapmak için partilerle diyaloga her zaman açık olduk.


TERÖR ÖRGÜTÜ İLE GÖRÜŞMEYİZ


Bizden terör örgütü ile görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasınlar brizim terör örgütü ile görüşme gibi bir fantezimiz yoktur. Kendilerine ağır ifadeler kullanmama rağmen bana ‘filan yerde filanla görüştünüz’ diyemediler. Çünkü iftira atıyorlar. Diyalog olmadan demokrasi olmaz.


VAN’DA BİR MEDYA GRUBU TEHDİT EDİLMİŞ


Önemli bir medya grubunun yayın organlarına Van gibi Diyarbakır gibi illerimizde silahlar gösterilmiş, “Bu gazeteyi burada dağıtmayacaksınız” diye. Bu demokrasi mi?


Hoşunuza gitmeyen yayın varsa “dağıtamazsınız” diyorsunuz, silahı gösteriyorsunuz. Yüksekova İlçe Başkanımızı kaçırmaya kalktılar, en sonunda istifa etmek zorunda kaldı

Demokrasi bu mu?


Terör demokratikleşme sürecini zehirleyen bir etki yapıyor Hakkari’deki mayınlı saldırı gösterdi ki terör görüşme ortamını zora sokan bir etki yapıyor.


CAMİYE BOYKOT OLUR MU


İçinde çocukların eğitim aldığı okullara Molotof atılıyor, yurtlar bombalanıyor. Buralarda yıllarca ‘okullar yok’’ dendi, şimdi de bombalıyorsunuz. Camilere boykot olacak iş mi? Bu anlayışla barış mümkün olabilir mi?

YENİ ANAYASA HAZIRLIĞINA BAŞLADIK
 

Halkımızın çoğunluğunun kabul etmediği hiçbir çözüm gerçek bir çözüm olamaz. 12 Eylül akşamı yeni bir anayasa konusunda startı verdik. Herkes çalışmasını yapsın.


2011 Genel seçimlerinden sonra teklifimizi yaparız. Hazırlıklı olun. Biz de hazırlığımızı yapıyoruz. Hep birlikte bir çalışma ortaya koyalım. Ve yeni bir anayasayı Meclis Başkanlığı’nın koordinasyonunda yapalım. İşi aceleye getirmeyelim. Toplumun içine sinen bir yol bulalım.

 

Hürriyet, 24.09.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.